Gençlik Aşkı Nisan Yağmuru Değilmiş

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Yetmişli yılların başlarında nahiye olan beldeye orta okul yeni açılmıştı.yeni mezun iki öğretmeni ve 1.ve 2.sınıf olmak üzere iki sınıf öğrencisi vardı.bıyıkları bile terlememiş genç 2 sınıfta uğruna okuldan uzaklaştırıldığı kız 1 ci sınıftaydı.ilk sevgi tohumları güzel kızın abisi ile genç adamın evlerine bir akşam birlikte gelmeleri ile başladı.gaz lambası ışığında yerdeki tahtada ders çalışırlarken genç adam güzel kızın defterlerinden birini aldı ve şu aşagıdaki dizeleri yazdığı kagıt parşasını genç kızın defeterinin arasına koydu.

Gençliyim ardından sönsünde gitsin
Aşkına ihanet edersem eger.
En kalpsiz cellatlar boynumu varsun
Senden başkasını seversem eger.

Sen benim hem canım hemde c*****msın.
Bırakta şu aşkım aşkına kansın.
İsterse benim için kainat yansın
kahbeyim başkasını seversem eger.

güzel kız defterini aldığında arasındaki kagit parçasını farketti.kafasını salladı.ama başkada bir tepki göstermedi.böylece ilk sevgi kıvılcımlarıda başlamış oldu.okula giderken okul yolunda karşılaşırlar çocukca ve sempatik hareketlerle sevgilerini bir birlerine sunma gayreti içerisinde olurlardı etraftaki üzerlerinde gezinen gözlere farkettirmemeye çalışarak.okuldaki herkes bilirdi öğretmenleri hariç onların bir birine sevdalı olduğunu.ne yazıkki birgün okulda yapılan aramada öğretmenlerde öğrendiler.bu sevdayı.onların öğrenmesiylede kalmadı tüm nahiye öğrendi.delikanlının cebinden arama esnasında yandaki sınıfta öğrenim gören bir kızın fotoğrafı çıkmıştı.ama fotoğrafı kız vermemişti genç adama.aşkın hırsızlığımı olurmu diyeceksiniz ama oluyormuş demekki.okuldaki öğrenci dosyalarının tanziminde okul katibi olmadığı için öğretmenlere yardım eden genç sevdiyi kızın dosyasındaki resimlerden birini alıp cebine koymuştu.aramada gencin cebinden çıkan resim işte bu resimdi.tabi bu olay önce okulda çalkalandı düşüne biliyormusunuz yetmişli yıllarda bir köy de böylesine bir olay şimdiki magazin haberlerine taş çıkartacak nitelikte bir haberdi.önce okul çalkalandı bu olayla sonrada nahiye.tabi okulda disiplin kuruluda faaliyete geçti.genç adam her nekadar doğruyu söylediysede genç kzında disiplin cezasını almasını engelleyemediyi gibi kendiside disiplin cezasına çarptırıldı.üç gün okuldan tart edildi.yani uzaklaştırıldı.gelişen bu olay üzerine kızın ailesi o güzel kızı okuldan aldı.artık görüşmeleri zordu uzaktan uzaga iç çekerek bir birlerine bakar olmuşlardı.bir gün tesadüfen komşularının birinde genç adam sevdiyi kızı namaz kılarken gördü.dediki cenabi allah (c.c) ye dua ette seni bana yazsın dedi.başkada fırsatı olmadı çünki kızın annesi hışım gibi üzerine geliyordu.oradan hemen uzaklaştı.zaten buda en son gördüyü oldu. Ya kız dua etmedi yada duası kabul olmadı çünki birde duyduki çok uzak diyarlara nişanlamışlar.sevdiyi ele gidecekti.belki alır kaçırırdı ama ne yasalar yar ederdi.nede aileler razı olurdu. kendi ayakları üzerinde dura bilirlerdi ama kimse onlara fırsat tanımazdı.tüm bunları düşündü genç adam yapabilecegi hiç bir şey yoktu.en iyisi o nahiyeden gitmekti. o genç adamda öğle yaptı başını aldı çekti gitti.son görüşmelerinden sonra aradan tam 37 yıl geçmişti.her ikisininde bir birinden habersiz gecen zamanda yaşamları inişli çıkışlı olmuştu.iç anadolunun güzel bir ilinde bir yatsı namazı vaktinde karşılaştılar.aslında biliyordu adam çocukluk sevdasının içerde olduğunu belki dışarı çıkar diye bekliyordu.mazide kalan günler film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden hanımıyla gelmişti düyün evine.hanımını eve göndermiş kendisi dışarda kalmıştı.maksadı ev sahibi hanımını tanıştırdığında oda kendisinin orda olduğunu öğrenecek ve belki dışarı çıkar oda beni unutmamıştır görmek ister diye aklından geçirmişti.aklından geçirdiyi gibide oldu.biraz sonra dışarı çıkmıştı yanından geçerken ya gördü görmememzlikten geldi heyecenden konuşmadı yada gerçekten görmemişti.evin önündeki düyün için gelen insan kalabalığının arasında kız yani eski sevgili dolanırken birini aradığı belli idi.olayın kahramanı şimdiki orta yaşlı adamda gözlerini hala bir genç kız kadar güzel kalmasını becermiş adeta güzelliyinin doruğuna erişmiş ve torun sahibi olmuş eski sevdasından gözlerini ayırmadan onu izliyordu.sonunda kendisine doğru geldiyini gördü nedendir hiç heyecanlanmadı sadece seyrediyordu.geldi karşısında durdu ve ben sizi tanıyamadım dedi.adam tanımasanız daha iyi dedi siz beni şimdi degil yıllar öncede tanımamıştınız diye cevap verdi.eski sevgili aldığı cevap karşısında biraz mahcup biraz düşünceli birazda soru işaretleri ile dolu olarak adamın yanından uzaklaştı.ama her ikiside anladıki çocukluk yada gençlik aşkı nisan yağmuru degilmiş meger.

(alıntıdır)
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst