Eshâb-ı Kirâm'ın Üstünlüğü

Oruc

Daimi Üye
Katılım
17 Temmuz 2008
Mesajlar
2.598
Tepki
2.379
Puan
113
Yaş
48
Konum
izmir
Eshâb-ı Kirâm'ın Üstünlüğü

ESHÂB-I KİRÂM
“aleyhimürrıdvân”

Herhangi bir kimse, herhangi bir zemânda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir sûretle hamd eder, onu medh ederse, bu hamdlerin hepsi Allahü teâlâya mahsûsdur. Çünki, her şeyi yaratan, terbiye eden, yetişdiren, her iyiliği yapan, gönderen ancak Odur. Kuvvet, kudret sâhibi yalnız Odur. İnsan bir şeyi yaratdı demek, yaratdı kelimesini Allahü teâlâdan başkası için söylemek, sivrisineğin apartman yapmasını veyâ otomobil kullanmasını söylemek gibidir ve çok çirkin günâhdır. Söylenen kimse ile alay etmek, onu küçültmek demekdir.

Bütün düâlar, iyilikler, Onun Peygamberi ve sevgilisi olan (Muhammed) aleyhisselâma ve Onun Ehl-i beytine ve Eshâbının hepsine “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” olsun!

(Mir’ât-i kâinât) ismindeki büyük târîh kitâbının sâhibi Nişâncızâde Muhammed bin Ahmed “rahime-hullahü teâlâ” buyuruyor ki, (Eshâb-ı kirâm, çeşidli şeklde ta’rîf edilmişdir. (Mevâhib-i ledünniyye)de diyor ki, Peygamberimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” diri iken ve Peygamber iken bir ân gören, eğer kör ise, bir ân konuşan, büyük veyâ küçük, her mü’mine (Sâhib) veyâ (Sahâbî) denir. Birkaç dânesine (Eshâb) veyâ (Sahâbe) yâhud (Sahb) denir. Kâfir iken görüp, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” vefâtından sonra îmâna gelen veyâ mü’min olarak görüp de, sonra meâzallah mürted olan kimse, sahâbî değildir. Eshâb-ı kirâm arasında bulunan Ubeydullah bin Cahş ve Sa’lebe bin Ebî Hâtıb kâfir, ya'nî mürted oldular. Mürted oldukdan sonra tekrâr îmâna gelirse, yine sahâbî olur demişlerdir). Vahşî “radıyallahü anh” de Sahâbedendir ve Sahâbî olarak vefât etdi. Meşhûr Muhammediyye kitâbında ismi de vahşî, cismi de vahşî demesi, îmân etmeden evvelki cismini bildirmekdedir. Seksen senelik kâfirler îmâna gelip, bir kerre Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek yüzünü görürse, sahâbî oluyor da, Vahşî “radıyallahü anh” sahâbî olmaz mı? Bu şartları taşıyan Cinnîler de sahâbî olur. Vahşî hakkında fazla bilgi almak için, (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbı 1187.ci sahîfeye bakınız!

Abdülganî Nablüsînin “rahime-hullahü teâlâ” (Hadîkatün-nediyye) adındaki (Tarîkat-i Muhammediyye) şerhi çok kıymetlidir. 1290 [m. 1873] yılında İstanbulda basılmışdır. 1400 [m. 1980]de, birinci kısmının ofset baskısı yapılmışdır. 13. cü sahîfesinde diyor ki, (Mü’min olarak Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile buluşan ve mü’min olarak öldüğü bilinen cin ve insana sahâbî denir. Bu ta’rîfe göre, a’mâ olan da ve uzun zemân birlikde bulunmıyan da sahâbî olur. Melek sahâbî olmaz. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” vefât etdiği zemân yüzyirmidörtbinden fazla sahâbî vardı. Hepsi âlim, kâmil, yüksek insanlar idi).

Bütün din büyükleri diyor ki, Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” Peygamberlerden “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” sonra ve meleklerden sonra mahlûkların en efdali, en üstünüdür. Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” bir kerre gören bir müslimân, görmiyenlerin hepsinden, hattâ Veysel Karânîden katkat dahâ yüksekdir. Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân”, Şâma girince, bunları gören hıristiyanlar, hâllerine hayrân kalıp, (Bunlar, Îsâ aleyhisselâmın havârîlerinden dahâ yüksekdir) dediler. Bu dînin en büyük âlimlerinden olan Abdüllah ibni Mubârek “rahime-hullahü teâlâ” buyuruyor ki, (Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yanında giderken hazret-i Mu’âviyenin “radıyallahü anh” bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdül’azîzden bin def’a dahâ üstündür).
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst