Mela izeddin

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
“Rahmân ve Rahîm olan Allah (cc) ‘in adiyla. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O, rahmândir ve rahîmdir - Ceza gününün sahibidir. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalniz senden medet umariz. Bize dogru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulundugun kimselerin yoluna; gazaba ugramislarin ve sapmislarin yoluna degil!” DUALARLA UĞURLANDILAR

T.C. Devletinin Kontralari tarafindan sehid edilen Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı İzzeddin Yıldım ve Şehid Avcı’nın cenazeleri sabah saat 10.00′da Esenler Ensar Hastanesi’nden alınarak Eyüp Sultan Camii’ne getirildi. Öğle namazına kadar cenazeye katılan binlerce insan dağıtılan cevşenleri okuyarak hatim ve dualar ettiler. Öğle namazını müteakip kılınan Cenaze namazına, Yeni Asya Gazetesi Sahibi Mehmet Kutlular, Patnos Belediye Başkanı İhsan Çelik, Üsküdar Belediye Başkanı Yılmaz Bayat, ailesi, yakınları hemşehrileri ile Anadolunun çeşitli vilayetlerinden İstanbul’a akın akın eden binlerce seveni katıldı.

Cenazı namazında Yıldırım’ın kardeşleri Ali, Şemseddin, Osman, Emin ve Cesim’in yan yana durduğu gözlendi. Diğer katılanlar gibi cenaze töreni boyunca dudaklarından dua eksik etmeyen Yıldırım kardeşlerin metin oldukları gözlendi. Cesetler musalla taşında bekletildiği sırada Yıldırım’ın annesi Zeynep Yıldırım ile Avcı’nın annesi Kudret Avcı oğullarının tabutlarına son bir kez sarılarak hasret giderdiler.

VAKUR VE AĞIRBAŞLI

Cenaze namazının ardından Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Zekeriyya Özbek yaptığı konuşmada, İzzeddin Yıldırım’ın düşünce dünyası hakkında bilgiler verdi. Özbek, “Yıldırım; memleketini ve insanları seven ve yüce İslam dini perspektifinde insanlar yetiştirmeyi kendini adamış bir şahsiyettir. Anadolu insanına büyük hizmetler vermiştir. Fakiri fukarayı gözetmiş, ilim öğrenmek isteyen talebelerin yardımına koşmuştur” şeklinde konuştu. Cenaze sırasında yüksek sesle bağırmanın Peygamber Efendimiz’in sünnetine de ters düştüğünü hatırlatan Zekeriya Özbek, törendekileri cenaze kaldırıldığı sırada muhtemel provakasyonlaraın önüne geçmek için slogan atmamaları yönünde uyardı. Törene katılan herkesin bu uyarıya uydukları gözlendi.

Dualarla Eyüp Sultan Camii’nden alınan cenazeler, Eyüp Sultan Mezarlığı’na kadar omuzlarda taşındılar. Mezarlıkta yapılan törenle cenazelerin defnedilmesinin ardından Bediüzzaman Said Nursi’nin kaleme aldığı risalelerden hayat ve ölümle ilgili bölümler okundu.

Tek tanık oradaydı Kaçıranları sadece o gördü

29 Aralık günü Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım’ın Üsküdar’daki evine gelen iki kişiyi gören tek tanık, Faslı doktora öğrencisi Hasan Bakır. Yıldırım’ın evinde kalan Bakır, ‘‘Sizinle gelmeyeceğim’’ diyen ancak arkadaşı Mehmet Şehit Avcı’yla telefonla görüştürülünce gitmeye ikna olan İzzettin Yıldırım’ın yüzünde tedirgin bir ifade olduğunu söylemişti. Daha sonra evden ayrılan ve geri döndüğünde eve kapıyı zorlamaksızın giren kişilerin evi didik didik aradıklarını ifade eden Bakır, Yıldırım’ın telefonla araması üzerine eve gelen kişilere bond tipi çantasını verdiğini de söylemişti.

Törende, ‘taşkınlık yapmayın’ anonsu:
Eyüp Camii’nin önündeki katafalka konulan İzzettin Yıldırım ve Mehmet Şehit Avcı’nın cenazelerinin bulunduğu bölüme, yakınları ve basın mensupları dışında hiç kimse sokulmadı. Törene yaklaşık 5 bin kişi katıldı. İzzettin Yıldırım’ın annesi Zeynep Yıldırım, oğlunun tabutuna sarılarak uzun süre ağladı.

Öğle namazı sonrası caminin içinde, iç ve dış avluda saf tutan binlerce kişi, İzzettin Yıldırım ve Mehmet Şehit Avcı’nın cenaze namazını kıldı.

Namaz sonrası kalabalığı taşkınlık yapılmaması ve sesli tekbir getirilmemesi konusunda uyaran Zehra Vakfı İkinci Başkanı Zekeriya Özbek, Yıldırım ve Avcı için, ‘‘Kaçırıldılar ve şehit edildiler’’ ifadesini kullandı.

Yıldırım ile Avcı’nın cenazeleri, yan yana kazılan kabirlerde defnedildi. 02/şubat/2000

Eli henüz sıcaktı
İzzettin Yıldırım’ın cesedini ilk teşhis edenler, elinin hala sıcak olduğunu ve burnundan kan geldiğini söylediler.
Sehidin cenazesi ebedi yolculuğuna uğurlanırken, ölümüyle ilgili arkada birçok soru işareti bıraktı. Cünkü “Yıldırım’ın ölümü diğerlerinden çok farklı. Bu planlanmış, çok karanlık bir cinayet.” şeklindeki açıklamaları ölümünün üstündeki esrar perdesini daha da kalınlaştırdı.

Alelacele boğulmuş
Elbiseleri üstünde duruyordu. Diğer cesetler gibi gömülmemişti. Alel acele birkaç saat içinde öldürülmüş olduğu izlenimini veriyordu. Son derece sağlıklı olan Yıldırım’ın gördüğü ağır işkenceler sonucu çok zayıfladığını söyleyen taniklar, yaklaşık 85-90 kilo olan Yıldırım’ın, son halinin 65 kilo ancak olduğunu belirttiler

.
VASİYETNAMEMDİR
Aziz Nur Ve gönüldaş Zehra grubu, hepinize selam ve muhabbetler.
Aziz arkadaşlar, hayat ve memat Allah’ın muhyi ve mumit tecellisidir.
Hayat da memat da Allah’ın elindedir. Hayatı bilavasıta, mevti ise vasıtaları kullanarak tecelli ettiriyor.
Size tavsiyem; Müslümanlar arasında daima sulh unsuru olarak yaşayın. Müslümanlar hakkında hüsn-ü zannı esas alın. Rejimin medyası vasıtasıyla atılan çamurlara kulak asmayın. Hayatınız boyunca ilahi kanunların hükümranlığı için çalışın ve çalışanlarla beraber olun. Rûy-i zeminin her tarafındaki Müslümanların dertleriyle dertlenin.

İkinci olarak; Van’da yapımı devam eden Zehra inşaatını, Üstad’ın belki arzu ettiği hedefe vasıta olur ümidiyle başlatmıştık. Bitirmeye gayret edin.

Üçüncü olarak; sağda solda ufak tefek borçlarım çıkarsa onları ödemeye gayret edin. Bursa’daki dükkanda ağabeyimin 2000 markı var. Satılırsa onu da ödeyin. Arta kalan ne varsa Van’daki inşaata verilecek. Neşet’te bir miktar param vardı. O da inşaata verilecek.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
Sizi Allah’a emanet ediyorum.
Kardeşiniz İzzettin Yıldırm
(Şehid)

Maz.
Daha az polisiye okumalıyım

Hayatını öğrenci yetiştirmeye, eğitim faaliyetlerine adamış, inançlarını fikrî düzeyde yayma çabasında bir vakıf başkanı, ne Hizbullah şablonuna uyuyor, ne de ‘Hizbullah operasyonu’na…

İzzettin Yıldırım’ın cenazesi kaldırıldı. Hizbullah operasyonunun ‘en farklı’ yan-unsuruydu İzzettin Yıldırım; herkesin kendisini çoktan ölmüş sandığı operasyonun en sıcak demlerinde Kartal’da bir evde rehin tutuluyordu… Hastanede cesedini görenlerin verdiği ifadeden, eve baskın düzenlenmesinden sadece birkaç saat önce öldürülmüş olduğu anlaşılıyor…

Hizbullah olayını anlamamı kolaylaştıran bir tezim var benim ve hemen her olay, her değişik ayrıntı o şablona uyuyor. Adeta bir ‘yap-boz’ gibi, uygun bir parçayı bulduğunuzda tablo tamamlanıyor. Şablona hiç uymayan tek unsur İzzettin Yıldırım… ‘Hizbullah’ liderinin ölü ele geçip yanındakilerin kurtulmasını, bazı tetikçilerin itirafçıya dönmesini, mezar-evleri, hatta Velioğlu’nun cenazesinin memleketi Batman’a neden geç götürüldüğünü… Hepsini, herşeyi anlayabiliyor, hemen her unsuru zihnimdeki tablonun bir köşesine yerleştirebiliyorum… Tek uymayan parça o…

İzzettin Yıldırım vaktiyle Hizbullah içinde yer almış biri olsa anlayacağım. Para, mal ve silâh trafiği içerisinde yeri olabilecek türden biri, bir işadamı sözgelimi, bir galerici olsa yine şablondaki yerini bulmak o kadar zor değil. Ancak, hayatını öğrenci yetiştirmeye, eğitim faaliyetlerine adamış, inançlarını fikrî düzeyde yayma çabasında bir vakıf başkanı, ne Hizbullah şablonuna uyuyor, ne de ‘Hizbullah operasyonu’na…

Adını ilk duyduğumdan beri İzzettin Yıldırım’la ilgili her haberi dikkatle okuyorum, her bilgiyi bir köşeye not olarak düşüyorum. Bütün istediğim, o haberin ya da bilginin daha başka bir ayrıntıyla birleşerek olayı anlamama yardımcı olması…

Bütünüyle karanlıkta olduğum söylenemez. Hiç evlenmeyişi, içinden geldiği geleneği harfi harfine sürdürme niyetini ortaya koyuyor; Bediüzzaman Said Nursi’yi, sadece eserleriyle değil, hayatıyla da kendisine rehber biliyor besbelli… Bu yolla ‘Yeni Zemin’ dergisinin çıkışına destek vermiş olması daha kolay anlaşılıyor; ‘kurtuluşu’ aydınlara yönelik fikrî çalışmalarda gören biriymiş İzzettin Yıldırım.

Şimdi hayata geçirilen türden operasyonları planlayanlar, ortadan kaldırmayı düşündükleri kişileri bir ’süper-bilgisayar’ yardımıyla genel bilgi-bankası içerisinden seçerler. Bir sonraki adımda başlarına dert olabilecek kişileri furya içerisinde yok etmek belli-başlı örgütlerin sıkça kullandığı bir yöntemdir. 1990′ların ilk yarısında bazı Kürt işadamları öldürülmüştü, herhalde hatırlayacaksınız… Behçet Cantürk’le başlayan ve epey adamın canını aldıktan sonra kesilen o tasfiye hareketinde de, tıpkı şimdi Hizbullah operasyonu sırasında hayatını kaybeden İzzettin Yıldırım gibi, şablona uymayan birkaç kişi vardı… Şimdi adını vermek istemiyorum; “Uyuşturucu kaçakçısı” desen değildi adam, PKK ile irtibatı da yoktu, ama o sırada o da öldürülmüştü… “Neden?” sorusunun cevabını bugün biliyorum: “İmralı sürecinin önüne engel olarak dikilebilecek biriydi de ondan…”

İzzettin Yıldırım’ın bu kargaşada neden öldürüldüğünü anlamak isteyen ailesi, cevabı, ülkede bundan sonra meydana gelecek gelişmelerde bulabilir sanıyorum. Sadece bir unsuru örnek olarak vereyim.

Yakınlarıyla yapılan mülâkatlardan öğrendiğime göre, İzzettin Yıldırım’ın hayattaki en büyük emeli Van’da bir büyük eğitim ocağı açabilmekmiş… ‘Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’ bu amaçla oluşturulmuş… Yine yanlış bilmiyorsam çalışmalar belli bir düzeye erişmiş de; Van’daki okul inşaatı süratli ilerliyormuş…

Eğitim kurumu? Hem de Van’da? Bu aslında, Risale-i Nur hareketini tanıyanların hiç de yadırgamayacağı bir hedef: Bediüzzaman Said Nursi de, Şark insanını câhillikten kurtaracak ve bütün medenî âlemi nuruyla aydınlatacak bir yüksek okul hülyası kurmuş, Kahire’deki el-Ezher Üniversitesi’nden nazire, bu eğitim kurumuna ‘Medreset-üz Zehra’ adını takmıştı. Peki bu iş için hangi ili uygun görmüştü dersiniz? Evet, bildiniz: Van… İzzettin Yıldırım, sadece fikirlerini değil hayatını da kendisine örnek edindiği Bediüzzaman’ın o projesini benimsemiş…

Hizbullah operasyonu etrafında gazetelerde yayımlanan bazı yazılarda, Bediüzzaman Said Nursi ile Cumhuriyet’ten sonraki ilk Kürt isyanını başlatan Şeyh Said’in karıştırıldığını gördüm. İki farklı kişiyi karıştırmayan yazılarda bile bir önemli yanlışlık göze çarpıyordu. Şiddeti ve ayaklanmayı hoş görmediği bilinen Bediüzzaman Said Nursi’nin Şeyh Said isyanına destek verdiği iddia ediliyordu… Oysa bu da doğru değildi.

Dedim ya, bu tür çalışmalarda bir ’süper bilgisayar’ devrededir; isimler arasında ilintileri o bilgisayar kurar. Acaba, iki Said arasında olmayan irtibatı kurmaya yarayan ortak payda ne? Sadece iki Said arasında değil, İzzettin Yıldırım’ın hayatını kaybetmesine yol açacak biçimde üçlü bir irtibat noktası bulunabilir mi?

İstanbul’da Türkçe/Kürtçe yayımlanan üç aylık ‘War’ dergisinin son sayısında (Bihar-Hevîn 1999) Şeyh Said isyanının tanıklarından Hesen İşvar ile yapılmış eski bir mülâkat yer alıyor. Daha en başında şu bilgiyle karşılaştım: “Şeyh Said daha 1900′lerde Van’da ‘CezmiyÍ Ezher’ gibi büyük bir okul yapmayı istemişti…” (s. 23) Elbette konumuzla ilgisiz bir ayrıntı olabilir bu, ama yine de ilginç bir ilişki sözkonusu.

Galiba bu günlerde biraz fazla polisiye roman okuyorum. Taha Kıvanç Y.şafak.02/02/2000
Kim Hayati isterse sehadet istemeli!..
Hayatin boyunca basimizi öne hic egmedin, ölümünde bile basimiz hala dimdikti. Sehadetin mübarek olsun Îzettin Abi.

Zehra grubu olarak vasiyetini yerine getirmeye, ve davanı bıraktığın yerden devam ettirmeye söz veriyoruz.

İZZETTİN YILDIRIM’A

Bir Yıldırım çaktı ülkeme,her yer aydınlandı,
Körler bile şaşırdı,cahiller uyandı.

İlim ,irfan,mertlik neymiş gösterdin,
Hayatınla anlattın,işte islam,işte din!

Rabb’im katındaki sevgini ölümünle anladık,
Büyüklüğünü herkese şehadetinle ispatladık.

Cömerttin,sehavetliydin,İzzettin’din sen!
Kıl payı taviz yoktu davandan,başını da kessen.

Bir ömrü ALLAH yolunda harcadın,durmadın,
Hizmette HAKK için,çünkü sen Yıldırım’dın.

Seni tanımak bile bize bir şereftir,
İzinden yürümek erdemlik,hemde haysiyettir.

Nur dedin,risale,ışık, hizmet dedin,
Bu yolda küsmedin,herkese selam verdin.

Üstadın seninle ne kadar gururlansa azdır,
Mahşerde O’nunla olmak sana en büyük hazdır.

Tebessüm yüzünde nur gibi hiç eksilmedi
Şimşekler de çaksa merhametin hiç kesilmedi.

Ey şehid!Senden başka kim sığdırır dünyayı bir çantaya?
Ölümüne sebeb olanlar,hesap için girecekler sıraya.

Muhtaçlara yardım etmek en büyük aşkındı,
Nice talebeler senin elinden nura kandı.

Gidişinde gözler yaşardı,boyunlar büküldü,
Heyecanla tuttuğun risaleler bile üzüldü.

İlim ve tebliğ vazgeçilmez şiarındı,
Van’da ki mektebin bitmesi pek yakındı.

Zehra Üniversiesi bir gün bitecek!
Yurdum da İzzettin’lerin binlercesi yetişecek.
Esad

Not. Bu yazilar Zehra Vakfi sitesinden alinmistir.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst