Michael Fassbender, (D. 2 Nisan 1977 Heidelberg, Batı Almanya) Alman-İrlandalı oyuncu. Annesi Kuzey İrlandalı, babası ise Alman'dır.[1] Soysuzlar Çetesi filmindeki Yüzbaşı Archie Hicox, Prometheus filminde David, X-Men: Birinci Sınıf filminde Magneto, Centurion filminde Quintus Dias karakterlerindeki performansıyla bilinir.
OSCAR’A ADAY BİR FENOMEN
Oscar törenine çok kısa bir süre kala, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu adaylarından birini, yakışıklı Michael Fassbender'i tanıtmak istiyoruz sizlere… Annabel Brog'un yaptığı röportajda, fotoğraflar David Bailey imzalı…
Kendini ahlaksızlık, korku ve sapkınlıkla piyasayı ele geçirmiş gibi gösteriyor. Ama bize göre alaycı gülümsemesiyle baş döndüren Michael Fassbender’ın içinde centilmen bir şövalye yaşıyor. ELLE’e özel fotoğraflar eşliğinde bu şeytan tüylü yakışıklının iç dünyasına girdik...
Hunger’da canlandırdığı, açlık grevi yapan IRA üyesi Bobby Sands rolüyle ödüller kazandı. Fish Tank’te ahlaki yönden müphem Connor karakteriyle sevilesiydi. Shame’de seks bağımlısı olarak, tabir-i caizse vücudunun her santimini sergilediği için gölgelenen dehşetli performansıyla parladı adeta. Bu filmleri henüz görmediyseniz, mutlaka izlemelisiniz. Ama hepsini bir seferde değil; eğer biri sizi ters yüz etmiş ve kafanıza sert bir cisimle vurmuş gibi hissetmek istemiyorsanız! Michael Fassbender, büyük bütçeli ve izleyiciyi memnun eden filmler yaptığında bile arızalı tipleri seçiyor. Tıpkı X-Men’deki toplama kampından kurtulmuş ve sosyopata dönüşmüş Erik/Magneto karakteri gibi.
Bugün, kahverengi tişört ve pantolon giymiş, pilot gözlüğü ve insanı yere seren bir gülümsemesi var. Kendimi ve onu rahatlatmak için oyunculukla ilgili sorular soruyorum. Sonra kahvaltımız bitti, yürüyüşe çıktık; kahvenin etkisini hissetmeye başlamıştım ve Fassbender’in rahatladığı her halinden belliydi. Her şeyden önce derinden gelen sesi, yarım oktav düştü; keyif almaya başlamıştı. Esas adam beliriyor ve tehlikeli gerçek açığa çıkıyordu. Şayet onun fiziksel güzelliğini bir kenara bırakabilirseniz, elinizde kalan şu oluyor: Tatlı bir samimiyet. Cazibe, zeka ve kamyon dolusu seks aurasına hazırlamıştım kendimi. Fassbender, ünlü olduğunda 30’lu yaşlarındaydı. 20’lerinde de hoşça vakit geçirdiğine eminim; ama o sıra kadınlarla bu düzeyde bir fırsat yakalayamamıştır diye tahmin ediyorum. Bu durum, karşı cinse biraz alaycı yaklaşmasına sebep olabilir mi? “Kayıtsız kalmıyorum” diye itiraf ediyor. “Bir gecede daha yakışıklı veya cezbedici birine dönüştüğümü sanmıyorum. Ama hayır, kadınlara saygımı hiç yitirmedim. İnsanları tahlil etme konusunda fena sayılmam.”
Michael Fassbender, bütün eski sevgilileriyle arkadaş kaldı (X-Men: Birinci Sınıf’taki rol arkadaşı Zoe Kravitz, Shame’deki rol arkadaşı Nicole Beharie ve Olimpik heptatlet Louise Hazel); ama şu an bir ilişki yaşayıp yaşamadığını söylemiyor. Kadınlardan gerçek anlamda keyif aldığı izlenimini veriyor. Sipariş verme, hesabı ödeme ve sosyal tesisleri aramak konusunda şövalyevari bir tavrı bile var.
O aynı zamanda sert bir delikanlı, motosikletler hakkında hiç durmadan konuşabiliyor; ama konu modaya gelince sözel becerileri yetersiz kalıyor: “Sanırım Tom Ford oldukça cool” diyor cesurca. Cormac McCarthy tarafından kaleme alınan ve Ridley Scott’un yönetmenliğini yaptığı son filminde onu giydiren Tom Ford ve Armani’nin yardımıyla Fassbender, takım kıyafetinin içinde harika görünüyor.
Son olarak rol aldığı filmlerden “Danışman” (The Counselor), ülkemizde 29 Kasım’da gösterime girmişti. 12 Years A Slave ise, 24 Ocak 2014’te gösterime girdi ki, Michael Fassbender; bu filmde canlandırdığı karakterle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Oscar’a aday gösterildi. İşleri hiç hafifleyeceğe benzemiyor. Video oyunu Assassin’s Creed’in adaptasyonunda rol alıyor. Bu arada Steve McQueen, onun için bir müzikal projesi geliştiriyor. Iskaladığı şeyler de olmuş: Coen Brothers’ın yakında çıkacak filmi “Inside Llewyn Davis” için deneme çekimlerine katılmış; ama rolü Oscar Isaac’e kaptırmış. Fakat bunları da başarıları gibi aynı nüktedanlıkla karşılıyor: “O kahrolası rolü alamadım değil mi? O adamlarla çalışmak hayalim benim. Telefonun başında bekliyorum.”
Röportaj: ANNABEL BROG
ELLE
