İstismara Uğramış Çocuklarda Görülebilecek Sağlık Problemleri...

kedijik

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
9.606
Tepki
11.921
Puan
113
Konum
Konya
Çocuk istismarının neden olduğu, psikososyal sorunların yanında, fiziksel bazı bulgular da mevcuttur. Bereler, sık yaralanmalar, çoklu kırıklar, sık hastane başvuruları, açıklanamayan durumlarda çocuk istismarından şüphelenilmelidir. En sık görülen istismar şekillerinden olan ihmal (duygusal istismar birçok yazıda birinci sırada) , gelişme gerilikleri gibi durumlarda akla gelmelidir. Fiziksel istismarlarda özellikle orofasiyal ve boyun zedelenmeleri sık görülmektedir . İtmek, tekmelemek, vücutta sigara söndürmek, saç çekmek en çok görülen fiziksel istismar şekillerindendir. Sonunda ölüme kadar gidebilir. Araştırmalar sonucunda fiziksel istismarın, ölüm meydana gelmeden çok öncesine dayandığı saptanmıştır . Ayrıca genellikle fiziksel, duygusal istismar ve ihmal birlikte görülmektedir.
Bunlardan en önemlilerine aşağıda değinilmiştir:

A. Sarsılmış Bebek Sendromu
Çocuk istismarına bağlı kafa travmalarının en çok bilinen örneği “Sarsılmış Bebek Sendromu”dur. Sendrom, kafa travmasına maruz kalmış çocuklarda subdural hematom ve/veya subaraknoid kanama ile birlikte retinal kanamalar ve uzun kemiklerin epifizeal bölgelerinde yeni kemik oluşumlarının birlikte görülmesi olarak tanımlanmıştır. Bir yaşının altındaki çocuklarda henüz nöral dokularla dura ve kemik yapılarının da gelişiminin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle gelişen hasarlar daha çok iskemiye bağlı iken, bir yaşının üstündeki çocuklardaki hasarlar erişkin kafa travmalarına benzer şekilde yaygın aksonal dejenerasyonla ilişkilidir.
Bu sendromun varlığı 19. yüzyıl ortalarından beri bilinse de, 1962 yılında Kepme ve arkadaşları tarafından “hırpalanmış çocuk sendromu” olarak ilk defa tanımlanmıştır . Bu sendrom, subdural hemoraji, bereler ve iskelet zedelenmelerinin bir kombinasyonu şeklinde açıklanmıştır. 1970lerde Subdural hemoraji, retinal hemoraji ve ensefalopati üçlüsüyle karakterizedir. Köprü venlerinin sarsılma nedeniyle yırtılarak bilateral subdural kanama oluşturması nedeniyle meydana geldiği düşünülmektedir. Bu konuda hala tam bir netlik söz konusu değildir. Nöropatolojisinde birçok vakada travmatik aksonal zedelenme gözlenmediği, ancak hipoksik-iskemik zedelenme ve beyinin şişmesinin görüldüğü saptanmıştır . Bu durumda lusid intervalin olması da açıklanmaktadır. Ensefalopati de, beyaz cevherin yırtılması veya diffüz aksonal yaralanmaya bağlı meydana geldiği düşünülmektedir. Bazı çalışmacılar, ciddi boyun zedelenmesi ve sarsılma dışında başka durumların da (başın bir yüzeye çarpılması gibi) söz konusu olduğunu ileri sürmektedir.
Tanısında iyi bir klinik öykü önemlidir. Klasik üçlüyle birlikte kusma, nefessiz kalma görülebilir. Gastroözofagial reflünün tetiklediği apne veya yiyeceklerin ya da kusmuğun boğaza kaçmasıyla karışabilir. Hekimlerin görevi, açıklanamayan çocuk yaralanmalarında veya yukarda anlatılan durumlarda, her vakayı detaylı bir şekilde incelemek ve titiz ve sorgulayıcı bir tavır edinmek olmalıdır. Çocukları zararlı durumlardan korumak ve aceleci ve yanlış bir yargıdan kaçınmak ancak bu şekilde gerçekleşebilir.
 
OP
kedijik

kedijik

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
9.606
Tepki
11.921
Puan
113
Konum
Konya
B. Nörolojik ve Kafa Bulguları

İstismara uğramış çocuklarda görülen nörolojik bulgular sıklıkla kafa travmaları sonucu görülse de omurga, omurilik ve periferik sinir travmaları sonucunda da nörolojik bulgular görülmektedir.

Kafa Travması Bulguları:
Erken çocukluk ve çocukluk dönemindeki küçük kafa travmaları sık görülmekle birlikte genellikle tıbbi ve cerrahi tedavi gereksinimi oluşturmazlar. Ancak orta ve şiddetli kafa travmaları özellikle erken çocukluk döneminde olmak üzere ölümlerin ve kalıcı nörolojik kayıpların en sık nedenidir. Hafif ve orta şiddetli kafa travmaları belirgin nörolojik kayıplar oluşturabilseler de şiddetli kafa travmalarından sonra daha ağır ve kalıcı nörolojik kayıplar görülmektedir. Bozulmuş bilişsel ve motor kayıplar, dikkat ve bilgi işleme becerisinin bozulması ve psikiyatrik bozukluklar en sık görülen nörolojik kayıplardır.
Gerçek epidemiyolojik verilere ulaşma zorluğuna karşın iki yaş altı çocuklardaki kafa travmalarının en sık nedeninin çocuk istismarı olduğu bilinmektedir. Kafa travması nedeniyle hastaneye getirilen 2 yaş altı çocuklarda görülen ölümlerin trafik kazalarından sonraki ikinci büyük nedeni çocuk istismarıdır.
Olgulardaki yaralanma tipleri ve şiddetinin farklılığı nedeniyle değişken klinik bulgu ve semptomlar görülmektedir. Hafif bilinç bozukluklarından komaya kadar farklı bilinç düzeylerine ek olarak kusma, epileptik nöbet, apne ve beslenme zorlukları en sık görülen semptomlardır. Akut travmalar sonucu gelişen subdural hematomlardan başka bazı olgularda kronik subdural hematomlar da saptanabilir. Koagülasyon bozukluklar, yapısal anomaliler ve genetik hastalıklarla birliktelik saptanabilen kronik subdural hematom olgularında kafa çevresinde artış da izlenebilir ve sıklıkla cerrahi drenaj uygulanması gerekir. Olguların bir kısmında kanama sonrası geç dönemde subaraknoid mesafenin genişlemesine bağlı olarak eksternal hidrosefali gelişimi de izlenebilir. Bu olgular da sıklıkla subduro-peritoneal shunt uygulanmasına ihtiyaç duyarlar. Ayrıca K vitamini yetmezliği ve diğer nedenlere bağlı kanama diyatezi olgularında subdural ve subaraknoid kanamalara ek olarak intraparankimal kanamalar da görülebilir.
İstismara bağlı kafa travması olgularında nöroradyolojik incelemeler olası kanama ve beyin hasarlarının saptanmasında önem taşırlar. Direkt kafa grafileri olası kemik kırıklarını gösterebilirken, intrakranial kanama ve lezyonlar için tercih edilecek yöntemler Bilgisayarlı Beyin Tomografisi (BT) ve Magnetik Rezonans Görüntüleme’dir (MRG). Foerster ve arkadaşları 57 olguluk serilerinde BT ile 49 hastada subdural hematom, 12 hastada subaraknoid kanama, 3 hastada parankimal kanama, 15 hastada kemik kırığı, 12 hastada iskemi ve 1 hastada yaygın aksonal dejenerasyon saptarken, MRG ile 44 hastada subdural hematom, 8 hastada subaraknoid kanama, 3 hastada parankimal kanama, 12 hastada BT sonrası tekrarlayan kanamalar, 15 hastada iskemi ve 4 hastada da yaygın aksonal dejenerasyon saptamışlardır .

Göz Bulguları:
İstismara uğramış çocuklarda en sık görülen göz bulguları sarsılmış bebek sendromunda olduğu gibi retinal kanamalardır. Retinal kanamalar dışında sık görülmese de olgularda, intraorküler yapılarda hasarlar, retina dekolmanı yada avulsiyonu, hifema, katarakt, glokom ve inflamatuar sekeller görülebilir. Olguların önemli kısmında retinal ödem izlenebilir. Beyin hasarına ikincil olarak pupiller anomaliler ve kranial sinir paralizileri de olgularda saptanabilir .

Omurga ve Omurilik Yaralanmaları:
Çocukluk çağında omurga ve omurilik yaralanmaları nadir görülmekle birlikte omurganın gelişimini tamamlamamış olması nedeniyle istismara uğrayan çocuklarda omurga ve omurilik yaralanmaları saptanabilmektedir. Çocuk istismarı olgularında omurga kırıklarının % 3 kadar yüksek sıklıkla görülebildiği bildirilmiştir . İstismara uğrayan çocuklarda daha çok omurga yaralanmaları görülmesine karşın omurilik yaralanmaları da saptanabilmektedir.
Kemik, kas ve bağ dokularının yapısal gelişimini tamamlamamaları ve kafanın erişkinlere göre göreceli olarak daha fazla olan kütlesi nedeniyle istismar olgularında servikal bölgenin daha çok travmaya maruz kaldığı görülmektedir. Servikal bölge yaralanmalarının daha çok kamçı-tipi yaralanma mekanizmasının etkili olduğu bildirilmiştir. Genellikle kafanın vücut üzerinde sallanması ile oluşan yaralanmalar görülse de kafanın tutularak vücudun sallanması sonucunda da omurga ve omurilik yaralanmasının gelişebildiği bildirilmiştir.Bu olgularda yüzde ve boyunda peteşi ve ekimozların yaralanmaya eşlik ettiği görülmüştür .İnfantlarda daha çok C2-3 düzeylerinde yaralanma görülürken 12 yaş üstü çocuklarda C5-6 bölgesinin daha çok etkilendiği bildirilmiştir.
İnfantlarda görülen yaralanma tipleri atlanto-oksipital dislokasyon, atlantoaksiyal instabilite, hangman kırığı, hematomyeli, epidural ve subdural kanamalar, vertebral arter kanamaları ve buna baülı iskemik lezyonlar bildirilmiştir . Servikal bölgede görülebilen bir diğer travma tipi ise özellikle hiperfleksiyon – hiperekstansiyon travmalarından sonra görülen omurga yaralanması olmadan omurilik yaralanmasının geliştiği SCIWORA (Spinal Cord Injury Without Radiological Abnormality)’dır.
Çocuk istismarı olgularında bildirilen torakal ve lomber bölge yaralanmaları ise daha çok torakal kifozdan lomber lordoz geçiş nedeniyle alt torakal ve üst lomber bölgelerde görülmektedir.Bu bölgelerde görülen yaralanmalar sıklıkla sallanma sırasındaki hiperfleksiyon yada hiperekstansiyon zorlanmaları nedeniyle oluşmakta olup daha çok omur gövdelerinde baskı kırıkları şeklinde saptanmaktadır. İstismar olgularında omurganın izole arka eleman kırıkları da bildirilmiştir.

Periferik Sinir Yaralanmaları:
Çocuk istismarı olgularında periferik sinir lezyonları nadiren bildirilmiştir.
Bu olgularda kesici alet yaralanmalarına bağlı sinir kesileri ve kollarda gerilmeye bağlı brakial pleksus ve sinir yaralanmaları görülebilmektedir.
 
OP
kedijik

kedijik

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
9.606
Tepki
11.921
Puan
113
Konum
Konya
C. Psikolojik Rahatsızlıklar

İstismara uğramış çocuk duygularını ifade etmekte genellikle zorlanır. Bazen agresif tavırlar gösterebilir. Ayrıca çocuklukta istismara uğramak, erişkin dönemde istismar kurbanı olmayı da kolaylaştırmaktadır . Ayrıca çocuk istismarı, posttravmatik stres bozukluğu, depresyon ve anksiyeteye yol açmaktadır. Yine erişkin yaşta bu tür rahatsızlıklar ve madde bağımlılığı, çocukken istismara uğramış kadınlarda daha fazladır .

HEKİMLER NE YAPMALI?
Hekimler istismarın bulgu ve semptomlarını bilmelidir. Bunları değerlendirme ve tedavi etmelerinin yanında aynı zamanda yasal organlara da bildirimde bulunmalıdır. Ayrıca mahkemede tanıklık yapmaktan kesinlikle kaçınmamalıdırlar.
Olgunun başvurabileceği alanlar; acil servis, sağlık ocakları, çocuk poliklinikleri, çocuk cerrahisi poliklinikleri, kadın hastalıkları ve doğum poliklinikleri olarak sayılabilir. Buralarda çalışan doktorlar ilk olarak şüpheli olgularda istismar araştırması yapmalıdır. Gerekirse adli tıp birimlerinden konsültasyon istenmelidir. Yine gerektiğinde çocuk psikiyatrisi, psikiyatri, ortopedi, beyin ve sinir cerrahisi gibi branşlardan konsültasyon istenebilir. Tanı istismar lehine konursa Adli rapor formu doldurulmalı ve hukuksal süreç başlatılmalıdır .

SONUÇ
Çocuk istismarında ülkemizde yapılması gerekenlerin bir kısmı, yasalarla düzenlenmiştir. Mevcut düzenlemelerle yasaların öngördüğü kurumlara hayat kazandırılması yeterli olsa da, olumlu sonuç alınabilmesi için, bu yasaların mutlak şekilde uygulanması; uygulayıcılarla birlikte ana-baba ve çocukların eğitime tabi tutulması; toplumda riskli davranışların azaltılması; internet-televizyon ve basılı medyada şiddetin önlenmesi; silahlara erişimin engellenmesi; alkol ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların önlenebilmeleri gibi olmazsa olmazların gerçekleştirilmesiyle mümkün olacaktır.

ALINTIDIR...
 
OP
kedijik

kedijik

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
9.606
Tepki
11.921
Puan
113
Konum
Konya
Rica ederım kızlar.

Dunya uzerınde en cok duyarlılık gosterılmesı gerek durum cocuklarımızın saglıgı...
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst