İnsanlığımı Ankara’da Yaptım
Geçen haftaki “Zor İnsanlarla Başa Çıkma” eğitiminden sonra eğitim isteklerinde patlama oldu:
- Hem Psikopat Olayım Hem de Çevrem Bana Saygı Duysun Çalıştayı (çalıştayda psikopatlağın temel ilkeleri, saygı duyacak kurbanın seçimi, kurbanlık bıçak türleri ve bunların bileylenmesi konuları anlatılacak)
- Şerefsizlere Haddini Bildirme kursu (eğitimde damarlar anlatılacak, ar damarının nerede olduğu gösterilecek ve bu damarın çatlama belirtilerinin üzerinden geçilecek)
- O Lafı Atlatırım Şampanya Patlatırım eğitimi (laf ebeleri ile mücadele kapsamında)
- Foyan Ortaya Çıkınca Mazlum Kisvesine Bürünme eğitimi (Kisve, kisve türleriyle başlayacak olan eğitim Allah ne verdiyse devam edilecek).
• Böyle çekirdek aile yok; bizim ailede herkes ayrı astrolojik gruptan. Kafasına göre takılıyor aile efradı. Toprak, su, hava, ateş gruplarından burçlar tüm becerilerini sergiliyor evde. Bu ailede uyum göremiyorum. Toprak hava ile kanka, ateş ile kanlı, su ateş ile can ciğer, diğerlerine mesafeli. Uyumsuz ve fakat ilginç. Yaratıcılığı besleyen bir kaos ortamı var. Gördüğünüz gibi aile konusunda kafam karışık. Hayır, “uygun adım marş” desen hepsinin elleri kolları ayrı oynayacak, ona üzülüyorum.
• Eskiden insanlar inandıkları gerçekler için ölüyordu. Simdi biz inanmadığımız yalanlar için yaşıyoruz.
• Bi de eskiden fabrikatörler vardı. Sonra araya un fabrikası sahiplerinin karıştığı anlaşılınca bunlar sanayici oldu. Un fabrikatörleri beyazlar içinde öylece kalakaldı.
• Yurt dışındaki Türkler ile ilgili bir program vardı. Programda Tayland’ta doğup büyümüş, başarılı olmuş (bizim kültürümüzde karşılığı: zengin olmuş) ve hayatından son derece memnun bir Türk tanıtıldı. Programın sonunda Türkiye’ye ne zaman kesin dönüş yapacağı belli değil diye yorum yapıldı. Bizdeki kafaya bak; adam cennete kesin dönüş yapmış, biz hala onun tahta bavulla geri döneceği günü hayal ediyoruz. Nasıl bir iç dünyamız var bizim? Evinin zemininde görmek istediği malzeme az bulunan bir ahşap türü olduğu için adam evini yıllardır inşaat halinde tutuyor, biz ise…. Durduk yerde tansiyon hastası olduk.
• Bazen kendimi sevmiyorum: Karşımdaki bir şeyler anlatıyor ama benim kafa başka yerlerde. Görsen, öyle de güzel “öyle mi, hadi ya, yuh artık” efektleri yapıyorum ki karşımdaki coştukça coşuyor. Bir Joshua (Caşua) oluyor adeta. Ama o sırada benim kafa mazeret izninde. Kendimi sevmiyorum bazen, barışık değilim kendimle, belli dönemlerde (bunları yazınca daha dikkatli olmak gerekiyor tabi, zira Caşua yaptığım tanıdıklar beni daha sıkı gözlem altına alacaklardır).
• Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti - Neyzen Tevfik (Candan Erçetin’in Kırık Kalpler Durağı albümünü dinlerken)
Yumruk yine o yumruk ama bu sefer dayak yiyen değişti. Diğeri pert oldu. Yoksa çok güzel dayak yiyordu. Kaç kere dedik idareli yumruklayın diye. Tutmuşlar adamın kafasının pekmezini akıtmışlar. Yok ya, adam olmaz bizim yumrukçular. Millet aya çıkıyor… Fade efekti ile bye.
• Alçak gönüllü adamdan bir şerefsiz çıkarmak: ben de sizlerden biriyim, beni sizler var ettiniz.
• Bazen karşımdaki yanlış tespitler yapıyor. Tespitlerin kimseye zararı olmadığına kanaat getirirsem hiç sesimi çıkarmıyorum. Bazen kahramanlık yapamayacak kadar yorgun oluyorum. Kahramanlık için zinde olmak gerekiyor. Miskin kahraman olmaz.
• Küfürlerle beddualarla ayaktayım. Ateşim çıkınca küfür, tansiyonum çıkınca beddua.
• Bence sen de haklısın diyip ortama sürekli ayar veren, mavi boncuk dağıtanlarla ne yapacağız, bilmiyorum. Bir fizibilite raporu hazırlamak lazım.
• Türk filminden: Eski yok artık (Devlerin Aşkı filminde Kadir kumsalda Türkan’a böyle diyor).
• Ankara’da ikamet eden taraflarımla çile çekip İzmir’de yetişen taraflarımla yazıyorum. An Englishman in New York hesabı. İnsanlığımı Ankara’da yapıyorum, İzmir’e şafak sayıyorum.
Herkesin içinden atamadığı bir İzmir vardır. Herkesin bir İzmir’i vardır. Bence İzmir var. Hani en uzun İzmir 3 yıl sürer diyorlar ya, bence yanlış. Ben ölümsüz İzmir’e inanıyorum. Onun için dinlediğim müziği yüksek sesle dinliyorum, onun için hız yaptığımda arabayı kemersiz kullanı…Neyse, kendi İzmir’imle kafanızı eskitmeyeyim. Biraz gülümsemeye geldiniz, nelere maruz kaldınız.
• Habere gel: İçkiyi fazla kaçırınca mutfakta seviştiler. Boşuna demiyoruz içki kötülüklerin anasıdır diye (ama ekliyoruz da; ana gibi yar olmaz).
• Başka habere gel: Çok kullanıcısı olan bir sitede en çok kullanılan şifre 123456 imiş. Onu 12345 izliyormuş. 12345 çok kolay olur diye 123456 daha çok tercih ediliyor sanırım. Üçüncü sıradaki şifre 123456789 imiş. Bu kadar rakam yazacaksan doğru düzgün bir şifre belirlesene kardeş. Ama sonucu gruptakiler yine de idealist şifreciler arasında. Dördüncü sırada password geliyormuş. Yani şifreni belirle dendiğinde bazıları doğrudan şifre yazıyormuş. Temiz bir hayat onlarınki. Şifren ne? Cevap: şifre. Pırıl pırıl bir hayat. Allah nazardan saklasın. Hangi şifreyi seçtin? Cevap: şifre.
• Okullarda okutulmaması kaydıyla şiir (ayrıca 70-) (70 üstündekilere eski günleri hatırlatmak istemiyorum)
Biz biz idik, biz idik
Hepimiz yedi erkektik
Sabah kalktık, bi baktık
Hepimizin çadırlar dimdik
Korkuyoruz, ne olacak bundan sonra demeyin
Bu olay erkeklerde çok fizyolojik
(oh be, bitti, kurtuldum şiirden)
• Hiç mizah değil, yakışıyor mu bana
ALINTI...
Geçen haftaki “Zor İnsanlarla Başa Çıkma” eğitiminden sonra eğitim isteklerinde patlama oldu:
- Hem Psikopat Olayım Hem de Çevrem Bana Saygı Duysun Çalıştayı (çalıştayda psikopatlağın temel ilkeleri, saygı duyacak kurbanın seçimi, kurbanlık bıçak türleri ve bunların bileylenmesi konuları anlatılacak)
- Şerefsizlere Haddini Bildirme kursu (eğitimde damarlar anlatılacak, ar damarının nerede olduğu gösterilecek ve bu damarın çatlama belirtilerinin üzerinden geçilecek)
- O Lafı Atlatırım Şampanya Patlatırım eğitimi (laf ebeleri ile mücadele kapsamında)
- Foyan Ortaya Çıkınca Mazlum Kisvesine Bürünme eğitimi (Kisve, kisve türleriyle başlayacak olan eğitim Allah ne verdiyse devam edilecek).
• Böyle çekirdek aile yok; bizim ailede herkes ayrı astrolojik gruptan. Kafasına göre takılıyor aile efradı. Toprak, su, hava, ateş gruplarından burçlar tüm becerilerini sergiliyor evde. Bu ailede uyum göremiyorum. Toprak hava ile kanka, ateş ile kanlı, su ateş ile can ciğer, diğerlerine mesafeli. Uyumsuz ve fakat ilginç. Yaratıcılığı besleyen bir kaos ortamı var. Gördüğünüz gibi aile konusunda kafam karışık. Hayır, “uygun adım marş” desen hepsinin elleri kolları ayrı oynayacak, ona üzülüyorum.
• Eskiden insanlar inandıkları gerçekler için ölüyordu. Simdi biz inanmadığımız yalanlar için yaşıyoruz.
• Bi de eskiden fabrikatörler vardı. Sonra araya un fabrikası sahiplerinin karıştığı anlaşılınca bunlar sanayici oldu. Un fabrikatörleri beyazlar içinde öylece kalakaldı.
• Yurt dışındaki Türkler ile ilgili bir program vardı. Programda Tayland’ta doğup büyümüş, başarılı olmuş (bizim kültürümüzde karşılığı: zengin olmuş) ve hayatından son derece memnun bir Türk tanıtıldı. Programın sonunda Türkiye’ye ne zaman kesin dönüş yapacağı belli değil diye yorum yapıldı. Bizdeki kafaya bak; adam cennete kesin dönüş yapmış, biz hala onun tahta bavulla geri döneceği günü hayal ediyoruz. Nasıl bir iç dünyamız var bizim? Evinin zemininde görmek istediği malzeme az bulunan bir ahşap türü olduğu için adam evini yıllardır inşaat halinde tutuyor, biz ise…. Durduk yerde tansiyon hastası olduk.
• Bazen kendimi sevmiyorum: Karşımdaki bir şeyler anlatıyor ama benim kafa başka yerlerde. Görsen, öyle de güzel “öyle mi, hadi ya, yuh artık” efektleri yapıyorum ki karşımdaki coştukça coşuyor. Bir Joshua (Caşua) oluyor adeta. Ama o sırada benim kafa mazeret izninde. Kendimi sevmiyorum bazen, barışık değilim kendimle, belli dönemlerde (bunları yazınca daha dikkatli olmak gerekiyor tabi, zira Caşua yaptığım tanıdıklar beni daha sıkı gözlem altına alacaklardır).
• Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti - Neyzen Tevfik (Candan Erçetin’in Kırık Kalpler Durağı albümünü dinlerken)
Yumruk yine o yumruk ama bu sefer dayak yiyen değişti. Diğeri pert oldu. Yoksa çok güzel dayak yiyordu. Kaç kere dedik idareli yumruklayın diye. Tutmuşlar adamın kafasının pekmezini akıtmışlar. Yok ya, adam olmaz bizim yumrukçular. Millet aya çıkıyor… Fade efekti ile bye.
• Alçak gönüllü adamdan bir şerefsiz çıkarmak: ben de sizlerden biriyim, beni sizler var ettiniz.
• Bazen karşımdaki yanlış tespitler yapıyor. Tespitlerin kimseye zararı olmadığına kanaat getirirsem hiç sesimi çıkarmıyorum. Bazen kahramanlık yapamayacak kadar yorgun oluyorum. Kahramanlık için zinde olmak gerekiyor. Miskin kahraman olmaz.
• Küfürlerle beddualarla ayaktayım. Ateşim çıkınca küfür, tansiyonum çıkınca beddua.
• Bence sen de haklısın diyip ortama sürekli ayar veren, mavi boncuk dağıtanlarla ne yapacağız, bilmiyorum. Bir fizibilite raporu hazırlamak lazım.
• Türk filminden: Eski yok artık (Devlerin Aşkı filminde Kadir kumsalda Türkan’a böyle diyor).
• Ankara’da ikamet eden taraflarımla çile çekip İzmir’de yetişen taraflarımla yazıyorum. An Englishman in New York hesabı. İnsanlığımı Ankara’da yapıyorum, İzmir’e şafak sayıyorum.
Herkesin içinden atamadığı bir İzmir vardır. Herkesin bir İzmir’i vardır. Bence İzmir var. Hani en uzun İzmir 3 yıl sürer diyorlar ya, bence yanlış. Ben ölümsüz İzmir’e inanıyorum. Onun için dinlediğim müziği yüksek sesle dinliyorum, onun için hız yaptığımda arabayı kemersiz kullanı…Neyse, kendi İzmir’imle kafanızı eskitmeyeyim. Biraz gülümsemeye geldiniz, nelere maruz kaldınız.
• Habere gel: İçkiyi fazla kaçırınca mutfakta seviştiler. Boşuna demiyoruz içki kötülüklerin anasıdır diye (ama ekliyoruz da; ana gibi yar olmaz).
• Başka habere gel: Çok kullanıcısı olan bir sitede en çok kullanılan şifre 123456 imiş. Onu 12345 izliyormuş. 12345 çok kolay olur diye 123456 daha çok tercih ediliyor sanırım. Üçüncü sıradaki şifre 123456789 imiş. Bu kadar rakam yazacaksan doğru düzgün bir şifre belirlesene kardeş. Ama sonucu gruptakiler yine de idealist şifreciler arasında. Dördüncü sırada password geliyormuş. Yani şifreni belirle dendiğinde bazıları doğrudan şifre yazıyormuş. Temiz bir hayat onlarınki. Şifren ne? Cevap: şifre. Pırıl pırıl bir hayat. Allah nazardan saklasın. Hangi şifreyi seçtin? Cevap: şifre.
• Okullarda okutulmaması kaydıyla şiir (ayrıca 70-) (70 üstündekilere eski günleri hatırlatmak istemiyorum)
Biz biz idik, biz idik
Hepimiz yedi erkektik
Sabah kalktık, bi baktık
Hepimizin çadırlar dimdik
Korkuyoruz, ne olacak bundan sonra demeyin
Bu olay erkeklerde çok fizyolojik
(oh be, bitti, kurtuldum şiirden)
• Hiç mizah değil, yakışıyor mu bana
ALINTI...