Dil ve Anlatım

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Dil ve Anlatım

Sözcükte Anlam

Gerçek Anlam : Kelimelerin herkesçe bilinen ve söylendiğinde akla ilk gelen anlamlarına gerçek (sözlük) anlamı denir.

Mecaz Anlam : Sözcüklerin gerçek anlamlarından tamamen uzaklaşarak kazandıkları anlama mecaz anlam denir.

Deyimler : Birden fazla kelimenin en az bir tanesinin gerçek anlamından uzaklaşıp mecaz anlamda kullanılmasıyla oluşan kalıplaşmış söz öbeklerine deyim denir.

Soyut Anlam : Duyu organlarımızla algılanamayan, fakat kavram olarak var olan sözcüklere soyut anlamlı sözcükler denir.

Somut Anlam : Duyu organlarımızla algılanabilen sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.

Terim Anlamı : Bir bilim, meslek, sanat dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı ifade eden kelimelere terim denir.

Dolaylama : Bir sözcükle karşılanabilecek bir varlık ya da kavramın birden fazla sözcükle karşılanmasına dolaylama denir.

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel) : Bir sözün başka bir sözün yerine herhangi bir benzetme amacı olmaksızın kullanılmasına ad aktarması denir. Örnek : Ortaokula giderken Kemalettin Tuğcu’yu okudum. Cümlesinde yazar adı söylenmiş, ama eserleri anlatılmak istenmiştir.

Eş Anlam : Aynı kavramı karşılayan, anlamları aynı ya da birbirine yakın olan kelimelerin oluşturduğu anlama eş anlamlılık denir. (Eş Anlamlı Kelimeler Sözlüğü)

Zıt Anlam (Karşıt Anlam) : Nesne, durum, görev, iş, nitelik ve hareket bakımından birbirine karşıt kavramları karşılayan kelimelere zıt anlamlı kelimeler denir.

Eş Seslilik (Sesteşlik) : Yazılışları ve okunuşları aynı olduğu halde karşıladıkları anlamları farklı olan kelimelere sesteş kelimeler denir.

Genel Anlam : Varlıkları ve kavramları toplu bir şekilde karşılayan kelimeler Genel Anlamlı kelimelerdir.

Özel Anlam : Varlıkları ve kavramları sınırlı bir şekilde karşılayan kelimeler Özel Anlamlı kelimelerdir.

Yansıma : Ses – Anlam ilişkisi güçlü olan, canlı – cansız birçok varlığın çıkardığı tabiat taklidi seslere yansıma sözcükler denir.

İkileme : Anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanmasına, anlamları birbirine yakın, karşıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılmasına ikileme denir.

Sözcüğün Yapısı

Basit Sözcük : Herhangi bir yapım eki almamış ya da bir sözcükle birleşmemiş olan sözcüklere yapıları yönünden basit sözcük denir.

Türemiş Sözcükler : Yapım ekleri alarak yeni bir anlam ve biçim kazanmış olan sözcüklere yapıları yönünden türemiş sözcük denir.

Bileşik Sözcükler : İki ya da daha çok sözcüğün birleşip kaynaşmasından oluşan sözcükler yapıca bileşiktir.

Ses Bilgisi

Ünlüler (sesliler) : Ses yolunda herhangi bir engele uğramadan çıkan seslerdir. Ünlüler tek başlarına söylenebilen, tek başlarına hece ya da sözcük olabilen seslerdir.

Büyük Ünlü Uyumu : Ünlü harflerin, kalınlık-incelik yönünden uyumudur.

Büyük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar :

- Büyük ünlü uyumuna uymayan çok az Türkçe sözcük vardır.

Örnek : ana (anne), alma (elma), kangı (hangi), karındaş (kardeş)

- Büyük ünlü uyumuna aykırı sözcükler genellikle yabancı kökenlidir.

Örnek : Silah, gazete, mevcut, insan

- Sözcüklere eklenen ekler de genellikle bu kurala uyar Ancak Türkçe’deki altı ek büyük ünlü uyumuna uymaz.

Örnek : akıl-lı, çimen-ler, çocuk-da, eviniz-de, yürü-yor, bakar-ken, akşam-ki, sabah-leyin, yeşil-imtrak, turunç-gil

- Bileşik sözcüklerde büyük ünlü uyumu aranmaz. Örnek : Atakule, Kadıköy, Atasözleri

Küçük Ünlü Uyumu : Bir sözcükteki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık yönünden uyumudur. Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde düz ünlülerden (a,e,ı,i) biri bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlülerde düz olur.

Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde yuvarlak ünlülerden (o,ö,u,ü) biri bulunursa ikinci ve diğer hecelerde ya düz-geniş (a,e) ya da dar-yuvarlak (u,ü) ünlüler yer alır.

Küçük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar :

- Dilimizde “o,ö” yuvarlak ünlüleri yalnızca ilk hecede kullanılabilir.

Örnek : Uymayanlar : doktor, motor, otobüs

Uyanlar : üzüm, kömür, soba

- Yuvarlak ünlülerden biriyle başlayarak bir hecede “a,e” düz ünlülerine geçen bir sözcük, düz ünlüden sonra düz ünlü gelir kuralına göre “ı,i” düz ünlülerine de geçebilir.

Örnek : böy-le-si-ni, oy-ma-cı-lık

- Türkçe sözcüklerin öncelikle büyük ünlü uyumuna uyması gerekir. Büyük ünlü uyumuna uymadığı halde küçük ünlü uyumuna uyan sözcükler Türkçe sözcük olmaz.

Örnek : misafir, tasvir, kalem

- Büyük ünlü uyumuna uymayan “-ki” eki, yuvarlaşarak küçük ünlü uyumuna uyar.

Örnek : dünkü, bugünkü

UYARI : İki heceli olup orta hecelerinde “b,m,v” ünsüzleri bulunan kimi Türkçe sözcükler, bu ünsüzlerin yuvarlaklaştırıcı etkisiyle küçük ünlü uyumuna aykırı düşer. Örnek: Yağmur, çamur, kabuk, tavuk, kavun

Ünsüzler (Sessizler) : Tek başlarına söylenemeyen, ancak bir ünlünün yardımıyla söylenebilen seslere ünsüz denir. Türkçe’de 21 ünsüz vardır.

Ünsüz Harflerin Özellikleri :

- Türkçe’de normalden kalın ya da ince okunan bir ünsüz yoktur.

Örnek : rüzgar, kagir, lazım

- Yansımaların dışında Türkçe sözcüklerin başında “c,ğ,l,m,n,r,z” ünsüzleri bulunmaz.

- Türkçe sözcüklerde “j,f” ünsüzleri hiç kullanılmaz. Örnek : fare, jambon, jilet

- Türkçe sözcükler iki ünsüzle başlamaz. Örnek : krem, spor, tren, plak, trafik

- Bileşik sözcükler ve özel isimler dışında Türkçe sözcüklerde “n-b” sesleri yanyana gelmez.

Örnek : İstanbul, Safranbolu, Sonbahar, Ambar, Kumbara, Perşembe

Ünsüzler çıkarılırken ses tellerinde titreşimli olmalarına karşın, kimi ünsüzlerin çıkışında titreşim olmadığı görülür. Bu açıdan değerlendirildiğinde ünsüzler, sert ve yumuşak ünsüzler olmak üzere iki grupta incelenir.

Ünsüz Benzeşmesi Kuralı : Sert ünsüzlerin (f,s,t,k,ç,ş,h,p) biriyle biten sözcüklere c,d,g yumuşak ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirildiğinde, bu eklerin başındaki

C, Ç ‘ye D,T’ ye G,K’ ye dönüşür.

Ünsüz sertleşmesi kuralına aykırı yazımlar yazım yanlışı yaratır.

Ünsüz Yumuşaması (Değişimi) Kuralı : Bir sözcük p,ç,t,k sert ünsüzlerinden biriyle biterken, bu sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde, sert ünsüzler yumuşayarak;

p,b ‘ye – ç,c ‘ye – k,ğ ‘ye – t,d ‘ye dönüşür.

Örnek : Balık balığın

Kitap kitaba

Ağaç ağacı

Kağıt kağıdı

Türkçe’de Meydana Gelen Ses Olayları:

Ses Düşmesi : Kimi sözcüklerin çekimlenişinde veya türeyişinde, bir sesin düştüğü görülür.

a) Ünlü Düşmesi : İki heceli olan kimi sözcükler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerinde bulunan ünlüyü düşürürler. Buna orta hece düşmesi de denir.

Omuz um omzum oğul u oğlu

Kahır ol kahrol seyir et seyret

Ayır ıntı ayrıntı sıyır ık sıyrık

Yalın ız yalnız yanıl ış yanlış

b) Ünsüz Düşmesi : Bazı sözcükler, çeşitli etkilerle birleşirken sözcüğün sonundaki ünsüz harf düşebilir. Bu olaya ünsüz düşmesi adı verilir.

Yumuşak cık yumuşacık sıcak cık sıcacık

Yüksek l yüksel küçük l küçül

Rast gelmek rasgelmek ast teğmen asteğmen

Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda bir hece veya ses düşmesi meydana gelir.

Ses Türemesi : Sözcükler kimi eklerle birleşirken zaman zaman araya başka yeni sesler girer. Türkçe’de ses türemesi olayına fazla rastlanmaz.

Ses türemesi yaratan başıca durumlar;

a) Ünlüyle biten sözcüklere, ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde, Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan yana gelemeyeceği için bu ünlülerin arasına “y,ş,s,n” ünsüzlerinden uygun olan biri gelir. Bu ses türemesine kaynaştırma da denir. Örnek :

Oku-y-an okuyan

Baba-s-ı babası

Yedi-ş-er yedişer

Elma-n-ın elmanın

b) Yardımcı eylemle yapılan bileşik eylemlerde ad soylu sözcükte ses türemesi görülür.

Örnek : his etmek hissetmek

Red etmek reddetmek

Bu sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde sözcüklerde aynı türeme ortaya çıkar.

Örnek : Af-ı affı

Had-i haddi

c) Kimi sözcükler pekiştirilirken ses türemesi meydana gelir.

Örnek : Yalnız yap-a-yalnız

Sağlam sap-a-sağlam

Dar-a-cık daracık

Bir-i-cik biricik

Ses Daralması : “a,e” geniş ünlüsüyle biten sözcüklere “-yor” şimdiki zaman eki getirildiğinde, bu geniş ünlüler daralıp değişerek “ı,i,u,ü” olur.

Örnek : bekle-yor bekliyor

Oyna-yor oynuyor

“-ma,-me” olumsuzluk ekleri de “-yor” ekiyle birleştiğinde daralarak “-mı, -mi, -mu, -mü” olur.

Örnek : gelme-yor gelmiyor

Bakma-yor bakmıyor

Ulama : Ünsüz harfle biten sözcüğün son ünsüz harfinin kendisinden sonra gelen ve ünlü harfle başlayan sözcüğün ilk hecesiyle birleştirilerek okunmasıdır. Örnek :

Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç

Yazım Kuralları

“ile” Sözcüğünün Ek Olarak Yazımı: “ile” sözcüğü kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılırsa şu kurallara dikkat edilir :

A) Ünsüzle biten bir sözcüğe ile getirildiğinde başındaki ” i ” sesi düşer ve ünlü uyumuna uyar.

Örnek : Okulla ev arası yarım saat sürüyor. (okul + ile okulla)

Erzurum’a kadar trenle gittim. (tren + ile trenle)

B) Ünlüyle biten bir sözcüğe, ile getirildiğinde, başındaki ” i ” sesi ” y ” ye dönüşür, yine ünlü uyumuna uyar. Örnek : Buraya kendi ayağıyla geldi. (ayağı + ile ayağıyla)

Silgiyle kalem istedi benden. ( silgi + ile silgiyle)

“ki” nin Yazımı: “ki” eğer bağlaçsa;

A) Genel olarak iki cümleyi bağlama görevi yapar. Örnek:

Hava o kadar güzeldi ki kendimi hemen sokağa attım.

1. cümle 2. Cümle

Bir de baktım ki ortalıkta kimse kalmamış.

1. cümle 2. Cümle

B) Kişi ve işaret zamirlerinden sonra gelen “ki” de bağlaç olup ayrı yazılır. Örnek :

Ben ki, Bizler ki, Durum o ki

Kişi zamiri kişi zamiri işaret zamiri

C) Bazı bağlaçlarla birlikte kullanılmasına karşı, kalıplaşmış “ki” ayrı yazılır. Örnek :

Öyle ki, yeter ki, kaldı ki

UYARI : “ki”, eğer bağlaçsa daima ayrı bir sözcük olarak yazılır. Ayrıca kendinden önce gelen sözcüğün ünlülerine uyum gösterip “kı” olmaz.

Kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılan “ki” ler ise şunlardır :

A) “de” durum ekinden sonra gelip addan sıfat yapan “ki” : Örnek : evdeki hesap, kafamdaki plan, yoldaki insanlar

B) İlgi zamiri olan “ki” : Örnek : Seninki, sınıfınki, bizimki

C) Bazı bağlaçlarla kalıplaşan “ki” : Örnek : Oysaki, mademki, halbuki, sanki

D) Zaman bildiren sözcüklerden sonra gelen “ki” : Örnek : Dünkü, akşamki, az önceki

“de,da” Bağlacının Yazımı:

A) Genel olarak “dahi, bile” bağlaçlarıyla aynı anlamdadır. Bağlaç olup olmadığını anlamak için cümleden çıkarmayı deneriz. Cümleden çıkarıldığında, cümle yapısı bozulmazsa bağlaç olduğunu anlarız ve ayrı bir sözcük olarak yazarız. Örnek : Buraya kadar gelip de ona uğramamak olmaz.

Sen de çok oldun artık!

B) Bu bağlaç kendinden önce gelen sözcüğün ünlülerine kalınlık-incelik yönünden uyar. Örnek: Gençliğimizle birlikte umutlarımız da uçup gitti.

Onu gördüyse de görmezlikten geldi.

C) Kendinden önce gelen sözcük, sert ünsüzle bitse bile, bu bağlaç sertleşerek “te,ta” biçiminde yazılamaz. Yazılırsa yazım yanlışı ortaya çıkar. Örnek : Bu iş küçük te sen gözünde büyütüyorsun. (Yanlış)

Bu iş küçük de sen gözünde büyütüyorsun. (Doğru)

Bağlaç olan “de, da” ile, ad durum eki olan “-de, -da” karıştırılmamalıdır. “-de, -da” eğer ad ad durum ekiyse kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılır. Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı da yapısı da bozulur. Örnek : Bir süre sessizce yolda yürüdük.

Çiçeklerin kökünde bir hastalık var.

İki “de, da” üstüste gelirse birincisinin ad durum eki, ikincisinin bağlaç olduğu dikkate alınmalıdır.

Örnek : Telefon ettim evde de yokmuş.

“mi” Soru Edatının Yazımı:

A) “mi” soru edatı, cümleye soru anlamı katsa da katmasa da kendinden önce gelen sözcükten ayrı yazılır : Örnek : O da bizimle gelecek mi?

Gördün mü şimdi yaptığını!

Konuşmaya başladı mı susmaz.

B) “mi” soru edatı, ayrı yazılmasına karşın kendinden önce gelen sözcüğe, kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık yönünden uyum sağlar. Örnek : Okudun mu? Güzel mi? Akıllı mı?

C) “mi” soru edatından sonra gelen zaman ve kişi eklentileri soru edatıyla bitişik yazılır. Örnek : Onunla sık sık görüşüyor musunuz?

Olanları bilir miydi de?

Tarihlerin Yazımı:

A) Gün ve ay adları, yanlarında rakam olmadan yazıldığında, küçük harfle başlar. Örnek : Oğlum aralık ayının soğuk bir gününde doğdu.

Önümüzdeki hafta, salı günü onu görmeye gidelim.

B) Belirli bir tarihi gösteren ay ve gün adları her yerde büyük harfle başlar. Örnek : 1986′nın Mart ayında başladı göreve.

Cumhuriyet 29 Ekim 1923 ‘te ilan edildi.

C) Gün ve ay bildiren tarihler şu şekilde yazılabilir : Örnek : 4 Aralık 1996

2.12.1996

4/12/1996

İkilemelerin Yazımı: İkilemeler daima ayrı yazılır ve ikilemeyi oluşturan sözcüklerin arasına hiçbir noktalama işareti konulmaz. Örnek : Soruları düşüne düşüne çözmelisin. (Doğru)

Yavaş, yavaş yerinden doğruldu. (Yanlış)

Pekiştirmelerin Yazımı: Sıfatların başına gelerek onların anlamlarını pekiştirmeye yarayan ön ekler, daima sıfata bitişik yazılır. Örnek : Bembeyaz örtü (Doğru)

Yapa yalnız adam (Yanlış)

Sayıların Yazımı: Sayıların rakamlarla gösterilmesi ya da yazıyla yazılmasına ilişkin başlıca kurallar şunlardır :

A) Herhangi bir anlatım türünde (roman, öykü, deneme, mektup) kesinlik anlamı önem taşımayan sayılar, yazıyla gösterilir. Örnek :

Bu kitabı yazalı beş yıl oldu.

Bahçede dört beş çocuk oynuyordu.

B) Kesinlik anlamı önem kazanan konularda, bilimsel yazılarda sayılar rakamla gösterilir.

Marmaris’te 2000 hektar orman yandı.

Baktım, termometre 30 dereceyi gösteriyordu.

C) Çok sıfırlı sayıların ana sayılardan sonraki basamakları yazı ile gösterilebilir . Örnek : 13 milyar, 20 trilyon

UYARI : Çek ve senetlerde sayı basamakları bitişik yazılır.

Kısaltmaların Yazımı:

A) Tek heceli sözcükler, ilk harfleri alınarak kısaltılır. Kısaltmanın sonuna nokta konur :

Sözcük kısaltılmış şekli

Zarf z.

Test t.

B) Çok heceli sözcükler, genellikle baştan iki ya da üç harf alınarak kısaltılır : örnek :

Sözcük kısaltılmış şekli

Cadde cad.

Doçent doç.

Bölük bl.

C) Özel adlar genellikle her sözcüğün ilk harfi alınarak kısaltılır. Kısaltmada harfler arasına nokta konmaz : Örnek :

Özel Ad Kısaltılmış şekli

Posta Telefon Telgraf PTT

Devlet Malzeme Ofisi DMO

D) Özel adların kısaltmalarına getirilen ekler, kesme işaretiyle ayrılır : Örnek :

Doğru Yanlış

TV’de TV’da

DMO’ya DMO’ne

ODTÜ’ye ODTÜ’ne

Bileşik Sözcüklerin Yazımı:

A) Kurallı (özel) bileşik eylemler daima bitişik yazılır : Örnek : Gidedur (mak), bakıver (mek), öleyaz (mak)

B) Yardımcı eylemlerle kurulan bileşik eylemlerde :

- Birleştirme sırasında ad soylu sözcükte herhangi bir ses düşmesi veya ses türemesi olmuyorsa ayrı yazılır : Örnek : Terk et(mek), pişman ol(mak)

- Birleştirme sırasında ad soylu sözcükte bir ses düşmesi ya da ses türemesi meydana gelirse bitişik yazılır. Örnek : seyir- seyret(mek), kahır- kahrol(mak), his-hisset(mek)

C) İki ya da daha çok sözcükten oluşmuş yerleşim merkezi adları bitişik yazılır : Örnek : Bahçelievler, Sivrihisar, Çanakkale

D) Bir heceli sözcüklerin başına geldiği bileşik sözcükler bitişik yazılır : Örnek : İlkbahar, Akdeniz, Önsöz, İlknur

E) Sıfat ya da ad tamlaması biçiminde oluşmuş ve öylece kalıplaşmış olan bileşik sözcükler bitişik yazılır : Örnek : Sivrisinek, Atakule, Topkapı, Beşevler

Deyimlerin Yazımı: Deyimler kaç sözcükten oluşursa oluşsun, deyimi oluşturan her sözcük ayrı yazılır. Örnek : Son günlerde bu şarkıyı diline doladı.

Bütün gece gözüme uyku girmedi.

Çok titizdir, her şeyde ince eleyip sık dokur.

Vurdumduymaz, kabadayı, çıtkırıldım.

Ünlüyle Biten Eylemlerin Yazımı: “a” ya da “e” geniş ünlüsüyle biten eylem kök ya da gövdelerine gene bu geniş ünlülerle başlayan herhangi bir ek getirildiğinde bu geniş ünlülerde herhangi bir ses daralması olmaz. Örnek :

Yanlış Doğru

Gelmiyen gelmeyen

Bilmiyerek bilmeyerek

Anlamıyan anlamayan

Kesme işaretinin Kullanımı:

A) Özel adlara gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır : Örnek : Hikmet’ten, Yardım Sevenler Derneği’ne

B) Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmada kullanılır. Örnek : TRT’ye, TMO’nun, ODTÜ’den

C) Sayılardan sonra gelen ekleri ayırmada kullanılır : Örnek : 1963′ten, 3′ün katları, 5′inci kat

D) Özel adlara gelen ve adlara aile anlamı katan “-ler” çoğul eki, kesme işaretiyle ayrılmaz. Özel adlara gelen “ve benzerleri” anlamı katan “-ler” çoğul eki kesme işaretiyle ayrılır : Akşam Ayşeler bize gelecek. (aile anlamında)

Bu topraklar daha nice Atatürk’ler yetiştirir. (ve benzeri anlamında)

E) Özel adlara gelen yapım ekleri kesme işareti ile ayrılmaz. Örnek : Urfalı, Çince, Türklük

F) Özel adlara gelen yapım eklerinden sonra eklenen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz.

Adıyamanlılar, Fransızcadan, Atatürkçülerden

Büyük Harflerin Kullanımı:

A) Her cümlenin ilk harfi büyük yazılır. Örnek : Ona her konuda yardımcı olduk. Ülkemizde yedi bölge vardır.

B) Şiirde her dizenin ilk harfi büyük olur : Örnek :

Bu şehirden gidiyorum

Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi

C) Yazı başlıklarının her sözcüğü büyük olur : Örnek : Sıfatların Genel Özellikleri

Ziraatte Yeni Buluşlar

D) Belli bir tarihi gösteren ay ve gün adları büyük harfle başlar : Örnek : 17 Mayıs, 1997, Salı

E) Bütün özel adlar büyük harfle başlar. Başlıca özel adlar şunlardır:

Kişi ad ve soyadları. Örnek : Kemal Cantürk

Hayvanlara verilen adlar. Örnek : Tekir, Karabaş

Ulus, din, mezhep, tarikat adları. Örnek : Araplar, İslamiyet, Alevilik

Ülke adları. Örnek : İspanya, Fransa

İl,ilçe,kasaba ve köy adları. Örnek : Manisa, Ayvalık, Gölcük

Bulvar, cadde ve sokak adları. Örnek : Atatürk Bulvarı, Çiğdem Mahallesi

Kıta, bölge, okyanus, deniz, göl, ırmak, dağ, ova ve orman adları. Örnek : Avrupa, Van Gölü

Özel bir ada bağlı olarak kullanılan yön adları. Örnek : Doğu Karadeniz, İç Anadolu

Kurum, kuruluş, dernek, makam ve işyeri adları. Örnek : Türk Tarih Kurumu, İş Bankası

Yapı, yapıt ve ören adları. Örnek : Ankara Kalesi, İnce Minare

Kitap, Dergi, Gazete, Yasa adları. Örnek : Nokta, Yeni Yüzyıl, Medeni Kanun

Bütün dil adları. Örnek : İngilizce, Farsça, Almanca

Bir özel ada bağlı olarak kullanılan ünvan ve takma adlar. Örnek :İnce Memet, Uzun Hasan

Tüm gezegen adları. Örnek : Merkür, Venüs, Mars

Özel adlardan türeyen sözcükler. Örnek : Türkçülük, Adıyamanlı, Kemalizm

UYARI : Dünya, Güneş ve Ay sözcükleri, gezegen anlamıyla (coğrafi terim) kullanılırsa büyük harfle, mecaz anlamda kullanılırsa küçük harfle başlar.

Dünya Güneş’in uydusudur, Ay da Dünya’nın

Başımda dünya kadar iş var.

Pencereden içeri güneş girdi.

İsimler (Adlar)

AD : Varlıkların ve kavramların dilde var olan karşılığına, sözcük türü yönünden ad denir.

Anlamlarına Göre Adlar :

Varlıklara Verilişlerine Göre Adlar :

Özel Adlar : Bir tek varlığı gösteren, bir tek varlığa verilmiş adlardır.

Örnek : Mustafa Kemal Atatürk, Asya, Türkiye, Ankara, Kızılay, Merkür, Akdeniz, Türk Tarih Kurumu, Türkçe vb.

Tür Adları (Cins İsimleri) : Aynı türden olan varlıkların tümünü birden gösteren adlardır. Vücut parçaları ve organ adları, akrabalık dalları, tüm hayvan ve bitki adları, tüm araç ve gereç adları tür adlarını oluşturur.

Örnek : Gövde, teyze, yılan, elma, kalem, süpürge vb.

Tür Adlarının Özellikleri : Bir tür adı, genel anlamda kullanıldığında, o türü oluşturan varlıkların tamamını anlatır. Örnek : Balık suda yaşar. Tüm balıkları gösterir.

Kitap en yakın arkadaştır. Tüm kitapları gösterir.

Bir tür adı, bazen o türün yalnızca bir ya da birkaç bireyini göstermede kullanılır. Örnek :

Kuş durmadan çırpınıyordu. Bir tek kuşu gösterir.

Kitap, savaş yıllarını anlatıyor. Bir tek kitabı gösterir.

Varlıkların Sayılarına Göre Adlar :

Tekil Adlar : Biçimce çoğullanmamış, “-lar, -ler” eki almamış adlardır. Örnek :

Çiçek, bardak, toka, çocuk vb.

Çoğul Adlar : Aynı türden olan birden çok varlığı gösteren adlar, “-ler, -lar” çoğul ekiyel çoğullanır. Örnek : insanlar, evler, halılar, aylar, geceler vb.

Topluluk Adları : Biçimce tekil oldukları halde anlamca çoğul olan adlardır. Örnek :

Orman, ordu, sürü, bölük, millet, aile, takım, grup vb.

UYARI : Tür adları (ağaç, çocuk, insan) o türe ait olanları tek tek düşündürürken; topluluk adları (orman, bölük, kurul) o türe ait olanların tümünü bir grup olarak düşündürür.

Topluluk adları biçimce tekil adlardır. Ancak (-lar, -ler) çoğul ekiyle çoğullanabilir. Örnek :

Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri …!

Toplumlar kendi kültürlerini kendileri yaratır.

Kimi tür adları mecaz-ı mürsel yoluyla topluluk adı olabilir. Örnek :

Bütün sınıf, bu duruma üzüldü. (Sınıfın içindeki öğrenciler)

Meclis konuyu görüşüyor. (Meclisin içindeki Milletvekilleri)

Varlıkların Oluşlarına Göre Adlar :

Somut Adlar : Beş duyu organından en az biriyle algılanabilen varlık ve nesneleri gösteren adlardır. Örnek : Ses, hava, ışık, koku, su, rüzgar, vb.

Soyut Adlar : Beş duyudan hiçbiriyle algılanamayan adlardır. Örnek : cesaret, düşünce, sevinç, umut, özgürlük vb.

İş ve Eylem Gösteren Adlar : Eylem tabanlarından “-mek, -me, -iş” ekleriyle türeyen adlardır. Örnek : yürümek, bakmak, soruşturma, bakış, anlayış vb.

UYARI : Eylem adları bazı durumlarda sıfat olarak kullanılabilir. Örnek : yapma bebek, takma diş

Bazı kullanımlarda eylem adları, eylem anlamını yitirerek doğrudan ad olarak kullanılır. Örnek :

Değişik bir yemek yapmış, annesi.

Şimdi, bir dondurma olsa da yesek.

Ad Tamlamaları : En az iki adın, aralarında anlam bağlantısı kurarak oluşturduğu, bir nesnenin parçası olduğunu ya da bir nesnenin başka bir nesneyle tamamlandığını gösteren ad takımıdır. Ad tamlamalarında kullanılan tamamlayıcı öğeye tamlayan, birinci nesnenin parçası durumunda olan ikinci öğeye ise tamlanan denir. Örnek :

Denizin sesi bir melodi gibi geliyordu kulağıma.

Kış ayları burada oldukça ılıman geçiyor.

Ona hediye olarak yün gömlek aldım.

Ad Tamlamasıyla İlgili Bilgiler :

ü Ad tamlamalarında birinci sözcük, tamlayan; ikinci sözcük tamlanan adını alır. Örnek :

Tamlayan Tamlanan

Çocuklar-ın ses-i

Küf koku-s-u

Ahşap ev

ü Tamlayanın kişi zamiri (ben, sen, o, biz, siz, onlar) olduğu tamlamalara “zamir tamlaması” da denir ve tamlama ekleri değişir. Örnek :

Tamlayan Tamlanan

Ben-im kitab-ım

Sen-in düşünce-n

Biz-im evi-miz

Siz-in fikri-niz

ü Ünlüyle biten sözcüklere tamlayan eki getirildiğinde araya “n”; tamlanan eki getirildiğinde araya “s” kaynaştırma ünsüzü gelir. Örnek : elmanın yarısı

ü Ad tamlamalarında, asıl üzerinde durulan ve vurgulanan öğe tamlanandır. Sözgelimi; kapının kolu tamlamasında üzerinde durulan kavram koldur.

UYARI : “su ve ne” sözcüklerine “-ın, -in, -un, -ün” tamlayan eki getirildiğinde araya “n” değil “y” kaynaştırma ünsüzü girer. Örnek : suyun hızı neyin sesi

Ad Tamlaması Türleri

Belirtili Ad Tamlaması : Hem tamlayan hem de tamlanan eki almış olan ad tamlamalarıdır. Örnek :

Tamlayan Eki Tamlanan Eki

-ın, -in, -un, -ün -ı, -i, -u, -ü

Saat-in cam-ı

Su-y-un güc-ü

Felsefe-n-in sorunlar-ı

Belirtili Ad Tamlamasının Özellikleri :

ü Tamlayanla tamlanan arasına başka sözcük ya da sözcük grupları girebilir.

Örnek : Çocuğun sabaha kadar süren ağlaması.

ü Tamlayanla tamlananın yeri değişebilir.

Örnek : Vurur, deryalara ışığı adaların.

ü Tamlayan ya da tamlanan birden çok kullanılabilir.

Örnek : Çocukluğumun acıları, sevinçleri, umutları.

Annemin, babamın ve kardeşimin özlemi.

ü Tamlayan ya da tamlanana bağlı bir sıfat kullanılabilir.

Örnek : Yeşil gömleğin düğmeleri.

Çocuğun sarı saçları.

ü Kişi ve işaret zamirleri belirtili ad tamlamalarında yalnızca tamlayan sözcük olarak kullanılır. Örnek : Senin araban

Bunun cezası

ü Ad eylemler (mastarlar) hem tamlayan hem de tamlanan olur. Örnek :

Okumanın yararları

Çocuğun yürüyüşü

ü Kimi durumlarda tamlayan ekinin yerini “-den, (-dan)” durum eki tutar. Örnek :

Çocuklardan birkaçı

Aşağıdakilerden hangisi

ü Kimi durumlarda tamlayan ya da tamlanan sözcük düşer. Bu durumlarda ad tamlaması özelliği ortadan kalkar. Örnek :

Umutları suya düştü. Onun umutları

Ev, onlarınmış. Onların eviymiş.

ü Bir belirtili ad tamlaması bir başka adı niteleyecek şekilde kullanılırsa, bir sıfat tamlamasının tamlayanı olur. Örnek : Anasının gözü adam

Sıfat Ad

Gözümün bebeği oğlum

Sıfat Ad

Belirtisiz Ad Tamlaması : Tamlayan sözcüğün ek almadığı tamlamalardır. Tamlayan, ek almadığı için belirsizlik ve genelleme anlamı taşır. Örnek :

Tamlayan Eki Tamlanan Eki

¾ -ı, -i, -u, -ü

Fındık kurt-u

Akrep yuva-s-ı

Fizik güc-ü

Belirtisiz Ad Tamlamasının Özellikleri :

ü Tamlayan, tamlananın niteliğini gösterir. Örnek: Anne sevgisi, kan kırmızısı

ü Tamlayan, tamlananın ne ile ilgili olduğunu gösterir.

Örnek : Sel felaketi, uçak bileti

ü Tamlayan, tamlananın neden yapıldığını gösterir.

Örnek : Portakal suyu, tütün kolonyası

ü Tamlayan tamlananın neye benzediğini gösterir.

Örnek :p armak üzümü, sigara böreği

ü Tamlayan, tamlananın nedenini bildirir.

Örnek : Matematik korkusu, sınav stresi

ü Bir şeyin yapıldığını ya da bulunduğu yeri gösterir.

Örnek : Kıyı lokantası, uzay istasyonu

ü Tamlayan tamlananın yapıldığı aracı belirtir.

Örnek : Söz sanatı, makine örgüsü

ü Tamlayan, tamlananın ortaya çıktığı yeri belirtir.

Örnek : Amaysa elması, Maraş dondurması

ü Kişi adları tamlayan olduğunda o kişilere ilişkin yapıt, buluş gibi kavramları belirtir.

Örnek : Naima tarihi, Newton Kanunu

Takısız Ad Tamlaması : Hem tamlayanın hem de tamlananın takı almadığı bir ad tamlamasıdır.

Örnek : Tamlayan Tamlanan

Yün ceket

Taş duvar

Cam kavanoz

Altın bilezik

Takısız Ad Tamlamasının Özellikleri :

ü Takısız ad tamlamasının kuruluşunda, en önemli özellik, birinci adın ikincisinin neyden yapıldığını göstermesidir. Örnek : Gümüş kolye, kot pantolon, deri mont…

ü Birinci ad, mecaz anlamda kullanılıp, mecazlı bir biçimde ikincinin neye benzediğini gösteriyorsa, yine takısız ad tamlaması oluşur.

Örnek : Selvi boy, tunç bilek, taş kafa

ü Takısız ad tamlamalarında tamlayana “-den / -dan” eki gelebilir.

Örnek : Tahtadan köprü, yünden yorgan…

Zincirleme Ad Tamlaması : İki ya da daha çok ad tamlamasının iç içe kullanıldığı bri tamlama çeşididir. Zincirleme ad tamlamasında, tamlayan ya da tamlanan kendi içinde bir ad tamlaması oluşturur. Sözgelimi tamlayan bir ad tamlaması olabilir. Örnek :

A k ş a m s a a t l e r i n i n s e r i n l i ğ i.

Belirtisiz Ad Tamlaması Belirtili Ad Tamlaması

Tamlanan bir ad tamlaması biçiminde olabilir. Örnek :

Ç o c u ğ u n d e r i ç a n t a s ı.

Takısız Ad Tamlaması

Belirtili Ad Tamlaması

Hem tamlayan hem de tamlanan ad tamlaması biçiminde olabilir : Örnek :

Belirtili Ad Tamlaması

İ s t a n b u l t i y a t r o l a r ı n ı n b u n a l ı m y ı l l a r ı.

Belirtisiz Ad Tamlaması Belirtisiz Ad Tamlaması

Karma Tamlama : Tamlayan ya da tamlananı niteleyen bir sıfat veya sıfat grubunun kullanıldığı bir tamlama türüdür. Örnek :

Belirtili Ad Tamlaması

A d a m ı n i r i , s a r ı , ç a r p ı k d i ş l e r i.

Sıfat Grubu .

Tamlayan Tamlanan .

Karma Tamlama

Görevlerine Göre Adlar :

ü Adlar, yalın durumda kullanıldığında, cümle içinde özne veya belirtisiz nesne görevinde bulunur. Örnek : Öğretmen başarılı öğrencilere hediye dağıttı.

Özne Belirtisiz Nesne

ü Adlar, belirtme durumuyla çekimlendiğinde belirtili nesne görevi yapar. Örnek :

Tabloları duvara astık.

Belirtili Nesne

ü Yönelme, bulunma, ayrılma (-e, de, -den) durumunda olan adlar cümlede dolaylı tümleç görevi yapar. Örnek : Pencereden dışarıya bakıyor, dışarıda olanları seyrediyordu.

Dol. Tümleç Dol. Tümleç Dol. Tümleç

ü Ek-eylem (ek fiil) alan adlar, yüklem görevinde bulunur. Örnek :

Beni soran Ayşe’ymiş.

Yüklem

Yapılarına Göre Adlar : Adlar, yapıları yönünden üçe ayrılır :

ü Basit Adlar : Herhangi bir yapım eki almamış, ya da başka bir sözcükle birleşerek yeni anlamda bileşik bir sözcük oluşturmamış adlardır. Örnek : taş, balık, sopa vb.

ü Türemiş Adlar : Eylem ya da ad köküne bir yapım eki getirilerek yeni bir anlam kazanan ve gövde durumuna geçen adlardır. Örnek : sor-gu, ört-ü, seç-enek vb.

ü Birleşik Adlar : Birden çok sözcüğün birleşerek yeni bir biçim ve anlam kazanması yoluyla oluşan adlardır. Örnek : bilgisayar, külbastı, aslanağzı vb.

Adların Diğer Özellikleri :

ü Adlar, anlamları yönünden şöyle incelenebilir :

a) Kesin anlamlı adlar : Anlamı bilimsel bir tanımla kesinleşen adlardır.

Örnek : üçgen, sayı, şiir vb.

b) Adların bazıları kendi anlamını, işlevini yansıtır. Örnek : tarak, kazma süpürge vb.

c) Adların bir bölümü, sözcük anlamını düşündürmez.

Örnek : koltuk, havlu, elbise, tencere vb.

ü Adlar, “-cik, -ce, -cek,-cağız” gibi ekleri alır. Bu ekler, eklendiği ada, şu anlamı katar.

a) –cik eki getirildiği ada küçültme, sevgi ve acıma anlamları katar. Örnek :

Soru kitapçıkları dağıtıldı. Küçültme anlamı

Kapıyı güler yüzlü ninecik açtı. Sevgi

Kedicik bütün gece dışarıda kalmış. Acıma

b) “-ce” eki getirildiği ada, görelik, karşılaştırma, abartma, uygun ve yakışır olma anlamları katar. Örnek :

Gönlümce bir tatil yapamadım. Görelik

Akılca üstün biriydi. Karşılaştırma.

Yüzlerce sivrisinek beni ısırdı. Abartma.

Bize dostça davrandı. Uygun, yakışır olma.

c) –“-cağız” ve “-cek” eki, eklendiği ada acıma anlamı katar.

Örnek : adamcağız, yavrucak
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Sıfatlar (Ön Adlar) :

Sıfat : Adların önüne gelerek onları çeşitli yönlerden niteleyen ya da belirten sözlerdir. Örnek :

İyi insan, üç çocuk, bulanık su, bazı kitaplar, hangi ev

Örneklerde de görüldüğü gibi sıfatlar, bir adın önüne gelerek onu niteleyen, belirten onları çeşitli yönlerden gösterip sınırlayan bir sözcük çeşididir. Bir sözcüğün sıfat görevi kazanabilmesi için mutlaka bir adın ya da zamirin önüne gelerek onu nitelemesi ya da belirtmesi gerekir.

Görevlerine Göre Sıfatlar :

Niteleme Sıfatları : Bir adın önüne gelerek onu durum, renk ve biçim yönünden gösteren onu çeşitli özellikleriyle belirleyen bir sıfat çeşididir. Örnek :

mavi gömlek, siyah pantolon, gri bulutlar (renk)

çalışkan öğrenci, yaşlı adam, solgun yüzler (durum)

uzun boy, dar giysi, geniş salon (biçim)

Belirtme Sıfatları : Adların önüne gelerek onları işaret, belgisizlik, soru ve sayı yönünden gösterip belirten bir sıfat çeşididir. Belirtme sıfatları, adları belirtmedeki farklılıklarına göre kendi içinde dört ana gruba ayrılarak incelenir :

İşaret Sıfatları : Adları işaret yoluyla gösterip belirten bir sıfat çeşididir. Örnek : bu ev, şu sokak, o yıllar, öteki kapı, diğer elbise, beriki adam

İşaret Sıfatlarının Özellikleri :

ü İşaret sözcükleri, bir adın önüne gelerek onları işaret yoluyla gösterirse, işaret sıfatı; bir adın yerini tutacak biçimde kullanılırsa, işaret zamiri olur. Örnek :

O kitabı ben de okudum.

İşaret Sıfatı

Onu, ben de okudum.

İşaret Zamiri

ü “İşte” sözcüğü doğrudan işaret sıfatı olarak kullanılabileceği gibi bir işaret sıfatının başına gelerek onun anlamını pekiştirebilir. Örnek : İşte Halep, işte arşın. İşaret sıfatı.

İşte bu adam. İşaret sıfatının anlamını pekiştirir.

Belgisiz Sıfatlar : Bir adın önüne gelerek onu sayı, ölçü, miktar ve özne yönünden tam ve kesin olarak değil de aşağı yukarı, belli belirsiz bir biçimde gösteren sıfat çeşididir. Örnek : Birkaç soruma cevap veremedi.

Birçok sorunum var, hangisini çözeceksin?

Kimi insan, artık böyle düşünmüyor.

Bütün çocuklar güzeldir.

Fazla mal göz çıkarmaz.

Öğretmen, her insana güvenilmeyeceğini söyledi.

Belgisiz Sıfatların Özellikleri :

ü “Her, birkaç, hiçbir, herhangi, bir, biraz” gibi belgisiz sözcüklerinden sonra gelen adlar çoğul eki almadan kullanılır. Örnek : Her insan böyle düşünmez.

Birkaç kitap okumakla adam olunmaz.

ü “Bütün, kimi, bazı” belgisiz sözcüklerinden sonra gelen adlar tekil de çoğul da kullanılabilir. Örnek : Bütün ağaçlar çiçek açtı.

Kimi kitaplar işe yaramaz.

Bazı çocuk ders çalışmayı sevmez.

ü “Bir” sözcüğü, bir adın önüne gelerek ona “herhangi bir” sözcüğünün anlamını katarsa “bir” sözcüğü belgisiz sıfattır; “tek” anlamını katarsa, sayı sıfatı olur. Örnek: Bir bayram onu ziyaret edelim. Belgisiz sıfat

Testte yalnızca bir soruyu çözememiş. Sayı sıfatı

Soru Sıfatları : Bir adın önüne gelerek onu soru yoluyla gösterip belirten, bir sıfat çeşididir. Soru sıfatları, adların özelliklerini, sayısını, yeriyle ilgili açıklamaları soru yoluyla gösteren bir sıfat çeşididir. Örnek : Nasıl bir ev istiyormuş?

Soru Sıfatı

Sınıfta kaç öğrenci vardı?

Soru Sıfatı

Oraya hangi yoldan gidilir.

Soru Sıfatı

Asansör kaçıncı kata çıktı?

Soru Sıfatı

Babası ne yapıyormuş?

Soru Sıfatı

Soru Sıfatlarının Özellikleri :

ü Soru sözcükleri, bir adın önüne gelerek, onu soru yoluyla belirtirse soru sıfatı; bir adın yerini tutacak şekilde kullanılırsa soru zamiri; bir eylemin önüne gelip, onun anlamını pekiştirip sınırlarsa soru zarfı olur. Örnek :

Çocuk ne işle uğraşıyor. Soru sıfatı

Çarşıdan sana ne alayım? Soru zamiri

Buralarda ne dolaşıp duruyorsun. Soru zarfı.

ü Soru sıfatları, her zaman cümleye soru anlamı vermez. Örnek :

Hangi okula gidiyormuş? Soru anlamı verir.

Hangi okula gittiğini bilmiyorum. Soru anlamı vermez.

Sayı Sıfatları : Sayı adlarıyla sayı adlarından “-inci, -ar(-er), -ız(-iz)” ekleriyle türemiş sözcükler bir adın önüne gelerek, o adı, sayı yönünden gösterip belirtirse, sayı sıfatı olur. Ayrıca, “ilk” ve “son” sözcükleri sıralama bildirdiği için adların önünde yer almaları halinde sayı sıfatı olur. Sayı sözcükleri, aslında bir addır. Bunlar, bir adın önüne gelerek kullanılırsa, sıfat olma özelliği kazanır. Örnek : İki, bir doğal sayıdır.

Ad

İki kişi yolda önünü kesmiş. Sıfat Ad

Sayı sıfatları, görevleri yönünden beşe ayrılır :

Asıl sayı sıfatları : Adların sayısını gösterir. Örnek : beş kalem, üç çocuk, bin lira

Sıra sayı sıfatları : Sayı sözcüklerine ”-inci” eki getirilerek onlara sıra anlamının verilmesidir. Örnek : dördüncü kat, üçüncü sokak, ikinci sınıf

Üleştirme sayı sıfatları : Sayılara “-ar, -er” ekinin getirilmesiyle onlara paylaştırma ve eşitlik anlamı veren bir sıfat çeşididir. Örnek : ikişer elma, yüzer lira, birer elbise

Kesir sayı sıfatları : Adların kesir bildiren sayılarla gösterilmesidir. Örnek : yüzde elli kar, üçte bir hata, yüzde on şans

Topluluk sayı sıfatları : Sayı sözcüklerine “-ız, -iz” ekinin getirilmesiyle onlara topluluk anlamı veren bir sıfat çeşididir. Örnek : ikiz çocuklar, beşiz bebekler

Yapılarına Göre Sıfatlar : Sıfatlar yapıları yönünden üçe ayrılır:

ü Basit Sıfatlar : Kök durumunda olan sıfatlardır. Örnek : iki sandal, eski yüzler, bu ev

ü Türemiş Sıfatlar : Ad ya da eylem tabanlarına çeşitli yapım eklerinin getirilmesi ile oluşan sıfatlardır. Örnek : bulanık su, bitkin yüzler, kapıdaki nöbetçi, susuz yaz

ü Bileşik Sıfatlar : Birden çok sözcüğün, birleşmesinden oluşan sıfatlara yapıları yönünden bileşik sıfat denir. Bileşik sıfatlar iki grupta incelenir.

Ø Kaynaşmış Bileşik Sıfatlar : Anlam olarak bir tek kavramı gösterdiği için biçimce bileşik yazılan sıfatlardır. Örnek : yalın-ayak çocuklar, boş-boğaz kadınlar

Ø Kurallı Bileşik Sıfatlar : Biçimsel olarak ayrı yazılmalarına karşın belli bir kurala bağlı olarak anlamca kaynaşmış olan sıfatlardır.

Kurallı bileşik sıfatlar genel olarak şu yollarla yapılır :

Bir sıfat tamlamasında tamlanan durumundaki ada “-lı, -li” ekinin getirilmesiyle : Örnek :

Sıfat tamlaması sıfat tamlaması

Büyük kapı-lı ev güzel göz-lü kız

Sıfat Ad Sıfat Ad

Sayı sıfatlarıyla kurulan sıfat tamlamalarında tamlanan durumundaki ada - lı, -lik ekinin getirilmesiyle: Örnek : Sıfat tamlaması Sıfat tamlaması

On yıl-lık bekleyiş iki ay-lık süre

Sıfat Ad Sıfat Ad

Bir takısız ad tamlamasında, tamlayan durumundaki ada “-lı, -li” ekinin getirilmesiyle : Örnek : Takısız ad tamlaması Takısız ad tamlaması

Mermer sütun-lu saray deri mont-lu çocuk

Sıfat Ad Sıfat Ad

Bir sıfat tamlamasında adla sıfatın yeri değiştirilerek ada üçüncü tekil kişi iyelik eki (-i, -si) getirmesiyle : Örnek : yıkık duvar duvarı yıkık ev

Sıfat tamlaması

Kırık cam camı kırık pencere

Sıfat tamlaması

Ayrılma (-den) durum eki almış bir addan sonra kullanılan ad eylemler birleşik sıfat oluşturur. Örnek : baba-dan kalma ev

Sıfat Ad

Ana-dan doğma sakat

Sıfat Ad

Sıfatlarla İlgili Özellikler :

San (Unvan) Sıfatları : İnsan adlarıyla birlikte kullanılır. İnsanların rütbe, derece ve sosyal durumlarına göre onların adlarına eklenen saygı, tanıtma sözcükleridir. Kişi adlarının başında veya sonunda ya da hem başında hem de sonunda kullanılabilirler. Örnek : Bekir Sıtkı Bey

Damat Ferit Paşa

Doktor Ahmet Bey

Profesör İsmail Hakkı

Gazi Osman Paşa

Sıfatlarda Pekiştirme : Niteleme sıfatlarının anlamını güçlendirmek amacıyla onların pekiştirilmesidir. Niteleme sıfatları, iki şekilde pekiştirilir:

a) Niteleme sıfatındaki ilk ünlünün sonuna “m,p,r,s” ünsüzlerinden uygun olan birinin getirilmesi yoluyla:

Örnek : tertemiz ev, bembeyaz gömlek, upuzun boy, masmavi deniz

b) İkileme yoluyla :

Örnek : eğri büğrü yollar, pırıl pırıl su, irili ufaklı taşlar, sarı sarı liralar

Sıfatlarda Küçültme : Niteleme sıfatlarının sonuna “-cik, -cek, -ce, (-i)msi ve (-i)mtrak” eklerinden uygun olan birinin getirilmesiyle onların anlamlarında ve derecelerinde bir azalma ve daralmanın meydana gelmesidir. Örnek :

büyücek ev büyüğe yakın

kalınca kitap kalın gibi

yüksekçe tepe yükseğe yakın

acımsı biber acıya yakın

kızılımtrak hava kızıla yakın

Sıfat Tamlamaları : Sıfatların, adları nitelemesi veya belirtmesiyle oluşmuş söz gruplarına sıfat tamlaması denir. Tamlayan Tamlanan

Sıfat Ad

Sıfat tamlamalarında sıfat tamlayan olup önce, ad tamlanan olup sonra gelir.

Örnek : Tamlayan Tamlanan

Engin deniz

Sessiz sedasız ortam

İşe yaramaz eşyalar

Bazı insanlar

Bu fikir

Sıfat Tamlamalarının Özellikleri :

Ø Sıfat tamlamalarında, tamlayan ya da tamlanan birden çok kullanılabilir. Örnek :

Uzun boylu esmer çocuk

Tamlayan Tamlanan

Kırmızı elbise, ayakkabı ve çanta

Tamlayan Tamlanan

Ø Sıfatlar, bir ad tamlamasında tamlayan ya da tamlanan görevinde kullanılabilir.

Örnek : Sıfat tamlaması Sıfat tamlaması

Yeşil köşkün lambası çocuğun masmavi gözleri

Kareli yatak örtüsü

Sıfat Belirtisiz ad tamlaması

Bir yaz günü

Sıfat Belirtisiz ad tamlaması

Sıfatların Adlaşması : Bir niteleme veya sayı sıfatı, cümlede bir adın önüne gelmezse ya da çoğul, tamlama ve ad durum eklerinden biriyle çekimlenmiş olarak kullanılırsa, tür yönünden adlaşır. Bunlara adlaşmış sıfat denir. Örnek :

Yaşlı adam ayağa kalktı.

Sıfat Ad

Yaşlı ayağa kalktı.

Adlaşmış sıfat.

Umutsuz insanlar başarılı olamaz.

Sıfat Ad

Umutsuzlar, başarılı olamaz.

Adlaşmış Sıfat

Zamirler (Adıllar): Ad olmadıkları halde cümle içinde geçici olarak, bir adın yerini tutan ve bir adın gösterdiği bütün özellikleri gösteren sözcüklere veya eklere zamir (adıl) denir. Örnek :

Polis aniden yere düştü, onu gördün mü?

Ad Zamir

Anlamlarına Göre Zamirler :

Kişi Zamirleri : İnsan adlarının yerine kullanılan “ben, sen, o, biz, siz, onlar” ile kimi durumlarda insan adının yerine geçen “kendi” sözcükleridir. Örnek :

Olanlara ben de çok üzüldüm.

İsterseniz, bir de siz bakın.

Sabahtan uğradım ben bir güzele.

Güzel ağlatmadı, güldürdü beni.

Kişi Zamirinin Özellikleri :

ü “Kendi” kişi sözcüğü, cümlede bir insan adının yerine kullanılırsa yedinci bir kişi zamiri olur. Örnek : Bakalım kendisi ne diyor?

Bu konuda kendin karar vermelisin.

ü “Kendi” kişi zamiri, diğer kişi zamiriyle “ben kendim, sen kendin, o kendisi, biz kendimiz, siz kendiniz, onları kendileri” biçiminde kullanılırsa kişi zamirlerinin anlamını pekiştiren bir sözcük olur. Örnek : Ben geldim. Ben, kendim geldim.

O düşünmüş. O, kendisi düşünmüş.

ü “Kendi” kişi zamiri, ikilime biçiminde kullanılarak bir eylemi nitelerse, durum zarfı olur.

Örnek : Çocuk kendi kendine oynuyor. (Nasıl oynuyor?)

Durum Zarfı

Kadın kendi kendine söylendi. (Nasıl söylendi?)

Durum Zarfı

ü “Kendi” kişi sözcüğü, öznenin yaptığı işi gene özneye dönmesini sağlayarak cümleye dönüşlülük anlamı katar. Bu yüzden dönüşlülük zamiri adını da alır. Örnek :

Adam kendini yaktı.

Çocuk kendini asmış.

ü Kişi zamirleri, tamlamalarda, tamlayan olabilmelerine karşın, tamlanan olamazlar. Örnek :

Benim arkadaşım, senin isteklerin, onun gönlü.

Kendisinin sözleri, çocuğun kendisi.

ü “Ben” ve “sen” kişi sözcükleri, adın yönelme (-e) durumuyla çekimlendiğinde ses değişimine uğrayarak “bana” ve “sana” olur.

ü “O” sözcüğü insan dışındaki varlıkların yerine geçtiği zaman işaret zamiri olarak da kullanılabilir. Örnek : O bu işe çok kızacak. Kişi zamiri

O, dosyalanıp kaldırıldı. İşaret zamiri

UYARI : “O” kişi zamiri bir adı niteleyip işaret sıfatı olan sözcükle karıştırılmamalıdır.

“O” kişi zamirinden sonra virgül getirilmezse anlam karışıklığı meydana gelebilir.

İşaret Zamirleri : Adların yerini işaret ederek tutan sözcüklerdir. “Bu, şu, o” ve çoğul şekilleri olan “bunlar, şunlar, onlar” adın yerini işaret ederek tutarlarsa işaret zamiri olurlar.

Bu yakındaki bir ad. (Bunlar)

Şu, biraz uzaktaki bir ad. (Şunlar)

O, ise daha uzaktaki bir ad. (Onlar) gösterir ve onların yerini tutar. Örnek :

Bunu bir de babama soralım.

Şu, Fatih zamanından beri ayakta.

Onları, bana ver, şunları, sen al.

İşaret Zamirlerinin Özellikleri :

ü “O” ve “Onlar” sözcükleri kişi adının yerini tuttuklarında “kişi”, kişi dışında herhangi bir varlık ya da nesne adının yerini tuttuklarında “işaret” zamiri olurlar. Örnek :

O, kitabı beğenmediğini söyledi. Kişi zamiri.

O, sınıfın, duvarına asılacak. İşaret zamiri.

ü “Buna, şuna, ona, öteki, beriki, böyle, şöyle, öyle” sözcükleri de adın yerine kullanılarak işaret zamiri olur. Örnek : Burayı sen temizle. İşaret zamiri.

Gel de böylesine inan. İşaret zamiri.

Öteki, başını eğip dinledi. İşaret zamiri.

UYARI : İşaret zamirinden “bu, şu ve bunlar, şunlar” sözcükleri bir kişi adı yerine kullanılabilirler. Bu durum diğer işaret zamirleri için de geçerlidir. Örnek :

Bu, adam çağırdı. (Bu adam)

zamir Sıfat

Şu, insanlara kızıyor. (Şu insanlar)

Zamir sıfat

ü İşaret zamirleri belirtili ad tamlamalarında tamlayan ya da tamlanan olarak kullanılabilirler.

Örnek : Bunun acısı

Evin şurası

Öbürünün derdi.

İnsanın böylesi

ü İşaret sözcüklerinin yalın ve tekil şekilleri (bu, şu, o) işaret zamiri olup da cümlede bir adın önünde kullanılırsa araya mutlaka virgül (,) işareti konur. Aksi halde anlam karışıklığı ortaya çıkar. Örnek : Bu, kitabın önsözüne eklenecek.

İşaret zamiri

Bu kitabın önsözüne eklenecek.

İşaret zamiri

Belgisiz Zamirler : Bir adın yerini tuttukları halde, hangi adın yerini tuttukları tam olarak belli olmayan zamirlerdir. Adları sayı, ölçü miktar ve özne yönünden tam değil de belli belirsiz bir biçimde göstererek onların yerini tutarlar.

Belgisiz zamir olarak kullanılan başlıca sözcükler şunlardır : Kimisi, kimileri, kimi, biri, birisi, birileri, birkaçı, bazısı, bazıları, çoğu, birçoğu, birçokları, başkası, birazı, fazlası, bir kısmı, hepsi, kimse, tümü herkes, hepimiz gibi. Örnek : Kimsenin ahı kimsede kalmaz.

Çoğu gitti, azı kaldı. Birçoğu, bu durumdan habersiz.

Hepsine benden selam söyle. Kimi ağlarken kimi gülüyor.

Başkalarını değil, biraz da bizi düşün. İçlerinden birisi bana çok tanıdık geldi.

Belgisiz Zamirlerin Özellikleri :

ü Belgisiz zamirler belirtili ad tamlamalarında tamlayan ya da tamlanan olarak kullanılabilirler. Örnek : Birkaçının düşüncesi Çocukların birkaçı

ü Kişi ve işaret zamirlerinden bazıları ikileme oluşturacak biçimde kullanılırsa belgisiz zamir olur. Örnek : Onun bunun sözüne uyma Seni beni hiç dinler mi o?

ü “Şey” sözcüğü, belirsiz bir adın yerini tuttuğu için belgisiz zamirdir. Örnek :

Çarşıdan şey aldım. Şey sordu.

Soru Zamirleri : Adların yerini soru yoluyla tutan bir zamir çeşididir. Soru zamirleri sor sorarak adların yerine kullanılan sözcüklerdir denilebilir. Örnek :

Bu kitabı kim yırttı? (Ali yırttı.)

Senden ne istiyor? (Para istiyor.)

Dün akşam nereden geliyordun? (sinemadan)

Hangisini daha çok beğendin? (şunu)

Yolda kime rastlamış? (bir arkadaşına)

Soru Zamirlerinin Özellikleri :

ü Soru sözcükleri bir eylemin anlamını etkileyecek bir biçimde kullanılırsa, soru zarfı olur. (Ne, Nasıl?) Örnek : Buralarda ne dolaşıp duruyorsun? Niçin? Anlamında.

Bu havada buraya nasıl gelmiş? Ne şekilde anlamında

ü Soru zamirleri, bir belirtili ad tamlamasında tamlayan ya da tamlanan olarak kullanılabilir. Örnek : Kimlerin parası?

Çocukların hangisi?

Adamın nesi?

ü Bazı soru sözcükleri bir adın önüne gelerek onu soru yoluyla belirtirse, soru sıfatı olur. (hangi, kaç, ne, nasıl) Örnek :

Hangi okulu bitirmiş?

Soru sıfatı Ad

Bunlara kaç para verdiniz?

Soru Sıfatı Ad

Ne iş yapıyormuş?

Soru Sıfatı Ad

İlgi Zamiri : Bir belirtili ad tamlamasında tamlanan durumundaki ikinci adın yerini tutan “-ki” ekine ilgi zamiri denir. Örnek : Salonun duvarları temiz ama odalarınki kirli.

Odalarınki odaların duvarları

Benim kalemim seninkinden iyi yazıyor.

Seninki senin kalemin

İlgi Zamirinin Özellikleri :

ü İlgi zamiri, tamlamada tamlananın yerini tutar. Tamlanan tekrar yazılmak istendiğinde “-ki” atılabilir. Örnek : Bunun-ki daha canlı. Bu kazağın renkleri daha canlı.

ü İlgi zamiriyle, addan sıfat türeten “-ki” eki karıştırılmamalıdır. “-ki” eğer ilgi zamiriyse bağlandığı sözcük (-in, -im) tamlayan eklerinden sonra kullanılır. Addan sıfat yapan “-ki” ekinde böyle bir durum yoktur. Örnek :

Eğil salkım söğüt eğil, bu benimki sevda değil. Ben-im-ki

Çocuğunki daha mantıklı. Çocuk-un-ki

Evdeki hesap çarşıya uymaz. Ev-de-ki Addan – sıfat

Geceki yağmur ortalığı batırmış. Gece-ki türetir.

ü Bir adın sonuna gelerek, o varlığın sahibini, kime ait olduğunu gösteren (-im, -in, -i, -imiz, -iniz, -leri) iyelik eklerine iyelik zamiri denir. Örnek :

Kalemim (benim kalemim) kalemimiz (bizim kalemimiz)

Kalemin (senin kalemin) kaleminiz (sizin kaleminiz)

Kalemi (onun kalemi) kalemleri (onların kalemleri)

Yapılarına Göre Zamirler : Zamirler yapıları yönünden iki grupta incelenir.

ü Basit (Yalın) Zamirler : Hiç yapım eki almamış, kök durumunda olan ya da yalnızca çekim eki alan zamirlerdir. Örnek : ben, şunda, bazıları, kim, bizlerden, onun vb.

ü Bileşik Zamirler : İki sözcüğün birleşmesinden oluşan zamirlerdir. Örnek :

Birçoğu, kimse, birkaçı, herhangi biri vb.

UYARI : Yapım eki alarak türetilen zamirlerde vardır. Örnek : Bu – ra, şu -ra

Zamirlerin Görevleri : Zamirler, cümlede bir adın yerini tutan sözcük türü olduğu için cümlede bir ad gibi, özne, nesne, dolaylı tümleç ve yüklem görevinde kullanılabilirler.

Örnek : Seni buraya babam çağırdı.

Bu işin aslını bir de biz araştıralım.

Aradığımız ev şuradaymış.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Çatılarına Göre Eylemler :

Eylemlerin öznelerine ve nesnelerine göre gösterdikleri özelliklere, girdikleri biçime çatı denir.

Çatı, eylem kök ya da gövdelerine getirilen çatı ekleri dediğimiz eylemden eylem yapıp eklerine bağlı olarak oluşur.

UYARI : Çatı, yalnızca eylem cümleleri üzerinde yapılan bir incelemedir. Ad cümlelerinin çatısı olmaz.

ü Onda paranın yanında akılda vardı. ( Ad cümlesi çatısı olmaz.)

ü Karanlık çökmeden evine vardı. (Eylem cümlesidir.)

Çatı İki Bölümde İncelenir :

Nesne – Yüklem İlişkisi :

Nesne – Yüklem İlişkisi Yönünden Eylemler Dört Grupta İncelenir :

Geçişli Eylemler : Öznenin yaptığı işi, başka varlıklar üzerine geçirebilen, nesne alan eylemler geçişlidir.

Örnek : Çocuk, yazılı kağıdını dikkatlice inceledi.

Belirtili Nesne

Ona doğum günü için yün kazak aldık.

Belirtisiz Nesne

Geçişli eylemler, “Ne?, Neyi?, Kim?, Kimi?” sorunlarına yanıt veren eylemlerdir.

Örnek : Adam, elindeki ekmeği bir yabancıyla paylaştı. (Neyi paylaştı?)

Ahmet’in en küçük kardeşini yolda gördüm. (Kimi gördüm?)

Yemeğe tuz attım. (Ne attım?)

UYARI : Geçişli eylem, nesne alabilen eylemdir. Ama kimi durumlarda da cümlede nesne olmasa bile, o eylem geçişlilik özelliği gösterebilir. Örnek :

ü Saatlerce durakta bekledim (Neyi bekledim? Otobüsü; Kimi bekledim? Seni..)

ü Televizyonda Müzeyyen Senar söylüyordu. (Neyi söylüyordu? Şarkıyı…)

ü Tekrar tekrar okudum. (Neyi okudum? Romanı, öyküyü, şiiri…)

Geçişsiz Eylemler : Nesne almayan eylemler, geçişsizdir.

Örnek : Bütün gün tembel tembel oturduk. (Neyi, kimi oturduk? Nesne almaz.)

Yüklem

Yağmur bütün gece durmadan yağdı. (Neyi yağdı? Nesne almaz.)

Yüklem

Soğuktan hepimiz üşümüştük. (Neyi üşümüştük? Nesne almaz.)

Yüklem

UYARI : Kimi eylemler, cümledeki kullanıma göre geçişlilik veya geçişsizlik özelliği gösterir.

ü Bütün gün, çarşıda gezdik. (geçişsiz)

ü Turistler, şehirdeki müzeleri gezdiler. (geçişli)

Oldurgan Eylemler : Geçişsiz bir eyleme “-t, -r, -dır” eklerinden biri getirilerek geçişli yapılmasına oldurgan eylem denir. Örnek :

Geçişsiz Oldurgan

Uyu Uyu-t Çocuğu ben uyuttum.

Belirtili Nesne

Yat yat-ır Çocuğu erkenden yatırdım.

Belirtili Nesne

Gül gül-dür Çocuğu güldürdüm.

Belirtili Nesne

Ettirgen Eylemler : Geçişli bir eyleme “-t,-r, -dır” eklerinden biri getirilerek eylemin yeniden geçişli yapılmasına ettirgen eylem denir.

Ettirgen eylemde özne işi yapmaz, bir başkasına yaptırır. Örnek :

Geçişli Ettirgen

Yıka Yıka-t Arabayı yıkattım.

Belirtili Nesne

İç İç-ir Çocuklara süt içirdim.

Belirtisiz Nesne

Yaz Yaz-dır Askerdeki oğluna mektup yazdırdı.

Belirtisiz Nesne

UYARI : Oldurgan eylemler, ettirgen eylem durumuna getirilebilir. Ancak bu geçişli bir eylemin yeniden geçişli olması, birinci dereceden ettirgenlik meydana getirir.

Geçişsiz Oldurgan Ettirgen

Öl(mek) öl-dür(mek) öl-dür-t(mek)

Yat(mak) yat-ır(mak) yat-ır-t(mak)

Geçişli bir eyleme birden çok ettirgenlik eki getirildiğinde, geçişlilik derecesi artmış, katmerli ettirgenlik meydana gelmiş olur.

Geçişli Ettirgen Katmerli Ettirgen

Kır(mak) kır-dır(mak) kır-dır-t(mak)

Oku(mak) oku-t(mak) oku-t-tur(mak)

Bazı eylem köklerine oldurganlık ya da ettirgenlik eki getirildiğinde, kökte ses değişmesi meydana gelir.

Gel-ir ® getir. (l sesi, t’ye dönüşmüş)

Git-ir ® götür (i sesi, ö’ye dönüşmüş)

Özne – Yüklem İlişkisi :

Eylemler özneyle ilişkisi yönünden dört grupta incelenir :

Etken Eylemler : Yüklemin bildirdiği eylemi yapan, yerine getiren belliyse (gerçek özne varsa), o cümlenin eylemi etken çatılıdır. Örnek :

Yaşlı adam bir hamlede merdiveni tırmandı.

Gerçek Özne Etken

Kaymakam gelecek diye köy halkı yollara döküldü.

Gerçek Özne Etken

Vücudum, kaskatı olmuştu, kulaklarım duymuyordu.

Gerçek Özne Etken Gerçek Özne Etken

Edilgen Eylemler : Eylemi, yapan ve gerçekleştirenin belli olmadığı (gerçek öznenin olmadığı) eylemler edilgen çatılıdır. Bir eylemin edilgen çatılı olabilmesi için “-ıl, -il, -ul, -ül, -ın, -in, -ün, -un” eklerinden birini alması gerekir. Örnek :

Buz olmasın diye yollara tuz döküldü. (Döken belli değil)

Sınav sonuçları açıklandı. (Açıklayan belli değil.)

Anadolu’nun ücra bir kasabasına atanmış. (Atayan belli değil.)

Edilgen Eylemlerle İlgili Uyarılar

ü Nesne alabilen bir eylem edilgen yapıldığında nesne, sözde özne görevi yapar. Sözde özne, yüklemde belirtilen eylemi yapan değil, yapılan eylemden (nesne) etkilenendir. Örnek : Belediye, kokmuş etleri imha etti. (etken)

Gerçek Özne Belirtili Nesne Yüklem

Kokmuş etler imha edildi. (edilgen)

Sözde özne Yüklem

Ona yeni bir kazak ördüm. (ben) (etken)

Belirtisiz Nesne Yüklem Gerçek özne

Ona yeni bir kazak örüldü. (edilgen)

Sözde Özne Yüklem

ü Nesne almayan (geçişsiz) bir eylem edilgen yapıldığında sözde özne de olmaz. Örnek : Akşama kadar çarşıda gezildi. (Gezen belli değil, gezilen de yok.)

