Enstrümanlar

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.857
Tepki
49.341
Puan
113
Yaş
38
Konum
Çıkmaz Sokak
MELODİKA

Güzel sesli, soluklu ve dokunaklı bir müzik çalgısı. Diatonik ve kromatik aralıklardan oluşur. Notası ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır. Çalgı sol elle tutulup, üfleme deliğinden soluk verilirken, sağ el parmakları dokunaklar üzerinde dolaşarak ezgi seslendirilir. Çocukların müzik eğitiminde ve geliştirilmesinde önemli bir yeri olduğu söylenebilir. Daha çok ilkokul müzik eğitiminde önem kazanmış bir çalgıdır. İlk çalışma, çocuklarda günde iki saati geçmemeli ve bu çalışmaların süresi onbeşer dakikalık bölümler biçiminde yapılmalıdır. Çalışmalar ilerledikçe saat süresi dört, çalışma bölümleri süresi ise otuz dakika olabilir. İlk başlayanlarda bu süreyi aşmak asla doğru değildir.
 
OP
Kristen Stewart

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.857
Tepki
49.341
Puan
113
Yaş
38
Konum
Çıkmaz Sokak
BARİTON


Alm., Tenor horn
Fr., Saxhorn
İng., Baritone
İta., Basso Flis corno
Yapıldığı ses : Si b
Uzunluğu : 61 cm.
Alaşımlı, ağızlıktı soluklu bir çalgıdır.
Notası, ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır.
Diyapazona göre duyuluşu, bir büyük dokuzlu aşağıdandır.
Özellikle eşlik görevi verilir.
Orkestra ve Armoni Muzikalarında, en az iki si bulunur.
Ses rengi, yumuşak ve tatlıdır.

Ses dizisi genişliği: Trompetin aynıdır.

Çalgının yapılışı, dizge oluşumu ve tutuş özellikleri, Mi b Altoda olduğu gibidir. Yalnız, Altodan biraz büyükçe bir yapım biçimi vardır. Ses genişliği dizisindeki, bütün sesleri güzeldir. Dizeğin üstündeki, ek çizgili La sesinden yukarısı, sololarda verilmemek koşulu ile bütün sesleri; yeterli bir çalıcı elinde, kolaylıkla ve kusursuz olarak çıkarılabilir. Sesi erkek seslerinden Bariton sesine karşılık olduğu için, bu ad verilmiştir. Yazılan iki sinden birincisi, çoklukla solo, ikincisi eşlikte kullanılır. Eğer yoksa, 3 ncü ve 4 ncü Kornoların yerine de kullanılır. Klasik bestelerin eşliklerinde, Mi b Alto ile bağıntılı bir görevle kullanılır. Çabuk ezgiler için, dizgesi elverişli ise de, pek yüklü görevler verilmez. Şantörlük niteliğini belirtecek görevler düşünülmelidir. Saksofonlar ve Bas Klarnetle işbirliği yaptığı gibi, Bas lerinin yüklü olduğu zamanlarda da onları destekler. Eksik Basson lerini katlamak görevi de verilebilir. Ayrıca, Mi b Alto ve Büğlü eşliklerinde de kullanılır.Bu çalgının çalışılması için,Saxhorn çalgılar için yazılmış olan metodlar salık verilir.
 

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.280
Tepki
83.518
Puan
113
Konum
İstanbul
200pxcellofrontside1.jpg


Viyolonsel

Viyolonsel ya da çello yaylı çalgıların bir türüdür. Çello, yaylı ailesinden dört telli ve bas sesli bir çalgıdır.

Türü
Bu çalgının atası viola da gamba adı verilen perdeli bir çalgıdır. Viyolonsel; keman, viyola ve kontrbas ile aynı ailedendir. Keman ile viyolonselin şekilleri büyük oranda birbirini andırsa da boyutları çok farklıdır.

Tarihi
16. yüzyılda ilk örnekleri Fransa'da ortaya çıkan bu çalgının şekli kadın vücudunu andırır. Başlangıçta beş telli olarak yapılan bu çalgı, önceleri orkestrada bas sesleri desteklemek için kullanılmıştır. Tek başına belirgin bir çalgı olarak ortaya çıkması ise 18. yüzyılda olmuştur.

Özellikleri
Çello açık havada ve sessiz bir ortamda çalınmalıdır. Karşıdan bakıldığında gövdesinin orta bölümünde bulunan ve el yazısı ile f harfini andıran 2 ses deliği vardır. Yayın tellere teması ile titreşen tellerden çıkan ses, gövdenin içindeki havayı titreştirerek bu deliklerden geri döner.

aelqaxcagvtj2wcaax51k4c.jpg


Gitar

Gitar parmakla veya pena ile çalınan, esasen sekiz şekline benzeyen, yan kısımları oval, sap üzerinde ses perdeleri olan, telli bir çalgı türü.

Gitarlar genelde altı tellidir ve farklı çeşitlerdeki ağaç türlerinden yapılabilirler. Gitar neredeyse her türlü müzik türünde kullanılan bir çalgı türüdür.

Klasik gitar

Klasik gitar, gitar türlerinin en ilkeli ve sadesi olarak tanımlanabilir. Gitarın gövdesinin ortasında ses deliği denilen yuvarlak bir boşluk bulunur. Gitarın telleri titreştiğinde gövdenin içinde bulunan hava titreşir ve tek çıkış noktası olan bu yuvarlak boşluktan dışarı ses olarak geri çıkar. Klasik gitarda; kalın 3 tel, ipek üzerine sarılmış çelik, ince 3 tel ise naylondur. Genellikle parmak ile çalınır. Klasik gitarda sağ elin görevi daha fazladır. Sağ eli kullanarak gitarda çok farklı ritim ve harmonikler oluşturulabilir.

Akustik gitar

Görünüş itibariyle klasik gitarı andıran akustik gitarın gövdesi, klasik gitardan biraz daha şişman ve basıktır. Daha dar bir sapa ve çelikten yapılmış tellere sahip olması, akustik gitarın klasik gitarla arasındaki en büyük farktır. Tellerin çelikten olması, akustik gitarın klasik gitardan daha basınçlı gergin bir sapa sahip olmasını ve sesinin klasik gitardan daha sert ve temiz çıkmasını sağlar. Genellikle akustik gitarların en kalın 4 teli sarımlı çelik, diğer 2 teli ise sarımsız çeliktir. Akustik gitarlar genellikle penayla çalınır. Rock, Blues, va Caz müzik türlerinde çok kullanılar bir gitar türüdür.

Elektro gitar
Ana madde: Elektro gitar
Elektro gitar çok basit bir tanımla tellerin titreşimini gövdesinde bulunan manyetikler sayesinde elektrik akımına çeviren ve bir amfi yardımıyla akımı yüksek seviyede sese dönüştürebilen gitar türüdür. Diğer gitarlarla elektro gitarların kısımları aynıdır. Ek olarak elektro gitar için birkaç bölüm daha eklenebilir. Bunlar: Tremolo kolu, manyetikler, ses ve bas ayarı, switch... Elektro gitarın bir diğer özelliği ise diğer gitar türlerine göre çok daha hızlı çalınabilmesi.

Bas gitar
Ana madde: Bas gitar
Çalışma prensibi elektro gitara benzer. Fakat sesi normal gitarlardan 1 oktav kalındır. Portede bas gitar için Fa anahtarı kullanılır. Değişik çeşitlerde bas gitarlarda bulunmaktadır: genelde 4 telli, 12 telli, 6 telli, 7 telli, 5 telli, perdesiz, kafasız.

Perdesiz gitar
Ana madde: Perdesiz gitar
Ara sesleri verebilmek için yapılmıştır. Normal gitara çok benzese de oldukça farklı bir ses rengine sahiptir. Perdesiz gitarı 1976 yılında Erkan OĞUR, Türk müziği seslerine olan ihtiyacı için üretmiştir. Daha sonraları perdesiz elektrik gitar, 8 telli perdesiz gitar, çift saplı elektrik ve klasik perdesiz/perdeli gibi farklı modelleri üretilmiştir.

Lap steel gitar
Hawaii yöresine ait bir gitardır. Gitar 6, 7 ve 9 telli olarak kullanılmaktadır. Gitar çalınırken genellikle kucaktadır. Diğer gitarlardan farklı olarak, fretlere basılarak değil, gitaristin sol eline takdığı bir ****l yardımıyla tellere dokunularak çalınır.
Alıntıdır...
 

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.280
Tepki
83.518
Puan
113
Konum
İstanbul
pian1.jpg


Piyano nedir?

Klavyeli Ve Telli Çalgılar Ailesinden Gelen Enstruman Klavsenin Gelişmişidir

Klavyenin kullanımı
Klavye piyanoda sesin çıkması için mekanizma ile temas eden tuşların bütününe verilen addır İlkel ilk klavye eski çağın orglarında (hidrol) görülür 15 yy da beyaz ve siyah tuşlar olmak üzere 2 sıra dizili olan klavye 17. yy.ın başında 48 kalın seslere doğru görülen gelişme sonucunda bu günkü ev piyanolarında 88 konser piyanolarında ise 97 tuşa sahip olmuştur
Rönesansdaki aile ve değer yapılarına baktığımızda evdeki herkesin şarkı söylediği yada bir enstruman çaldığına tanık oluyoruz. Evde hep birlikte müzik yapıldığı özellikle de çocukların bir enstrumanı çalarak yetiştiği bir dönemde klavikord'u görüyoruz.

Piyanonun ilk ilkel biçimi ile 1771 yılında İtalya’nın Floransa kentinde, Bartolomeo Cristofori tarafından keşfedilmiştir Şüphesiz bu noktaya hemen gelinememiş, bu döneme kadar kullanılan ve piyanonun keşfini hazırlayan bir çok müzik aletleri olmuştur. Bu aletlerden, timpanon ve psalterion Asya kökenli olup 12.YÜZYILDA Avrupa’ya gelmişlerdir

Timpanon
tahta bir kutu üzerine gerilmiş tellere tahta çomaklarla vurularak çalınana bir çalgı. Santur ve çembal,timpanonun günümüzdeki birer uzantısıdır

Psalterion
tellerin üçgen biçiminde bir kutu üzerine gerildiği ve göğüse dayayarak, tellerin parmakla çekilmek suretiyle çalındığı bir çalgı idi. Klasik Türk müziği çalgılarından biri olan kanun, psalterionun gelişmiş şeklidir.

Bu iki çalgı 15. yüzyıla doğru önemli değişikliklere uğramıştır Tellerin doğrudan el ile değil, bir mekanizma aracılığıyla titreşmesi sağlanmış ses sayısı kadar tuş yerleştirilmiş ve bu tuşların tümüne birden klavye denilmiştir

Mekanizma ve klavyenin eklenmesiyle timpanona klavikord psalteriona ise epinet adı verilerek iki yeni alet geliştirilmiştir. Enstruman dikdörtgen bir kasa içinde iki eşik arasında her notaya bir tel gelecek şekilde düzenlenmiştir. Telleri mızrapla çekilerek ses veren enstrumanlardan klavsen piyanonun şeklini ve gelişimini etkilemiş bir enstrumandır.16yy da dikdörtgen olarak yapılan bu aletlerin boyutu 4 oktava kadar genişlemektedir. Her nota için ayrı telleri olan klavikord 1725 de Daniel Tobias Faber tarafından yapılmıştır J.S.Bach (1685-1750)'ın tampere ( eşit aralıklar ile düzenlenmiş) sisteme göre 12 majör ve 12 minör tonda yazdığı prelüd ve fügler büyük bir klavikord ile çalınmıştır.

Avrupanın kuzeyinde en iyi klavikord yapan ülkeler Almanya ve İsveçtir Bunların yanı sıra İtalya Fransa İspanya, İngiltere ve Flamanlar sayılabilir Epinet ise klavsenin gelişmemiş halidir Beşgen kasaya sahiptir. Görülen en eski epinet 1493 tarihlidir Evde çalınan bu aletin İtalyada müzik yaşamında yaygın bir yeri vardır

Ama hala bir sorun vardı. Klavikord ve epinet kuvvetli ve dolgun ses çıkartamıyordu. Daha güçlü ses elde etmek amacıyla bazı değişiklikler ilave edildi ve her ses için bir yerine iki tel kullanıldı. Bu yenilik sonucu epinetin sesi oldukça dolgunlaştı ve bu alete ilgi arttı. Şeklen de büyüyerek klavsen adını aldı. Klavsenden biraz daha az gelişmiş bir çalgı olan virginal, ise, 1600 lere doğru İngilterede telli ve klavyeli çalgılara verilen addır. Dikdörtgen biçimindedir ve genelde genç kızlar tarafından çalınır. Teller mızrap tarafından titreşerek ses çıkarmaktadır. Bu enstruman için eserler kilise ilahilerinin melodileri üzerine çeşitlemeler, dans havaları, şarkılar, fantaziler ve anlatımcı müzik eserleridir.

Klavsen bazı yenilikleri de beraberinde getirdi. Her ses için tel sayısı üçe çıkarıldı ve daha da güçlü ve dolgun sesler elde edildi. Ayrıca bir mekanizma kolunu çekmek suretiyle, tuşlara bağlı olan mızrabın üç tel yerine, iki tele vurması sağlanarak, kuvvetli sese alternatif olan hafif ses elde edilmiş oldu. Fakat iki elin çalıştığı sırada bu kolu kullanmak oldukça zordu. Bu güçlüğü önlemek için iki klavyeli klavsen icad edildi. Üstteki klavyenin her tuşu iki telli ve hafif sesler için, alttaki klavyenin tuşları üç telli ve kuvvetli sesleri çalmak için kullanılıyordu.

Klavsen 17. yüzyıl sonlarına doğru ilgi gördü ve orkestralarda kullanılmaya başladı. Bir yüzyıl kadar yaşadıktan sonra yerini, daha gelişmiş bir alet olan piyanoya bıraktı. Aslında klavsenin tuşlarının yeri piyanonun tam tersi idi.

Piyano 1711 yılında Floransalı Bartolomeo Cristofori tarafından icad edildi. Bu alette hem hafif hem kuvvetli çalmak mümkün olduğu için ismine İtalyanca hafif ve kuvvetli anl***** gelen piano forte denildi Pianofortenin yaygınlaşmasında Fransız ihtilalinin önemli rolü olmuştur. 1789 deki ihtilalde devrimciler aristokratların klavsenlerini yakarak ve tahrip ederek yenilik için özlemlerini dile getirmişlerdir.
Bu dönemin önemli bestecileri olan Joseph Haydn (1732-1809) ve Wolfgang Amadeus Mozart (1756-1791)'ın eserlerinde giderek farklı nüanslar belirtmeye başladıkları görülmektedir. Mozart 1777 yılında taşıdığı özelliklerden ötürü 21 yaşında Anderas Stéin'in pianofortelerini klavsene tercih etmiştir.

•Piyanoda sesler, deri kaplı küçük çekiçlerin, tuşlar vasıtasıyla hareket ettirilerek tellere vurulmasıyla elde ediliyordu. Mekanizmaya bir de tellerin titreşmesini söndüren çuha yerleştirildi
İlk piyanolar klavikord benzeri kuyruklu idiler. Frederici isimli yapımcı ilk dört köşe piyanoyu üretti. Alman Zumpe’de kendi adını verdiği dört köşe piyanoları Londra’da çok sayıda üreterek yaygınlaşmasını sağladı.(1776). Pedallerin piyanoda kullanılması 1783’te Broadwood tarafından gerçekleştirildi

1790-1830 yılları arasında yorumcuların isteği ihtiraslarını duygularını anlatabilecek geniş nüanslara sahip bir enstruman idi.. Bu dönemde konserler artık yalnızca aristokratların oluşturduğu bir kaç davetli için değil daha büyük salonlarda daha çok dinleyici için düzenleniyordu. Dolayısı ile piyanodan daha çok ses çıkarması bekleniyordu. Böylelikle daha sağlam ve dayanıklı piyanolar üretilmeye başlandı. Pedallar eklenerek bağlı ve sönmeden çalabilme özelliği sağlandı.

•1788’de de tellerin gerili olduğu tahta kasnak yerine ****l kasnak kullanıldı. Piyano yapımcıları hızlı bir vuruşa bağlı olarak, çapı daha kalın olan tele daha ağır bir çekiçle vurulma özelliğini saptadılar. Ses tahtası kalınlaştırılarak tellerin gerilimini dengeleyebilmek için tahtadan olan iskeletin güçlendirilmesi için çelik kullanıldı.

•1808’de Erard çift maşalı mekanizmayı 1821’de yeğeni Pierre Erard’da tekerrürlü mekanizmayı bularak piyano yapım tekniğini en üst düzeye ulaştırdılar. Zamanla pianoforte adı, yerini piyano'ya bıraktı. Sebastian Erard, vuruşlar, ses titremeleri ve özellikle notaların tekrarı için çok hızlı bir mekanizma oluşturma amacı doğrultusunda Paris'te 1780 de piyano üretimine başlamış bir yapımcıdır.

Piyano tarihinde önemli bir gelişme 1809'da Fransa'da Paris Uluslararası Müzik Konservatuarında klavsenin bırakılarak müziksever bir toplumu ve müzikal bir repertuarın doğuşunu sağlayacak piyanonun kabul edilmesidir. Ludwig van Beethoven (1770-1827) bu dönemde, Erard'ın piyanoları için yazdığı besteleri ile piyanoya asillik ünvanı kazandırmış bir besteci olarak görülmektedir. Onu Frederick Chopin (1810-1849) ve Franz Liszt (1811-1886) gibi hem çok usta piyanist olan hem de piyano için çok değerli eserler yaratmış olan romantik dönemin ünlü bestecileri takib etmektedir

•Böylece en başta bahsedilen iki aletten psalterion, klavsen ile en gelişmiş şeklini alırken, timpanon da piyanonun icadı ile gelişmesini tamamlamış oldu.
•Piyanonun ses genişliği kalın La ‘dan ince Do’ ya kadar yedi oktav ve bir minör üçlüden ibarettir.
•İyi bir piyanonun tuşları, ne parmakları yoracak kadar sert, ne de parmakların gelişmesini önleyecek kadar yumuşak olmalıdır.
•Piyano için eser yazan ilk besteci Muzio Clementi’dir.(1773)

Akord, piyanodaki seslerin düzgün çıkmasını sağlar. Eğer sesleri oluşturan teller yeteri kadar geriliyse, o zaman ses düzgün çıkar. Buna akordlu piyano denir. Ama sesler tuş kaldırıldıktan sonra hala devam ediyorsa, veya sesler cızırtılıysa o zaman piyano akordsuzdur. Akordun bozulmasına bir sürü sebep vardır.Bunlar:

1.Eğer piyanonun arkasındaki tahta, ısıtılıp soğutulursa, o zaman tellerde genleşme olur yani teller gerginliğini kaybeder.

2.Eğer piyano yerinden sürekli hareket ediyorsa, o zaman yine akord bozulur.

3.Eğer tuşlara çok sert basılırsa, o zaman akord bozulur Piyanoyu akord ettirmek için iyi bir akordör çağırılmalıdır. Akordör, telleri sıkar ve akordu düzeltir.

•Duvar piyanosu telleri ve armoni tablası düşey olan piyano.
•Elektrikli piyano rezonansı, çalgının mekanizmasına dahil olan ya da dışarıdan bağlanan yükselteçlerin sağladığı piyano
•Hazırlanmış piyano tellerin arasına, çalgının tınısını değştirecek nesnelerin (çiviler,tahta,maden ya da kauçuk parçaları) yerleştirildiği piyano.
•Kuyruklu piyano telleri ve armoni tablası yatay olan piyano.
•Mekanik piyano 1880’e doğru Amerika’da icat edilen otomatik piyano.
•Pnömatik piyano pirinç bir cetvelin(panflüt) delikleriyle uyuşan karton bir rulonun deliklerinden çalgının içine hızla giren havanın basıncıyla çekiçlerin hareket ettiği otomatik piyano

Fazıl Say
Günümüzün en çok tutulan yorumcularından biridir. Daha çok Mozart’ın bestelerine yorum katar. Tavsiye edilen yourmu ise Alla Turca’nın yorumudur.

Tuluyhan Uğurlu
Kendi şarkılarını besteler. En çok tutulan bestesi ise M.Kemal Atatürk ve Güneşin askerleridir.

Güher ve Süher Pekinel
Genellikle dört el olan parçaların üzerine yoğunlaşan, günümüzde dinlenen ikiz yorumculardır.

Alla Turca(Türk Marşı)-W.A.Mozart
Für Elise-L.V.Beethoven
Egzersiz için:Czerny,Beyer
Ay ışığı sonatı- Beethoven
Sarabande- George Frederic Haendel
Musette-J.S Bach

Piyano için yazılmış müzik türleri arasında konçerto, sonat, prelüd ve füg, impromptu, etüt, ballat, noktürn, scherzo ve valsler sayılabilir.
Piyano yapımı konusunda kuruluşu çok eskilere dayanan ve ürettiği piyanoların kalitesinden hiç ödün vermeyen dünyanın pek çok yerinde konser salonlarına ve evlere girmiş ünlü piyano markaları şunlardır:
Antonin Petrof (Hradec- Krâlove) 1864
Ignaz Bosendorfer (Viyana )
1828, Henrich Steinweg ( Brunswick) 1835 (1853'te New York'ta Steinway adını almıştır.)
Klavikord için beste yapan bestecilerin belli başlıları:
Johann Sebastian Bach (1685-1750), Wilhelm Friedeman Bach (1710-1784) Carl Philip Emanuel Bach (1714-1788), Wolfgang Amadeus Mozart (1756-1791)

Piyano çalmaya başlayacak bir kişi için gövdenin,kolların,ellerin ve parmakların alacağı pozisyon son derece önemlidir. Başlangıçta yapılacak hataların düzeltilmesi zor ve zaman alıcıdır.

Piyano Çalmaya Başlarken Edinmemiz Gereken Temel Davranışlar Şunlardır

•Piyanoya, klavyeyi tam ortalayacak şekilde ve dirseklerin hafifçe gövdenin önüne (kol ile ön kol arasındaki açı 90 dereceden biraz fazla) gelmesini sağlayacak yeterli uzaklıkta oturulmalıdır.
•Oturulacak yerin(iskemle,tabure) yüksekliği, dirseklerin bileklerinden biraz yukarıda bulunmasını sağlayacak şekilde ayarlanmalıdır.
•Üç orta parmak iyi yuvarlanmalı (avuç içi bir kubbe oluşturacak biçimde),böylece tuşlara etli tepe noktaları ile basmaları sağlanmalıdır. Küçük parmak kısa olduğu için daha az bombelenmeli, başparmak oldukça düz tutulmalı, ve tırnağın alt kenarına gelen etli kısmı ile tuşa basılmalıdır.
•Parmaklar dip eklemlerden yönetilmeli, uç eklemler içeriye doğru çökmemelidir.
•Boyun, sırt ve omuzlar olabildiğince gevşek bulundurulmalı, bu gevşeklik omuzdan başlayarak kolun bütününü içine almalıdır.
•Tırnaklar kısa olmalı, ayaklar sıkıca yere basılmalıdır.

Çalışırken
•Öncelike çalışacağınız parçanın ölçü sayısını düşününüz.
•Ölçü ölçü çalışınız. Ölçüyü sırasıyla okuyunuz, sayınız ve sayarak çalışınız.
•Yeterince çalıştıktan sonra diğer ölçüye geçiniz.
•Bir önceki ölçüyle olan bağlantısını kurunuz.
•Sizin için sorunlu yer neresi ise o noktada yoğunlaşınız ve en yakın çevresiyle olan bağıntısını kurunuz.
•Sorunlu yeri çözmeden baştan alıp çalmak size zaman kaybettirir ve aynı yerde takılırsınız.
•Yavaş tempoda çalışınız.Çaldıkça kendinize güvenecek ve normal tempoya kavuşacaksınız.

9txe1mcawrzt1xca29yo0ac.jpg


UD

KELiMENiN KÖKENi: El ud (Arapça). Odun, Ağaç, Öd Ağacı UDUN FiZiKi YAPISI
Bombeli olan arka kısmı 19 veya 21 çember şeklinde tahtadan yapılır. Gövdenin içi boştur. Göğüs ismi verilen ön kısımda; ortada büyük, yanlarda iki küçük "gül" denilen oyuk bulunur. Mızrapla çalınır. 6 çift teli vardır. Eskiden tel olarak at kılı, daha sonraları ise ince olan üç çift için kiriş (katküt), öbür üç çifti üzeri sim sarılmış ibrişim veya ipek kullanılırken, bugün tellerin ince olan 3 çifti misina, diğer 3 çift ise çeliktendir. Mızrabın yapıldığı malzeme de zaman içinde değişiklikler göstermiştir. Başlarda mızrap yapımında kartal kanadı kullanılırken, kiraz ağacı kabuğu, kösele, bağa (kaplumbağa kabuğu) gibi malzemelerle mızraplar imal edilmiştir. Bugün mızrap yapımında yaygın şekilde ham madde olarak kullanılan malzeme plastiktir.

TARiHÇE

Udun icadı konusunda verilebilecek kesin bir tarih, ulus veya dönem ismi yoktur. Hakkında bilinen; çok eskilerden beri kullanılan bir saz olduğudur. Eski Arap ve İran yazarları udun icadını Pythagoras'a diğerleri ise Platon'a atfederler. Abdülkadir Maragi ise, udu, Doğu milletlerinin kullanmış oldukları en eski çalgı olduğunu söyler ve udun icadı üzerine şu efsaneyi nakleder: �Lameş'in çok uzun ömrü olmuştur. Elli zevcesi ve yüz oda-lığı vardı, bununla beraber hiç çocuğu olmamıştır. Hayatının sonuna doğru iki kızı oldu. Birine Sala, birine de Bem ismini verdi. Bir müddet sonra bir oğlu oldu. Bundan çok sevinç ve neşe duydu. Çocuk beş yaşına gelince öldü. Lameş o kadar ağladı ki, cennetten kovulduğu zaman Adem'in ağlaması dışında, dünyada hiç kimse ondan evvel bu kadar ağlamamıştı. Çocuğunun cesedinin daima görülebilmesi için Lameş onu bir ağaca astı, ara sıra karşısına gidip onu kaybettiğinden dolayı ağlıyordu. Çocuğun cesedi ağacın üzerinde o kadar uzun kaldı ki, eti ve derisi kemiklerinden dökülerek yere düştü. Lameş, cesedi asmış olduğu ağaç dalını keserek, ona az çok oğlunun şeklini verdi ve bu aletin üzerine at kıllarını bağlayarak gerdi. Bu kıllara parmakları ile dokunduğu zaman çıkan sesler onu ağlatıyordu. Bir gün bu sesler ona öyle tesir etti ki, derhal öldü. Lameş'ten sonra udun şekli değişikliklere uğradı ve bugünkü şeklini aldı.� Tarihte ud hakkında en kapsamlı bilgiyi verenlerden biri olan Farabi, o döneme kadar 4 telli bir saz olan uda 5. teli eklemiştir. 6. telin ise hangi dönemde, kimin tarafından eklendiği bilinmemektedir. Farabî ve ondan sonra gelen eski araştırmacıların yazdıklarından anlaşıldığına göre udun sapında perde bağları vardı. Bugün bu bağlar ne Türkler, ne de Araplar tarafından kullanılmaktadır. Ud, Müslüman Arab'ların İspanya'yı 711 yılında fethinden sonra Avrupa�ya geçmiştir. Ud ve udun benzeri olan lavta Avrupalı Halk Ozanları tarafından benimsenmiş, yaylı ve mızraplı saz imaline lutherie = udculuk" ve imal eden ustaya "luthiste" denmiştir. Evliya Çelebi, XVII. asır ortalarında İstanbul'da 9 profesyonel udi olduğunu bildirir. Bu sayı Evliya Çelebi�nin Diğer sazlar ve onu icra eden insanların rakamları ile kıyaslanır ise uda İstanbul'da rağbet edilmediğini gösterir. Gerçekten de bir dönem Türk Klasik Musikisinde, tanbur uda tercih edilmiş, ud adeta dışlanmıştır. Udun tekrar Klasik Türk Musikisinde popüler bir saz haline gelmesi XIX. asır sonlarında Arap Musikisi'nden alınmasıyla olmuştur.

perkusyon.jpg


VURMALI ÇALGILAR (Perküsyon)

Ritim, eski Yunanca da ‘akış’ anlamına gelmektedir. Değişen uzunlu ve vuruşların ortaya çıkardığı ses bütünlükleri ve serileri ritimleri oluşturur. Modern müzikte ritim yapıları, genellikle perküsyon aletleriyle icra edilir. Modern müzik aletlerinin karmaşık yapılarına karşın, perküsyon aletleri halen basit formlarını korurlar. Üzerine elle veya başka bir cisimle vurularak, çalkalayarak, sürtülerek veya ovularak ses elde edilen her obje vurmalı çalgıdır. Perküsyon sözcüğü Latince’deki ‘percussio’ ve ‘percussus’ terimlerinden gelir. Percussio ‘müzikal anlamda dövmek ve çarpmak’ anlamına gelirken; percussus, ‘vurmak’ demektir. Darbuka sözcüğü de benzer bir şekilde Arapça ‘darp’ (vurmak) kökünden gelir. Günümüzde perküsyon kelimesi müzik dışındaki alanlarda da ‘iki birimin birbirine çarparak ses üretmesi’ anlamında kullanılmaktadır. Fakat en yaygın kullanım alanı müziktir. Vurmalı çalgıların tarihi oldukça ilginç tartışmalar yaratmış bir konudur. Özellikle antropologlar ve tarihçilerin taraf oldukları bu tartışmalarda vurmalıların, tarihin ilk müzik aletleri olabileceği vurgulanmaktadır. Genel bir kronoloji oluşturulmak istenirse, insan sesinin ilk müzik enstrümanı olarak algılanması, perküsyon aletlerinin de bir sonraki basamak olarak anılması uygun olacaktır. Müziğin evrimi içerisinde insan sesinden sonraki basamak olarak yer alan perküsyon, ilk örneklerini eller, ayaklar, sopalar, tahtalar ve taşlarla çıkarılan sesler olarak vermiştir. Tarımın gelişmesiyle birlikte yeni teknikler kullanmayı başaran insanlar zamanla aynı enstrümandan farklı tonlar verebilen perküsyon aletleri üretmeyi başarmışlardır. Vurmalı çalgılar genel olarak bir müzik parçasında ritmi belirler. Fakat vurmalı çalgılar aynı zamanda melodiyi de icra edebilirler. Vurmalı çalgılar orkestra içinde vazgeçilmez bir role sahiptir. Askeri müziklerde vurmalı çalgılar askerlerin hareketlerinin belirleyicisi olmuşlardır. Klasik müzikte Haydn ve Mozart ile beraber en az bir timpani bölümünü içermeyen bir parça bulunmamaktadır. Caz müzikte de vurmalı çalgıların rolü çok önemlidir. Cazın alt dallarından birçoğu vurmalı çalgıların farklı ritimlerine göre adlandırılır. Popüler müzikte de vurmalı çalgıların önemi artarak devam etmiştir. Tüm bir hip hop fenomeni vurmalı çalgılar üzerine kurulmuştur. Rock müzik icra eden gruplarda davul setleri sahnenin ortasında bulunur. Vurmalı çalgıların ürettiği seslerin çekiciliği ve vazgeçilmezliği, insanlık tarihinin insan sesinden sonra en eskisi olan, bu müzik enstrümanlarını hâlâ göz önünde kılar.

Vurmalı çalgı türlerinin sınıflandırılması

Vurmalı çalgılar birçok farklı kritere göre sınıflandırılabilir. En yaygın sınıflandırılmalarda perküsyon aletlerinin yapısı, etnik kökenleri veya müzik teorisi ve orkestrasyon içerisindeki işlevleri baz alınmıştır. Bazı durumlarda perküsyon aletlerinin frekanslarının ayarlanabilir olması veya olmaması üzerinden de sınıflandırma yapılmıştır. Fakat bu sınıflandırmanın kapsamı tam anlamıyla yeterli değildir. Bunun yerine aşağıda gösterilen 4 farklı görüşe göre yapılmış olan perküsyon aletlerinin sınıflandırılması daha bilgi verici ve kapsayıcı olacaktır.

Alıntıdır...
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst