Kadın Şiddeti Hakeder Mi?

elma şekeri

Daimi Üye
Katılım
17 Eylül 2008
Mesajlar
1.700
Tepki
1.278
Puan
113
Konum
İZMİR
iddetlb4.jpg



Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu öğretim görevlisi Emre Yanıkkerem ve Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Aynur Saruhan “kadına yönelik şiddet” konulu bir araştırma yaptılar. İzmir’de, 345 kadınla yapılan bu araştırma, özellikle aile içi şiddetin yaygın şiddet bir türü olduğuna işaret ediyor ve şiddete maruz kalan kadınların profilini değerlendirerek şiddetin önlenmesine yönelik çözüm önerileri de sunuyor. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri, kadınların yüzde 8’inin kadının bazı durumlarda “şiddeti hak ettiğini” düşünüyor olması.

Aile içi şiddet, kendini aile olarak tanımlamış bir grup içerisinde; zorlamak, aşağılamak, cezalandırmak, güç göstermek, öfke gerginlik boşaltmak amacı ile bir bireyden diğerine yöneltilen şiddet davranışı olarak tanımlanabilmektedir. Kadına yönelik aile içi şiddet, kavram olarak, kadının kişiliğinin erkek tarafından fiziksel güç kullanılarak ya da korkutularak yıldırılmasıdır. Ancak, kadına yönelik aile içi şiddet prevelansı bazı gruplarda daha fazla görülmektedir. Eşinden boşanmış veya ayrı yaşayan, evini terk eden kadınlar, ekonomik ve eğitim seviyesi düşük kadınlar ya da erkeğin kadının eğitim seviyesinden düşük olduğu ailelerde, çocukluk döneminde şiddete maruz kalan kadın ve erkekler, çocuk sayısı fazla olan aileler, alkol, ilaç bağımlısı erkeklerin eşleri, daha önceden şiddete uğramış ve şimdi gebe olan kadınlar, aşırı derecede kıskanç ve paylaşımsız erkeklerin eşleri, düşük gelirli, azınlık gruplara mensup, işsizlik sorunu olan ailelerde eşe yönelmiş şiddet daha sıklıkla görülmektedir.

Bu araştırma, İzmir İli Bornova Sağlık Grup Başkanlığına bağlı Evka 4 Sağlık Ocağı Bölgesinde 345 kadın ile yapılmıştır. Kadınların yüzde 42.03’ünün ilkokul mezunu ve büyük bir çoğunluğunun (yüzde 69.27) ev kadını olduğu saptanmıştır. Ailenin gelir durumu incelendiğinde, yüzde 43.48’i gelirlerinin giderlerinden az olduğunu ve yüzde 65.22’sinin herhangi bir sosyal güvenceye sahip olduğu saptanmıştır. Araştırmaya katılan kadınların, “kadın şiddeti hak eder mi?” sorusuna, yüzde 91.88’i hayır, kesinlikle hak etmiyor, yüzde 8.12’si ise bazı durumlarda kadın şiddeti hak eder yanıtını vermişlerdir. Kadınların yüzde 11.30’u çocukluklarında ana-babalarından “sık sık” dayak yediklerini belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 91.01’i gibi büyük bir çoğunluğu kadınların ekonomik destek yokluğu nedeni ile şiddet ortamında yaşamaya devam ettiklerini düşünmektedirler. Çocuklar için endişelenme, bir diğer nedendir. Bununla birlikte eşlerinden korktukları için kadınların şiddet ortamında yaşamaya devam ettiklerini söyleyen kadınların oranı da bir hayli yüksektir (yüzde 77.1) Kadınların yüzde 35.07’si eşleri tarafından dövülmekte ve yüzde 12.47’si fiziksel şiddet yüzünden yaralanmıştır. Araştırmamızda kadınların yüzde 19.23’ü gebelik döneminde eşleri tarafından fiziksel şiddete maruz kalmışlardır). Araştırmamızda kadının hakarete uğrama oranı yüzde 41.45’tir. Kadınların yüzde 60 gibi büyük bir çoğunluğu mülkiyet sahibi değildir, yatırımları eşinin üzerindedir. Erkeklerin yüzde 19.72’si ise, kadın hasta iken, sağlığı elverişli durumda olmadığı halde eşlerine cinsel ilişkide ısrar etmektedir. Eğitim seviyesi düşük kadınların daha ağır derecede şiddete uğradığı bulunmuştur. 15 yaşın altında evlenen kadınlar imam nikahlı olan kadınlar daha fazla şiddete maruz kalmaktadır. Eğitim seviyesi düşük erkekler daha fazla şiddet uygulamaktadır. Çocuk sayısı arttıkça şiddete maruziyet artmaktadır. Aile içi şiddetin çok önemli ve yaygın bir problem olduğu ülkemizde de yoğun olarak yaşandığı, bu araştırma ile de desteklenmektedir. Aileyi korumaya yönelik önlemler temel alınmalıdır. Aile büyüdükçe şiddet artmaktadır. Yeni evliliklerin mümkün olduğu ölçüde yeni bir mekanda kurulması teşvik edilebilir. Zorunluluk bulunmadığı hallerde ebeveynden ayrı bir mekanda yaşamaya başlamak sorunları azaltabilecektir. Çocuk sayısı fazla olan ailelerde aile içi şiddet de artmaktadır. Evlenecek çiftlere ve yeni evlilere, aile sağlığı ve aile planlaması yöntemleri konusunda daha iyi bilgi verilmesi yararlı olacaktır.

Bugünün anne babalarının geçmişteki dayak deneyimi, şiddeti bugüne taşımaktadır. Çocukların dövülmeden eğitilmesi önemlidir. Hamilelik döneminde de tüm faktörlerin yaşandığı görülmektedir. Hamilelik dönemindeki şiddet varlığı özel yasal durumlar olarak dikkate alınmalıdır. Birinci basamak sağlık çalışanlarına da büyük görevler düşmektedir. Şiddete maruz kalanların büyük bir bölümü yapacak fazla bir şey olmadığına inanmaktadır. Bu durum çaresizliğin kabulü anlamına gelmekte ve şiddete maruz kalanın pasif tutumuna yol açmaktadır. Aile içi şiddet konusundaki bilgilenmeye ek olarak kadınların sığınma ve geçim desteği hizmeti veren kurumlara destek sağlamak gerekir. Erkeğin alkol alması aile içi şiddeti artırmaktadır. Alkolün aile yaşantısı ve özellikle de şiddete yol açma boyutu iyice anlatılmalıdır.

Kadının para kazanabileceği bir işte çalışması ve erkeğin sürekli düzenli bir işe sahip olması halinde şiddet yoğunluğu düşmektedir. Kadını becerili ve üretken kılma çabaları ve projeleri desteklenmelidir. Evlilik yaşının uzaması ve eşlerin daha iyi eğitim görmüş olması şiddeti azalmaktadır. Kadının okullaşma oranının gelişmesine destek sağlanabilir.


Ülkemizde 8 yıllık eğitimin zorunluluğu bir yandan eğitim seviyesini yükseltirken diğer yandan da evlilik yaşını daha olgun bir döneme taşıyabilir. Sağlık çalışanlarının aile içi şiddet sorununa duyarlı olmaları gerekmektedir. Sağlık bakımı verenler, aile içi şiddetten şüphelendikleri zaman (fiziksel incinme, hastanın davranışları gibi) şiddete ilişkin soruları sormalı, empati ile yaklaşmalı, hastanın sırlarına saygı göstermelidir. Rutinde taramalar yaygınlaştırılmalıdır. Kitle iletişim araçları da aile içi şiddeti önlemek için bu konuya duyarlı davranabilirler. Ailenin yapabilecekleri ise büyük önem taşımaktadır. Çocuklarının önünde tartışma ortamı yaratmamalıdırlar. Çocukların kendilerine ve başkalarına saygı duymasını öğretebilirler. Çocuklarına vurmaktan kaçınabilir, onlara şiddet içermeyen disiplin yöntemlerini uygulayabilirler. Çocuklara şiddete başvurmadan tartışmaları nasıl çözebileceklerini öğretebilirler.
Kadına yönelik şiddetin nedenleri, sonuçları ve engelleyici etkinliğini incelemek için aile içi şiddetin değişik türlerinin yaygınlığına ilişkin araştırmalar yapmak, veri toplamak ve istatistikler oluşturmak; kadına yönelik şiddetin nedenleri, doğası, ciddiyeti ve sonuçlarına, uygulanan önlemlerin etkinliğine ilişkin araştırmaları teşvik etmek; araştırma bulgularını geniş ölçüde yaymak ve kamuoyuna sunmak önemlidir. Devletin de bu konuda duyarlı olması gerekmektedir. Şiddete maruz kalan kadınların ve şiddet uygulayanların rehabilitasyonu sağlanmalıdır. Kadınların kendilerine uygulanan şiddeti uygun bir şekilde açıklayabilmeleri için kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır. 24 saat hizmet veren bir telefon ve eğitilmiş personel gereklidir. Dövülen kadınların çoğu polis, sağlık görevlileri, arkadaşlar, aile bireyleri gibi kişilerden yardım istediklerinde durumun ciddiye alınmadığını görmekte ve çaresizlik duygusuna kapılmaktadır. Bu kişilerin de gereken duyarlılığı göstermeleri önemlidir.
 
Katılım
5 Ekim 2010
Mesajlar
1.273
Tepki
914
Puan
113
Konum
ANKARA
ya hakedenler de oluyor çok şahit oldum ama şiddet uygulanmamalı ,anlaşamıyorsa çiftler boşanmalı ,şiddet hiçbir şeyin çözümü değil :dertli:
 

_Naz_

Üye
Katılım
12 Ocak 2011
Mesajlar
75
Tepki
66
Puan
18
Yaş
35
Konum
İstanbul
Şiddeti aciz insanlar uygular kendine güveni olmayan bir işe yaramayan insanlar kullanır.Zekasıyla yapamadığı herşeyde güç kullanır buda acizliktir.Kadın değil hiçbir canlı dayağı hak etmez !
 

sadiye

Admin
Admin
Katılım
4 Mayıs 2010
Mesajlar
60.971
Tepki
56.321
Puan
113
Yaş
42
Konum
Almanya
Ne olursa olsun sebep ne olursa olsun hic kimse siddeti haketmez.Buna kimsenin hakki yok. :hayir:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst