Ertuğrul Sağlam

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
Ertuğrul Sağlam 19 Kasım 1969'da Zonguldak/Ereğli'de doğdu. Futbola Fenerbahçe altyapısında başladı. Gaziantepspor'da profesyonel oldu. 2 sene Gaziantepspor'da oynadı. 1990 yılında Samsunspor’a transfer oldu. Spor Akademisi'ni bitirdi ve daha sonra aynı bölümde master yaptı.
Samsunspor’da gösterdiği başarılı performans sonucu 1994/1995 sezonunda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş Ertuğrul’u transfer etmek için yarışa girdi. Ertuğrul Sağlam, bu transfer yarışının sonunda o döneme kadar transferde tutumlu davranan Beşiktaş’la anlaşarak kulübün en pahalı oyuncusu oldu. Beşiktaş’taki ilk sezonunda aşırı baskı yüzünden uzun süre bekleneni veremedi. Sezon sonuna doğru toparlanan Ertuğrul’un başarılı performansı ve 28 golü Beşiktaş’ı şampiyonluğa taşıdı. Beşiktaş formasıyla geçirdiği 6 sezonda toplam 167 Lig maçı oynadı ve 103 gol attı.
Forvet olarak oldukça başarılı olan ve pek çok önemli gole imza atan Ertuğrul Sağlam'a John Benjamin Toshack'ın takımın başına gelmesinden sonra defansta görev verilmeye başladı. Daha sonra tekrar forvete dönmesine rağmen ilk sezondaki performasnı yakalayamadı.
2000/2001 sezonunda Beşiktaş'ın yönetimine geçen Serdar Bilgili yönetiminin ilk transfer adımlarından biri olarak Samsunsporlu Erman Güraçar’la takas edildi. 2003 yılı sonunda futbolu Samsunspor’da bıraktı. 250'in üzerinde maça çıktı ve 125 gol attı.

İlk defa 27 Ekim 1993'de Polonya'ya karşı A milli olan Ertuğrul Sağlam, 26 kez A Milli Takım forması giydi. Bu maçlarda toplam 11 gole de imzasını attı.

Aktif futbol hayatından sonra antrenör olarak görev yapmaya başladı. Gigi Multescu ve Erdoğan Arıca'nın yardımcılığını yaptı. 2004/2005 sezonunda Samsunspor'un başına geçti. Bir sene sonra Kayserispor teknik direktörlüğüne getirildi.

Kayserispor ile oldukça başarılı bir dönem geçirerek Şampiyonlar Ligi’nin resmi dergisi olan Champions'un gelecek vaat eden 20 teknik direktörden biri olarak gösterildi.
Mayıs 2007 sonunda Beşiktaş ile anlaşarak 2007/2008 sezonu için bu takımın başına geçti. Bundan sonra Bursaspor Kulübü'nü yönetmeye başladı. Bursasspor'u, 2010 yılı Türkiye ligi şampiyonu yaptı.

Futbolcuların saha içerisindeki goller atmasının, başarılı bir futbol ortaya koymasının yanında büyük sorumluluk üstlendiğine dikkat çeken Sağlam, Türkiye'deki insanların yüzde 90'ının futbolla ilgilendiğini hatırlatarak, futbolcuların hal, hareket, davranışlarının özellikle gençler için büyük önem taşıdığı düşüncesinde. Beğeni ile izlenen futbolcuların, saç stilinden yürüyüşüne, konuşmasından davranışlarına, giyimden hareketlerine kadar özellikle gençler tarafından her şeyi ile örnek alındığını düşünen Sağlam, kendi futbol ve antrenörlük hayatında başarıdan çok bu sorumluluğunu da yerine getirmenin mücadelesini veriyor ve genç futbolcuları bu konuda uyarıyor.

İlkokul 4. sınıfta okullar arası turnuvada beğenilerek Ereğli Erdemirspor'un minik takımına seçilen Sağlam, daha 10 yaşında lisanslı sporcu oldu. Gençlik döneminde bile büyük hayaller kuran Ertuğrul Sağlam, özellikle Ereğli Erdemirspor'da bir amatör takımda oynarken genç milli takıma seçilene kadar çok büyük hedefler peşinde olmazken, amatör spor hayatını ciddi olarak devam ettirdi. O dönemde futbolla basketbol arasında bir karmaşa yaşarken, basketbolda da başarılı bir oyuncu olma özelliği taşıyordu. 'Basketbol mu?' 'Futbol mu?' derken başından geçen bir olay sonrası kendisinin milli takıma seçilmesi tamamen spor olarak hayata bakış açısını değiştirdi. Genç milli takıma seçildiğinde 'Ben artık ciddi ciddi bu işi düşünebilirim ve bundan sonrasıyla alakalı da spor hayatımda büyük hedefler koyabilirim' düşüncesini kafasına yerleştiren Sağlam, bu süreçten sonra her geçen gün biraz daha kendisi için olumlu geçen günlere şahit oldu. Galatasaray'ın kalecisi Eser'i kişilik olarak, Beşiktaşlı Zekeriya gibi futbolcuları başarı ve davranışlarıyla kendisine örnek alan Ertuğrul Sağlam, küçükken çikletlerden, gazoz kapaklarından çıkan bu isimlere sempatiyle baktığını, diğerlerinden ayırt ettiği bazı isimlerin olduğunu anlatıyor. O günlerde sporcuların bugünkü gibi her türlü özelliğini öğrenme şansı olmadığından futbolcuları yakından tanıma fırsatı da bulamamış. Futbolcu olmasa baba mesleği ****lurji mühendisliği bölümünü okuyarak bu mesleği devam ettirecek olan Sağlam, futbol hayatına atılmasıyla yarım kalan eğitimini 19 Mayıs Üniversitesi Spor Akademisi'ni okuyarak tamamladı.

?Ne zaman spor hayatıma başladım, kamuoyunun önünde herkesin takip ettiği insan haline geldim. O zaman şunu öğrendim ki bizim sorumluluğumuz çok fazla' şeklindeki düşüncelerini paylaşan Sağlam, futbolcunun işinin sadece sahaya çıkıp, antrenman yapıp, top oynayıp performansı üst seviyeye çıkarmakla kalmaması gerektiği kanaatinde. Sağlam, bunun nedeni olarak, bugün ülkenin futbola bakış açısının çok farklı olduğunu, her yüz insandan 90'ının kesinlikle futbola ilgi duyduğunu, sokaktaki çocukların tuttuğu takımın yıldız oyuncusunu tepeden tırnağa her şeyi ile taklit etmesini gösteriyor. Sağlam, saç sitilinden giyimine, davranışlarına, tarzına, mimiklerine kadar her şeyini taklit ettiği tespitini yapıyor. Bütün bunların bir gerçeği ortaya çıkardığını anlatmaya çalışan Sağlam, o sporcunun çocuğun geleceği ile ilgili kendine örnek aldığı spor adamının, güzel bir hareketi, güzel bir mesajı o çocuğa verebileceği olumlu bir hareket ve davranışı ne kadar etkili olacağına dikkat çekiyor. Bu hareketleri çocuğun belki hayatı boyunca yapacağına işaret eden başarılı teknik adam, madalyonun diğer yüzünü göstererek, ters ve yanlış davranışlarda da aynı durum olacağını, o çocuğun kendine idol olarak edindiği için onun yaptığını hep doğru olarak kabul edeceği tehlikesine dikkat çekiyor. Sağlam, hayatı boyunca belki o yanlışın çocukta kalabileceğini, bu yüzden spor adamlarının, özellikle yıldız futbolcuların topluma verebileceği mesajlar açısından biraz daha sorumluluk sahibi olması gerektiğini savunuyor.

Sağlam, bütün bunları anlattıktan sonra, futbolcunun işinin sadece sahaya çıkıp gol atmak, gol kurtarmak olmadığını onlara anlatılması ve onların da bunu anlaması gerektiğinin önemini vurguluyor. Bu yönden bakıldığında spor adamlarının hakikaten büyük sorumluluk ve vebal altında kalabileceğine işaret eden Sağlam, bundan dolayı kendilerinin çok daha dikkat etmeleri gerektiğini, saha içi ve dışındaki davranış ve hareketlerine mesajlarına çok dikkat etmelerinin mecburiyetini dile getiriyor. Birileri gibi çocukluk ve gençlik yıllarını anlatırken, 'Şunu böyle dövdüm', 'Buna böyle yumruk attım' söylemlerine karşı olan Sağlam'ın, ne çocukluk ne de gençlik döneminde bugüne kadar hiç kimseyle yumruklu kavga etmediği, yaşanan tartışmalarda da kendisinden tavizler vererek sonlandırdığı ortaya çıkıyor. Bulunduğu ortamlarda aykırı olmayarak, hep alabileceği bilgilere ulaşan Sağlam'ın gençlere en önemli çağrısı ise, bulundukları, yaptıkları işi benimseyerek, sahiplenerek yapmaları. Sağlam, gençlerin hangi mesleği yapıyor olursa olsunlar, yaptıkları işi en iyi ve en başarılı şekilde yapmanın mücadelesini her zaman vermelerini isteyerek, meslekte geldikleri nokta ile yetinmemelerini istedi.

esaglam889.jpg
 

sıladayım

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
15.208
Tepki
27.374
Puan
113
Konum
trabzon
benim de çok takdir ettiğim bir sporcudur ertuğrul sağlam
paylaşım için teşekkürler bitanem emeğine sağlık
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst