Anne Türk, baba yabancı ya da baba Türk, anne yabancı… İki ayrı kültürün arasında kalan ya da kalacak olan çocuğunuz sizin ilk önceliğiniz olmalı!

Bu durum çok sık yaşanan ve çoğu zaman iki aile arasında çok ciddi çatışmalara sebebiyet verebilen bir detay. İki ayrı ırktan gelen dilleri, dinleri, hayat tarzları tamamen farklı olan fakat orta noktada birleştiğine inanarak evlenen bir sürü çift var…
Bu çiftlerin çocukları doğduğunda da aynı orta noktayı bularak ilerlemeleri gerekirken, bazı zamanlarda çocuğun yetiştirilmesinden tutun da dinine kadar her şey problem haline geliyor ve iki tarafın arasında kalan çocuğa olan oluyor her zamanki gibi…
Bu durumun minimuma indirilmesi ve hatta hiç yaşanmaması için ebeveynlere çok iş düşüyor tabiî ki.
Birincisi ebeveyn olacak çiftin ailelerinin torunlarını yetiştirecek olan çocuklarına güvenmeleri ve kesinlikle karışmamaları gerekiyor. Anne-baba olarak bu iki farklı kültürden gelen ebeveynlerde orta noktada buluşarak çocukları için en doğru hayatın hangisi olduğuna birlikte karar vermeleri gerekiyor.
Türk olan taraf çocuğunu Tük adet ve geleneklerine göre, diğer taraf da kendi anlayış ve adetlerine göre yetiştirmeye kalktığı an iki inatlaşmanın arasında kalan çocuğun karakterinde inanılmaz yaralar oluşacak; sonrasında çocuk geri kalan tüm hayatı boyunca bu ikilemde kalarak kendi karakterini bulmakta ve hangi hayatın kendisine ait olduğunu anlamakta zorlanacaktır… Bu süreç ilk doğduğu andan itibaren başlayacaktır.
Çocuk için avantajları
Halbuki bu iki farklı kültürün bir çocuğa doğru aktarıldığı zaman sağlayacağı donanımı düşündüğünüzde inanılmaz şanslı bir hayatı olduğunu görürsünüz. En başta iki dil öğrenebilecek, her iki kültürün en iyi özelliklerini alarak sosyal ve kültürel açıdan çok zengin bir mozaikte büyüyeceğinden diğer yaşıtlarından her zaman bir adım önde olacak, hem annesinin hem de babasının memleketinde yaşayabilecek ve dolayısı ile ileride hayat standardı otomatikman yükselebilecek.
Dini unsurlar
Dini mevzuya gelindiğinde ise; bu seçim tamamen çocuk ergen olduğunda ona bırakılmalı… İki ayrı dinin tüm özelliklerini öğrendiğinde inanış biçimini kendisi seçmeli ve bu durum hiçbir zaman baskıyla birlikte soruna dönüştürülmemeli. Sünnet ve vaftiz olayı ise ebeveynlerin kendi aralarında ortaklaşa anlaşarak karar vermeleri gereken bir durum…
Her şey anne-babaya bağlı...
Çok karışık ve çıkılmaz gibi bir durum gibi gözükse de eksileri artılara döndürmek kesinlikle anne ve babanın elinde. Çocukları için her zaman en iyisini isteyecek olacak ebeveynler, bu farklılığı ve çeşitliliği inanılmaz bir avantaja dönüştürerek çocuklarının gelişiminde olumlu yönde kullanabilirler. Aynı zamanda da hem kendileri için hem de çocukları için çok keyifli bir hayatın temellerini atmış olurlar…
Alıntıdır!

Bu durum çok sık yaşanan ve çoğu zaman iki aile arasında çok ciddi çatışmalara sebebiyet verebilen bir detay. İki ayrı ırktan gelen dilleri, dinleri, hayat tarzları tamamen farklı olan fakat orta noktada birleştiğine inanarak evlenen bir sürü çift var…
Bu çiftlerin çocukları doğduğunda da aynı orta noktayı bularak ilerlemeleri gerekirken, bazı zamanlarda çocuğun yetiştirilmesinden tutun da dinine kadar her şey problem haline geliyor ve iki tarafın arasında kalan çocuğa olan oluyor her zamanki gibi…
Bu durumun minimuma indirilmesi ve hatta hiç yaşanmaması için ebeveynlere çok iş düşüyor tabiî ki.
Birincisi ebeveyn olacak çiftin ailelerinin torunlarını yetiştirecek olan çocuklarına güvenmeleri ve kesinlikle karışmamaları gerekiyor. Anne-baba olarak bu iki farklı kültürden gelen ebeveynlerde orta noktada buluşarak çocukları için en doğru hayatın hangisi olduğuna birlikte karar vermeleri gerekiyor.
Türk olan taraf çocuğunu Tük adet ve geleneklerine göre, diğer taraf da kendi anlayış ve adetlerine göre yetiştirmeye kalktığı an iki inatlaşmanın arasında kalan çocuğun karakterinde inanılmaz yaralar oluşacak; sonrasında çocuk geri kalan tüm hayatı boyunca bu ikilemde kalarak kendi karakterini bulmakta ve hangi hayatın kendisine ait olduğunu anlamakta zorlanacaktır… Bu süreç ilk doğduğu andan itibaren başlayacaktır.
Çocuk için avantajları
Halbuki bu iki farklı kültürün bir çocuğa doğru aktarıldığı zaman sağlayacağı donanımı düşündüğünüzde inanılmaz şanslı bir hayatı olduğunu görürsünüz. En başta iki dil öğrenebilecek, her iki kültürün en iyi özelliklerini alarak sosyal ve kültürel açıdan çok zengin bir mozaikte büyüyeceğinden diğer yaşıtlarından her zaman bir adım önde olacak, hem annesinin hem de babasının memleketinde yaşayabilecek ve dolayısı ile ileride hayat standardı otomatikman yükselebilecek.
Dini unsurlar
Dini mevzuya gelindiğinde ise; bu seçim tamamen çocuk ergen olduğunda ona bırakılmalı… İki ayrı dinin tüm özelliklerini öğrendiğinde inanış biçimini kendisi seçmeli ve bu durum hiçbir zaman baskıyla birlikte soruna dönüştürülmemeli. Sünnet ve vaftiz olayı ise ebeveynlerin kendi aralarında ortaklaşa anlaşarak karar vermeleri gereken bir durum…
Her şey anne-babaya bağlı...
Çok karışık ve çıkılmaz gibi bir durum gibi gözükse de eksileri artılara döndürmek kesinlikle anne ve babanın elinde. Çocukları için her zaman en iyisini isteyecek olacak ebeveynler, bu farklılığı ve çeşitliliği inanılmaz bir avantaja dönüştürerek çocuklarının gelişiminde olumlu yönde kullanabilirler. Aynı zamanda da hem kendileri için hem de çocukları için çok keyifli bir hayatın temellerini atmış olurlar…
Alıntıdır!