Hayalleri Süsleyen Zafer

E

esmanur

Misafir
Günün Tarihi: İstanbul'un Fethi 1453
Hayalleri Süsleyen Zafer

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.” (Fetih, 1)

“Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih, 7)

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Kostantiniyye (İstanbul) elbette fethedilecektir! Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve onu fetheden asker ne güzel askerdir!..” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/335)

Ya Bizans Bizi Alır veya Biz Bizans’ı Alırız!

Fâtih Sultan Mehmed Han, ashâb-ı kirâm zamanından beri devam edegelen ve İstanbul’un fethini hedef alan ulvî bir heyecan şerâresi hâlindeki hamlelerin sonuncusunun başkumandanlığını yapıyordu. Yaradılışındaki istîdâdlar, almış olduğu maddî ve kalbî eğitimle birleşerek, O’nu “feth-i mübîn”e çoktan hazırlamış bulunuyordu. Şuuraltında bununla o kadar doluydu ki çocukluğundan beri elinde kâğıt-kalem, dâimâ fetih projeleri ile meşgul olmuştu. Vird hâlinde:

“–Ya Bizans bizi alır, veya biz Bizans’ı alırız!..” diyordu.

Yirmibir yaşında pâdişâh olduktan hemen sonra ulemâ ve ümerâyı toplayıp İstanbul’un fethini istişâre etti. Ancak toplantıya katılanların ekserîsi:

“–Kostantiniyye’nin fethi, ancak Mehdî’nin işidir!” dediler ve bu işe râzı olmadılar.

Bunu işiten Akşemseddîn Hazretleri, ortaya çıkan neticeye hemen müdâhale etti ve:

“–Hayır! Sultanımız Mehmed Han, Kostantiniyye’yi fethedecektir!..” diyerek kararın fethe müteallık olmasını sağladı.

Yüreği, çocukluğundan beri İstanbul fethinin hasretiyle yanan Sultan Mehmed Han da, bundan ziyâdesiyle memnûn kaldı. Derhal fetih hazırlıklarının yapılmasını emretti.

Fâtih’in eşsiz dehâsının eseri olarak; gemiler, karadan yürütülüyor; havan topları, mevzîlerine oturtuluyordu. Gönüller, bir an evvel Bizans’a girip Ayasofya’da ezân okuyabilmenin heyecânını duyuyordu.

Sultan Mehmed Han, 29 Mayıs 1453 sabahı karadan ve denizden görülmemiş bir azimle büyük bir hücûm başlattı. Top gürültüleri arasında göklere yükselen kös, davul ve mehterin kudretli sesleri, tekbîr sadâlarıyla birleşerek Fâtih ve askerlerini Peygamber müjdesi rehberliğinde İstanbul’a bir sel gibi akıtıyordu.

Böyle bir heyecan ve şevkle yapılan hücûmla, nihayet surların üzerinde Ulubatlı Hasan’ın diktiği bayrak, dört bir yana dalgalanmaya başladı. Artık Kostantiniyye fethedilmişti. Defalarca kuşatılan bu şehrin fethi genç hükümdar Gâzî Sultan Mehmed Han’a nasîb olmuştu. (Osman Nûri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yay.)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna

el-Muîd: Öldükten sonra dirilten.

Kısa Günün Kârı

İstanbul’un fethinde şehit ve gazi olanların ruhlarına Fatiha oku!

Lügatçe

şerare: Kıvılcım.
feth-i mübin: Açık, aşikar zafer.
vird: Belli zamanlarda okunması âdet olan Kur’ân cüzleri, duaları.
istidâd: 1. Bir şeyin kabulüne ve kazanılmasına olan fıtrî meyil. 2. Kabiliyet. Akıllılık. Anlayışlılık.
ulema: Alimler, ilim sahipleri.
ümera: 1. Emirler. 2. Binbaşı, yarbay, albay rütbelerinde bulunan fermanlı subaylar.
müteallik: İlişkin, ilgi
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst