Mutluluğu nerede aramalı?

Aslı Oktay

Daimi Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
12.828
Tepki
19.322
Puan
113
Yaş
35
Konum
İstanbul

mutluluk_93192.jpg


Yazar oldukça şaşkındı. Gezdiği ülkelerde mutluluk sırrını sorduğu bilgeler, dervişler ve akademisyenlerin hiç birisi gerçek anlamda mutlu ve huzurlu görünmüyordu.





Kısa süre içinde Avrupa’nın kitapları çok satan kişisel gelişim yazarları arasında yerini almıştı. İlk kitabı Hüznü Mutluluğa Çevirmek yoğun ilgi ile karşılanmış, uluslararası en çok satan kitaplar listesine girmişti. Gazeteler ve görsel basın onu ‘Mutluluk Yazarı’ olarak tanıtmıştı. Tüm hayatını mutluluk araştırmalarına vakfetmişti çünkü. Şimdi ise, hayranları ve okurları ondan yeni kitap bekliyordu.
Yazar, yeni kitabını farklı ülkelerin ve kültürlerin mutluluk yöntemleri üzerine yazacaktı. Uzun bir zihinsel hazırlıktan sonra ülke ülke gezmeye başladı. Güney Amerika’dan Çin’e, Hindistan’dan Rusya’ya kadar birçok ülkeyi gezdi. Her gittiği ülkenin bilgileriyle, dervişleriyle, bilim adamlarıyla görüştü. Öğrendiklerini defterine bir bir kaydetti. Yaklaşık sekiz ay süren bu yolculuklar sonrasında tekrar yurduna döndü. Sahil kenarındaki evine kapandı ve aldığı notları derlemeye başladı. Derleme işi tahmin ettiğinden uzun sürüyordu. Çünkü o kadar çok ülke, o kadar çok insanla görüşmüştü ki. Üstelik bu derlemelere kendi yorumunu da ekleyecekti.
Yine yoğun çalıştığı bir gündü. Azıcık dinlenmek amacıyla, uzandığı kanepede uykuya daldı. Uykusunda çok ilginç bir rüya gördü. Gittiği ülkelerden Mısır’da mutluluk sırrı için kapısını çaldığı bir âlim karşısında duruyordu. Âlim ona Mısır’dayken “Aradığını yanlış yerde arıyorsun!” demiş ve görüşmeyi reddetmişti. Âlimin bu tepkisi karşısında içinden ‘Sen kendin mutlu değilsin ki senden ne mutluluk sırrı öğreneceğim.’ diye geçirmişti.
Rüyasındaki âlim Mısır piramitlerinin yanında ona “Haklısın dedi. Kendisi bile mutlu olmayan insanlardan hangi mutluluk sırrı öğrenebilirsin ki? Defineyi yanlış yerde arıyorsun”. diye seslendi ve gözden kayboldu. Merak içinde uykudan uyanan yazar oldukça şaşkındı. O anda zihninde yen düşünceler parladı. Gezdiği ülkelerde mutluluk sırrını sorduğu bilgeler, dervişler ve akademisyenler gözünün önüne geldi. Ne var ki, hiç birisi gerçek anlamda mutlu ve huzurlu görünmüyordu. Hayattan keyif alıyormuş gibi bir halleri yoktu. Hepsi yorgun ve aynı zamanda bezgindi. Kendileri mutlu olmayan bu insanların reçeteleri ne kadar işe yarayabilirdi ki? İşte o anda tüm motivasyonunu kaybetti. Mutsuz insanların mutluluk formüllerinin kime faydası dokunabilirdi ki? Kitabı yazmayı bıraktı. Birkaç gün dalgın bir şekilde evinin yanıbaşındaki sahilde yürüdü. İçi çok sıkılıyordu. Bu duygularla geçen birkaç gün sonrasında yine rüyasında o âlimi gördü ve sordu “Peki dedi ben mutluluğum kimden öğreneceğim.” Âlim “En yakınından” diye cevapladı ve yine gözden kayboldu.
Sabah olduğunda uyuyakaldığı koltuğundan bir öpücükle uyandı. 3 yaşındaki oğlu, uykulu gözlerle gelmiş öperek babasını kaldırıyordu. Uykulu olmasına rağmen oğlunun yüzünde gülücükler vardı. Mutluluğu öğrenmesi gereken kişiyi o anda fark etti yazar. Bu dünyanın en mutlu insanları çocuklardı. Hayattan en fazla keyfi onlar alıyordu. Öyleyse mutluluğu öğrenilmesi gereken kişi çocuklardı.
Mehmet Teber
 

ayser

Daimi Üye
Katılım
12 Aralık 2009
Mesajlar
6.699
Tepki
7.441
Puan
113
Yaş
69
Konum
Kartepe
Gözlerim doldu son cümlelerde.
Önce Sağlıktır mutluluk sonra hayata kattıkların.
Emeğine sağlık Aslı:huhuu:
 
OP
Aslı Oktay

Aslı Oktay

Daimi Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
12.828
Tepki
19.322
Puan
113
Yaş
35
Konum
İstanbul
haklisin ayser ablam once saglik sonra hayata kattiklarimiz
son cumleler beni de cok etkiledi gercekten
rica ederim ablacim
 

-Gizem-

Daimi Üye
Katılım
3 Mayıs 2012
Mesajlar
995
Tepki
561
Puan
93
Konum
Ankara
Çok güzel bir paylaşımdı. Son cümleler gerçekten çok etkileyici. Bana 'işte mutluluk budur' dedirtti. Emeğine sağlık Aslı'cım :utan:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst