Kitap Nedir Ve Kitabın Tarihçesi

GÜLÇİN

Daimi Üye
Katılım
5 Eylül 2008
Mesajlar
2.308
Tepki
2.169
Puan
113
Konum
Doyduğum Yerdeyim.
Kitap Nedir?

dali01842fg4gusw9.jpg


Öncelikle Kitap(lar) istediğimiz her konu hakkında bilgi almamızı sağlayan ve içerisinde sayfalar dolusu yararlı bilgilerin olduğunu söyleyebilirim.
Kitap Nedir sorusunun cevabı ise ; Kitap sayfalar dolusu yararlı bilgilerin biraraya getirilmesidir. Bu bilgiler kitap olarak adlandırıldıklarında o kitap hakkında bilgiler ön kapağında yazılıdır. Bu yazılarda sayfalar dolusu bilgilerin ne olacağına dair bize ipucu veren çarpıcı bir tanıtımdır.

Bir kenarından birleştirilerek dışına kapak takılmış yani ciltlenmiş (kağıt parşörmen vb. malzemeden üretilmiş) üzeri baskılı sayfaların toplamıdır. Bir "eser" ya da bir eserin bir bölümüne de kitap dendiği olur. Elektronik formatta yayınlanan kitaplara ise e-kitap denir. Kütüphanecilikte dergi bültengazete gibi süreli yayınlardan ayırdetmek için monograf olarak da adlandırılır ya da gazete gibi süreli yayınlardan ayırdetmek için monograf olarak da adlandırılır.

Kitabın yapısı ve unsurları

Kitabın türü ya da amacına bağlı olarak (örn. ansiklopedi sözlük ders kitabı vb.) yapısı değişse de kitabın genel unsurları şunlardır:

1. Kapak (sert ya da karton cilt ilüstrasyon tasarım)
2. biyografiler
3. İç kapak sayfası (kitabın adını yazarını bazen ayrıca yayıncısı yayın yeri ve tarihini içerir)
4. Künye sayfası
5. (bazen) İthaf sayfası
6. İçindekiler
7. kısaltmalar
8. harita resim vb. listesi
9. takdim
10. Önsöz
11. giriş
12. ana içerik kısımlar ve bölümler
13. sonuç
14. ek(ler)
15. tablolar
16. notlar (dipnotları sayfalı değilse)
17. kaynakça
18. Dizin daima sonda yer alır.
19. kronoloji

Kitapların korunma ve bakımı

19. yy'dan itibaren Sanayi Devriminin doğal sonucu olarak selüloz esaslı endüstriyel kağıt üretimi yaygınlaştı. Bu tür kağıt dokuma-lif esaslı kağıttan çok daha ucuz olduğu için her türden kitabın genel okuyucuya büyük miktarlarda ve ucuz sunulmasını sağlamakla birlikte asit içerdiği için zamanla bozulmaktadırlar. Dolayısıyla ancak 1950'lerde ortaya çıkan asitsiz (acid-free) ya da alkalin kağıda basılmamış kitaplar yokolma tehlikesi altındadır ve asitten arındırma işlemi gereksinirler.

Kitaplar tercihen fazla ışık özellikle de doğrudan güneş ışığı almamalıdır. Normalin üstünde ısı ve nem de kitaplara zararlıdır
 
OP
GÜLÇİN

GÜLÇİN

Daimi Üye
Katılım
5 Eylül 2008
Mesajlar
2.308
Tepki
2.169
Puan
113
Konum
Doyduğum Yerdeyim.

KİTABIN TARİHÇESİ

Kitabın tarihinin karmaşıklığı, bir yandan zaman boyunca farklı biçimler almış olmasından, öte yandan, kitabın bir çok bakış açısından değerlenmesinden ileri gelmektedir.
Kitabın evrimi, yazının üstüne yazıldığı gerecin evrimine bağlı olmuştur. Ama en eski gereç olan taş (kayalardaki resim yazıları, klasık Eskiçağ’ ın dik****şları) kitabın içine girmez. Çünkü, anıtsal yazıtlar taşınabilir değildirler. Gerçek kitapların ilk gereci odundu. Mezopotamya’ da ise, daha III. bin yılda, kil tabletler üzerine harfler yazılıyordu.. Kumaşlar da üstüne yazı yazılan gereçler olarak tarihin bir dönemin de kullanılmışlardır. Bunlar arasında Çinlilerin fırça ile yazı yazdıkları ipeği ya da bezi de saymak gerekir. Ancak, devamlı surette araştırmak ve kendini yenilemek durumunda olan insan ‘’ yazı malzemesi’’ diyebileceğimiz unsurları bularak ve geliştirerek kitap kavramına yeni boyutlar kazandırmıştır.
Yüzyıllar boyunca çevresindeki her bulduğu düz yüzeyi yazı aracı olarak kullanan insanoğlu, sürekli olarak ta yeni malzemeler arayışını sürdürmüştür. Sümer, Asur ve Hitit kil tabletleri ile Mısır papirüs ruloları yaklaşık ayni tarihler de (İ.Ö. 3000) ortaya çıkmış olmakla birlikte, kil tabletlerden çok, papirus rulolar çağdaş kitabın öncüsü olarak kabul edilirler.
Papirüs, Nil nehri kıyılarında ve Nil deltasının bataklıklarında yetişen bir bitkidir. Saplarından hazırlanan şeritler dokunarak yüzeyler oluşturulur, bunlar özel olarak yapılan sıvılara daldırılıp kurutularak, yazı yazılabilecek yüzeyler oluşturulur. Üzerlerine yazı yazılan papirüslar bir birlerine yapıştırılarak 6 – 10 metre uzunluğunda şeritler elde edilir, bunlarında uçlarına sopalar takıldıktan sonra kıvrılarak rulolar haline getirilirler. Papirüsten yapılan ilk kitaplar böyle rulo haindedirler. Meşhur İskenderiye Kütüphanesi bu kitaplardan oluşturulmuştur. Papirüs ruloları Yunanlılar ve Romalılar da uzun süre kullanmışlardır. İ.S. 400 yıllarından itibaren de papirüs ruloların yerini parşömen ya da vellum kodekslerin alması, kitabın biçiminde bir devrim yaratmıştır.
Kitabın hikayesinde Anadolu’ nun da şüphesiz katkıları vardır. Parşömeni, Bergama Kralı II. Eumenes’ in bulduğu belirtilmektedir. Üzerine yazı yazmak için hayvan derilerinin işlenmesine çok önceleri başlanmış olmasına karşın, bu uğraşın en önemli merkezi Bergama olmuş, hatta yöre kendi ismini de (parşömen, pergamineum ) bu gerece vermiştir.
Çinliler, paçavraları, keneviri dut ağacı kapuklarını ve başka bitkisel maddeleri öğüterek, kurutulduktan sonra üstüne yazı yazılabilecek bir hamur haline getirmeyi başardılar. İ.S. 105 yılların da Tsaylun’ un gerçekleştirdiği söylenen bu kağıt, ortaçağ sonunda, kitap yapımında parşömenin yerini aldı. Böylece kağıt hayatımıza çıkmamak üzere girmiş oldu. Kağıt üretilmesindeki tekniğin sürekli geliştirilmesi el yazmalarının yaygınlaşmasına ve özellikle XV. yüzyılda baskı makinesiyle metinlerin çoğaltılmasını sağlamıştır. XIX yüzyıldaysa kağıt Louıs Nicolas Robert’ in icat ettiği (1798) ve İngilyere’ de Fourdrinier ile Donkin’ in geliştirdiği makineyle mekanik bir şekilde üretilmeye başlanmıştır

KLASİK ESKİÇAĞ’ DA KİTAP

Kitabın geleneksel biçimi olan papirüs tomarına latincede volumen deniliyordu. İ. S II. Ve IV. yy’ lar arasında onun yerini yavaş yavaş codex aldı. Codex birbirine bağlanıp katlanarak ciltlenen yapraklardan oluşuyordu. Kitap günümüze kadar boyutları çok değişsede biçimini korumuştur . Bu yıllar da Çin’ de de kitaba dayalı bir kültür gelişiyordu. Eski Çin kitapları birbirine bağlı bambu ya da ağaç şeritlerden yapılıyordu. İmparator Shi Huangdi İ.Ö. 213 yılında zararlı gördüğü bütün kitapları yaktırdığın da bir süre bu gelişmeler sekteye uğramışsa da basımcılık Han Hanedanı döneminde (İ.Ö 206 – İ.S. 220)yeniden canlanmıştır. İ.S. 175 yılında mermer levhalara oyulan Konfüçyüs metinleri, levhaların üzerine ıslak kağıtlar bastırılarak, ardından da kururutularak çoğaltılmaya başlanmıştır. Çin’ de İ. S. 400 yılarında odun isinden mürekkep yapılmaya başlanmasıyla daha da gelişen baskı teknikleri 6. yüz yılda , mermer levhaların yerini ağaç blokların almasıyla hız kazandı. Genellikle önceleri, konuları din, astronomi, ahlak üzerine yoğunlaşan kitapların sayıları arttıkça, belirli yerlerde toplanmaları gereksinimi duyuldu. Ve böylece ilk kütüphaneler oluşmaya başlamıştır.
Büyük kitaplıkların kurulması, Helenistik çağda kitabın yaygınlaştığını göstermektedir. İ. Ö. 200 yılları civarında İskenderiye ‘ de ki Museion Kitaplığında 500.000, Serapeion’ daysa 43.000 kitabın bulunduğunu tarihi belgeler bizlere gösteriyor. Bu kitaplıklar da kopyacı yazıcılar ve metinleri elden geçiren bilginler çalışmaktaydılar. Kitaplıklar, Eskiçağ kültürünün yayılmasın da önemli roller oynamışlardır. Roma İmparatorluğu döneminde de kitap ticareti gelişmiş, seyyahlar ve tacirler aracılığıyla Doğu ve Batının oluşturduğu kültür değerlerini içeren yapıtlar her yere götürülmüştür. Böylece bilgi, paylaşılarak çoğaltılmış ve evrensel tinin oluşturulmasın da çok önemli olan yerini almıştır.
 
OP
GÜLÇİN

GÜLÇİN

Daimi Üye
Katılım
5 Eylül 2008
Mesajlar
2.308
Tepki
2.169
Puan
113
Konum
Doyduğum Yerdeyim.
ORTAÇAĞ’ DA KİTAP

Hiristiyanlığın yayılmasından sonra Batı Avrupa’ da olduğu gibi Bizans dünyasında da Eskiçağ kültürünün korunmasını ve yaygınlaştırılmasını manastır kütüphaneleri sağlamıştır. Batı’ da her Benedikten manastırında, elyazmalarının kopya edilmesini, süslenmesini ve ciltlenmesini sağlayan bir scriptorium bulunuyordu. Buralar da zamanlarının en ünlü sanatkarları çalışıyor ve kitabı bir sanat eseri olarak ortaya çıkarıyorlardı. Bu zamanlar da üretilen kitaplar, büyük müzelerin en değerli eserleri olarak sergilenmektedirler.
Avrupa’ da Merovenjler döneminde süsleme sanatı giderek zayıflamıştır. Bezemenin, resimlemeye oranla ağır basmaya başlamasıyla güzel el yazmalarının sayıları azaldı. En özgün sanat İrlanda keşişleri arasında güçlendi. Yaptıkları eserlerde, geometrik süslemeler ve iç içe geçmiş şekillerin ustaca çizimleri dikkati çekmektedir. Bu sanat Anglosaksonlar arasında ve Avrupa’ da yayıldı. Sanat ve edebiyat hareketi olan Karolenj Rönesansı kitabın gelişimini olumlu yönde etkiledi; metinler düzeltildi ve klasık dönemin yazarlarının eserleri tekrar basıldı. Elyazmalarının süslemeleri daha iyi bir duruma geldi. Bunların en değerlilerinden olanlar, pembeye çalan parşömen üzerine altın ve gümüş harflerle yazılarak zengin bezemelerle donatılanlardır.
Bu hareket, X. yüz yılda Almanya’ da ilk üç Otto imparatoru döneminde de sürdü. Çeşitli manastırlar, canlı ve yoğun bir düşünsel yaşamın merkezi haline geldiler. Fransa’ da manastırlar, Norman istilasından sonra eski güçlerini yeniden kazandılar. İtalya’ da özgün kitap süslemeleri gerçekleştirildi. İspanyol minyatürü, Magrip etkisinden yararlandı. İngiltere’de de dinsel içerikliler başta olmak üzere değişik el yazması kitaplar üretilmiştir. Roma minyatürünün çiziminde, o zaman ki heykel sanatının üsluplaştırılması görülür. Harfin biçimi süslemeciye, çoğunlukla metinle ilişkili bir insan ya da hayvan görüntüsünü çağrıştırdığı anlaşılmaktadır.
O çağlarda başlıca kitaplıklar, atölyeleri biricik kitap üretme yeri olan ama sayıca pek fazla olmayan manastırlarda bulunuyordu. Bobbio’ nun 666 ve Lorsch’ un 590 elyazması, sayı bakımından büyük önem taşıyordu. Bunlar dinsel topluluğun gereksinimlerini karşılamak için yazılıyor ve dinsal ya da tanrıbilimsel metinleri kapsıyordu.
Bu sıralarda İslam dünyasına bakacak olursak; hat sanatının hayli ilerlemesine karşın, ne yazık ki kitabı yaygınlaştıracak girişimlerin sayılarının fazla olmadığını görüyoruz. Genellikle Hindistan’ dan veya Türkmenistan’ dan getirilen parşömene benzer gereçler üzerine, çoğunlukla dini eserler elyazması olarak yazılır. Oldukça güzel altın varaklarla süslenerek kullanıma sunulurdu. Sayıları oldukça azalan bu dönemim şaheserlerine, günümüzde müzelerimiz de rastlamak olasıdır.

YENİÇAĞ’ DAN GÜNÜMÜZE KADAR KİTAP

XIII. yüzyıl da Avrupa’ da kentlerin üretim ve değişim merkezleri haline gelmesi sonucu, kitap açısından da önemli bir dönüşüm gerçekleşti. Hükümdar sarayları kalabalıklaştı, ticaretle zenginleşen burjuvazi güçlendi ve kitaba büyük bir gereksinin duyulmaya başlandı.
XIV. yüzyıl da Fransa’ da diğer sanatların yanı sıra, kitap sanatında da önemli gelişmeler kaydedildi. Özel cilt ve basım teknikleri geliştiren Jean Pucelle ortaya çıkardığı eserlerle izlenen bir usta oldu. Bu sanat daha sonra, duc de Berry için çalışan Flaman sanatçıların katkılarıyla gelişti.
XV. yüzyılın başlarında Fransa’ da kitap üretimi Loire kıyılarına kaydı. Hollanda’ da İyi Philippe’ nin koruyuculuğunda, Flamanların yaptığı kitap minyatürü gelişti ve İtalya’ da rönesans minyatüre damgasını vurdu.
Önceleri sadece manastırlarda hizmet veren kitap sanatı ile uğraşanlar giderek, üniversiteler ve sipariş üzerine çalışan atölyelere kaydılar. Öğretimin yaygınlaşması sonucu, yazıcıların uzun ve pahalı çalışmasına mekanik metotlarla yardımcı olma zorunluluğu çıktı. Bu yüzyılda birkaç yapraktan oluşan, ancak bir yüzlerine baskı yapılabilen, ksilografik (ağaç levhaların kabartmalı olarak yazılıp, mürekkeplenmesinden sonra basılacak yüzeye bastırılması) baskı tekniğiyle basılmış kitaplar görülmeye başlandı. Bunların en önemlileri, Apokalips, Fakirler İncili ve Ars Moriendi adlarıyla bilinen eserlerdir.
Ksilografik metodunun yetersizliği ve geniş yazılara el vermeyişi, değişik araştırmacıların, hemen hemen ayni zamanlarda çalışmalara girişmelerine neden oldu. Bu çalışmalar, bir sayfayı hazırlamak için bir araya getirilebilen, sökülebilen ve bir çok defa kullanılabilen harflerden oluşan tipografi’ nin geliştirilmesi sonucunu doğurdu. Baskının ve yağlı-kalın bir mürekkebin kullanılması ile tamamlanan bu buluş 1440 – 1450 yılları arasında, Mainz’ de Gutenberg tarafından gerçekleştirildi. Ancak talihin cilvesine bakın ki, matbaayı kurmak ve kitap basmak için servetini son kuruşuna kadar harcayıp, borçlanan Gutenberg’ in elinden geliştirdiği baskı makinelerine alacaklıları tarafından el konulmuştur. Daha sonra Schöffer tarafından geliştirilen bu metotla basılan en eski ve önemli kitap bir İncil‘ dir(1455). Üzerinde ilk tarih taşıyan kitap ise yine bir dini eser olan Dua Kitabı’ dır(1457). Kısa sürede Almanya’ da(1460), İtalya’ da(1465), Fransa’ da(1470), İngiltere’ de(1477) ve bütün Batı Avrupa’ da bir çok basım atölyesi kuruldu.XV. yüzyıl boyunca basılan eserlerin sayılarının 35.000 i aştığı bilinmektedir.
Artık matbaa klasık şeklini almış, üzerinde yapılan küçük, büyük değişikliklerle, basım teknikleri geliştirilmeye ve daha kaliteli ürünler elde edilmeye başlanılmıştır. Bu ilerlemeler matbaanın ve kitabın basımının bütün dünyaya hızla yayılmasını sağlamış, Amerika (1540), Hindistan (1557), Rusya(1563) yıllarından itibaren bu basım tekniklerini kullanmaya başlamıştır.
XIX. yüzyılın ilk yarılarından itibaren hız kazanan sanayii devrimiyle ilintili olarak meydana gelen teknik gelişmelerin oluşturduğu madeni pres, şerit kağıt, streotip basım şekilleri devreye girmiştir. Böylelikle kitabın maddi görünüşünü değiştirmeden tirajı(basım adedi) büyük ölçüde arttırma ve maliyetleri düşürme imkanı sağlanmış oldu. Resimleme alanın da ise, çelik üzerine kazıma ve taş basma gibi yeni metodlar belirdi. Basımda motor gücünden yararlanılması, bitkisel kağıt kullanımı, fotoğraf, daha sonra ise dizgi makinesinin, rotatifin geliştirilmesi, ofsetin keşfi, tiraj hızını büyük ölçüde arttırırken, kitapların çok daha ucuz ve kaliteli olarak basılmasına ve geniş halk kitlelerine dağıtılmasına neden olmuştur.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst