Kardeş kıskançlığı

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
KARDEŞ KISKANÇLIĞI




Kıskançlık sevilen birinin başkası ile paylaşılmasına katlanamamaktır. Kıskançlık beklenen ilgi, sevgi ve şefkat eksikliğine karşı geliştirilen bir kızma duygusu, gücenme durumudur. DOĞAL VE EVRENSEL bir duygudur. Kıskançlığın iç-güdüsel olarak genetik kodlarımıza işlendiği iddia edilmektedir. Kıskançlık çocukta daha yoğun yaşanan bir duygu olmakla birlikte yetişkinlik döneminde de varlığını sürdürür. Küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanma, çocuğun ilerleyen yaşamını etkileyecek kadar önemli davranış problemlerine neden olabilir.

NEDENLER

Kardeş kıskançlığının temelinde anne babayı bir başkasıyla paylaşamama yatar. Çocuk kardeşinin doğumuna kadar sadece kendine gösterilen ilgi ve sevgiyi kaybetmekten, bu ilgi ve sevgiyi bir başkasıyla paylaşmak zorunda kalmaktan üzüntü duyar. Güvensizlik duyguları, anne babaya kızgınlık ve gücenme yaşar. Çocuk kendini yalnız hissetmemeye başlar.

“Kardeşin gelmesiyle birlikte bu statüyü kaybetme endişesi”Annenin hamileliğinin son dönemlerinde ağırlaşmaya başlamasıyla yorgun ve isteksiz oluşu, çocuğu kucağına almayışı çocuğa sevilmediğini daha kardeşi gelmeden düşündürmeye başlar. Çocuklar arasındaki yaş farkının az oluşu kıskançlığın derecesini artırır. Anne babanın çocuğa karşı tutumlarının farklılaşması ve çocuğun duyduğu kıskançlığın hoş görülmeyişiyle çocuğun kıskançlık, öfke ve üzüntü duyguları daha da artar. Bebeğin bakıma muhtaç oluşunu büyük çocuk anlamakta güçlük çeker, annenin onu daha çok sevdiği için ilgilendiğine inanır. Bebeği görmeye gelen ziyaretçiler çocuğu rahatsız eder, kıskançlığı pekiştirir. Kardeşin cinsiyetine göre de çocuğun duyguları farklılaşabilir. Çocuk erkek, doğan kardeş kız ise anne babanın sırf kız olduğu için sevdiklerini düşünür. Gelen kardeş de erkek ise ikinci bir erkeğe neden gerek duyulduğunu anlamaz. Çocukları birbiriyle rekabet edecekleri bir konuma düşürmek kardeşler arasındaki kıskançlığı artırır.

Belirtileri

■ Kardeş kıskançlığı yaşayan çocukta üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşünceleri oluşur. Çocuk kendine acır ve durumdan derin bir üzüntü duyar.
■ Kardeş kıskançlığı olan çocuklar sürekli sinirli ve sıkıntılı dolaşırlar, isteklerini bağırarak ifade ederler.
■ Kıskançlık nedeniyle çocukta emekleme, bebek gibi konuşma, biberonla beslenmek isteme, alt ıslatma, tıak yeme, parmak emme gibi bebekleşme ve gerileme belirtileri görülebilir.
■ Kardeş düşmanlığından doğan düşmanlık bazen kardeşe değil, anneye yönelir. Çocuk annenin sözünü dinlememeye evde sürekli problem çıkarmaya başlar.
■ Çeşitli bahanelerle ilgiyi üzerine çekmeye çalışır.
■ Kardeş kıskançlığıyla birlikte okula giden ya da okula yeni başlayacak çocuklarda okul korkusu görülür. Çocuk kardeşiyle annesini baş başa bırakıp okula gitmek istemez.
■ Anne, babaya sık sık onu sevip sevmediklerini sorar, sevdiklerinden bir türlü emin olamazlar.
■ Kendilerine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışta bulunabilirler.

ÖNERİLER


■ Çocuk psikolojik olarak, yeni gelecek kardeşin doğumuna hazırlanmalıdır. Aileye yeni bir üyenin katılacağı ve o geldiğinde evde ne gibi değişiklikler olacağı çocuğa uygun bir dille anlatılmalıdır. Bir bebeğin gereksinimlerinin olduğu, ihtiyaçlarının karşılanması için annenin sürekli bebeğin yanında olması gerektiği, aynı durumun o bebekken de yaşandığı anlatılabilir.
■ Hamilelik döneminde özellikle doğum zamanı anne hastanedeyken çocuk ihmal edilmemelidir. Çocuğun temel ihtiyaçları karşılanmalıdır.
■ Çocuğun arkadaş ortamlarına girmesi, kardeşini kabullenmesi ve onunla da paylaşmayı öğrenmesine yardımcı olacaktır.
■ Olumsuz duyguların anlayışla karşılandığını görmek çocuğu rahatlatır. Çocuğa “kardeşini kıskanıyorsun” yerine “kardeşin olduğu için seni eskisi kadar sevmediğimizi düşünebilirsin ama ben seni eskisi kadar seviyorum” demek çocuğu anneye yakınlaştırır, çocuğun kaygılarını azaltır.
■ Çocukla daha önce yapılan parka gitme, oyun oynama gibi etkinliklerin devam etmesine özen gösterilmelidir.
■ Kıskanmasın diye bebeği sevdikten sonra çocuğu da sevmek yararlı olmayacaktır. Çocuk bu ilgi ve sevginin yapmacıklığını hisseder.
■ Çocuğun davranışları bebek yüzünden kısıtlanmamalı, evde eskisi gibi davranmasına izin verilmelidir.
■ Kardeşler arasında yapılan kıyaslamalar, kardeşler arası ilişkiyi olumsuz etkiler.
■ Çocuk kıskanmasın diye bebeği aslında istemiyormuş gibi sözler söylemek bebek çok yaramazmış gibi ve sürekli sorun çıkartıyormuş gibi davranmak da doğru değildir.
■ Çocuklar kardeşlerine ablalık-ağabeylik yapması için zorlanmamalıdır.
■ Sonuç olarak kardeşler ne kadar birbirini kıskansalar da birbirlerini çok severler. Birbirlerini özler, başkalarına karşı birbirlerini korurlar. Aralarında vazgeçemeyecekleri bir SEVGİ ve BAĞLILIK vardır.

KARDEŞ KISKANÇLIĞI YAŞANAN DURUMLARLA NASIL BAŞAÇIKILABİLİR?

■ Kardeşe yönelik olumsuz duyguları reddedip ele almamak yerine, onları kabul edin, tanıyın.Duyguları reddetmek yerine,“Çocuk: Hep bebekle ilgileniyorsun.Anne: Hiç de değil. Daha biraz önce sana kitap okumadım mı?”Duyguları sözcüklerle ifade edin.“Anne: Bebeğe bu kadar çok zaman ayırmam pek hoşuna gitmiyorÇocuk: Hayır hiç hoşuma gitmiyor.”
■ Çocukların, düşmanca duygularını, simgesel ve yaratıcı yollara kanalize etmelerine yardımcı olun.Bunun yerine,“Anne: Ne yapmaya çalışıyorsun, kardeşinin kolunu kırmak mı istiyorsun? Çok yaramaz bir çocuksun.”Duygularını yaratıcı bir şekilde ifade etmeye özendirin.“ Kız kardeşinin canını yakmak yok! Duygularını bu oyuncak bebekle gösterebilirsin.“
■ Çocukların dilediklerini, fakat gerçekte varolmayan bir durumu, onlara düş dünyalarında sunun.“Çocuk: Ne zaman ödev yapmaya başlasam, küçük hep bateri çalmaya başlıyor.Anne: Saçmalama!Yerine…Anne: Bu gerçekten can sıkıcı olabilir. Bateri çalmadan önce senin için uygun olup olmadığını sormak isterdin.”
■ Uygun Olmayan karşılaştırmalardan sakının.“Anne: Bu yaptığın çok iğrenç, bebek bile, bir şey içerken, bu kadar döküp saçmıyor.Yerine…Anne: Gömleğinin önünden azıcık süt damlıyor.”
■ Çocuklara eşit davranmaya gerek yoktur. Her birine, ayrı ayrı, kendi gereksinim ve kişilik özelliklerine uygun biçimde davranılması gerekir. Eşitlik duygusundan çok adalet duygusu geliştirilmelidir.“Çocuk: Ona benden daha fazla verdin.Anne: Hayır her birinize ikişer dilim kek verdim.”Yerine…“Anne: Sen hala aç mısın?Çocuk: Evet biraz.Anne: Kendini kaç dilim kek yiyecek kadar aç hissediyorsun.-Dikkatinizi hemen sorun çıkarana yöneltmek yerine, zarar gören çocukla ilgilenin.“Çocuk:Hayır!..Dur..Ahhh, beni ısırdı.Anne: Sen ne terbiyesiz bir çocuksun, nasıl kardeşini ısırırsın.Yerine…Anne: Seni ısırdı demek, kıpkırmızı olmuş canın yanıyor olmalı. Gel bakalım buz koyalım. İnsanlar ısırılmaz kızım, ne istediğini sözcüklerle ifade etmeyi öğrenmen gerekiyor.”

ANIL SARAÇ

ÇOCUK, ERGEN VE EVLİLİK TERAPİSTİ
 

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.698
Tepki
84.327
Puan
113
Konum
İstanbul
Kıskançlığın temelinde kaybetme korkusu var!

Kardeş kıskançlığı, kardeşi olan her çocuğun yaşadığı normal bir duygudur.

SORU: Altı aylık bir bebeğim, beş yaşında bir oğlum var. Oğlum kardeşini çok kıskanıyor. Başlarda normaldir, olur dedik. Ama artık iyice çığrından çıkmaya başladı. Ona bakmadığımızda, kaşla göz arasında bebeği ağlatıyor. Seviyormuş gibi yaparken bebeğin canını acıtıyor. O zaman da babası gidip ona bağırıyor. İkisi de benim yavrum, ben ikisini de çok seviyorum, ama işte böyle yaptığında nasıl davranacağımı bilemiyorum. Ben de kızıyorum ona, “Niye yapıyorsun oğlum” diyorum. “O senin kardeşin sen abisin, abiler kardeşlerini korur, dövmez” diyorum. Ama dinlemiyor. “Bana ne, istemiyorum onu” diyor gidiyor. Çok üstüne gidersem bana da vuruyor. Ne yapacağımı şaşırdım.

CEVAP: Kardeş kıskançlığı, kardeşi olan her çocuğun yaşadığı normal bir duygudur. Çoğu çocuk bu duyguyla nasıl baş edeceğini bilemez. İşte bu durumda ailenin yol gösterici olması önemlidir. Kıskançlığın temelinde güvensizlik ve kaybetme korkusu vardır.
Kardeşi olduğunda çocuk, o zamana kadar gördüğü ilgiyi ve sevgiyi biriyle paylaşmak zorunda kalır. Çocuk, “Artık annem-babam beni sevmeyecek. Benim bu evdeki, annemin babamın gözündeki yerim artık aynı değil” diye düşünür. Bu, çocuk için büyük bir hayal kırıklığıdır aslında. Düşünsenize, eve yeni biri gelmiş, hep onun gözünün içine bakan, onunla ilgilenen anne-babası şimdi o minik şeyle meşgul. Kendisi kakasını artık tuvalete yapabiliyorken, kendi kendine giyinebiliyorken, yemeğini yiyebiliyorken, bu bebek bunların hiçbirini yapamıyor, ama ondan daha fazla ilgi görüyor. Ne kadar büyük bir hayal kırıklığı, ne büyük bir öfke!
Çocuğunuzun hayatla ilgili karşılaştığı ilk adaletsizlik ve güvensizlik. Bunları, “Keşke ikinci çocuğu yapmasaydınız” demek için değil, yaşadığı kırgınlığı, sizi kaybetme korkusunu ve yerine geçen kardeşine olan öfkesini anlamanız için söylüyorum.
Bu dönemde oğlunuzun ihtiyaç duyduğu en önemli şey onu anlamanız ve ona olan sevginizin değişmediğini, hâlâ sizin için çok kıymetli olduğunu hissettirmeniz. İşte o zaman sorunun kaynağı olarak gördüğü kardeşini yok etmeye çalışmaktan vazgeçecek. Hatta sizin her zaman onu sevip yanında olacağınızı hissettiğinde, güveni tekrar oluştuğunda kardeşini kendisi için keyifli bir oyun arkadaşı olarak görebilecek.

Onunla zaman geçirin
Peki bu nasıl olacak? Çocuk sevildiğini nasıl hissedecek? Oğlunuzla mutlaka ayrı zaman geçirin. Bunu yaparken anne ve baba olarak çocukları paylaşmayın. Her iki ebeveynin her iki çocukla da ayrı ayrı ilgilenmesi önemli. İkinci çocuğunuz doğmadan önce birlikte yaptığınız aktiviteler varsa onlara devam etmeniz de çok önemli.
Birlikte zaman geçirirken kardeşiyle ilgili konuları açmayın. O açarsa da “Boşver şimdi onu” diyerek geçiştirin. Ayrıca, oğlunuza sorumluluk verebilirsiniz. Mesela evi toparlarken, “Bana yardımcı olur musun, yardımına ihtiyacım var” deyip, minik bir şeyi başka bir yere koymasını rica edebilirsiniz. Evdeki ‘saltanatı’ bitmiş olsa da ona ihtiyacınız olduğunu hissederse güvende hissedecektir.
Sizinle ve babasıyla olan ilişkisinde aslında sevildiğini hissetmeye başlayınca kardeşiyle de daha az uğraşmaya başlar. İşte o noktada kardeşine dair sorumluluklar vermek, ona abi olduğunu hissettirecektir. Mesela oğlunuzdan kardeşinin biberonunu getirmesini isteyebilirsiniz. Ya da akşamları bebeğinizi uyuturken bir yandan da oğlunuzdan ona masal anlatmasını isteyebilirsiniz. Ama bunlar için doğru zamanı beklemeniz çok önemli. Önümüzdeki aylarda doğru olmayabilir. “Sen abisin” mesajını ancak oğlunuz kardeşine karşı normalleştikten sonra verebilirsiniz. Daha öncesinde işe yaramaz, hatta geri tepebilir.

Onları karşılaştırmayın
Çocuklarınız büyürken anne ve baba olarak onları karşılaştırmamanız çok önemli. Her çocuğun olumlu ve olumsuz yanları farklıdır. Onları karşılaştırmak aralarındaki rekabet hissini güçlendirir. Her iki çocuğunuza da onlarda gördüğünüz olumlu özellikleri sık sık hatırlatmanız onların benlik saygısının gelişmesi için çok önemli. Tabii bunu yaparken de pohpohlayan, aslında olmayan şeyleri varmış gibi gösteren bir tavırda olmamak gerek. Bu da çocuğa iyi gelmez. Samimi olun. Samimi olarak onunla ilgilenin. Söylediğini dinleyin, anlamak için sorular sorun. Kendisine önem verildiğini hisseden çocuk, güvenini tekrar kazanacak ve anne ve babasının kardeşiyle ilgileniyor olmasını sorun etmeyecektir.
Milliyet
 

cocukvegenc

Yeni Üye
Katılım
6 Aralık 2012
Mesajlar
2
Tepki
0
Puan
1
Yaş
53
Konum
istanbul
ÇOCUK PSİKOLOJİSİ

Çocuk Psikolojisi, çocuğunuzun sağlıklı bir gelişim gösterdiğinin düşünülmesi için dil-bilişsel, ince motor, kaba motor ve sosyal becerilerinin yaş gelişimine uygun bir özellik sergilemesi beklenir. Her yaş dönemine uygun olarak yapılan aktiviteler ve oyunlarla çocuk gelişiminin desteklenmesi gerekir.açısından, çocuk gelişimi aşamalarından olan Özerklik Döneminde olan bir çocuğa katı kurallar koymak hiçbir işe yaramayacağı gibi olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Ya da, çocuğun sosyal kuralları ve sınırları öğrenmesi gereken çocuk gelişimi döneminde, kurallardan yoksun kalması da çok yanlış olacaktır. Önemli olan, çocuğunuza doğru zamanda doğru yaklaşımı gösterebilmektir. Çocuk Psikolojisi yaklaşımlarında, çocuk gelişimi açısından bu dönemde kriz anlarında inatlaşmak değil çocuğunuzun dikkati başka bir yöne çekmektir. Çünkü çocukla yapılan inadı kazanmak gibi bir durum söz konusu değildir ve hiç bir yararı yoktur. Bu dönem çocukları henüz paylaşmayı kavrayamazlar bu yüzden oyuncağını paylaşması için onu zorlamamalısınız. Bu yaş grubu çocuk gelişimi açısından yuva için uygun değildir. Paylaşamadıkları için arkadaşının elinden oyuncağı çekip almak ister, istediğini istediği zaman yapmak ister. Belli kurallar içinde vakit geçirmekte zorlanır.

Dr. Gökçe Küçükyazıcı
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Link vermek yasaktır.

Admin tarafından düzenlendi.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst