Isrâf

-sumeyye

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
5.598
Tepki
4.992
Puan
113
Yaş
45
Konum
İstanbul
Çardaklı ve çardaksız (asmalı ve asmasız üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur Her biri ürün verdiği zaman meyvesinden yiyin Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin Çünkü Allah müsrifleri/israf edenleri sevmez” (6/En’âm, 141)

İsrâf; Anlam ve Mâhiyeti


İsrâf; İnsanın sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesi demektir Bu tür bir davranış, İslâm tarafından uygun görülmemiş ve insanoğlunun yeme, içme ve harcama konusunda belirli bir denge içerisinde kalması istenmiştir Cenâb-ı Hak, Kur'an-ı Kerîm'in çeşitli yerlerinde bu hususa işaret etmiştir: "Elini bağlı olarak boynuna asma Onu büsbütün de açıp saçma Sonra kınanmış pişman bir halde oturup kalırsın" (17/İsrâ, 29) Burada "boynuna asma" tâbirinden cimrilik etmenin kasdedildiği belirtilmektedir "Açıp saçma" tâbirinden kasdın ise, israf olduğu belirtilmektedir Bu iki husus da birbirinin zıddı olan fakat tasvip edilmeyen alışkanlıklardır İkisinde de hem kişiye hem de topluma sayısız zararlar bulunmaktadır
Başka bir âyette Cenâb-ı Hak, "Ey Âdemoğulları, her mescide gidişinizde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin Yiyin için, fakat israf etmeyin Çünkü Allah israf edenleri sevmez" (7/A'râf, 31) buyurur Cimrilik, meşrû bir şeyden faydalanmaktan nefsi mahrum bırakmaktır İslâm ise, meşrû sınırlar içerisinde kişiyi faydalanmakla mükellef tutar, haram kılınmamış bir şeyi insanların haram olarak kabul etmelerinden hoşlanmaz Çünkü hayatın güzelleştirilmesi, çirkinliğe ve israfa kaçmaksızın gerçekleştirilmelidir İsraf hem fert ve hem de toplum için bir bozuluştur Hepsi bu yolda verilse bile, Allah yolunda malı infâk etmek israf değildir
Hz Peygamber ve ashâbının; "Yüce Allah dağ gibi altın verse, bunu O'nun yolunda harcamayı temenni ettikleri" nakledilmektedir (bk Buhârî, Fedâilü's-Sahâbe 6, Temennî 2, Zekât 4; Müslim, Münâfîkîn 52, Zekât 31, Fedâilü's-Sahâbe 221, 222; İbn Mâce, Mukaddime 10, Zekât 3) Bu yönüyle israf, İslâm'ın ileri derecede hoş görmediği lüks hayattan kaynaklanmaktadır Servetin büyüyüp lüks uğruna harcanması sonucuna gitmemesi için malın zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet olması İslâm tarafından reddedilmiştir (bkz 59/Haşr, 7) Bu yüzden lüks, bir toplum için "şer" kabul edilmiştir Lüksün hoş görülmediği ve haram kılındığı konusunda çeşitli nasslar bulunmaktadır Ancak buradaki lüks'ü ileri teknoloji ürünü âletleri evimize sokma şeklinde anlamak yanlıştır Burada lüksten içki, kumar, fuhuş, aşırı giyim, gücünun üzerinde gereksiz harcamalar, gurur-kibir, şan ve şöhret için ziyafet düzenlemeler gibi harcama ve yaşantılar kastedilir
Kur'ân-ı Kerîm bazen tarih boyunca lüks ve rahat bir hayat sürenlerden söz eder Bu tür halklar kendilerini helâke sürükledikleri gibi onlara uyanları da aynı âkıbete götürmüşlerdir Bir toplumda lüks içerisinde olanlar varsa, mutlaka orada zayıf durumda olan mağdur kesimler de bulunur Refah ve lüks içerisinde olanlar hasta ve rahat hayatlarına tutkundurlar Şehvet ve lezzetlerine bağlıdırlar Kur'an-ı Kerîm bu tür sapmış ve haddi aşmış toplumların isyan içerisinde bulunduklarından söz etmektedir "Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşlere, besili atlara, hayvanlara ve ekinlere karşı duyuları aşırı istek, insanlara süslü gösterildi Oysa bunlar, sadece dünya hayatının geçici malıdır Varılacak güzel yer ise Allah'ın katındadır" (3/Âl-i İmrân, 14) "Biz herhangi bir ülkeye bir uyarıcı göndermişsek, oranın zengin ve şımarık ileri gelenleri, mutlaka; 'Biz, sizin getirdiklerinizi inkâr ediyoruz' demişlerdir" (34/Sebe', 34)
İsraf, ferdin olduğu kadar İslâm toplumuna yön verecek otoritelerin de dikkat etmesi gereken bir husustur Tüketici, gerekli ihtiyaç maddelerinden kabul edilen malları harcarken de, gereğinden fazla harcamamaya dikkat etmek durumundadır Kişinin iyi bir hayat sürmesi için yapacağı harcamalara hiçbir şekilde sınırlama getirilemez Elverir ki, bu harcamalar etkinliğin artmasına ve İslâm'ın gerçek bir müslümandan toplum içinde beklediği hizmetlerin yerine getirilmesine yarasın
Öte yandan "kıt kaynaklar" iddiasına rağmen sınırsız ihtiyaçlara göre üreten Batı iktisat sistemi tabii kaynakları alabildiğine israf eder Oysa israf fikrinin olmadığı bir İslâm toplumu kaynakları verimli olarak kullanır Yine İslâm toplumunda ihtiyaçları öncelikle zarûretler tâyin eder İslâm, kaynaklarla ihtiyaçlar arasındaki ilişkileri esasta israfın bertaraf edilmesi gereği açısından düzenler İsraf yasağı temeli üzerinde oluşan İslâmî üretim tarzı, İslâm devletine tâbi olanların beslenme, barınma, giyinme, ulaşım ihtiyaçlarını yeterli olarak karşılamak hedefine yöneliktir Bu üretim tarzında ihtiyaç dolayısıyla tüketim, ilk sevkedici güçtür Çağdaş kapitalist sistemde ise tüketimin sevkedicisi üretimdir Üretim yapıldığı için insanlar tüketmek durumundadırlar Tüketim için hevâ, yani asınırsız arzular, oldukça câzip pazarlama ve reklâm faâliyetleriyle sürekli olarak kamçılanır Böylece ihtiyaçlar üretimin peşinde koşar
Kapitalizmin tüketim hırsı, sınır tanımayan, açgözlü bir insan tipi ortaya çıkarmıştır İslâm'da gerçekleştirilen üretimin hedefi insandaki maddî tatmini mânevî sahaya aktarmakla bu ihtiyacı giderir Bir müslümanın tüketim sahasında göz önünde tutacağı başlıca esaslar, haramdan kaçınma, helâlinden tüketme, temizlik, aşırılıklardan kaçınma, sağlığını tehlikeye düşürmeme ve çevredekileri de hesaba katma şeklinde ortaya çıkar
İslâm, israf yasağı ile özel mülkiyet hakkına bir sınır getirmiş ve servet kimin olursa olsun, onda toplumun hakkı bulunduğu ilkesini benimseyerek, israfla bu hakkın yok edilmesine engel olmak istemiştir İslâm'ın yasak ettiği her türlü harcama, -içki, kumar, uyuşturucu maddeler gibi- kişiye ve topluma hiçbir yararı olmayan ve insanı başkalarına muhtaç hale getirecek kadar ölçüsüz yapılan bağış ve harcamalar israf sayılmıştır Yalnız israf kavramını daha geniş tutmak ve maddî-mânevî her türlü servet ve imkânın boşu boşuna harcanmasını israf olarak değerlendirmek mümkündür
Sağlık, Allah'ın bize bir lütfu, bir nimetidir Zaman yine bir nimettir Sağlığımıza dikkat etmemek, zamanımızı boşa harcamak israftır ve bunun hesabı bizden sorulacaktır Gereksiz olarak musluktan akıtılan su, yakılan elektrik israftır; Bütün ümmete ait olan nimetlerin boşa harcanmasıdır [1]
‘İsraf’ kavramı, ‘serefe’ kökünden türemiştir Kelime anlamı; herhangi bir işte normal olan sınırı aşmak, aşırı olmak demektir Ayrıca, ihtiyaçtan fazla tüketmek, gereksiz yere harcama yapmak, savurganlık yapmak gibi anlamlara da gelir Her türlü haddi (sınırı) aşmak, insanın ve onun içinde yaşadığı toplumun dengesini bozar onları huzursuzluğa götürür İster harcamlarda aşırılık olsun, isterse davranışlarda aşırılık olsun sonuç aynıdır
Kur’ân-ı Kerim, aşırıya kaçan, harcamalarında ve davranışlarında dengeyi kaçıran kimselerin yaptıklarını hoş görmemektedir İsraf, sapmaların, bozulmaların, haksızlıkların, bozgunun kaynaklarından biri olarak gösterilmektedir İsraf yapanlara ‘müsrif’ denir
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst