Myomlar: Rahim kaynaklı iyi huylu tümörler

niha55

Daimi Üye
Katılım
28 Temmuz 2008
Mesajlar
1.307
Tepki
1.156
Puan
113
Yaş
51
Konum
samsun
Myomlar: Rahim kaynaklı iyi huylu tümörler

Kadın Hastalıkları ile ilgili en sık rastlanan tümöral oluşumlardan olan myomlar, kadınların yaklaşık olarak yarısında, değişik boyutlarda olmak üzere, hayatın bir döneminde oluşmaktadır

Uterus(rahim) kaynaklı tümörlerin içerisinde en sık rastlanan oluşumlardır ve histerektomi, yani rahimin alınması operasyonundan en sık olarak sorumludurlar. Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl yaklaşık olarak 175.000 histerektomi myomlar nedeniyle yapılmaktadır ve jinekoloji servislerinde yatan hastaların yaklaşık 1/3'ünün de myom nedeniyle yattığı hesaplanmıştır.

Myomların oluşumunun ırkla ilişkili olduğunu gösteren ilginç çalışmalar mevcuttur. Bunlardan birinde zenci ırkta, beyaz ırka oranla myom oluşumunun yaklaşık 3 kat sık olduğu saptanmıştır. Yine aynı yayında zencilerde daha erken yaşlarda myomun oluşabildiği dikkati çekicidir. Bu konuda literatürde dikkati çeken en erken, iri ve dejenere myom, 1 yaşındaki zenci kızda göbeğe kadar uzanan ve opere edilmek zorunda kalan myomdur.

Bununla birlikte toplum genel olarak incelendiğinde dikkati çeken husus, 20 yaşın altında myom saptanmasının oldukça seyrek olduğudur. Görüldüğü gibi myomlar genç kızlık çağından başlayarak menopoz çağını da içine alan çok önemli bir yaşam süresini kapsayarak karşımıza çıkabilmektedirler.

Burada ayrıntıya girmeden myom dokusunun ne olduğunu açıklamaya çalıştığımızda; hücre yapısının vücuttaki düz kas hücrelerine(damarların duvarlarında, barsak sisteminde, bağ ve destek dokusunda vs.de bu tip hücreler bulunmaktadır) benzediğini söylemek sanırım yeterli olacaktır. Nitekim uterusta da bu tür düz kas hücreleri çoğunluktadır. Myomların bunlardan köken aldığı düşünülmektedir.

Myomun oluşumundaki mekanizmalar tam olarak açıklık kazanmamış olsa da, geşilme-büyümesinde ös****** hormonunun yer aldığı gösterilmiştir. Hormon aktif dönem olan puberte yani bluğ çağı sonrası myom sıklığının giderek artması, myomlarda büyümenin hızlanışı ve nihayet menopoz çağında azalan hormonel salgı ile birlikte bu büyümenin duraklaması işte hep bu bilgi doğrultusunda açıklanmaktadır.

Gerçekten de menopozla birlikte myomların gelişmesi durur ancak bu kez de kişiyi myomun dejenerasyonu(myomun beslenmesinin bozulması ve şiddetli, kramp tarzında ağrıların ortya çıkması) gibi farklı riskler beklemektedir. Menopoza rağmen büyümesi devam eden myomlarda, vücutta ös****** salgısını devam ettiren iyi ya da kötü huylu değişiklikler, dikkatle aranmalıdır.

Bazı durumlarda ise myomlar gençlik çağındaki ilk ortaya çıkışlarından itibaren hiçbir şikayete yolaçmayıp, menopozda da yine bulgu vermeden kendiliklerinden kaybolmaktadırlar. Myomlarda malign transformasyon(habis değişiklikler) oldukça nadir olup, sarkom denilen kanser dokusunun ortaya çıkması olasılığı yaklaşık olarak 1/10.000 gibidir.

Myomlarda ortaya çıkan şikayetler genellikle myomun lokalizasyonu ile ilgilidir. Birçok lokalizasyonda ortaya çıkabilen myomlar için, rahimin hangi bölgesinde yer alıyorsa ona göre adlandırma geleneği benimsenmiştir:

Submüköz: Hemen rahim iç zarının altından kaynaklı myomlar ki; en çok şiddetli adet kanamaları ve düzensiz kanamalardan bunlar sorumludur.

İntramural: Rahim duvarının ortasından kaynaklı olanlar ki; bunlar genellikle rahimi total olarak büyütme eğilimindedirler.

Subseröz: Rahim dış zarının altından kaynaklananlar ki; bunlar genellikle rahime bir sapla bağlı olarak, rahimden ayrı bir kitle oluşturma eğilimindedirler.

İntraligamenter: Rahimin vücuttaki tutucu bağlarından(ligamentler) kaynaklanan myomlar. Bunlar operasyonlarda anatomik yerlerine bağlı olarak bazı zorluklara neden olabilmektedirler.

Vajene doğan myom: Rahim içerisinden ve rahim ağzı kanalının içerisinden geçerek vajinaya sarkan bu myomlarda ülserasyon(doku kaybı) ve akıntı şikayetleri ortaya çıkmaktadır ve enfeksiyon eğilimleri daha yüksektir.

Gebelikle birlikte bulunan myomlar: Gebelikte ös****** hormonunun salgısı illeri derecede artmaktadır. Bu durum hem mikroskopik düzeydeki myomların gözle görülür şekilde ortaya çıkmasına, hem de zaten gözle görülür düzeyde olan myomların büyümesine yol açmaktadır. Bu durum daha sonra da anlatılacağı gibi hem o anki gebeliği hem de sonraki gebelikleri etkileyebilir.
Bunların dışında da myomun bazı çok nadir tipleri bulunmaktadır. Yukarıda 6 ayrı tipinden söz edilen myomların, mikst yani aynı anda birkaç tipinin bulunması olasılığı da mevcuttur.

Myomlardaki şikayetlerin en sık rastlanılanları şunlardır:

* Şiddetli ve düzensiz kanamalar

* Kanama şikayetlerinin uzaması ve tanı konulmaması nedeniyle kansızlık ve buna bağlı halsizlik şikayetleri.

* Ağrı, özellikle adet dönemi veya öncesinde başlayarak artan sürekli ve kramp tarzında ağrılar. Myomda ağrı şikayetlerinde, öncelikle myomun dejenere olmaya başladığı ya da olduğu şüphesi akıldan çıkarılmamalıdır.

* Myomun büyüyerek baskı yaptığı organlara ait, bası bulguları: anatomik olarak rahimin önünde yer alan mesaneye bası ile sık sık idrara çıkma şikayetleri. Rahim arkasındaki barsağa bası ile ağrılı ve zor dışkılama ve bu nedenle de kabızlığa eğilim şikayetleri. İleri derecede büyüyen myomlarda batın içi toplar damar ve lenf damarları sistemlerindeki blokaj nedeniyle alt ekstremitelerde ödem görülmesi.

* Gebeliğe eşlik eden myomlarda, düşüklerin ortaya çıkması ya da döllenmiş yumurtanın direkt olarak rahim içerisine yerleşememesi nedeniyle gebeliğin oluşamaması. Hatta rahim ağzı ya da iç boşluğunu kaplayan-tıkayan myomlarda, yumurtanın döllenememesi veya döllenerek dış gebeliğe yolaçabilecek şekilde rahim dışı lokalizasyonlara yerleşmesi. Buradan da anlaşılacağı gibi myomlar kısırlık sebebi oluşturabilecek derecede önemli olabilmektedirler.

MYOMLARIN TEDAVİSİ
Myomların tedavisi, tamamen hastanın şikayetlerine ve yaşamının gelecek dönemine ait planlarına uygun olarak şekillendirilmelidir: Burada öncelikle altı çizilmesi gereken husus, menopoza girmiş büyümesi durmuş-hatta gerilemiş asemptomatik(herhengi bir şikayate yol açmayan) myomlarda cerrahi tedavinin gerekli olmadığıdır. Bu durumun dışında, medikal(ilaçla) tedaviye yanıt vermeyen, anemiye yol açan, ağrı veya ciddi bası bulguları yapan, gebeliğe engel olan ya da düşüklere yolaçan myomlarda cerrahi tedavi kaçınılmazdır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, hastanın ait olduğu yaş grubuna ve geleceğe dönük planlarına(çocuk istemi...gibi) uygun bir cerrahi prosedür seçilmesidir. Bunun için hasta konuya spesifik bir hekimce değerlendirilerek operasyonun genişliğine birlikte karar verilmelidir: Örneğin genç ve doğumu düşünen bir hastada sadece myom dokusunu temizleyerek, rahimin ve yumurtalıkların zarar görmesini engelliyoruz. Ya da ailesini tamamladığını düşünen, menopoz öncesindeki grupta yumurtalıkların zarar görmesini engelleyerek rahimi alıyor, ancak hastayı erken menopozun risklerinden koruyoruz. Menopoz çağında ve cerrahi tedavisi gereken hasta grubunda ise rahim ve yumurtalıkları birlikte alarak gelecekteki olası jinekolojik riskleri ortadan kaldırıyoruz
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst