Müminlerin Annesi Hz. Zeyneb Bin Cahş (r.a)
“Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarınınfaziletlerinden üstündür.
Meryem Bint-i İmran, Firavun’un karısı Asiye, Hatice bint-i Huveyled ve Fatma bint-i Muhammed”
Hz. Hatice, iki cihan serveri, Peygamber Efendimizin, temiz, iffetli, yüce ahlak sahibi hanımlarından ilki, müminlerin annesi. Kureyş kavminden, babası Huveylid, annesi Fatıma. Baba ve anne tarafından soyu Peygamber efendimizin soyu ile birleşmekte.
Hz.Hatice ilk önce Varaka ibn-i Nevfel’e nişanlanmış ancak nikah yapılmamıştır. İkinci kez künyesi Ebu Hale ve ismi İbn-i Nebbaş olan bir zat ile nikahlanır. Ebu Hale’nin vefatından sonra Atik ibn-i Abid ile evlenir. Atik’in de vefatından sonra amca oğlu Sayfi ibn-i Umeyye ile evlenir. O’nunda ölümü üzerine dul kalır.
Hz.Hatice, ticaretle uğraşan zengin, haysiyetli, şerefli bir kadındı. Ücretle tuttuğu adamlarla Şam’a ticaret kervanı düzenlerdi. bunlar O’nun işlerini idare eder ve ticaretini yürütürlerdi .Hak teala Hz.Hatice’ye bol dünya malı vermişti. Fakat ardı arkasına geçirdiği sıkıntılı ve üzüntülü hadiseler onju dünyaya karşı soğutmuştu.
O zamanlar Zati saadetleri s.a.v.’in pak ve temiz ahlakı, namus ve haysiyeti dillere destan olmuş, bunun için de “EMİN” lakabı
ile anıla gelmekkteydi. Hz.Hatice bütün bunları hesaba katarak, büyük bir istekle, kendilerini, ticaret işlerini idare etmek hususunda vazifelendirmek için haber salar,
“Benim mallarımı Şam’a götürmek ve benim ticari işlerime bakmak istersen, kendi kölem Meysere’yi senin yanına katarım ve Şam’a gidersiniz. Ne kazanırsanız, başkalrına verdiğim haktan size daha fazlasını veririm” der.
Zatı saadetleri kabul eder, ticaret mallarını yükletip Basra tarafına doğru yola çıkar. Az bir müddet içinde mallarını iyi bir fiyatla satar. Mekke’ye dönüp hesap görüldüğünbde her defasınınkinin iki misli kazanç elde edildiğ i görülür. Hz.Hatice memnun olur o da konuşmuş olduğunun iki misli ni verir.
Zatı Saadetleriyle Evlenmesi
Hz.Hatice, etraflıca bir araştırma daha yapar. Kendilerinde evlenme arzusu başgösterir. Nefise isminde cariyesi ile haber gönderip, isteğini iletir, alınan cevap üzerine haberi amcası Amr İbn-i Esed’e ulaştırır.
Babası Ficar savaşında ölmüş bulunan Hz.Hatice’nin velisi bu amcasıydı ve onun işlerinide o görürdü. Hazret-i Resul-i Ekrem s.a.v. amcası Ebu Talib ve Amr İbni-i Esed her iki ailenin ileri gelenlerindendi. Aileler o zamnın örf ve adetleri gereğince Hz.Hatice’nin evinde toplanır. Nikahı Ebu Talib kıyar. Mehir olarak 500 altın mehir tesbit edilir. Hz.Hatice o sıralar 40, Resulullah 25 yaşlarındaydı.
İslamiyet
Allah Resulüne ilk vahiy nazil olduğu zaman, korkarlar, gelip durumu Hz.Haticeye anlatırlar. Hz.Hatice.
“Sen doğru konuşursun, sılayı rahmi gözeten kimsesin, emanete dikkat edersin, misafirperversin, halkın sıkınt8ılı ve üzüntülü zamanlarında yardıma koşarsın, Hak Teala seni yalnız bırakmayacaktır.”
Hz.Hatice (r.a), amcası Veraka İbn-i Nevfel’e gider, meseleyi anlatır. Devrin meşhur Hristiyan alimlerinden olan Veraka anlatılanları dinledikten sonra şöyle der.
“İşte bu Musa’ya görünen hususdur ki, şimdi de bunda zuhur etmiştir. Keşki benim kudretim ve imkanım olsa da O kavminin arasında ortaya çıktığı zaman kendisinin yardımına yetişebilsem. Keşki imkan olsa da sizin kavminiz onu yerinden ettikleri zaman kendisine yardım edebilsem.”
Veraka bu sözleri söyledikten kısa bir zaman süre sonra vefat eder. Resulullah’ın uzun bir müddet yardımcısı Hz.Hatice (r.a) olur. Derdini yalnız o dinler. Birlikte gizli gizli ibadet ederler. Bütün imkanını ona sunar, eline koluna kuvvet olur.
Sevgisi
Böyle bir bağlılıkla kocasına yönelen kadın elbetki onun rızasını alıp, ona itaat eder, onun rahat etmesini, huzura kavuşmasını düşünür. Bu bir yana Hz.Hatice (r.a.) öyle bir kadındı ki, dirayeti, zekası ve aklı ile kocasına karşı yönelen her türlü fenalığın önüne geçmesini bilmiş, kocasına muhalif bulunan müşriklere hadlerini bildirip, onların şerrinden korumayı başarmıştı.
Vefatlarından sonra bile Resulullah daima onu övgüyle anardı. Bu konuda Hz.ayşe (r.a) şöyle der.
“Hz.Haticeye ne kadar gıpta ederim. Başka hiç bir kadına gıpta etmem. Bir gün Resulullah’ın yanında Hz.Hatice’den bahis geçmişti. Bu benim damarıma dokundu. Döndüm dedim ki, o yaşlı bir kadındı. Şimdi Hak Teala sana daha iyisini ve daha güzelini vermiştir. Resulullah bu sözü duyunca kederlendihatta kızdı. Kızgınlıktan tüylerinin diken diken olduğunu hissettim. Şöyle buyurdular:
‘Yemin ederim ki böyle değil. ben ondan daha iyi bir kadına kavuşmadım. o iman getirmiş bir hatun idi. Onun iman getirdiğ i zaman halk bütün bütün kafir idi. O beni kabul etti, beni teşvik etti, kendi malı ve serveti ile bana yardım etti. Diğer karılarımdan çocuğum olmadığı halde Hak Teala bana ondan evlat verdi.”
Evet, Peygamberimiz Hz.Hatice haytta iken O’nun üstüne başka bir hanım almamıştı.
Ahlak ve Adetleri
Evlatlarına karşı çok şefkatli idi. Ev işlerini de hakkiyle bilen bir hatundu. Peygamberimize karşı büyük hürmeti ve sevgisi vardı. Hem peygamberliğinden önce hem sonrasında Resulullah ne buyurursa itiraz etmeden kabul eylerlerdi.
Faziletleri ve Menkibeleri
Hz.Ebu Hureyre (r.a) rivayet eder, Allah Resulu buyurdu:
“Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarınınfaziletlerinden üstündür. Meryem Bint-i İmran, Firavun’un karısı Asiye, Hatice bint-i Huveyled ve Fatma bint-i Muhammed”
Bir ara Hz.Hatice Resulullah’ı aramak için dışarıya çıkmıştı. o sıra bütün
İsmi Zeyneb, künyesi Umm-i Hakem. Beni Esed kalesine mensup idi. Anne tarafından Resulullah’ın akrabasıdır. Annesi, Peygamberimizin halası, Ümeyme binti Abtülmuttalib’tir. Babası Mekke’ye dışarıdan gelip yerleşmiştir. Mekke’de 588 yılında doğmuştur. Hicretin beşinci yılında Zatı Saadetleriyle evlenmiştir.
Zeynep binti Cahş r.a., Hz.Peygamberin hanımları arasında hakkında İslam düşmanları vi bilhassa Hristiyanlar tarafından en fazla gürültü koparılanıdır. Onun gerek ilk evliliği gerekse, ikinci evliliği farklı çevrelerce değişik şekilde yorumnlanmış ve daima gündemde kalmıştır. Hz.Zeyneb’in Resulullah ile olan evliliğini anlayabilmek için tarihi ve sosyolojik bazı gerçekleri çok iyi bilmek gerekir. Aksi takdirde yanlış bir değerlendirme yapılmış olur. Çünkü o zamana kadar bir din haline gelmiş bulunan adetler kaldırılmaktadır.
İlk evliliği
Köklü ve değişmez bir gelenek olarak üst tabakaya mensup, asil ve zengin kızların fakir ve kölelerle evlenmesi yasaktı. ancak Hz.Zeyneb’in ilk kocası Hz.Zeyd İbn-i Harise r.a. Resulullah’ın azadlı kölesiydi. Bu zatı, Zatı saadetleri evlatlığa kabul edip, azat etmişler ancak Resulullah’ın yanından ayrılmamışlardı. Resulullah’ın emeirleri gereğince, Hz.Zeyneb r.a. ile evlendiler. Fakat bu çok acayip bir durumdu. Hiç alt tabakadan biri hemde azatlı bir köle asil bir aile kızı ile evlenebilinirdi? Fakat, İslamiyet, inmsanlar arasında eşitlik ve birlik hükmü ortaya koyumca, böyle bir cahiliye geleneğinin ortadan kalkması gibi tabi bir şey ne olabilirdiki? Resulullah bu uygulama ile, İslam da insan eşitliğini ortaya koyuyordu.
Bilindiği gibi Allah elçisinin en önemli tebliğ metotlarından biri de Allah tarafından dgelen emir ve yasaklar önce kendisinde uygulaması, şayet bunları kendi şahsında uygulama imkanı yoksa veya böyle bir imkanı bulamamışsa, o emir ve yasakları en yakın akrabalarına uygulaması idi. Fakat ne Zeyneb ne kardeşi Abdullah bu evliliğe Allah elçisine olan derin sevgi muhabetlerine rağmen sıcak bakmıyorlardı.
…ve Cenab-ı Hak buyurdu:
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab suresi / 36)
Bunun üzerine Zeyneb, Allah ve Resulünün emrine itaat etmek için Zeyd ile evliliği kabul etti. Hz.Zeyneb, şahsı için değil, İslamını hükmünü herkes anlasın, Resulullah:’ın sözü yere düşmesin diye rıza göstermiş ve evlenmişti.
Evliliğin üzerinden bir sene kadar geçmiş olay bir örnek olmuş kök salmıştı. Bir ara Hz.Zeyd huzuru saadete gelerek hanımından şikayetçi olmuştu. Hanmı kendisine yeteri kadar sevgi göstermiyor, güzelliğive asaleti ile övünüyor, azadlı bir köle olan kocasına iğneliyici sözler söylüyordu. Hz.Zeyd arzeder:
- Zeyneb bana hep dil uzatıyor, onu boşamak istiyorum, ne buyuruluyor? Zatı Saadetleri boşanmaması için nasihat ettiyseler de mesele halledilemedi, boşandılar.
“Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarınınfaziletlerinden üstündür.
Meryem Bint-i İmran, Firavun’un karısı Asiye, Hatice bint-i Huveyled ve Fatma bint-i Muhammed”
Hz. Hatice, iki cihan serveri, Peygamber Efendimizin, temiz, iffetli, yüce ahlak sahibi hanımlarından ilki, müminlerin annesi. Kureyş kavminden, babası Huveylid, annesi Fatıma. Baba ve anne tarafından soyu Peygamber efendimizin soyu ile birleşmekte.
Hz.Hatice ilk önce Varaka ibn-i Nevfel’e nişanlanmış ancak nikah yapılmamıştır. İkinci kez künyesi Ebu Hale ve ismi İbn-i Nebbaş olan bir zat ile nikahlanır. Ebu Hale’nin vefatından sonra Atik ibn-i Abid ile evlenir. Atik’in de vefatından sonra amca oğlu Sayfi ibn-i Umeyye ile evlenir. O’nunda ölümü üzerine dul kalır.
Hz.Hatice, ticaretle uğraşan zengin, haysiyetli, şerefli bir kadındı. Ücretle tuttuğu adamlarla Şam’a ticaret kervanı düzenlerdi. bunlar O’nun işlerini idare eder ve ticaretini yürütürlerdi .Hak teala Hz.Hatice’ye bol dünya malı vermişti. Fakat ardı arkasına geçirdiği sıkıntılı ve üzüntülü hadiseler onju dünyaya karşı soğutmuştu.
O zamanlar Zati saadetleri s.a.v.’in pak ve temiz ahlakı, namus ve haysiyeti dillere destan olmuş, bunun için de “EMİN” lakabı
ile anıla gelmekkteydi. Hz.Hatice bütün bunları hesaba katarak, büyük bir istekle, kendilerini, ticaret işlerini idare etmek hususunda vazifelendirmek için haber salar,
“Benim mallarımı Şam’a götürmek ve benim ticari işlerime bakmak istersen, kendi kölem Meysere’yi senin yanına katarım ve Şam’a gidersiniz. Ne kazanırsanız, başkalrına verdiğim haktan size daha fazlasını veririm” der.
Zatı saadetleri kabul eder, ticaret mallarını yükletip Basra tarafına doğru yola çıkar. Az bir müddet içinde mallarını iyi bir fiyatla satar. Mekke’ye dönüp hesap görüldüğünbde her defasınınkinin iki misli kazanç elde edildiğ i görülür. Hz.Hatice memnun olur o da konuşmuş olduğunun iki misli ni verir.
Zatı Saadetleriyle Evlenmesi
Hz.Hatice, etraflıca bir araştırma daha yapar. Kendilerinde evlenme arzusu başgösterir. Nefise isminde cariyesi ile haber gönderip, isteğini iletir, alınan cevap üzerine haberi amcası Amr İbn-i Esed’e ulaştırır.
Babası Ficar savaşında ölmüş bulunan Hz.Hatice’nin velisi bu amcasıydı ve onun işlerinide o görürdü. Hazret-i Resul-i Ekrem s.a.v. amcası Ebu Talib ve Amr İbni-i Esed her iki ailenin ileri gelenlerindendi. Aileler o zamnın örf ve adetleri gereğince Hz.Hatice’nin evinde toplanır. Nikahı Ebu Talib kıyar. Mehir olarak 500 altın mehir tesbit edilir. Hz.Hatice o sıralar 40, Resulullah 25 yaşlarındaydı.
İslamiyet
Allah Resulüne ilk vahiy nazil olduğu zaman, korkarlar, gelip durumu Hz.Haticeye anlatırlar. Hz.Hatice.
“Sen doğru konuşursun, sılayı rahmi gözeten kimsesin, emanete dikkat edersin, misafirperversin, halkın sıkınt8ılı ve üzüntülü zamanlarında yardıma koşarsın, Hak Teala seni yalnız bırakmayacaktır.”
Hz.Hatice (r.a), amcası Veraka İbn-i Nevfel’e gider, meseleyi anlatır. Devrin meşhur Hristiyan alimlerinden olan Veraka anlatılanları dinledikten sonra şöyle der.
“İşte bu Musa’ya görünen hususdur ki, şimdi de bunda zuhur etmiştir. Keşki benim kudretim ve imkanım olsa da O kavminin arasında ortaya çıktığı zaman kendisinin yardımına yetişebilsem. Keşki imkan olsa da sizin kavminiz onu yerinden ettikleri zaman kendisine yardım edebilsem.”
Veraka bu sözleri söyledikten kısa bir zaman süre sonra vefat eder. Resulullah’ın uzun bir müddet yardımcısı Hz.Hatice (r.a) olur. Derdini yalnız o dinler. Birlikte gizli gizli ibadet ederler. Bütün imkanını ona sunar, eline koluna kuvvet olur.
Sevgisi
Böyle bir bağlılıkla kocasına yönelen kadın elbetki onun rızasını alıp, ona itaat eder, onun rahat etmesini, huzura kavuşmasını düşünür. Bu bir yana Hz.Hatice (r.a.) öyle bir kadındı ki, dirayeti, zekası ve aklı ile kocasına karşı yönelen her türlü fenalığın önüne geçmesini bilmiş, kocasına muhalif bulunan müşriklere hadlerini bildirip, onların şerrinden korumayı başarmıştı.
Vefatlarından sonra bile Resulullah daima onu övgüyle anardı. Bu konuda Hz.ayşe (r.a) şöyle der.
“Hz.Haticeye ne kadar gıpta ederim. Başka hiç bir kadına gıpta etmem. Bir gün Resulullah’ın yanında Hz.Hatice’den bahis geçmişti. Bu benim damarıma dokundu. Döndüm dedim ki, o yaşlı bir kadındı. Şimdi Hak Teala sana daha iyisini ve daha güzelini vermiştir. Resulullah bu sözü duyunca kederlendihatta kızdı. Kızgınlıktan tüylerinin diken diken olduğunu hissettim. Şöyle buyurdular:
‘Yemin ederim ki böyle değil. ben ondan daha iyi bir kadına kavuşmadım. o iman getirmiş bir hatun idi. Onun iman getirdiğ i zaman halk bütün bütün kafir idi. O beni kabul etti, beni teşvik etti, kendi malı ve serveti ile bana yardım etti. Diğer karılarımdan çocuğum olmadığı halde Hak Teala bana ondan evlat verdi.”
Evet, Peygamberimiz Hz.Hatice haytta iken O’nun üstüne başka bir hanım almamıştı.
Ahlak ve Adetleri
Evlatlarına karşı çok şefkatli idi. Ev işlerini de hakkiyle bilen bir hatundu. Peygamberimize karşı büyük hürmeti ve sevgisi vardı. Hem peygamberliğinden önce hem sonrasında Resulullah ne buyurursa itiraz etmeden kabul eylerlerdi.
Faziletleri ve Menkibeleri
Hz.Ebu Hureyre (r.a) rivayet eder, Allah Resulu buyurdu:
“Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarınınfaziletlerinden üstündür. Meryem Bint-i İmran, Firavun’un karısı Asiye, Hatice bint-i Huveyled ve Fatma bint-i Muhammed”
Bir ara Hz.Hatice Resulullah’ı aramak için dışarıya çıkmıştı. o sıra bütün
İsmi Zeyneb, künyesi Umm-i Hakem. Beni Esed kalesine mensup idi. Anne tarafından Resulullah’ın akrabasıdır. Annesi, Peygamberimizin halası, Ümeyme binti Abtülmuttalib’tir. Babası Mekke’ye dışarıdan gelip yerleşmiştir. Mekke’de 588 yılında doğmuştur. Hicretin beşinci yılında Zatı Saadetleriyle evlenmiştir.
Zeynep binti Cahş r.a., Hz.Peygamberin hanımları arasında hakkında İslam düşmanları vi bilhassa Hristiyanlar tarafından en fazla gürültü koparılanıdır. Onun gerek ilk evliliği gerekse, ikinci evliliği farklı çevrelerce değişik şekilde yorumnlanmış ve daima gündemde kalmıştır. Hz.Zeyneb’in Resulullah ile olan evliliğini anlayabilmek için tarihi ve sosyolojik bazı gerçekleri çok iyi bilmek gerekir. Aksi takdirde yanlış bir değerlendirme yapılmış olur. Çünkü o zamana kadar bir din haline gelmiş bulunan adetler kaldırılmaktadır.
İlk evliliği
Köklü ve değişmez bir gelenek olarak üst tabakaya mensup, asil ve zengin kızların fakir ve kölelerle evlenmesi yasaktı. ancak Hz.Zeyneb’in ilk kocası Hz.Zeyd İbn-i Harise r.a. Resulullah’ın azadlı kölesiydi. Bu zatı, Zatı saadetleri evlatlığa kabul edip, azat etmişler ancak Resulullah’ın yanından ayrılmamışlardı. Resulullah’ın emeirleri gereğince, Hz.Zeyneb r.a. ile evlendiler. Fakat bu çok acayip bir durumdu. Hiç alt tabakadan biri hemde azatlı bir köle asil bir aile kızı ile evlenebilinirdi? Fakat, İslamiyet, inmsanlar arasında eşitlik ve birlik hükmü ortaya koyumca, böyle bir cahiliye geleneğinin ortadan kalkması gibi tabi bir şey ne olabilirdiki? Resulullah bu uygulama ile, İslam da insan eşitliğini ortaya koyuyordu.
Bilindiği gibi Allah elçisinin en önemli tebliğ metotlarından biri de Allah tarafından dgelen emir ve yasaklar önce kendisinde uygulaması, şayet bunları kendi şahsında uygulama imkanı yoksa veya böyle bir imkanı bulamamışsa, o emir ve yasakları en yakın akrabalarına uygulaması idi. Fakat ne Zeyneb ne kardeşi Abdullah bu evliliğe Allah elçisine olan derin sevgi muhabetlerine rağmen sıcak bakmıyorlardı.
…ve Cenab-ı Hak buyurdu:
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab suresi / 36)
Bunun üzerine Zeyneb, Allah ve Resulünün emrine itaat etmek için Zeyd ile evliliği kabul etti. Hz.Zeyneb, şahsı için değil, İslamını hükmünü herkes anlasın, Resulullah:’ın sözü yere düşmesin diye rıza göstermiş ve evlenmişti.
Evliliğin üzerinden bir sene kadar geçmiş olay bir örnek olmuş kök salmıştı. Bir ara Hz.Zeyd huzuru saadete gelerek hanımından şikayetçi olmuştu. Hanmı kendisine yeteri kadar sevgi göstermiyor, güzelliğive asaleti ile övünüyor, azadlı bir köle olan kocasına iğneliyici sözler söylüyordu. Hz.Zeyd arzeder:
- Zeyneb bana hep dil uzatıyor, onu boşamak istiyorum, ne buyuruluyor? Zatı Saadetleri boşanmaması için nasihat ettiyseler de mesele halledilemedi, boşandılar.