Evde bir süre oturuldu. (Oturan belli değil, oturulan da yok.)

ü Kimi durumlarda eylemi yapanın (gerçek özne) sonuna ya “tarafından, nedeniyle, etkisiyle” sözcükleri ya da “-ca, -ce, -dan, -den” ekleri getirilerek örtülü (mantıksal) özne meydana gelir. Bu tür eylemler edilgen çatılıdır. Örtülü özne, cümle içinde zarf tümleci veya edat tümleci görevi yapar. Örnek :

Yağmur nedeniyle bahçenin duvarı yıkıldı. (Edilgen)

Adam mahkemece suçlu bulundu. (Edilgen çatılı)

Sözde Özne Zarf Tümleci

ü “-ıl,-il, -ul, -ül, -ın, -in, -ün, -un” ekini alan her eylem edilgen olmaz. Edilgenliği cümle içindeki kullanım belirler. Örnek :

Mahalleye yeni bir market açıldı. (edilgen)

Sözde Özne

Ateşi düşünce hasta açıldı. (etken)

Gerçek Özne

Bayram nedeni ile sınıf süslendi. (edilgen)

Sözde Özne

Düğüne gitmek için Ayşe süslendi. (etken)

Gerçek Özne

Dönüşlü Eylemler : Bir eylemin dönüşlü çatılı olabilmesi için biçimsel olarak eylemden eylem yapan “-n” ekini alması; anlamsal olarak da eylemi yapanın da, eylemden etkilenenin de özne olması gerekir.

Örnek :

Kadın, dizlerine vurarak dövündü.

Gerçek Özne

( O ) Yorgunluğunu atmak için güzelce yıkandı.

(Gizli) Gerçek Özne

Zavallı kuş, son bir defa çırpındı.

Gerçek Özne

UYARI :”-n” ekinin edilgenlik anlamı da kattığına dikkat edilmeli bu etkin edilgenlik mi dönüşlülük mü yarattığını anlamak için cümleye bakılmalıdır. Örnek :

Üşümemek için battaniyeye sımsıkı sarındı. (dönüşlü çatılı)

Yerler iyice silinmiş. (edilgen çatılı)

Dönüşlü eylemlerle kurulu cümlelerde cümle nesne almaz. Çünkü nesne, öznenin yaptığı eylemden etkilenendir. Bu nedenle dönüşlü eylemler geçişsizdir. Çok az örnekte dönüşlü eylem geçişli olabilir. Örnek :

Çocuk koskoca çuvalı sırtlandı. (Dönüşlü – geçişli)

Ayşe küpeler, kolyeler takındı. (Dönüşlü – geçişli)

Belirtisiz nesne

İşteş Eylemler : İşteş Eylem, eylem kök ya da gövdelerine “-ş” ekinin getirilmesiyle yapılır.

İşteş eylemler iki ayrı anlamda kullanılır :

Örnek :

Kadınlar cenazede ağlaşıyordu. (Ağlama eyleminin birlikte yapılması anlamı vardır.)

Çocuklar bir süre sessizce bekleştiler. (Bekleme eyleminin beraber yapılması anlamı vardır.)

Eylemin birden çok özne tarafından karşılıklı yapılması anlamı :

Örnek :

Sinemanın önünde arkadaşlarıyla buluşacak. (Buluşma eylemi karşılıklı yapılmıştır.)

Yolda eski bir arkadaşıyla selamlaştı. (Selamlaşma karşılıklı yapılan bir eylemdir.)

UYARI : “-an, -en” ekiyle türeyen sıfat-eylemler geniş zamanın yanında şimdiki zaman ve geçmiş zaman anlamı da taşıyabilir.

Çocuk giden arabaya el salladı. (şimdiki zaman)

Kaçan balık büyük olur. (geçmiş zaman)
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Eylemsiler (Fiilimsiler) : Eylem olma özelliğini tam olarak yitirmemesine karşın, çekime giremediği için tam eylem olmayan; getirilen eklerle ad, sıfat ve zarf görevlerinde bulunan; temel cümle içinde yan cümle kurma özelliği taşıyan sözcüklere eylemsi denir.

Eylemsilerin Özellikleri :

ü Kip ve kişi ekleriyle çekimlenemezler. Bu yönleriyle tam eylem sayılmazlar.

ü Olumsuzluk eki “-ma, -me” ile çekime girerek eylem olma yanlarını sürdürürler.

ü Eylem tabanlarına getirilen birtakım eklerle ad, sıfat ve zarf görevinde kullanılırlar.

ü Bir temel cümle içinde yan cümle kurarlar ve yan cümlenin yüklemi olurlar.

Eylemsiler, Görevleri Yönünden Üç Grupta İncelenir :

Ad-Eylemler (İsim-Fiiller) : Eylem tabanlarına getirilen “-mak, -mek, -ma, -me, -ış, -iş” ekleriyle türeyen ve eylem adı olarak kullanılan sözcüklerdir.

Örnek : Oraya gitmek ve bir süre dinlenmek istiyorum.

Ders çalışmayı ve kitap okumayı seviyor.

Dağa çıkış zor, oradan iniş kolay olur.

Ad-Eylemlerin Özellikleri :

ü “-mak, -mek, -ma, -me, -ış, -iş” eklerini alan sözcükler eylem anlamlarını yitirip varlık ya da nesne adı türetirse, ad-eylem olarak alınamazlar. Örnek :

Bakkaldan ekmek aldım.

Çocuklar dondurma yiyor.

Yeni bir görüş öne sürdü.

Ben de kuşlar gibi uçmak istiyorum.

Bahçede yürümeye ne dersin?

Salondaki bağırışlar yüzünden kimse kimseyi duymuyor.

ü Ad-eylemler, ad görevli sözcükler oldukları için çoğul eki ve ad durum ekleriyle çekime girer. Ayrıca bir adla birleşerek ad tamlaması kurarlar. Bu tamlamada tamlayan ya da tamlanan sözcük olarak kullanılırlar. Örnek : Çalışmalar, bakışlar, gülmeyi, okumaya, oturmamda, gülmesinden, atların koşması, çalışmanın yararları, çocuğun gülüşü, okumanın kuralları

ü Ad-eylemler, ek-eylem olarak yüklem görevinde kullanılabilir ve ad cümlesi kurabilirler. Örnek : Bütün amacımız üniversiteyi kazanmaktı. (Ad cümlesidir.)

Yüklem

Beni üzen ansızın gidişiydi. (Ad cümlesidir.)

ü Ad-eylemler cümle içinde özne nesne ve dolaylı tümleç görevinde kullanılır. Örnek :

Gitmek, sorumluluktan kaçtığımı göstermez.

Özne

Okumayı çok seviyorum.

Nesne

Artık çalışmaya başlayalım.

Dolaylı Tümleç

Sıfat Eylemler (Ortaçlar) : Eylem tabanlarından türeyerek sıfat görevinde kullanılan sözcüklerdir. Ancak diğer sıfatlardan farklı olarak, adları hareket yönüyle nitelerler ve eylem olan yanlarını tam yitirmemiş olurlar. Ad-eylemlerde herhangi bir zaman kavramı olmamasına karşın, sıfat-eylemler şöyle sınıflanabilir.

Geniş Zaman Anlamı Taşıyan Sıfat-Eylemler : “-an, -en, -r, -maz, -mez” ekleriyle yapılan sıfat-eylemler geniş zaman anlamı taşır. Örnek :

Gören gözün görmez oldu. Her zaman gören

Akarsu pislik tutmaz. Sürekli akan

Çekilmez adamı kim çekecek. Hiçbir zaman çekilmeyen.

UYARI : Eylemsilerin kökünde bir eylem olduğu için bunlar da çatı eki alabilir. Çatıları yönünden bir eylemin gösterdiği (etken, edilgen, dönüşlü, işteş, oldurgan, ettirgen) bütün çatı özelliklerini gösterir. Örnek :

Pazarda unutulan çanta, polise teslim edildi. (Edilgen çatılı)

Yan Cümle

Süslenen kızlar, neşe içinde düğüne gittiler. (Dönüşlü çatılı)

Yan Cümle

Dövüşen çocukları, zor ayırdık. (İşteş çatılı)

Yan Cümle

Gelecek Zaman Anlamı Taşıyan Sıfat-Eylemler : -acak, -ecak, -ası, -esi ekleriyle türeyen sıfat-eylemler gelecek zaman anlamı taşırlar. Örnek :

Yapılacak işleri sırasıyla gözden geçirdi. (gelecek zaman)

Yaşanası güzellikler, bizi bekliyordu. (gelecek zaman)

Geçmiş Zaman Anlamı Taşıyan Sıfat-Eylemler : Eylemlere getirilen “-dık, -dik, -mış, -miş” ekleriyle türetilen sıfat-eylemler geçmiş zaman anlamı taşır. Örnek :

O bildik tavrıyla şöyle bir gülümsedi. (geçmiş zaman)

Çözülmüş testleri tek tek dosyaladı. (geçmiş zaman)

Pişmiş aşa su katılmaz. (geçmiş zaman)

Sıfat-Eylemlerin Özellikleri :

ü “-acak, -ecak, -r, -maz, -mış, -miş” eklerinin kip eki olduğuna da dikkat edilmeli, sıfat eylemle kip eki karıştırılmamalıdır. Örnek :

Dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çok geç. (sıfat-eylem)

Dönülmez bir daha bu sözden. (geniş zaman kipi)

Yüklem

Görür gözüm görmez oldu. (sıfat eylem)

Görür, gözüm; söyler dilim. (geniş zaman kipi)

Yüklem Yüklem

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. (sıfat-eylem)

Atmış çantasını sırtına, gidiş o gidiş. (geçmiş zaman kipi)

Yüklem

ü Sıfat-Eylemler, kendilerinden sonra gelen adın yerini tutacak şekilde kullanılırlarsa, tür yönünden adlaşır ve adlaşmış sıfat oluştururlar. Örnek :

Gelmeyen öğrenci var mı? Gelmeyen var mı?

Sıfat Adlaşmış Sıfat

Tekkeyi bekleyen derviş çorbayı içer.

Sıfat

Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.

Adlaşmış Sıfat

ü Eylemden-sıfat türeten bütün ekler, sıfat-eylem eki değildir. Sıfat-eylem eylem anlamını tam olarak yitirmediği için “-ma, -me” olumsuzluk ekeriyle çekimlenebilirler. Örnek :

Yırt-ıcı kuş

Yor-gun insan Sıfat-eylem ekleri değildir.

Yan-ık ekmek



Bit-me-y-en aşk

Beklen-me-dik soru Sıfat-eylem ekleridir.

Görün-mez kaza

ü “-dık ve –acak” ekiyle türeyen sıfat-eylemler, üçüncü tekil kişi iyelik eki alarak –“dığı ve –acağı” biçiminde kullanılabilir. Örnek : bildik ® bildiği kişi

yapılacak işler ® yapacağı işler

Bağ-Eylemler (Ulaçlar) : Eylem köklerinden türeyerek getirildiği eylemle yüklem arasında anlam bağlantısı kuran ve zarf görevinde kullanılan eylemsidir.

Başlıca bağ-eylem ekleri şunlardır :

-ıp, ip : Tahtaya bakıp soruyu çözdü. (Nasıl çözdü?)

-arak, -erek: Koşarak yanıma geldi. (Nasıl geldi?)

-ken : Televizyon izlerken uyumuş. (Ne zaman uyumuş?)

-madan, -meden : Adam bilmeden konuşuyor. (Nasıl konuşuyor?)

-ınca, -ince : Bunu gelince konuşuruz. (Ne zaman konuşuruz?)

-dıkça, -dikçe : Yürüdükçe yol tükenir. (Nasıl tükenir?)

-alı, -eli : Buraya geleli huzurum kaçtı. (Huzurum ne zaman kaçtı?)

-ir, -mez : Gelir gelmez uyudu. (Ne zaman uyudu?)

-asıya, -esiye : Atları öldüresiye kırbaçladı? (Nasıl kırbaçladı?)

-a, -a : Koşa koşa gitti. (Nasıl gitti?)

-e, -a : Düşe kalka büyüdü. (Nasıl büyüdü?)

-e, -e : Güle güle gidin. (Nasıl gidin?)

Eylemsilerin Yan Cümle Kurmaları : Eylemsiler, bir temel cümle içinde yan cümle kurma özelliği gösterir ve temel cümleye herhangi bir öğe olarak bağlanır. Eylemsiler, yan cümlenin yüklemi olurlar. Temel cümlenin yüklemini oluştururlarsa yan cümle kuramazlar. Örnek :

Yan Cümle Temel Cümle

Sora sora Bağdat bulunur.

Zarf tümleci

Atılan ok geri dönmez.

Özne

Bu gidişi hiç beğenmiyorum.

Belirtili Nesne

Pencereye çıkana taş atıyorlardı.

Dolaylı Tümleç
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Cümlenin Öğeleri

Cümle : Bir duygu, düşünce veya isteği kısaca bir yargıyı bildiren sözcük dizisine cümle denir.

ü Çalıştım.

ü Ders çalıştım.

ü Sabaha kadar durmadan ders çalıştım.

Uyarı : Cümle yargı bildiren anlatım bütünlüğüdür. Buna göre yargı bildirmeyen biz söz öbeği, cümle değildir. Sözgelimi, Akıllı adam, bir sıfat tamlaması olup, cümle değeri taşımaz. Oysa Adam akıllıydı. Dendiğinde bu bir yargı, bildirir ve cümle adını alır.

Cümlenin Öğeleri :

Temel Öğeler :

Yüklem : Cümlede iş, oluş, hareket, kısaca yargı bildiren sözcük veya söz grubudur. Bu tanıma dayalı olarak yüklemin iki şekilde karşımıza çıkabileceğine dikkat edelim.

Eylem Tabanı + Haber Kipi + Kişi Eki = Yüklem

Eylem Tabanı + Dilek Kipi + Kişi Eki = Yüklem

Ad ve Ad Soylu Sözcük + Ekeylem = Yüklem

Örnek : Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı.

Şuraya bir yatak ser, yavaş yavaş

UYARI : Ad ve ad soylu sözcükler ekeylemle çekimlenmeden de yüklem görevinde bulunabilir. Örnek : İçimde tuhaf bir hüzün vardı. (var + idi)

İçimde tuhaf bir hüzün var. (var).

Yüklemin Özellikleri :

ü Yüklem, tek sözcükten oluşabileceği gibi söz öbeklerinden de (Ad ve sıfat tamlamaları, deyimler, ikilemeler, bileşik eylemler) oluşabilir. Örnek :

Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

(Yardımcı eylemle kurulan bileşik eylem, yüklem durumunda)

Bu ev, kırmızı damlı eski bir köy eviydi. (Yüklem, sıfat tamlaması durumunda)

Sizinle konuşan kadın, çocuğun halasıymış.(Ad tamlaması, yüklem durumunda)

O sabah güneş pırıl pırıldı.(İkileme, yüklem durumunda)

Bu kez galiba baltayı taşa vurduk. (Deyim yüklem durumunda.)

ü Yalnızca ad değil, ad soylu tüm sözcükler ek-eylemle çekimlenerek yüklem olur. Örnek :

Yurdumuzu kurtaran, Atatürk’tür (Ad, yüklem durumunda)

Bendim geçen ey sevgili, sandalla denizden. (Zamir yüklem durumunda)

Biz üniversiteye giderken o küçüktü. (Adlaşmış sıfat, yüklem durumunda)

Onun kaliteli malları çoktur. (Zarf, yüklem durumunda)

Ak akçe kara gün içindir. (Edat öbeği yüklem durumunda)

Dilimizde sıkça kullanılan bağlaçlardan biri de “ve” dir. (Bağlaç , yüklem durumunda.)

Ağzından çıkan tek şey amandı. (Ünlem, yüklem durumunda)

ü Eylemsilerden, adeylem ve sıfateylemler, ek-eylemle çekimlenerek yüklem olur. Örnek :

Bütün dileği insanların birbirini karşılık beklemeden sevmesiydi.(Adeylem, ek-eylemle çekimlenerek yüklem olmuş.)

Adam, uzaktan bir tanıdıklarıymış. (Sıfat eylem, ek-eylemle çekimlenerek yüklem olmuş.)

ü Yüklem, pekiştirilmiş sözcüklerden de oluşabilir. Örnek :

Bütün gece konuştu da konuştu.

Bayram sabahı şehrin sokakları bomboştu.

Bütün çocukları çalışkan mı çalışkandı.

ü Sıralı cümlelerde, iki farklı yargı aynı yükleme uyum gösterirse ortak yüklem kullanılabilir. Örnek : Oğlan dayıya, kız halaya çeker. Bu bağımlı sıralı cümleyi yargı yönünden tek tek incelersek. Oğlan dayıya çeker.

Kız halaya çeker.

Bu cümlede “çeker” yüklemi ortak kullanılmıştır.

ü Kimi durumlarda yüklemin anlatımdan düştüğü görülür. Böyle durumlarda okuyucu veya dinleyici yüklemi zihninden tamamlar. Örnek :

Ev yapacaksan tuğladan, kıza alacaksan Muğla’dan.

Yukarıdaki anlatım tamamlanırsa :

Ev yapacaksan tuğladan yap. Kız alacaksan Muğla’dan al.

UYARI : İki farklı yargının tek eylemsiye ve tek yükleme bağlanması çoğu kez yargılardan birinin eylemsiyle ya da yüklemle uyumsuzluğuna neden olur ve anlatım bozukluğu yaratır. Bu anlatım bozukluğuna yüklem eksikliği adı verilir. Bu durumda her farklı yargıyı ayrı bir yancümleye (eylemsiye) ya da yükleme bağlamak anlatım bozukluğunu ortadan kaldırır. Örnek : Sigarayı az içkiyi de hiç içmez.

Sigarayı az (içer), içkiyi de hiç içmez.

Özne : Cümlede, yüklemin bildirdiği eylemi ya da yargıyı gerçekleştiren ve üstlenen öğe özne adını alır. Özne bir kişi ya da birkaç kişiden oluşuyorsa yükleme “Kim? Kimler?” soruları; kişi dışında bir varlık, nesne ya da kavram ise yükleme “Ne? Neler?” soruları yöneltilir. Örnek : Yazar, bu romanda sıradan bir olayı anlatıyor. (Anlatan kim? Yazar)

Özne Yüklem

Seni de ansızın yakalar bir gün ölüm. (Yakalayan ne? Ölüm)

Yüklem Özne

İki Çeşit Özne Vardır :

¨ Gerçek Özne : Yüklemde bildirilen eylemi ve yargıyı yapan, yerine getiren veya üstlenen varlık ve nesnedir. Örnek :

Divan edebiyatında işlenen konular, genellikle soyuttur. (Soyut olan ne?)

Gerçek Özne Yüklem

Hiçbir şair, hiçbir hikayeci yalnız bugün için yazmaz. (Yazmayan kim?)

Gerçek Özne Yüklem

¨ Sözde Özne : Yüklemde bildirilen eylemi yapan değil, yapılan eylemden etkilenen kişi, varlık ya da kavramlardır. Başka bir deyişle gerçek öznenin olmadığı cümlelerde asıl görevi, nesne olan sözcük sözde özne görevi üstlenir. Örnek :

Yeni öğretmenler, Doğu Anadolu’ya atanmış. (Atayan kim? Yok) (Atanan kim?)

Sözde Özne Yüklem

Yerler, çok iyi temizlenmiş. (Temizleyen kim? Belli değil?) (temizlenen ne?)

S.Özne Yüklem

UYARI : Sözde özne, yalnızca yükleminde bir eylemin bulunduğu eylem cümlelerinde yer alır. Ad cümlelerindeki özne, daima gerçek öznedir. Örnek :

Kültür mirasına sahip çıkmak, bilinçli bir tavırdır.

Gerçek Özne Yüklem

Öznenin Özellikleri :

¨ Bütün ad ve ad soylu sözcükler, cümle içinde özne görevinde bulunabilir. Örnek :

Bağışlayın beni arkadaşlar. (Ad, özne durumunda)

Yüklem Özne

Ben, gül yanaklı bir çocuğa benzerim. (Zamir özne durumunda)

Özne Yüklem

Tembeller başarılı olamaz. (Adlaşmış sıfat, özne durumunda)

Özne Yüklem

Gece, bir tül gibi şehre iniyor. (Zarf özne durumunda)

Özne Yüklem

Gibi, sözcükler ve kavramlar arasında benzetme ilgisi kurar. (Edat, özne)

Özne Yüklem

Fakat, karşıt yargıları bağlar. (Bağlaç özne durumunda)

Özne Yüklem

Ey, seslenme anlamı taşır. (Ünlem, özne durumunda)

Özne Yüklem

¨ Ad ve sıfat tamlamaları, deyimler ve ikilemeler özne olabilir. Örnek :

Sanatçının yaratıcılığı, sezgi ve duygu gücüne bağlıdır. (Ad tamlaması özne durumunda)

Kimi şair ve yazarlar, düşüncelerinin kolayca anlaşılmasını istemezler.

(Sıfat tamlaması, özne durumunda)

Pot kırmak, onun adetiydi. (deyim özne durumunda)

Konu komşu bu duruma ne diyecek. (İkileme, özne durumunda)

¨ Kimi durumlarda ara söz, özneyi açıklamak amacıyla kullanılır. Bu kullanıma açıklamalı özne denir. Örnek : Annem, beni doğurup büyüten o yüce insan, artık yoktu.

Sınıftan biri, genç bir kız, elini kaldırdı.

¨ Kimi sıralı cümlelerde her cümle için tek bir özne kullanılır ve ortak özne meydana gelir. Örnek : Her canlı doğar, yaşar, ölür. Bu sıralı cümleleri ayırırsak.

Her canlı doğar.

Her canlı yaşar.

Her canlı ölür. “Her canlı” üç ayrı eylemi gerçekleştirdiği için ortak öznedir.

¨ Eylemsiler ve eylemsilerin de yer aldığı çeşitli söz grupları cümlede özne görevi yapar.

Örnek : Yan Cümle Temel Cümle

Şiir okumak / büyük bir zevktir.

Yüklem Özne

Yan Cümle Temel Cümle

Çok Konuşanlar / Dışarı çıksın

Özne Yüklem

UYARI : İki cümlede tek özne bulunabilir. Böyle öznelere ortak özne denir. Ancak iki farklı yargının tek özneye bağlanması kim zaman yargılardan birinin özneyle uyum sağlayamaması sonucunu doğurur. Bu anlatım bozukluğuna özne eksikliği adı verilir. Örnek :

Hepsi ona gülüp geçmiş, onu dinelememişti.

Hepsi ona gülüp geçmiş, (hiçbiri) onu dinlememişti.

Özne – Yüklem Uygunluğu : Bir cümlede anlamın açık ve anlaşılır olması için özneyle yüklem arasında, tekillik- çoğulluk ve kişi yönünden uygunluk olmalıdır.

Özne ile Yüklem arasında iki yönden uygunluk vardır :

§ Tekillik-Çoğulluk Yönünden Uygunluk :

a) Cansız varlıklar, soyut kavramlar insan dışındaki canlı varlıklar, organ ve zaman adlarının çoğul şekilleri özne olduğunda bunların yüklemleri tekil olur. Örnek :

Bütün eşyalar kapının önünde duruyor(lar).

Bu düşünceler çoktan eskidi(ler).

Kuzular uzaktan uzağa bağrıştı(lar).

Ağaçlar sonbaharda yapraklarını döker(ler).

Günler gittikçe uzuyor(lar).

Ellerim tutmuyor(lar).

b) Özne birden çok sıfatın oluşturduğu sıfat tamlaması biçimindeyse yüklem genellikle tekil olur. Örnek : Bu iki kafadar yine yola koyuldu(lar).

c) Sayı sıfatıyla kurulan tamlamalar özne olduklarında yüklem tekil olur. Örnek :

İki adam seni arıyor(lar).

Sınıftan on kişi dışarı çıktı(lar).

d) Belgisiz zamirler özne olduklarında yüklem tekil olur. Örnek :

Hepsi seni sormaya gelmiş(ler).

Bazıları balık sevmez(ler).

e) Mecaz-ı mürsel yoluyla oluşan topluluk adları, özne olduklarında yüklem tekil olur. Örnek : Gol atılınca stad ayağa kalktı(lar).

Kasaba yollara döküldü(ler).

f) İnsanlar için özne çoğul olduğunda yüklem tekil de çoğul da olabilir. Örnek :

Öğrenciler sınıfta ders dinliyorlar.

Öğrenciler, ders bitince evlerine gitti.

g) Cümlede birden çok özne varsa yüklem de çoğul olur. Örnek :

A. Muhip Dranas da Cahit Sıtkı da Fransız şiirini örnek aldıklarını kabul etmezler.

UYARI : Belgisiz sıfatların tamlayan olarak kullanıldığı sıfat tamlamaları özne olduğunda yüklem tekil de çoğul a olabilir. Örnek :

Kimi insanlar böyle düşünmez.

Kimi insanlar böyle düşünmezler.

Cansız varlıklar kişileştirilip özne görevinde kullanıldıklarında ve çoğul olduklarında yüklem tekil de çoğul da olabilir. Örnek :

Dağlar, doğan güne karşı hatalarını düşünüyorlar.

Nehirler burada şarkılar söylüyordu.

§ Kişi Yönünden Uygunluk :

a) İkinci ve üçüncü kişiler özne olursa bunların yüklemleri ikinci çoğul kişi olur. Örnek : Sen ve Ahmet beni dışarıda bekleyin.

b) Özne birinci ve ikinci kişi ya da birinci ve üçüncü kişiyse yüklem birinci çoğul olur. Örnek : O da ben de seni bekledik.

O konuya sen ve ben çalışacağız.

c) Özne birinci, ikinci ve üçüncü kişiyse yüklem birinci çoğul olur. Örnek :

Oraya ben, sen ve Ahmet gideceğiz.

Yardımcı Öğeler :

Nesne : (Düz Tümleç) Öznenin yaptığı eylemden etkilenen varlık ya da nesnedir. Nesne, cümledeki kullanımına göre ikiye ayrılır :

§ Belirtili Nesne : Öznenin yaptığı işten etkilenen öğe adın “i” (gösterme, belirtme) durumuyla çekimlenirse belirtili nesne görevi yapar.

Belirtili nesneyi bulabilmek için yükleme “Kimi? Neyi? Kimleri? Neleri?” sorularından uygun olan biri yöneltilir. Örnek :

Çocuğun elindeki minik siyah köpeği hepimiz sevmiştik. (Neyi?)

Belirtili Nesne

Bu işin peşinde olduğunu biliyorum, saklama. (Neyi?)

Belirtili Nesne

Seni de onu da yakından tanıyoruz. (Kimi?)

Belirtili nesne

§ Belirtisiz Nesne : Öznenin yaptığı eylemden etkilenen öğe, ad durum eklerinden biriyle çekime girmişse cümle içinde belirtisiz nesne görevi yapar.

Belirtisiz nesneyi bulmak için yükleme “Ne?, Neler?” sorusu yöneltilir. Örnek :

Ona her zaman bir kucak dolusu çiçek götürürdüm. (Ne?)

Her gece, Kırmızı Başlıklı Kız adında bir masal anlatırdı.

Belirtisiz Nesne

Nesnenin Özellikleri :

a) Nesne, yalnızca yükleminde eylem olan cümlelerde bulunur. Yükleminde ad ve ad soylu sözcüklerin bulunduğu cümlelerde nesne olmaz. Örnek :

Bu adam, sorduğum tüm soruları yanıtsız bıraktı.

Nesne Eylem

b) Nesne, tek sözcük olabildiği gibi sözcük grubu da olabilir. Örnek :

Kalemleri, defterleri, kitapları, üst üste yığdı.

Nesne Öbeği

c) Bazı cümlelerde ara söz, nesneyi açıklamak için kullanılır. Buna açıklamalı nesne denir. Bu söz, nesneyle birlikte tek öğe olarak değerlendirilir. Örnek :

Babamı, o büyük insanı, bir daha görmeyecektim.

Nesne Açıklamalı Nesne

Yaşlı kadın, çocuğu – o kuru, sıska vücudu – son bir kez kucakladı.

Nesne Açıklamalı Nesne

d) Kimi bileşik cümlelerde birden çok çekimli eylemin ya da eylemsinin anlamını tek nesne tamamlayabilir, buna ortak nesne denir. Örnek :

Kitabı eline aldı, bir süre okudu, sonra yerine koydu.

(Kitabı belirtili nesnesi aldı, okudu, koydu eylemlerinin ortak nesnesidir.)

e) Eylemsiler ve eylemsilerin de yer aldığı çeşitli söz grupları cümlede nesne görevi yapar. Örnek :

Yan Cümle Temel Cümle

Onun buraya gelişini / görmedim.

Belirtili Nesne Yüklem

Yan Cümle Temel Cümle

Ders çalışmayı / istemiyor.

Belirtili Nesne Yüklem

Dolaylı Tümleç : -e, -de, -den

Kime? Bunu bir de babama soralım.

-e durum eki Yönelme Neye? Çocuk bir süre kitaba baktı.

Nereye? Okula dilekçe verdim?

Kimde? Ahmet’te aynısından var.

-de durum eki Bulunma Neyde? Yazıyı kitapta görmüş.

Nerede? Onu geçen gün sokakta gördüm.

Kimden? Dedemden bütün aile çekinirdi.

-den durum eki Çıkma Neyden? Şekerden böcek çıktı.

Nereden? Uzaktan bir ses duyuldu.

Dolaylı Tümlecin Özellikleri :

a) “e, de, den” durumuyla çekimlenen sözcükler, eylemi zaman değil, durum yönünden etkilerse dolaylı tümleç olmaz. Zarf tümleci veya edat tümleci görevinde bulunur. Örnek : Sabaha orada oluruz (Ne zaman?)

Zarf tümleci

Altı yaşında okuma öğrendi. (Ne zaman?)

Zarf Tümleci

Sabaha kadar ders çalıştık. (Ne zamana kadar?)

Edat Tümleci

b) Kimi cümlelerde ara söz, dolaylı tümleci açıklamak amacıyla kullanılır ve açıklamalı dolaylı tümleç meydana gelir. Örnek :

Memleketine, özlemini çektiği o yerlere, dönüyordu.

Dolaylı Tümleç Dolaylı tümlecin açıklayıcısı Yüklem

c) Sıralı cümlelerde dolaylı tümleç, birden çok cümlenin ortak öğesi olabilir. Buna ortak dolaylı tümleç denir. Örnek :

Ona çok kızıyor, her gördüğü yerde bağırıyordu.

Ona çok kızıyor.

Ona her gördüğü yerde bağırıyordu.

d) Eylemsiler ve eylemsilerin de yer aldığı çeşitli söz grupları cümlede dolaylı tümleç görevi yapar. Örnek : Yan Cümle Temel Cümle

Ondan duyduklarına / inanamayacaksın.

Dolaylı Tümleç Yüklem

Yan Cümle Temel Cümle

Buraya geldiğine / bin pişman oldu.

Dolaylı tümleç Yüklem

Uyarı : Dolaylı tümleci bulmak için soruları “Neyden?” sorusu ile zarf tümlecinin sorusu olan “Neden?” sorusu birbirine karıştırılmamalıdır. Örnek :

Bu düşünceleri okuduğu kitaplardan edinmiş. (Neyden?)

Sıkıntıdan ne yapacağını şaşırmış. (Neden?)

Yukarıdaki birinci cümlede “Neyden” sorusuna yanıt veren ve cümleye içinden anlamı katan “okuduğu kitaplardan” söz grubu cümlede dolaylı tümleç görevinde bulunurken, ikinci cümlede şaşırma nedeni olan “sıkıntı” sözcüğü, eylemin nedenini bildirdiği ve “Neden?” sorusuna yanıt verdiği için cümlede zarf tümleci görevi yapmaktadır.

Zarf (Belirteç) Tümleci : Yüklemi zaman, durum, miktar, ölçü, yer yön ve soru yönünden gösteren sözcük ya da sözcük öbekleri cümle içinde zarf tümleci görevi yapar.

§ Yükleme yöneltilen “Nasıl?” sorusu durum zarfı tümleciyle ilgilidir. Örnek :

İnsan düşündüklerini açıkça söyleyebilir. (Nasıl söyleyebilir?)

Damlaya damlaya göl olur. (Nasıl göl olur?)

Olanları ağlaya sızlaya anlattı. (Nasıl anlattı?)

§ Yükleme yöneltilen “Ne zaman?” sorusu, zaman zarfı tümleciyle ilgilidir. Örnek :

O acılı haberi duyunca çok üzülmüştü. (Ne zaman üzülmüştü?)

Tren on beş dakika sonra burada olur. (Ne zaman burada olur?)

Gelecek ay yeni bir araba alalım. (Ne zaman alalım?)

§ Yükleme yöneltilen “Ne yöne? Ne taraf?” soruları yer-yön zarf tümleciyle ilgilidir. Örnek : Biraz bekleyip aşağı indim. (Ne yöne?)

Az önce dışarı çıktı. (Ne tarafa?)

Korkudan bir adım geri çekildim. (Ne yöne?)

§ Yükleme yöneltilen “Ne kadar? Kaç tane?” soruları azlık-çokluk zarf tümleciyle ilgilidir. Örnek : Onu bir saat daha bekleyelim. (Ne kadar bekleyelim?)

Bugün bırak, yeterince çalıştın. (Ne kadar çalıştın?)

Çocuk ablasından biraz daha çalışkandı. (Ne kadar çalışkandı?)

§ Soru zarfı tümleci, yüklemi durum, zaman, yer-yön, miktar, ölçü olarak soru biçiminde etkiler. Örnek : Nasıl dayanırım sensizliğe nasıl?

Neden yapmadın söylediklerimi?

Niye bakıp duruyorsun yüzüme?

UYARI : Yer-yön bildiren sözcükler ad durum ekleriyle çekimlenirse zarf tümleci değil, nesne ya da dolaylı tümleç görevi yapar. Örnek :

Bir de aşağıyı temizle. (Neyi?)

Belirtili nesne

Sizi içeride bekliyor. (Nerede?)

Dolaylı tümleç

Yukardan gürültü geliyor. (Nerden?)

Dolaylı tümleç

Zarf Tümlecinin Özellikleri :

a) Ara söz, kimi cümlelerde zarf tümlecini açıklamak amacıyla kullanılır ve açıklamalı zarf tümleci meydan gelir. Örnek :

Önümüzdeki hafta, Pazartesi günü, yeni bir sınav var.

Zarf Tümleci Zarf tümlecinin açıklayıcısı Yüklem

b) Bağ eylemlerin yer aldığı çeşitli söz grupları cümlede zarf tümleci görevi yapar. Örnek : Yan Cümle Temel cümle

Eve uğrayıp / eşyalarımı alacağım.

Zarf Tümleci Yüklem

Yan Cümle Temel cümle

Düşünmeden / hareket etme.

Zarf tümleci Yüklem.

c) Sıralı cümlelerde zarf tümleci birden çok cümlenin ortak öğesi olarak kullanılabilir ve ortak zarf tümleci meydana gelir. Örnek :

Sana her zaman güvendim, inandım.

Sana her zaman güvendim.

Sana her zaman inandım.

d) Bir cümlede aynı veya ayrı türden birden fazla zarf bulunabilir. Aynı türden olan aynı soruya yanıt veren zarfların tümü aynı öğe olarak alınır. Ancak sorular farklı olduğu sürece bunlar ayrı ayrı değerlendirilip ayrı zarf tümleçleri oluşturur. Örnek :

Görmeden, bilmeden, vermeden akıyorsun.

Zarf tümleci (Nasıl?)

Ertesi sabah, dinlenmiş bir biçimde güverteye geldi.

Zarf tümleci Zarf tümleci

(Ne zaman?) (Nasıl?)

UYARI : Sıralı cümlelerde ortak kullanılan zarf tümleci ilk yükleme uygunken, diğer yükleme uymayabilir. Bu anlatım bozukluğu zarf tümleci eksikliği olarak değerlendirilir. Örnek :

Annem hiçbir zaman kendini düşünmedi, bizim mutluluğumuz için çalıştı.

Annem hiçbir zaman kendini düşünmedi; her zaman bizim mutluluğumuz için çalıştı.

Edat Tümleci : Cümleye amaç – sonuç, özgürlük, benzerlik, eşitlik, birliktelik, araç anlamı katan ya da sözcük öbekleri cümle içinde edat tümleci görevi yapar. Örnek : Gemiler, güneye doğru yöneldi. (Nereye doğru?) (yön)

Babama göre çalışan kazanır. (Kime göre?) (görelik)

Rahat uyumak için ılık bir duş aldı. (Niçin?) (amaç)

Çocuk, elindeki küçük kovayla su taşıyor. (Neyle?) (araç)

Okula annesiyle gidecekmiş. (Kimle?) (birliktelik)

Sen gelinceye kadar işleri bitiririm. (Ne zamana kadar?) (zaman)

Öğelerle ilgili Uyarılar :

Öğe Vurgulaması : Cümlede, yüklemden hemen önce gelen öğe, kullanıldığı yere göre en çok vurgulanan öğedir. Örnek :

Ayşe, yazdığı cümleyi arkadaşına yüksek sesle okudu.

Ayşe, yazdığı cümleyi yüksek sesle arkadaşına okudu.

Ayşe, arkadaşına yüksek sesle yazdığı cümleyi okudu.

Arkadaşına, yazdığı cümleyi yüksek sesle Ayşe okudu.

Soru edatı “mi” cümlede hangi öğeden sonra kullanılırsa o öğeyi vurgulamış ve o öğeyi buldurmaya yönelik kullanılmış olur. Örnek :

Bütün bunları sana Ayşe mi söyledi?

Ayşe, sana bütün bunları mı söyledi?

Ayşe, bütün bunları sana mı söyledi?

Ayşe, bütün bunları sana söyledi mi?

Cümlede kullanılan soru sözcükleri herhangi bir öğeyi buldurmaya yönelik olabilir. Örnek :

Bu kitabı benden sonra kim okumak ister? (Soru, özneyi buldurmaya yönelik)

Bu eteğin üstüne ne giyeceksin? (Soru, belirtisiz nesneyi buldurmaya yönelik)

Bu soruyu nasıl çözdün? (Soru, zarf tümlecini buldurmaya yönelik)

Dün akşam nereden geliyordun? (Soru, dolaylı tümleci buldurmaya yönelik)

Yerleri neyle sildin? (Soru, edat tümlecini buldurmaya yönelik)

Bugün kimi gördün? (Soru, belirtili nesneyi buldurmaya yönelik)

Öğe Çözümlemesinde Dikkat Edilecek Noktalar :

§ Bir cümlede önce yüklem bulunmalı, yüklem bulunduktan sonra yükleme yöneltilen sorularla özne ve diğer öğeler tespit edilmelidir.

§ Yükleme, doğru sorular yöneltilmelidir; çünkü yanlış sorular yanlış sonuçlar doğurur.

§ Cümle, öğelerine ayrılırken hiçbir sözcük ve sözcük grubu açıkta kalmamalı, hepsi yüklemle bir bağlantı kurarak bir öğe değeri kazanmalıdır. Yalnızca bağlaçlar bu kuralın dışında kalabilir.

§ Bağlaçlar, cümle içinde tek başlarına herhangi bir öğe olamazlar. Ancak bağlandıkları bir söz grubu içinde görev kazanma özellikleri vardır.

§ Bir cümle öğelerine ayrılırken, belirli söz gruplarının (deyimler, ikilemeler, tamlamalar, bileşik eylemler) kalıp olduğu ve cümlede tek öğe olarak değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır.

§ Bazı cümlelerde aynı öğe olan dil birliklerinin arasına başka söz grupları da girebilir. Bu durumda dil birliği bozulur ve aradaki söz grubu farklı bir öğeyi oluşturabilir. Örnek :

Babamın çarşıda böyle küçük bir dükkanı vardı.

Dolaylı Tümleç

§ Ara cümleler, asıl cümlelerin herhangi bir öğesi olamayacakları için cümle öğelerine ayrılırken farklı değerlendirme yapılmalıdır. Örnek :

Hızlı hızlı yürüyordu, çünkü yağmur yağıyordu, avluyu geçip fakülteye girdi.

Ara cümle

§ Ara sözler, asıl öğe ile birlikte değerlendirilmeli, ikisi de aynı öğe öbeği sayılmalıdır. Örnek : Aşağıları, kayaların diplerini, iyice araştırmalı,

Açıklayıcı ara söz

Öğe Tablosu :

ÖĞELER


ANLAM


YÜKLEME YÖNELİK SORULAR

ÖZNE


Yüklemi yapan yükleme konu olan


Kim,Kimler,Ne,Neler

NESNE


Belirtisiz Nesne


Yüklemin Etkisini Üzerine Alan


Ne

Belirtili Nesne


Neyi, Kimi

Dolaylı Tümleç


Yönelmeli


Yüklemin Bulunduğu, Yöneldiği Ayrıldığı Kavramdır.


Neye, Nereye, Kime

Bulunmalı


Neyde, Neyden, Nerede,Kimden

Çıkmalı


Neden, Nereden, Kimden

Belirteç Tümleç


Durum


Yüklemi Türlü Anlam Özellikleriyle Tamamlayan Öğedir.


Nasıl, Ne durumda, Ne biçimde

Zaman


Ne zaman, Ne zamandır…

Ölçü


Ne kadar, Nice, Ne ölçüde

Yer-yön


Nereye, Ne yöne…

Neden


Ne, Niçin, Ne diye…

Soru


İLGEÇ TÜMLECİ


Cümlede amaç, araç, birliktelik, görelik, neden, yön zaman gibi anlam ilgileri oluşturur.


Niçin, Ne ile, Kiminle, Neye (Neye) göre, Ne gibi, Ne için, Nereye doğru, Ne zaman…
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Cümle Türleri

Kuruluşlarına Göre Cümleler :

Düz (Kurallı) Cümle : Yüklemi sonda olan cümlelere, kuruluşları yönünden, düz cümle denir. Örnek : Günler günleri, aylar ayları kovaladı.

Sembolistler, anlamdan çok şiirde ahenge önem vermişlerdir.

Kısa ve özlü sözle, çok şey anlatma sanatına icaz denir.

Önemli olan etkiyi aşmak, kendine özgü bir şiire ulaşmaktır.

Devrik (Kuralsız) Cümle : Yüklemi sonda olmayan cümlelere devrik cümle denir. Devrik cümlede yüklem başta da ortada da olabilir, ama sonda olamaz. Kurallı cümlelere göre daha akıcı olduğundan, devrik cümleler genellikle şiir türünde kullanılır. Örnek :

Neden böyle düşman görünürsünüz, yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

İki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece.

Gezer bağdan bağa, çoban çeşmesi.

Gördüğüm, sihirbaz gibi geçtiğini üç kızın.

Ara Sözlü Cümle : Bir cümlenin anlamına açıklık getirmek amacıyla, o cümlede açıklayıcı bir söz ya da bir cümle kullanılır. Bu açıklayıcı unsurlar söz biçimindeyse ara söz, cümle biçimindeyse ara cümle adını alır. Ara söz, yüklem dışında daima bir öğenin açıklayıcısı olarak kullanılırken o öğeyle aynı görevde bulunur. Örnek :

§ Sınıftaki birkaç kişi, tembel olanlar, bu duruma itiraz etti.

§ Bu işe Ayşe’yi – herkesin dedikodusunu yapan o kızı – karıştırmayın.

§ Sana, en yakın arkadaşıma, güvenmekle hata etmişim.

Ara cümle ise yalnızca cümlenin anlamına açıklık kazandırır. Cümlenin herhangi bir öğesi olamaz. Örnek : O zaman vecd ile bin secde eder – varsa – taşım.

Ülkemiz, üç yanı denizlerle çevrilidir, yavaş yavaş çöle dönüyor.

Bizim patron, yalnızca gördüğüne inanır, bu dedikoduya inanmayacaktır.

UYARI : Ara söz ve ara cümlelerin başında ve sonunda ya “, …,” ya da “- … –“ işaretleri kullanılır. Ara söz ve ara cümlelerin cümleden atılması cümleyi biçimsel yönden etkilemez, yalnızca anlamı etkiler.

Kesik (Eksiltili) Cümle : Başta yüklem olmak üzere herhangi bir öğe (özne, nesne, tümleçler) anlatıdan düştüğünde eksiltili cümleler oluşur.

Eksiltili cümle çoğu zaman bir sorunun karşılığı olarak kullanılır. Örnek :

- Ali geldi mi?

- Gelmedi.

- Kitabı beğendin mi?

- Beğendim.

- Sinemaya gidelim mi?

- Gidelim.

- Kim okuyacak?

- Ben.

Eksiltili cümlede bir olgunun önemi belirtilebilir veya bir konuya dikkat çekilebilir. Ancak bu, genel olarak yüklemin düşmesiyle ortaya çıkar. Örnek :

Haydi çocuklar bize (gidelim).

Ev yapacaksan tuğladan (yap), kız alacaksan Muğla’dan (al).

Tarlayı taşlı yerden, kızı kardeşli yerden (alma).

Kimi zaman, ki bağlacından sonra gelmesi gereken sözler kullanılmaz. Anlatım güç kazanır ve eksiltili cümle oluşur. Örnek : Ona öyle bir baktım ki…

Adam içeri bir girdi ki…

Yüklemlerine Göre Cümleler : Bir cümlenin yükleminde çekimli bir eylem ya da ekeylemle çekimlenmiş bir ad veya ad soylu sözcük olabilir. Bu sözcük türüne göre cümleler iki grupta incelenir.

Ad (isim) Cümlesi : Yüklemi ekeylemle çekimlenmiş bir ad ya da ad soylu sözcüğün bulunduğu cümlelerdir. Örnek : Bu yaşlı kadın, olayın tek tanığıymış.

Çalışmak, başarının temelidir.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Eylem (Fiil) Cümlesi : Yüklemi çekimli bir eylem ya da eylem grubu olan cümlelerdir. Her türlü hareket iş, oluş eylem cümleleriyle karşılanır. Bu nedenle eylem cümleleri, ad cümlelerine oranla daha fazla kullanılır. Örnek : Bir adım daha yaklaşınca tanıdım.

Anlattığı fıkralarla çocukları güldürdü.

Bu kazağı değil, kırmızı olanı tercih ederim.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle.

Yapılarına Göre Cümleler : Bir cümle yapısı yönünden, içinde taşıdığı yargı sayısına göre incelenir.

Basit Cümle : Bir duyguyu, bir düşünceyi gösteren; kısaca bir tek yargıyı anlatan cümleler yapıları yönünden basittir. Basit cümleler yan cümle ve iç cümle içermez. Örnek :

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

Kahvaltıdan önce tüm öğrenciler, ellerinde süpürgeler, derslikleri ve spor salonunu temizliyorlar.

Bileşik Cümle : Birden çok duygu, düşünce ve yargıyı anlatan cümleler yapıları yönünden bileşiktir. Bileşik cümlelerde bir temel cümleyle, bir ya da birden çok yan cümle bulunur. Böylece aynı cümlenin içinde birden çok yargı oluşmuş ve bileşik cümle ortaya çıkmış olur. Örnek : Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer.

Yan Cümle Temel Cümle

Bileşik Cümle Şu Yollarla Yapılabilir :

Eylemsilerle Kurulan Bileşik Cümle : Yan cümlesi eylemsilerle (adeylem, sıfateylem, bağeylem) oluşan bileşik cümlelerdir. Örnek :

Oraya gitmek için / sabah erken kalkmalıyız.

Yan cümle Temel Cümle

Erken kalkan / yol alır.

Yan cümle Temel cümle

Onu gördükçe / yüreğim sızım sızım sızlıyor.

Yan cümle Temel Cümle

UYARI : Bir cümledeki yan cümle sayısı, eylemsilerin temel cümlenin yüklemiyle kurduğu anlam ilişkisine göre belirlenir. Temel cümlenin yüklemiyle doğrudan anlam ilişkisi kuramayan eylemsiler yan cümle olarak kabul edilmez.

Aşağıda verilen örneği bu açıklama ışığında inceleyelim :

Kapıdan çıkışını / sokağın köşesini dönüşünü / yerden gazeteleri savuran rüzgara karşı güçlükle karşı koyuşunu / görüyorum.

Yukarıdaki cümlede dört eylemsi olmasına karşın üç yan cümle bulunmaktadır. Bu cümledeki yan cümlelerin yüklemle bağlantısını incelersek :

Kapıdan çıkışını (görüyorum)

Sokağın köşesini dönüşünü (görüyorum)

Yerden gazeteleri savuran rüzgara karşı güçlükle karşı koyuşunu (görüyorum)

“savuran” sıfat eylemi rüzgarı nitelemiş ve sıfat olmuştur. Ancak “görüyorum” yüklemiyle bir anlam ilişkisi oluşturmadığı için yan cümle kurmamıştır sadece eylemsidir.

İç Cümlelerle Kurulan Bileşik Cümle : Yan cümlesi iç cümleden oluşan ve bu yan cümlenin temel cümleye herhangi bir öğe göreviyle bağlandığı cümle yapıca bileşik cümledir. Örnek : Adam, karısına, sen bu işe karışma, dedi.

İç cümle

Çocuktur, düşe kalka büyür.

İç cümle

Sinemada Güneş Erken Doğar’ı izledik.

İç cümle

Koşullu Bileşik Cümle : Yan cümlesi dilek koşul kipiyle (-se, -sa) kurulan ve temel cümleye koşul ilgisiyle bağlanan cümlelere koşullu (şartlı) bileşik cümle denir. Örnek :

Oraya bir daha gidersen / karışmam.

Yan cümle Temel Cümle

Seni ararsa / ona kızdığımı söyle.

Yan cümle Temel cümle

Ne kadar uğraşırsan uğraş, / babadan kalma bir şeyler yoksa / zengin olamazsın.

Yan cümle Yan cümle Temel Cümle

“Ki” Bileşik Cümle : iki cümlenin “ki” bağlacıyla birbirine bağlanmasıyla oluşan bileşik cümlelere denir. Örnek :

Öyle bir bağırdım ki sesimden ben bile ürktüm.

Yan cümle Temel cümle

Şimdi çalışıyor olmalılar ki hiç sesleri çıkmıyor.

Yan cümle Temel cümle

Bekle ki istediğini bulayım.

Yan cümle Temel cümle

UYARI : “ki” den sonraki yancümle temel cümlenin bir öğesi olabilir. Örnek :

Bu işin sonunun gelmeyeceğini anladım.

Anladım ki bu işin sonu gelmeyecek.

Belirtili Nesne Yüklem

“Mi” Soru Edatıyla Kurulan Bileşik Cümle : Yan cümlesi “mi” soru edatıyla kurulan ve temel cümleye koşul ilgisiyle bağlanan bileşik cümlelerdir. Örnek :

İlkbahar geldi mi / doğa yemyeşil olur.

Yan cümle Temel cümle

Elimdeki işi bitirdim mi / hemen tatile çıkarım.

Yan cümle Temel Cümle

UYARI : “mi” soru edatıyla kurulan yan cümleler, temel cümleye zarf tümleci göreviyle bağlanır.

Sıralı Cümle : Sıralı cümleler, kuruluşça bağımsız cümlelerin öğe ortaklığı ya da bağlanış özelliğinden dolayı bir araya getirilmesinden meydana gelir.

Bu özelliklerine göre sıralı cümleleri iki gruba ayırarak inceleyebiliriz:

§ Bağımlı Sıralı Cümleler : Herhangi bir öğesi ortak olan (yüklem hariç) cümlelere bağımlı sıralı cümle denir. Örnek :

Bu şarkı, dillerden düşmeyecek, yıllar boyu söylenecek, hiç unutulmayacak.

Çocuğu yanına çağırdı, saçını okşadı, kucağına aldı.

§ Bağımsız Sıralı Cümleler : Hiçbir ortak öğesi olmadığı halde, anlamca birbirini tamamlayan, anlamca birbirinin devamı niteliğinde olan cümlelere bağımsız sıralı cümle denir. Örnek : At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.

1 2 3 4

Öğrenciler top oynuyor, öğretmenler bahçede çay içiyordu.

1 2

Bağlı Cümle : “Ve, veya, ya da, ile, fakat, ama, çünkü” gibi herhangi bir bağlaçla birbirine bağlanan yargılara yapıları yönünden bağlı cümle denir. Örnek :

Ortalık kakarınca lambayı yaktı ve mutfağa geçti.

1 2

Okula gelemedi çünkü çok hastaymış.

1 2

Oraya gider gitmez beni arayacaktı fakat aramadı.

1 2

Sıralı Bağlı Cümle : Virgül ya da noktalı virgülle ayrılan, aynı zamanda birbirine bağlaçlarla bağlanan cümleler sıralı bağlı cümle adını alır. Örnek :

Gençtim, bekardım ve İstanbul’da bir yurtta kalıyordum.

Sıralı cümle .

Sıralı bağlı cümle

Anlamlarına Göre Cümleler : Cümleler, anlamları yönünden cümlede anlam ünitesinde ele alınıp incelenmiştir. Biz bu bölümde yalnızca örneklerle bu cümleleri tekrar edelim.

Olumlu Cümle : Örnek : Her şey gibi bu acı da unutulup gider bir gün.

Senin ne dolaplar çevirdiğini bilmiyor değilim.

Olumsuz Cümle : Örnek : Kim demiş, onun tembel bir öğrenci olduğunu.

İnsan vatanına hizmet etmekten usanır mı hiç.

Soru Cümlesi : Örnek : Davet etsek bizim eve gelir mi dersiniz?

Bu soruyu hangi yoldan çözeceksin?

Koşul (Şart) Cümlesi : Örnek : Derdini söylemeyen derman bulamaz.

Ona baktıkça seni hatırlıyorum.

Dilek (İstek) Cümlesi : Örnek : Biz de onunla gidelim.

Hayırlısıyla askerliğini bitirip gelsin de…

Emir (Buyruk) Cümlesi : Örnek : Burayı derhal terk edin.

İşini bitirir bitirmez yanıma gel.

Ünlem Cümlesi : Örnek : Tüh, nasıl unuttum!

İmdat, kurtaran yok mu!

CÜMLEDE ANLAM

Özel ve Nesnel Yargılı Cümleler :

Öznel Yargılı Cümleler : Öznede, yani söz söyleyen kişide oluşan; nesnelerin gerçeğine değil, kişilerin duygu ve düşüncelerine bağlı olan, bu nedenle de kişiden kişiye değişebilen yargılardır. Öznel anlatımda kişi, cümleye kendi duygularını katar, bir yorum yapar. Bu tür yargılar, “bence, bana göre” anlamı taşır.

Nesnel Yargılı Cümleler : Öznenin, yani söz söyleyen kişinin düşünce ve duygularına değil, nesnenin, varlığın kendi gerçeğine dayanan, dolayısıyla kişilere göre değişmeyen yargılardır. Bu tür yargıların, yorum ve değerlendirme içermeme, kanıtlanabilir özellikte olma, herkes için aynı anlamı taşıma, akla ve mantığa dayalı olma gibi özellikleri vardır.

Örnek Cümleler :

ü Dostluğun olmadığı yerde insanca hiçbir değerin gelişebileceğine inanmıyorum.


ü Oyunda dört kadın, üç erkek oyuncu rol almış.

ü Dostluk, insanın ve insanlığın en büyük, ne yüce değerlerinden biridir.


ü Öykünün yanı sıra birçok şiir yazmış, bunlardan bazıları bestelenmiştir.

ü Şairin, sesini daha geniş kitlelere duyurabilmesi için dergilerde daha sık görülmesinde yarar var.


ü Köyden kente yapılan göçler her yıl biraz daha artmakta, bu nedenle kentlerde konut sorunu ciddi boyutlara ulaşmaktadır.

ü En iyi yapılan tatil, ormanda yapılan tatildir.


ü Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldığında 21 yaşındaydı.

ü İyi bir romancı, şiir yazamaz; ama iyi bir şair, roman yazabilir.


ü Türkiye Avrupa Topluluğu’na girebilmek için çeşitli girişimlerde bulundu.

Genel ve Özel Anlamlı Cümleler : Aralarındaki ortak özelliklere göre, daha çok varlığı kapsayan, aynı kavramları topluca düşündüren sözcüklere genel; anlamları sınırlı olan, kavramları teke tek düşündüren sözcüklere özel anlamlı sözcükler denir. Buradan hareketle genel anlamlı sözcüklerin kullanıldığı cümleler, genel, özel anlamlı sözcüklerin kullanıldığı cümleler ise özel anlamlı yargı içerir.

Örnek :

ü Geri kalmış ülkelerde spora hiç önem verilmez. (Genel Anlamlı)

ü Hindistan, futbola hiç önem vermeyen bir ülkedir. (Özel Anlamlı)

ü Dünyada en çok satan kitaplar, romanlardır. (Genel Anlamlı)

ü Ülkemizde en çok satan kitap türü, polisiye romanlardır. (Özel Anlamlı)

Anlatımlarına Göre Cümleler :

Doğrudan ve Dolaylı Anlatımlı Cümleler

Doğrudan (Dolaysız) Anlatım : Söylenenleri biçimsel bir değişikliğe uğratmadan, kişilerin söylediği ya da sözün söylendiği biçimde, olduğu gibi aktaran cümlelerin anlatımına denir.

Dolaylı Anlatım: Bir sözün kişi, zaman, anlatıcı değişiklikleriyle aktarılan biçimidir. Bu anlatım biçimiyle kurulan cümlelere daha çok roman, öykü gibi anlatımsal türlerde, olayların yazar tarafından anlatılmasında rastlanır. Örnek :

ü En iyi romanlar, bir bunalım döneminde yazılır, der Dostoyevski. (Doğrudan)

ü En iyi romanların bir bunalım döneminde yazılacağını söylüyor Dostoyevski (Dolaylı)

ü Turgut Uyar : “Nobel Ödülünü kazanan bu yazarı, en içten dileklerimle kutlarım.” Diyor. (Doğrudan)

ü Turgut Uyar, bir yazısında , Nobel Ödülü kazanan bu yazarı en içten dilekleriyle kutladığını belirtiyor. (Dolaylı)

Yorumlama Bildiren Cümleler : Yorumlama, görülüp duyulanlardan anlatıcının kendince bir anlam çıkarması, açıklama yapmasıdır. Yorumlama, bu özelliğiyle kişisel, öznel bir değerlendirmedir. Örnek :

ü Edip Cansever’in şiirleri sürekli bir açılım ve gelişim içinde görülüyor.

ü Eğitim bir okul sorunu değildir, o insanın kendisinde taşıdığı bir eylemdir.

ü Ne zaman yüzüne baksam gözlerini kaçırıyor, sanki benden bir şeyler saklıyor.

Değerlendirme Cümleleri : Değerlendirme özelliği taşıyan cümlelerde anlatıcı; bir yapıt , bir sanatçı, bir olayla ilgili olumlu ya da olumsuz belirlemeleri anlatır. Örnek :

ü Yazarın bu romanında çok etkileyici bir anlatım var.

ü Yazar, sürekli gerilimler yaratarak okurun ilgisini hep canlı tutuyor.

ü Son sergideki resimlerinde, yeşil tonları kırmızı tonlardan daha çok kullanmış.

Tanım Cümleleri : Tanımlama; bir kavramı, bir durumu nitelik ve özellikleriyle belirleme, işlevini gösterme ya da onu benzerlerinden ayıran ayırıcı yönlerini göstermeye denir. Bu amaçla kurulan cümlelere de tanım cümlesi denir. Bir kavramın, bir varlığın anlatıldığı cümleye “Bu nedir?”, “Bu şey nedir?” sorusunu yönelttiğimizde yanıt alabiliyorsak bu cümle bir tanım cümlesidir. Örnek :

ü Roman, olmuş ya da olabilecek olayları anlatan uzun bir edebiyat eseridir.

ü Sanatsal yaratımın temeli, doğayı taklit etmek değil, yeniden biçimlendirmektir.

ü Cahillik ve bilgisizlik bir toplumu içten içe kemiren bir kurttur.

Karşıtlık Bildiren Yargılar : Bazı cümlelerde birtakım olay ya da olguların karşıt özellikleri verilir. Karşıtlara yer vermek, anlatımı belirgin kılar. Örnek :

ü Dışarısı günlük güneşlik, halbuki burada paltolarımız bile bizi ısıtmaya yetmiyor.

ü Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.

ü Bir vardı, bir yok oldu; böyledir dünyanın hali.

Anlamlarına Göre Cümleler

Olumlu Cümle : Yüklemin bildirdiği anlam, eylemin yapılması doğrultusundaysa bu tür cümlelere olumlu cümle denir. Örnek :

ü Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz. (Olumlu eylem cümlesi)

ü Özü gerçek yaşam dayalı tiyatro yapıtları, doğrudur ve güzeldir. (Olumlu ad cümlesi)

ü Sattığınız malların dökümünü çıkarıp karı hesaplayalım. (Olumlu eylem cümlesi)

Olumlu Cümleler İkiye Ayrılır :

Biçimce ve anlamca olumlu cümleler : Bu tür cümlelerde olumsuzluk bildiren hiçbir dil birimi kullanılmaz, yüklemin yansıttığı anlamda olumlu olur. Örnek :

ü Ne zamandır gelmenizi bekliyorduk.

Biçimce olumsuz, anlamca olumlu cümleler : Bu tür cümlelerde cümlenin kuruluşu olumsuz, anlamıysa olumludur. Örnek :

ü Seni sürekli eleştiren ve senin kuyunu kazan bu insanı nasıl bilmezsin? (bilirsin)

ü Bu kadar çok döversen hangi çocuk yaramaz olmaz? (yaramaz olur)

Olumsuz Cümle : Bir eylemin gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ya da bir şeyin yokluğunu bildiren cümlelerdir. Örnek :

ü Aradığınız kişi burada yok. (Olumsuz ad cümlesi)

ü Dünkü davranışlarınızı hiç tasvip etmedim. (Olumsuz eylem cümlesi)

ü Kimse olayın nedenini bilmiyor. (Olumsuz eylem cümlesi)

Olumsuz Cümleler İkiye Ayrılır :

Biçimce ve anlamca olumsuz cümleler : Bu tür cümlelerde yüklem ya olumsuz bir eylemdir ya da yargı bildiren ad soylu bir sözcüktür. Örnek :

ü Mutluluğunu herkesle paylaşsan da yalnızlığını paylaşamazsın.

ü Başarı, zannedildiği kadar kolay elde edilen bir şey değildir.

Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümleler : Bu tür cümlelerde olumsuzluk anlamı taşıyan ek ya da sözcük kullanılmadığı halde cümleler olumsuzluk bildirir. Örnek :

ü Kim demiş onu çok sevdiğimi? (sevmiyorum)

ü O kadar sinirli ki ona parayı kaybettiğini söyle söyleyebilirsen. (söyleyemezsin.)

Soru Cümlesi : Bir işin yapılıp yapılmadığını sormak, bir şeyin nedenini öğrenmek, durumla ilgili bilgi edinmek ya da kuşkuyu gidermek… gibi amaçlarla kurulan cümlelere soru cümlesi denir. Örnek :

ü Kardeşin eve geldi mi?

ü Daha çok hangi kitapları okuyorsunuz?

ü Olanları sana kim anlattı?

ü Buraya nasıl geldin?

Soru öğeleri kullanılarak soru cümleleri kurulabildiği gibi, bu yolla cümleye değişik anlam özellikleri de katılabilir. Bu açıdan soru cümleleri ikiye ayrılır :

Gerçek Soru Cümlesi : Yanıt gerektiren, soruyu soranın yanıt beklediği soru cümleleridir. Gerçek soru cümleleri şu amaçlarla kurulabilir :

ü Cümlenin öğelerinden birini ya da birkaçını öğrenmek için, Örnek :

Bu elbiseyi mi aldınız?

Hangi kitabı ne zaman okudunuz?

ü Eylemin yapılıp yapılmadığını sormak için, Örnek :

Ismarladığım kitapları alacak mısın?

ü Anlaşılmayan bir düşünceyi, bir duyguyu sormak için, (Yineletme amaçlı sorular) Örnek :

Öğretmen gelmeyecek mi dediniz?

ü Anlaşılmayan bir soruyu anlamak için, Örnek :

Buraya neden mi geldim?

Sözde Soru Cümlesi : Yanıt gerektirmeyen, cümleye şaşma, küçümseme, inanmayış, beklenmezlik, özlem … vb. anlamlar katmak için kurulan soru cümleleridir. Örnek :

ü Önüne baksan kör müsün? (Azarlama)

ü Bugün öğretmen gelir mi ki? (Olasılık)

ü Bu yüksek notu almak sana mı kaldı? (Küçümseme)

ü Nerde o günler? (Özlem)

ü O zavallı kime kötülük edecek ki? (Onaylatma)

Dilek (istek) Cümlesi : Bir dileği, bir isteği, bir arzuyu, bir temenniyi bildiren cümlelere, anlamları yönünden dilek veya istek cümlesi denir. Örnek :

ü Yarın bizde toplanıp bir güzel yemek yiyelim.

ü Çocuk tek kazansın da neresi olursa olsun.

ü Umarım işleriniz yolunda gidiyordur.

ü Ah şu bahar bir gelse, çocuklar neşe içinde koşup oynasa.

ü İnşallah bütün düşlerin bir gün gerçek olur.

ü Allah sana uyuz versin de tırnak vermesin.

ü Gözün kör olsun.

Emir (Buyruk) Cümlesi : Emir kipiyle kurulan ya da gelecek zaman kipinin emir anlamıyla kullanıldığı cümlelere, anlamları yönünden emir cümlesi denir. Örnek :

ü Sandalyeyi çek, sessizce oturup bekle.

ü Öğretmeniniz izinli, gürültü etmeden ders çalışın.

ü Herkes ödevlerini önümüzdeki hafta getirecek, not alacak.

ü Şuraya da bir halı ser, ortalığı topla.

ü Sen de çalış ve para kazan artık.

Ünlem Cümlesi : Korku, acıma, şaşırma, sevinme, kızma gibi ansızın beliren duyguları anlatmaya yarayan cümlelere, anlamları yönünden ünlem cümlesi denir. Örnek :

ü Ah, elim yandı!

ü Kapıyı açtım ki bir de ne göreyim!

ü Oh, okul bitti, rahat bir nefes alalım!

ü O… kimler gelmiş, kimleri görüyorum!

ü Elimi cebime attım ki cüzdan yok!

İçeriklerine Göre Cümleler

Varsayım İçeren Cümleler : Varsayım, gerçekte olup olmadığına, olmayacağına bakılmaksızın bir olay ya da durumu bir süre için var kabul etmektir. Varsayım anlamı taşıyan yargılarda genellikle “tutalım ki, diyelim ki, farz edelim, düşün ki” gibi ifadelere yer verilir. Örnek :

ü Büyük ikramiye sana çıktı diyelim, bana ne alırsın?

ü Tut ki puanın yetmedi ve üniversiteye giremedin.

ü Şu anda kapının çalındığını ve oğlunun geldiğini farz edelim.

ü Gözlerini kapa ve sımsıcacık bir odada dışarıda yağan karı seyrederek çay içtiğimizi düşün.

Önyargı Bildiren Cümleler : Bir eylem henüz sonuçlanmadan, o eylemin nasıl sonuçlanacağı konusunda fikir yürüten cümlelerdir. Örnek :

ü Bizi görür görmez yine bağırıp çağıracak.

ü Ben zaten onun suçlu olduğunu baştan biliyordum.

ü Göreceksiniz, son şiirlerinde de ayrılık ve ölüm üzerine konuşup bizleri hayal kırıklığına uğratacak.

ü Bu çocuğun bir baltaya sap olamayacağı baştan belliydi.

Öneri Bildiren Cümleler : Bir sorunu çözmek, herhangi bir konuda yol gösterip bilgi ve fikir vermek amacıyla, öne sürülen görüşü, düşünceyi ve teklifi içeren cümlelere öneri bildiren cümleler denir. Örnek :

ü Kitabın sonuna bir de kaynakça konsa iyi olur.

ü Konuyu iyice anlamak istiyorsan, önce tekrar et, sonra da bol bol soru çöz.

ü Oyunda günlük yaşamın derinliğine fazlaca girilmeseydi, oyun daha derli toplu olurdu.

ü Siyah eteğin üstüne mavi desenli gömleğini giyersen sana daha çok yakışır.

Üslupla ilgili Cümleler : Bir yazar ya da bir eserin dil ve anlatım özelliklerine üslup denir. Üslubun iki boyutu vardır. Biri yazarın tekniği, kurgusuyla; diğeri dil ve anlatım özellikleriyle ilgilidir. Herhangi bir metne yönelttiğimiz “Nasıl anlatılmış?” sorusuna dil ve anlatımla ilgili bir yanıt alırız ve aldığımız bu yanıt, yazarın üslubunu ortaya koyar. Örnek :

ü İlk kitabında Halk edebiyatı söyleyişiyle yazdığı küçük şiirler vardı.

ü Tasvir bölümlerinde dili iyice ağırlaşmış; yazar söz oyunlarına sık sık başvurarak sıfatlı, mecazlı ve sanatlı bir anlatım kullanmıştır.

ü Kısa ve özlü bir anlatım, devrik cümleler, eserine en belirgin özelliğidir.

Olasılık – Olabilirlilik Cümleleri : Olasılık, kesinliği olmaksızın bir olay ya da durumun ortaya çıkmasının beklenilmesidir. Bu tür yargılar kesinlik anlamı taşımaz. Örnek :

ü Yarın işe biraz geç gelebilirim.

ü Şimdi bizim oralara da bahar gelmiştir.

ü Sınav zamanı yaklaştı, herhalde düzenli bir çalışma yapıyordur.

ü Durumu çok iyi, bu çocuğa küçük bir yardımda bulunur sanıyorum.

Eşitliğin Söz Konusu Olup Olmadığını Bildiren Cümleler : Kimi cümleler, herhangi bir şeyin ortadan ya da eşit biçimde bölündüğü anlamı taşır. Bu tür yargılarda eşitlik söz konusudur. Ancak kimi cümlelerde herhangi bir şeyin ortadan veya eşit olarak bölünmediği anlamı vardır ya da eşitliğin olduğuna dair herhangi bir ipucu verilmemiştir. Bu tür cümleler de eşitlik söz konusu değildir. Örnek:

ü Harçlıklarını kardeş payı yaparak birkaç gün idare ettiler. (Eşitlik Anlamı)

ü Bir elmayı yarı yarıya paylaşıp yediler. (Eşitlik Anlamı)

ü Kardeşler, mirastan paylarına düşeni alıp, sessizce ayrıldılar. (Eşitlik söz konusu değil)

ü Şirketin karını hisseleri oranında paylaştılar. (Eşitlik söz konusu değil)

Gerçekleşmemiş Bir Beklentiyi Dile Getiren Cümleler : Beklenti, bir olgunun sonunda gerçekleşmesi beklenen sonuç, bireyin, belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki ön görüşü anlamına gelir. Bu tanımlamaya bağlı olarak kimi cümlelerde bir beklentinin gerçekleşmediği yönünde bir anlam ve yargı görülür. Örnek :

ü Ankara’ya geldiğinde beni arar sanmıştım.

ü Bizi bu sefer daha sıcak karşılayacağını düşünmüştük.

ü Yıl boyunca çalışıp didindiğini görünce iyi bir okula gireceğini zannediyordum.

ü Bu işten daha çok para kazanacağımızı ummuştuk.

Gerçekte Var Olmayıp Öyle Sanılma Anlamı Taşıyan Cümleler : Kimi cümleler, herhangi bir olgu gerçekte var olmadığı halde, kişinin bu olgunun var olduğunu zannetmesi anlamını taşır. Örnek :

ü Ben onun kardeşi değil, düşmanıydım sanki.

ü Adama bak, sanki para vermiş de karşılığını bekliyor.

ü Arkadaşı soruları çözdükçe, kendisi çözüyor gibi seviniyordu.

Hayıflanma – Üzülme Anlamı Taşıyan Cümleler : Hayıflanma cümleleri bir olay, durum ve kişi karşısında üzülme ya da yerinme anlamlarını taşır. Örnek :

ü Kuşlar göç ediyor, ne yazık ki kış geliyor.

ü O güzelim kız, birkaç yılda çöküp yaşlandı.

ü Yüreğinin acısını, yılların izini taşıyordu yüzündeki derin çizgiler.

ü Zavallı adam, çocuklarını yetiştirebilmek için ne acılar çekti.

Sitem – Kızgınlık Anlamı Taşıyan Cümleler : Sözü ya da hareketleriyle, birinin, bir kimseyi kırdığını, üzdüğünü veya gücendirdiğini öfkelenmeden dile getiren cümleler sitem anlatımlı; sözü söyleyenin bir kişiye kızdığını anlatan cümlelerse kızgınlık anlamlı cümlelerdir. Örnek :

ü Her hafta sonu toplanıp kıra gidersiniz de beni çağırmazsınız.

ü İnsan, kendisine bunca emeği geçen insanı bir kere de olsa arayıp sorar.

ü Dediklerimi yapma da göreyim seni!

ü Sen kim oluyorsun da bana karşı böyle konuşuyorsun!

Yapıtın Konusuna Değinen Cümleler : Bir anlatımda verilmek istenen öz, düşünce ve duygu bütününe içerik adı verilirken kimi cümleler, herhangi bir yapıtın konusuna ya da özün ne olduğuna yani içeriğine değinir. Örnek :

ü Cahit Sıtkı’nın şiirlerinde genel olarak ölüm ve yalnızlık teması ele alınıyor.

ü Romanda kent insanlarının bireyci yaşamları ve bunun yarattığı bunalımlar anlatılmış.

ü Ömer Seyfettin, kimi öykülerinde çocukluk ve askerlik anılarını işliyor.

ü Ziya Osman Saba, yalın ve içten bir anlatımla yoksul yaşamlara karşı duyduğu ezikliği anlatır bu şiirinde.

Aşamalı Bir Durumu Bildiren Cümleler : Aşamalı bir anlam içeren cümlelerde, bir durumun gitgide ilerlemesi anlamı vardır. Örnek :

ü Zavallı kadın sürekli zayıflıyor, her geçen gün biraz daha küçülüyordu.

ü Uçak önce havalandı, sonra yavaş yavaş bulutların arasında kayboldu.

ü Hastamız günden güne iyiye gidiyor.

ü Kurşun sırtından girince, asker önce dizlerinin üzerine çöktü, sonra boylu boyunca yere yığıldı.

Beğenme – Takdir Etme Anlamı İçeren Cümleler : Beğenme, takdir etme anlamı içeren cümleler, herhangi bir şeye yönelik beğeniyi, övgüyü dile getiren cümlelerdir. Örnek :

ü Aşkolsun delikanlıya, rakibinin sırtını bir hamlede yere getirdi.

ü Her türlü rezaletin yaşandığı bu çevrede dürüst ve tertemiz bir insan olarak yetişti.

ü Eserlerinde yapaylığa kaçmadan içten ve yalın bir söyleyişle dile getirir duygularını.

ü Bozkırın ortasında açılmış sapsarı bir çiçektir bu şiirler.

Anlam İlişkilerine Göre Cümleler : Bileşik ve sıralı cümlelerde birden çok yargı, önerme bulunur. Genellikle Bu yargılar arasında ya da tek yargılı anlatımlarda değişik amaçlarla değişik anlam ilişkileri kurulabilir. Bağlaçlar, ilgeçler ya da diğer dil birimleriyle kurulan anlam ilişkilerinin başlıcaları şunlardır:

Neden – Sonuç İlişkili Cümleler : Bir cümlede ifade edilen yargılardan birinin neden, diğerinin sonuç olabilecek biçimde kullanılmasıyla ortaya çıkan cümleler, neden sonuç anlamı taşır. Bir cümlede neden sonuç ilişkisi genellikle “için, ile, den dolayı, den ötürü” ilgeçleriyle kurulabileceği gibi “den / dan” eki ya da kimi bağlaç ve sözcüklerle de kurulabilir. Böyle cümlelerde “neden” bildiren kısım başta ya da sonda olabilir. Örnek :

ü Yoğun kar yağışı yüzünden Ankara – İstanbul seferleri iptal edilmiş.

ü Elindeki işi bitiremediğinden bir hafta kadar yeni bir iş alamayacağını söyledi.

ü Derslere sürekli geç gelmesi ve ödevlerini zamanında yapmaması öğretmenini çok kızdırıyordu.

UYARI :

“-den” ekiyle “dolayı” ve “ötürü” ilgeçlerinin birlikte kullanılması genellikle gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu yaratır. Ancak anlatım bozukluğu olmayan kullanımları da vardır. Örnek :

ü Sizi sevdiğimden dolayı böyle davranıyorum. (“dolayı” ilgeci gereksiz kullanılmış)

ü Bundan dolayı akşam size gelemeyiz. (anlatım bozukluğu yok)

Amaç – Sonuç İlişkili Cümleler : Sonuç bildiren bir yargıyla o sonucun hangi amaçla yapıldığını anlatan bir başka yargıdan oluşan cümlelerdir. Bu ilişki “-mek / -mak için, -mek / -mak üzere” ilgeçleri ya da “-e , -a” ekiyle kurulur. Örnek :

ü Biraz hava almak ve dinlenmek için arkadaşlarıyla Pazar günü pikniğe gideceklermiş.

ü Onunla bu durumu bütün ayrıntılarıyla değerlendirmek üzere tekrar bir araya geleceğiz.

ü Okula onu görmeye gittim.

Açıklama İlişkili Cümleler : Açıklama, bilinmeyeni bilinir kılmaktır. Bir kavram, durum ya da olguyla ilgili bilgi vermek amacıyla kurulan cümleler, açıklama nitelikli cümlelerdir. Açıklama belirten cümlelerde yargılar arasındaki bağlantı bağlaçlarla kurulur. Örnek :

ü Bugün okula gitmeyeceğim; çünkü hastayım.

ü Yüzünden düşen bin parça, anlaşılan üzgünsün.

Koşul İlişkili Cümleler : Bir durumun, yargının oluşmasını, gerçekleşmesini, bir diğer yargı ile, anlatılan koşulun olmasına bağlayan cümlelerdir. Bu ilişki genellikle “-se / -sa” dilek koşul kip ekiyle, “ise” ek-eylemi ya da bağlaçlarla sağlanır. Örnek :

ü Annem sana baktıkça gençlik yıllarını anımsadığını söylüyor.

ü Sinemaya gideceksin; ancak önce ödevlerini bitir.

ü İstediğin her şeyi alırım, yeter ki sınıfını geç.

ü Git; ama saat on ikiden önce evde ol.

ü Buraya gelirse görüşebiliriz.

Karşılaştırma Cümleleri : Karşılaştırma, birbirleriyle ilişkili iki varlık, iki kavram ya da herhangi iki şeyi, ortak olan ya da olmayan yönleriyle anlatmaktır. Karşılaştırma cümlelerinde; karşılaştırma ilişkisi “gibi, kadar, daha, en…” gibi bağlaç, ilgeç ve belirteçlerle kurulur. Örnek :

ü Haber alma gereksinimini en iyi karşılayan iletişim aracı televizyondur.

ü Hiçbirimiz onun kadar duyarlı ve hoşgörülü değildik.

ü Kendi yaşıtı insanlardan daha genç ve daha diri bir görünüşü vardı.

Cümle Tamamlama : Kimi zaman bir yargı bütünlüğünden bir sözcük yada sözcük öbeği çıkarılmış olabilir. Yargının anlamsal ve anlatımsal bütünlüğü göz önünde bulundurularak bu eksik tamamlanır.

Tamamlanacak ve tamamlayacak cümleler ya da sözler arasında;

ü Anlamsal ilişki doğru kurulmalıdır.

ü Zaman ve kişi yönünden uyum olmalıdır.

ü Cümleleri anlamca bağlamak için uygun bağlaçlar kullanılmalıdır.

Örnek : İnsanlar bilerek ya da bilmeyerek doğanın dengesini bozuyorlar, sonra aynı doğayı korumak için sempozyumlar düzenleyip, dernekler kuruyorlar; çünkü…

ü Doğanın kendileri için yaşamsal değerini biliyorlar.

ü Yanlış yaptıklarının bilincindeler.

ü Kendilerini affettirmek istiyorlar.

ü Doğayı taklit etmek istiyorlar.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Cümle Türleri

Kuruluşlarına Göre Cümleler :

Düz (Kurallı) Cümle : Yüklemi sonda olan cümlelere, kuruluşları yönünden, düz cümle denir. Örnek : Günler günleri, aylar ayları kovaladı.

Sembolistler, anlamdan çok şiirde ahenge önem vermişlerdir.

Kısa ve özlü sözle, çok şey anlatma sanatına icaz denir.

Önemli olan etkiyi aşmak, kendine özgü bir şiire ulaşmaktır.

Devrik (Kuralsız) Cümle : Yüklemi sonda olmayan cümlelere devrik cümle denir. Devrik cümlede yüklem başta da ortada da olabilir, ama sonda olamaz. Kurallı cümlelere göre daha akıcı olduğundan, devrik cümleler genellikle şiir türünde kullanılır. Örnek :

Neden böyle düşman görünürsünüz, yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

İki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece.

Gezer bağdan bağa, çoban çeşmesi.

Gördüğüm, sihirbaz gibi geçtiğini üç kızın.

Ara Sözlü Cümle : Bir cümlenin anlamına açıklık getirmek amacıyla, o cümlede açıklayıcı bir söz ya da bir cümle kullanılır. Bu açıklayıcı unsurlar söz biçimindeyse ara söz, cümle biçimindeyse ara cümle adını alır. Ara söz, yüklem dışında daima bir öğenin açıklayıcısı olarak kullanılırken o öğeyle aynı görevde bulunur. Örnek :

§ Sınıftaki birkaç kişi, tembel olanlar, bu duruma itiraz etti.

§ Bu işe Ayşe’yi – herkesin dedikodusunu yapan o kızı – karıştırmayın.

§ Sana, en yakın arkadaşıma, güvenmekle hata etmişim.

Ara cümle ise yalnızca cümlenin anlamına açıklık kazandırır. Cümlenin herhangi bir öğesi olamaz. Örnek : O zaman vecd ile bin secde eder – varsa – taşım.

Ülkemiz, üç yanı denizlerle çevrilidir, yavaş yavaş çöle dönüyor.

Bizim patron, yalnızca gördüğüne inanır, bu dedikoduya inanmayacaktır.

UYARI : Ara söz ve ara cümlelerin başında ve sonunda ya “, …,” ya da “- … –“ işaretleri kullanılır. Ara söz ve ara cümlelerin cümleden atılması cümleyi biçimsel yönden etkilemez, yalnızca anlamı etkiler.

Kesik (Eksiltili) Cümle : Başta yüklem olmak üzere herhangi bir öğe (özne, nesne, tümleçler) anlatıdan düştüğünde eksiltili cümleler oluşur.

Eksiltili cümle çoğu zaman bir sorunun karşılığı olarak kullanılır. Örnek :

- Ali geldi mi?

- Gelmedi.

- Kitabı beğendin mi?

- Beğendim.

- Sinemaya gidelim mi?

- Gidelim.

- Kim okuyacak?

- Ben.

Eksiltili cümlede bir olgunun önemi belirtilebilir veya bir konuya dikkat çekilebilir. Ancak bu, genel olarak yüklemin düşmesiyle ortaya çıkar. Örnek :

Haydi çocuklar bize (gidelim).

Ev yapacaksan tuğladan (yap), kız alacaksan Muğla’dan (al).

Tarlayı taşlı yerden, kızı kardeşli yerden (alma).

Kimi zaman, ki bağlacından sonra gelmesi gereken sözler kullanılmaz. Anlatım güç kazanır ve eksiltili cümle oluşur. Örnek : Ona öyle bir baktım ki…

Adam içeri bir girdi ki…

Yüklemlerine Göre Cümleler : Bir cümlenin yükleminde çekimli bir eylem ya da ekeylemle çekimlenmiş bir ad veya ad soylu sözcük olabilir. Bu sözcük türüne göre cümleler iki grupta incelenir.

Ad (isim) Cümlesi : Yüklemi ekeylemle çekimlenmiş bir ad ya da ad soylu sözcüğün bulunduğu cümlelerdir. Örnek : Bu yaşlı kadın, olayın tek tanığıymış.

Çalışmak, başarının temelidir.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Eylem (Fiil) Cümlesi : Yüklemi çekimli bir eylem ya da eylem grubu olan cümlelerdir. Her türlü hareket iş, oluş eylem cümleleriyle karşılanır. Bu nedenle eylem cümleleri, ad cümlelerine oranla daha fazla kullanılır. Örnek : Bir adım daha yaklaşınca tanıdım.

Anlattığı fıkralarla çocukları güldürdü.

Bu kazağı değil, kırmızı olanı tercih ederim.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle.

Yapılarına Göre Cümleler : Bir cümle yapısı yönünden, içinde taşıdığı yargı sayısına göre incelenir.

Basit Cümle : Bir duyguyu, bir düşünceyi gösteren; kısaca bir tek yargıyı anlatan cümleler yapıları yönünden basittir. Basit cümleler yan cümle ve iç cümle içermez. Örnek :

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

Kahvaltıdan önce tüm öğrenciler, ellerinde süpürgeler, derslikleri ve spor salonunu temizliyorlar.

Bileşik Cümle : Birden çok duygu, düşünce ve yargıyı anlatan cümleler yapıları yönünden bileşiktir. Bileşik cümlelerde bir temel cümleyle, bir ya da birden çok yan cümle bulunur. Böylece aynı cümlenin içinde birden çok yargı oluşmuş ve bileşik cümle ortaya çıkmış olur. Örnek : Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer.

Yan Cümle Temel Cümle

Bileşik Cümle Şu Yollarla Yapılabilir :

Eylemsilerle Kurulan Bileşik Cümle : Yan cümlesi eylemsilerle (adeylem, sıfateylem, bağeylem) oluşan bileşik cümlelerdir. Örnek :

Oraya gitmek için / sabah erken kalkmalıyız.

Yan cümle Temel Cümle

Erken kalkan / yol alır.

Yan cümle Temel cümle

Onu gördükçe / yüreğim sızım sızım sızlıyor.

Yan cümle Temel Cümle

UYARI : Bir cümledeki yan cümle sayısı, eylemsilerin temel cümlenin yüklemiyle kurduğu anlam ilişkisine göre belirlenir. Temel cümlenin yüklemiyle doğrudan anlam ilişkisi kuramayan eylemsiler yan cümle olarak kabul edilmez.

Aşağıda verilen örneği bu açıklama ışığında inceleyelim :

Kapıdan çıkışını / sokağın köşesini dönüşünü / yerden gazeteleri savuran rüzgara karşı güçlükle karşı koyuşunu / görüyorum.

Yukarıdaki cümlede dört eylemsi olmasına karşın üç yan cümle bulunmaktadır. Bu cümledeki yan cümlelerin yüklemle bağlantısını incelersek :

Kapıdan çıkışını (görüyorum)

Sokağın köşesini dönüşünü (görüyorum)

Yerden gazeteleri savuran rüzgara karşı güçlükle karşı koyuşunu (görüyorum)

“savuran” sıfat eylemi rüzgarı nitelemiş ve sıfat olmuştur. Ancak “görüyorum” yüklemiyle bir anlam ilişkisi oluşturmadığı için yan cümle kurmamıştır sadece eylemsidir.

İç Cümlelerle Kurulan Bileşik Cümle : Yan cümlesi iç cümleden oluşan ve bu yan cümlenin temel cümleye herhangi bir öğe göreviyle bağlandığı cümle yapıca bileşik cümledir. Örnek : Adam, karısına, sen bu işe karışma, dedi.

İç cümle

Çocuktur, düşe kalka büyür.

İç cümle

Sinemada Güneş Erken Doğar’ı izledik.

İç cümle

Koşullu Bileşik Cümle : Yan cümlesi dilek koşul kipiyle (-se, -sa) kurulan ve temel cümleye koşul ilgisiyle bağlanan cümlelere koşullu (şartlı) bileşik cümle denir. Örnek :

Oraya bir daha gidersen / karışmam.

Yan cümle Temel Cümle

Seni ararsa / ona kızdığımı söyle.

Yan cümle Temel cümle

Ne kadar uğraşırsan uğraş, / babadan kalma bir şeyler yoksa / zengin olamazsın.

Yan cümle Yan cümle Temel Cümle

“Ki” Bileşik Cümle : iki cümlenin “ki” bağlacıyla birbirine bağlanmasıyla oluşan bileşik cümlelere denir. Örnek :

Öyle bir bağırdım ki sesimden ben bile ürktüm.

Yan cümle Temel cümle

Şimdi çalışıyor olmalılar ki hiç sesleri çıkmıyor.

Yan cümle Temel cümle

Bekle ki istediğini bulayım.

Yan cümle Temel cümle

UYARI : “ki” den sonraki yancümle temel cümlenin bir öğesi olabilir. Örnek :

Bu işin sonunun gelmeyeceğini anladım.

Anladım ki bu işin sonu gelmeyecek.

Belirtili Nesne Yüklem

“Mi” Soru Edatıyla Kurulan Bileşik Cümle : Yan cümlesi “mi” soru edatıyla kurulan ve temel cümleye koşul ilgisiyle bağlanan bileşik cümlelerdir. Örnek :

İlkbahar geldi mi / doğa yemyeşil olur.

Yan cümle Temel cümle

Elimdeki işi bitirdim mi / hemen tatile çıkarım.

Yan cümle Temel Cümle

UYARI : “mi” soru edatıyla kurulan yan cümleler, temel cümleye zarf tümleci göreviyle bağlanır.

Sıralı Cümle : Sıralı cümleler, kuruluşça bağımsız cümlelerin öğe ortaklığı ya da bağlanış özelliğinden dolayı bir araya getirilmesinden meydana gelir.

Bu özelliklerine göre sıralı cümleleri iki gruba ayırarak inceleyebiliriz:

§ Bağımlı Sıralı Cümleler : Herhangi bir öğesi ortak olan (yüklem hariç) cümlelere bağımlı sıralı cümle denir. Örnek :

Bu şarkı, dillerden düşmeyecek, yıllar boyu söylenecek, hiç unutulmayacak.

Çocuğu yanına çağırdı, saçını okşadı, kucağına aldı.

§ Bağımsız Sıralı Cümleler : Hiçbir ortak öğesi olmadığı halde, anlamca birbirini tamamlayan, anlamca birbirinin devamı niteliğinde olan cümlelere bağımsız sıralı cümle denir. Örnek : At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.

1 2 3 4

Öğrenciler top oynuyor, öğretmenler bahçede çay içiyordu.

1 2

Bağlı Cümle : “Ve, veya, ya da, ile, fakat, ama, çünkü” gibi herhangi bir bağlaçla birbirine bağlanan yargılara yapıları yönünden bağlı cümle denir. Örnek :

Ortalık kakarınca lambayı yaktı ve mutfağa geçti.

1 2

Okula gelemedi çünkü çok hastaymış.

1 2

Oraya gider gitmez beni arayacaktı fakat aramadı.

1 2

Sıralı Bağlı Cümle : Virgül ya da noktalı virgülle ayrılan, aynı zamanda birbirine bağlaçlarla bağlanan cümleler sıralı bağlı cümle adını alır. Örnek :

Gençtim, bekardım ve İstanbul’da bir yurtta kalıyordum.

Sıralı cümle .

Sıralı bağlı cümle

Anlamlarına Göre Cümleler : Cümleler, anlamları yönünden cümlede anlam ünitesinde ele alınıp incelenmiştir. Biz bu bölümde yalnızca örneklerle bu cümleleri tekrar edelim.

Olumlu Cümle : Örnek : Her şey gibi bu acı da unutulup gider bir gün.

Senin ne dolaplar çevirdiğini bilmiyor değilim.

Olumsuz Cümle : Örnek : Kim demiş, onun tembel bir öğrenci olduğunu.

İnsan vatanına hizmet etmekten usanır mı hiç.

Soru Cümlesi : Örnek : Davet etsek bizim eve gelir mi dersiniz?

Bu soruyu hangi yoldan çözeceksin?

Koşul (Şart) Cümlesi : Örnek : Derdini söylemeyen derman bulamaz.

Ona baktıkça seni hatırlıyorum.

Dilek (İstek) Cümlesi : Örnek : Biz de onunla gidelim.

Hayırlısıyla askerliğini bitirip gelsin de…

Emir (Buyruk) Cümlesi : Örnek : Burayı derhal terk edin.

İşini bitirir bitirmez yanıma gel.

Ünlem Cümlesi : Örnek : Tüh, nasıl unuttum!

İmdat, kurtaran yok mu!

CÜMLEDE ANLAM

Özel ve Nesnel Yargılı Cümleler :

Öznel Yargılı Cümleler : Öznede, yani söz söyleyen kişide oluşan; nesnelerin gerçeğine değil, kişilerin duygu ve düşüncelerine bağlı olan, bu nedenle de kişiden kişiye değişebilen yargılardır. Öznel anlatımda kişi, cümleye kendi duygularını katar, bir yorum yapar. Bu tür yargılar, “bence, bana göre” anlamı taşır.

Nesnel Yargılı Cümleler : Öznenin, yani söz söyleyen kişinin düşünce ve duygularına değil, nesnenin, varlığın kendi gerçeğine dayanan, dolayısıyla kişilere göre değişmeyen yargılardır. Bu tür yargıların, yorum ve değerlendirme içermeme, kanıtlanabilir özellikte olma, herkes için aynı anlamı taşıma, akla ve mantığa dayalı olma gibi özellikleri vardır.

Örnek Cümleler :

ü Dostluğun olmadığı yerde insanca hiçbir değerin gelişebileceğine inanmıyorum.


ü Oyunda dört kadın, üç erkek oyuncu rol almış.

ü Dostluk, insanın ve insanlığın en büyük, ne yüce değerlerinden biridir.


ü Öykünün yanı sıra birçok şiir yazmış, bunlardan bazıları bestelenmiştir.

ü Şairin, sesini daha geniş kitlelere duyurabilmesi için dergilerde daha sık görülmesinde yarar var.


ü Köyden kente yapılan göçler her yıl biraz daha artmakta, bu nedenle kentlerde konut sorunu ciddi boyutlara ulaşmaktadır.

ü En iyi yapılan tatil, ormanda yapılan tatildir.


ü Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldığında 21 yaşındaydı.

ü İyi bir romancı, şiir yazamaz; ama iyi bir şair, roman yazabilir.


ü Türkiye Avrupa Topluluğu’na girebilmek için çeşitli girişimlerde bulundu.

Genel ve Özel Anlamlı Cümleler : Aralarındaki ortak özelliklere göre, daha çok varlığı kapsayan, aynı kavramları topluca düşündüren sözcüklere genel; anlamları sınırlı olan, kavramları teke tek düşündüren sözcüklere özel anlamlı sözcükler denir. Buradan hareketle genel anlamlı sözcüklerin kullanıldığı cümleler, genel, özel anlamlı sözcüklerin kullanıldığı cümleler ise özel anlamlı yargı içerir.

Örnek :

ü Geri kalmış ülkelerde spora hiç önem verilmez. (Genel Anlamlı)

ü Hindistan, futbola hiç önem vermeyen bir ülkedir. (Özel Anlamlı)

ü Dünyada en çok satan kitaplar, romanlardır. (Genel Anlamlı)

ü Ülkemizde en çok satan kitap türü, polisiye romanlardır. (Özel Anlamlı)

Anlatımlarına Göre Cümleler :

Doğrudan ve Dolaylı Anlatımlı Cümleler

Doğrudan (Dolaysız) Anlatım : Söylenenleri biçimsel bir değişikliğe uğratmadan, kişilerin söylediği ya da sözün söylendiği biçimde, olduğu gibi aktaran cümlelerin anlatımına denir.

Dolaylı Anlatım: Bir sözün kişi, zaman, anlatıcı değişiklikleriyle aktarılan biçimidir. Bu anlatım biçimiyle kurulan cümlelere daha çok roman, öykü gibi anlatımsal türlerde, olayların yazar tarafından anlatılmasında rastlanır. Örnek :

ü En iyi romanlar, bir bunalım döneminde yazılır, der Dostoyevski. (Doğrudan)

ü En iyi romanların bir bunalım döneminde yazılacağını söylüyor Dostoyevski (Dolaylı)

ü Turgut Uyar : “Nobel Ödülünü kazanan bu yazarı, en içten dileklerimle kutlarım.” Diyor. (Doğrudan)

ü Turgut Uyar, bir yazısında , Nobel Ödülü kazanan bu yazarı en içten dilekleriyle kutladığını belirtiyor. (Dolaylı)

Yorumlama Bildiren Cümleler : Yorumlama, görülüp duyulanlardan anlatıcının kendince bir anlam çıkarması, açıklama yapmasıdır. Yorumlama, bu özelliğiyle kişisel, öznel bir değerlendirmedir. Örnek :

ü Edip Cansever’in şiirleri sürekli bir açılım ve gelişim içinde görülüyor.

ü Eğitim bir okul sorunu değildir, o insanın kendisinde taşıdığı bir eylemdir.

ü Ne zaman yüzüne baksam gözlerini kaçırıyor, sanki benden bir şeyler saklıyor.

Değerlendirme Cümleleri : Değerlendirme özelliği taşıyan cümlelerde anlatıcı; bir yapıt , bir sanatçı, bir olayla ilgili olumlu ya da olumsuz belirlemeleri anlatır. Örnek :

ü Yazarın bu romanında çok etkileyici bir anlatım var.

ü Yazar, sürekli gerilimler yaratarak okurun ilgisini hep canlı tutuyor.

ü Son sergideki resimlerinde, yeşil tonları kırmızı tonlardan daha çok kullanmış.

Tanım Cümleleri : Tanımlama; bir kavramı, bir durumu nitelik ve özellikleriyle belirleme, işlevini gösterme ya da onu benzerlerinden ayıran ayırıcı yönlerini göstermeye denir. Bu amaçla kurulan cümlelere de tanım cümlesi denir. Bir kavramın, bir varlığın anlatıldığı cümleye “Bu nedir?”, “Bu şey nedir?” sorusunu yönelttiğimizde yanıt alabiliyorsak bu cümle bir tanım cümlesidir. Örnek :

ü Roman, olmuş ya da olabilecek olayları anlatan uzun bir edebiyat eseridir.

ü Sanatsal yaratımın temeli, doğayı taklit etmek değil, yeniden biçimlendirmektir.

ü Cahillik ve bilgisizlik bir toplumu içten içe kemiren bir kurttur.

Karşıtlık Bildiren Yargılar : Bazı cümlelerde birtakım olay ya da olguların karşıt özellikleri verilir. Karşıtlara yer vermek, anlatımı belirgin kılar. Örnek :

ü Dışarısı günlük güneşlik, halbuki burada paltolarımız bile bizi ısıtmaya yetmiyor.

ü Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.

ü Bir vardı, bir yok oldu; böyledir dünyanın hali.

Anlamlarına Göre Cümleler

Olumlu Cümle : Yüklemin bildirdiği anlam, eylemin yapılması doğrultusundaysa bu tür cümlelere olumlu cümle denir. Örnek :

ü Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz. (Olumlu eylem cümlesi)

ü Özü gerçek yaşam dayalı tiyatro yapıtları, doğrudur ve güzeldir. (Olumlu ad cümlesi)

ü Sattığınız malların dökümünü çıkarıp karı hesaplayalım. (Olumlu eylem cümlesi)

Olumlu Cümleler İkiye Ayrılır :

Biçimce ve anlamca olumlu cümleler : Bu tür cümlelerde olumsuzluk bildiren hiçbir dil birimi kullanılmaz, yüklemin yansıttığı anlamda olumlu olur. Örnek :

ü Ne zamandır gelmenizi bekliyorduk.

Biçimce olumsuz, anlamca olumlu cümleler : Bu tür cümlelerde cümlenin kuruluşu olumsuz, anlamıysa olumludur. Örnek :

ü Seni sürekli eleştiren ve senin kuyunu kazan bu insanı nasıl bilmezsin? (bilirsin)

ü Bu kadar çok döversen hangi çocuk yaramaz olmaz? (yaramaz olur)

Olumsuz Cümle : Bir eylemin gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ya da bir şeyin yokluğunu bildiren cümlelerdir. Örnek :

ü Aradığınız kişi burada yok. (Olumsuz ad cümlesi)

ü Dünkü davranışlarınızı hiç tasvip etmedim. (Olumsuz eylem cümlesi)

ü Kimse olayın nedenini bilmiyor. (Olumsuz eylem cümlesi)

Olumsuz Cümleler İkiye Ayrılır :

Biçimce ve anlamca olumsuz cümleler : Bu tür cümlelerde yüklem ya olumsuz bir eylemdir ya da yargı bildiren ad soylu bir sözcüktür. Örnek :

ü Mutluluğunu herkesle paylaşsan da yalnızlığını paylaşamazsın.

ü Başarı, zannedildiği kadar kolay elde edilen bir şey değildir.

Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümleler : Bu tür cümlelerde olumsuzluk anlamı taşıyan ek ya da sözcük kullanılmadığı halde cümleler olumsuzluk bildirir. Örnek :

ü Kim demiş onu çok sevdiğimi? (sevmiyorum)

ü O kadar sinirli ki ona parayı kaybettiğini söyle söyleyebilirsen. (söyleyemezsin.)

Soru Cümlesi : Bir işin yapılıp yapılmadığını sormak, bir şeyin nedenini öğrenmek, durumla ilgili bilgi edinmek ya da kuşkuyu gidermek… gibi amaçlarla kurulan cümlelere soru cümlesi denir. Örnek :

ü Kardeşin eve geldi mi?

ü Daha çok hangi kitapları okuyorsunuz?

ü Olanları sana kim anlattı?

ü Buraya nasıl geldin?

Soru öğeleri kullanılarak soru cümleleri kurulabildiği gibi, bu yolla cümleye değişik anlam özellikleri de katılabilir. Bu açıdan soru cümleleri ikiye ayrılır :

Gerçek Soru Cümlesi : Yanıt gerektiren, soruyu soranın yanıt beklediği soru cümleleridir. Gerçek soru cümleleri şu amaçlarla kurulabilir :

ü Cümlenin öğelerinden birini ya da birkaçını öğrenmek için, Örnek :

Bu elbiseyi mi aldınız?

Hangi kitabı ne zaman okudunuz?

ü Eylemin yapılıp yapılmadığını sormak için, Örnek :

Ismarladığım kitapları alacak mısın?

ü Anlaşılmayan bir düşünceyi, bir duyguyu sormak için, (Yineletme amaçlı sorular) Örnek :

Öğretmen gelmeyecek mi dediniz?

ü Anlaşılmayan bir soruyu anlamak için, Örnek :

Buraya neden mi geldim?

Sözde Soru Cümlesi : Yanıt gerektirmeyen, cümleye şaşma, küçümseme, inanmayış, beklenmezlik, özlem … vb. anlamlar katmak için kurulan soru cümleleridir. Örnek :

ü Önüne baksan kör müsün? (Azarlama)

ü Bugün öğretmen gelir mi ki? (Olasılık)

ü Bu yüksek notu almak sana mı kaldı? (Küçümseme)

ü Nerde o günler? (Özlem)

ü O zavallı kime kötülük edecek ki? (Onaylatma)

Dilek (istek) Cümlesi : Bir dileği, bir isteği, bir arzuyu, bir temenniyi bildiren cümlelere, anlamları yönünden dilek veya istek cümlesi denir. Örnek :

ü Yarın bizde toplanıp bir güzel yemek yiyelim.

ü Çocuk tek kazansın da neresi olursa olsun.

ü Umarım işleriniz yolunda gidiyordur.

ü Ah şu bahar bir gelse, çocuklar neşe içinde koşup oynasa.

ü İnşallah bütün düşlerin bir gün gerçek olur.

ü Allah sana uyuz versin de tırnak vermesin.

ü Gözün kör olsun.

Emir (Buyruk) Cümlesi : Emir kipiyle kurulan ya da gelecek zaman kipinin emir anlamıyla kullanıldığı cümlelere, anlamları yönünden emir cümlesi denir. Örnek :

ü Sandalyeyi çek, sessizce oturup bekle.

ü Öğretmeniniz izinli, gürültü etmeden ders çalışın.

ü Herkes ödevlerini önümüzdeki hafta getirecek, not alacak.

ü Şuraya da bir halı ser, ortalığı topla.

ü Sen de çalış ve para kazan artık.

Ünlem Cümlesi : Korku, acıma, şaşırma, sevinme, kızma gibi ansızın beliren duyguları anlatmaya yarayan cümlelere, anlamları yönünden ünlem cümlesi denir. Örnek :

ü Ah, elim yandı!

ü Kapıyı açtım ki bir de ne göreyim!

ü Oh, okul bitti, rahat bir nefes alalım!

ü O… kimler gelmiş, kimleri görüyorum!

ü Elimi cebime attım ki cüzdan yok!

İçeriklerine Göre Cümleler

Varsayım İçeren Cümleler : Varsayım, gerçekte olup olmadığına, olmayacağına bakılmaksızın bir olay ya da durumu bir süre için var kabul etmektir. Varsayım anlamı taşıyan yargılarda genellikle “tutalım ki, diyelim ki, farz edelim, düşün ki” gibi ifadelere yer verilir. Örnek :

ü Büyük ikramiye sana çıktı diyelim, bana ne alırsın?

ü Tut ki puanın yetmedi ve üniversiteye giremedin.

ü Şu anda kapının çalındığını ve oğlunun geldiğini farz edelim.

ü Gözlerini kapa ve sımsıcacık bir odada dışarıda yağan karı seyrederek çay içtiğimizi düşün.

Önyargı Bildiren Cümleler : Bir eylem henüz sonuçlanmadan, o eylemin nasıl sonuçlanacağı konusunda fikir yürüten cümlelerdir. Örnek :

ü Bizi görür görmez yine bağırıp çağıracak.

ü Ben zaten onun suçlu olduğunu baştan biliyordum.

ü Göreceksiniz, son şiirlerinde de ayrılık ve ölüm üzerine konuşup bizleri hayal kırıklığına uğratacak.

ü Bu çocuğun bir baltaya sap olamayacağı baştan belliydi.

Öneri Bildiren Cümleler : Bir sorunu çözmek, herhangi bir konuda yol gösterip bilgi ve fikir vermek amacıyla, öne sürülen görüşü, düşünceyi ve teklifi içeren cümlelere öneri bildiren cümleler denir. Örnek :

ü Kitabın sonuna bir de kaynakça konsa iyi olur.

ü Konuyu iyice anlamak istiyorsan, önce tekrar et, sonra da bol bol soru çöz.

ü Oyunda günlük yaşamın derinliğine fazlaca girilmeseydi, oyun daha derli toplu olurdu.

ü Siyah eteğin üstüne mavi desenli gömleğini giyersen sana daha çok yakışır.

Üslupla ilgili Cümleler : Bir yazar ya da bir eserin dil ve anlatım özelliklerine üslup denir. Üslubun iki boyutu vardır. Biri yazarın tekniği, kurgusuyla; diğeri dil ve anlatım özellikleriyle ilgilidir. Herhangi bir metne yönelttiğimiz “Nasıl anlatılmış?” sorusuna dil ve anlatımla ilgili bir yanıt alırız ve aldığımız bu yanıt, yazarın üslubunu ortaya koyar. Örnek :

ü İlk kitabında Halk edebiyatı söyleyişiyle yazdığı küçük şiirler vardı.

ü Tasvir bölümlerinde dili iyice ağırlaşmış; yazar söz oyunlarına sık sık başvurarak sıfatlı, mecazlı ve sanatlı bir anlatım kullanmıştır.

ü Kısa ve özlü bir anlatım, devrik cümleler, eserine en belirgin özelliğidir.

Olasılık – Olabilirlilik Cümleleri : Olasılık, kesinliği olmaksızın bir olay ya da durumun ortaya çıkmasının beklenilmesidir. Bu tür yargılar kesinlik anlamı taşımaz. Örnek :

ü Yarın işe biraz geç gelebilirim.

ü Şimdi bizim oralara da bahar gelmiştir.

ü Sınav zamanı yaklaştı, herhalde düzenli bir çalışma yapıyordur.

ü Durumu çok iyi, bu çocuğa küçük bir yardımda bulunur sanıyorum.

Eşitliğin Söz Konusu Olup Olmadığını Bildiren Cümleler : Kimi cümleler, herhangi bir şeyin ortadan ya da eşit biçimde bölündüğü anlamı taşır. Bu tür yargılarda eşitlik söz konusudur. Ancak kimi cümlelerde herhangi bir şeyin ortadan veya eşit olarak bölünmediği anlamı vardır ya da eşitliğin olduğuna dair herhangi bir ipucu verilmemiştir. Bu tür cümleler de eşitlik söz konusu değildir. Örnek:

ü Harçlıklarını kardeş payı yaparak birkaç gün idare ettiler. (Eşitlik Anlamı)

ü Bir elmayı yarı yarıya paylaşıp yediler. (Eşitlik Anlamı)

ü Kardeşler, mirastan paylarına düşeni alıp, sessizce ayrıldılar. (Eşitlik söz konusu değil)

ü Şirketin karını hisseleri oranında paylaştılar. (Eşitlik söz konusu değil)

Gerçekleşmemiş Bir Beklentiyi Dile Getiren Cümleler : Beklenti, bir olgunun sonunda gerçekleşmesi beklenen sonuç, bireyin, belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki ön görüşü anlamına gelir. Bu tanımlamaya bağlı olarak kimi cümlelerde bir beklentinin gerçekleşmediği yönünde bir anlam ve yargı görülür. Örnek :

ü Ankara’ya geldiğinde beni arar sanmıştım.

ü Bizi bu sefer daha sıcak karşılayacağını düşünmüştük.

ü Yıl boyunca çalışıp didindiğini görünce iyi bir okula gireceğini zannediyordum.

ü Bu işten daha çok para kazanacağımızı ummuştuk.

Gerçekte Var Olmayıp Öyle Sanılma Anlamı Taşıyan Cümleler : Kimi cümleler, herhangi bir olgu gerçekte var olmadığı halde, kişinin bu olgunun var olduğunu zannetmesi anlamını taşır. Örnek :

ü Ben onun kardeşi değil, düşmanıydım sanki.

ü Adama bak, sanki para vermiş de karşılığını bekliyor.

ü Arkadaşı soruları çözdükçe, kendisi çözüyor gibi seviniyordu.

Hayıflanma – Üzülme Anlamı Taşıyan Cümleler : Hayıflanma cümleleri bir olay, durum ve kişi karşısında üzülme ya da yerinme anlamlarını taşır. Örnek :

ü Kuşlar göç ediyor, ne yazık ki kış geliyor.

ü O güzelim kız, birkaç yılda çöküp yaşlandı.

ü Yüreğinin acısını, yılların izini taşıyordu yüzündeki derin çizgiler.

ü Zavallı adam, çocuklarını yetiştirebilmek için ne acılar çekti.

Sitem – Kızgınlık Anlamı Taşıyan Cümleler : Sözü ya da hareketleriyle, birinin, bir kimseyi kırdığını, üzdüğünü veya gücendirdiğini öfkelenmeden dile getiren cümleler sitem anlatımlı; sözü söyleyenin bir kişiye kızdığını anlatan cümlelerse kızgınlık anlamlı cümlelerdir. Örnek :

ü Her hafta sonu toplanıp kıra gidersiniz de beni çağırmazsınız.

ü İnsan, kendisine bunca emeği geçen insanı bir kere de olsa arayıp sorar.

ü Dediklerimi yapma da göreyim seni!

ü Sen kim oluyorsun da bana karşı böyle konuşuyorsun!

Yapıtın Konusuna Değinen Cümleler : Bir anlatımda verilmek istenen öz, düşünce ve duygu bütününe içerik adı verilirken kimi cümleler, herhangi bir yapıtın konusuna ya da özün ne olduğuna yani içeriğine değinir. Örnek :

ü Cahit Sıtkı’nın şiirlerinde genel olarak ölüm ve yalnızlık teması ele alınıyor.

ü Romanda kent insanlarının bireyci yaşamları ve bunun yarattığı bunalımlar anlatılmış.

ü Ömer Seyfettin, kimi öykülerinde çocukluk ve askerlik anılarını işliyor.

ü Ziya Osman Saba, yalın ve içten bir anlatımla yoksul yaşamlara karşı duyduğu ezikliği anlatır bu şiirinde.

Aşamalı Bir Durumu Bildiren Cümleler : Aşamalı bir anlam içeren cümlelerde, bir durumun gitgide ilerlemesi anlamı vardır. Örnek :

ü Zavallı kadın sürekli zayıflıyor, her geçen gün biraz daha küçülüyordu.

ü Uçak önce havalandı, sonra yavaş yavaş bulutların arasında kayboldu.

ü Hastamız günden güne iyiye gidiyor.

ü Kurşun sırtından girince, asker önce dizlerinin üzerine çöktü, sonra boylu boyunca yere yığıldı.

Beğenme – Takdir Etme Anlamı İçeren Cümleler : Beğenme, takdir etme anlamı içeren cümleler, herhangi bir şeye yönelik beğeniyi, övgüyü dile getiren cümlelerdir. Örnek :

ü Aşkolsun delikanlıya, rakibinin sırtını bir hamlede yere getirdi.

ü Her türlü rezaletin yaşandığı bu çevrede dürüst ve tertemiz bir insan olarak yetişti.

ü Eserlerinde yapaylığa kaçmadan içten ve yalın bir söyleyişle dile getirir duygularını.

ü Bozkırın ortasında açılmış sapsarı bir çiçektir bu şiirler.

Anlam İlişkilerine Göre Cümleler : Bileşik ve sıralı cümlelerde birden çok yargı, önerme bulunur. Genellikle Bu yargılar arasında ya da tek yargılı anlatımlarda değişik amaçlarla değişik anlam ilişkileri kurulabilir. Bağlaçlar, ilgeçler ya da diğer dil birimleriyle kurulan anlam ilişkilerinin başlıcaları şunlardır:

Neden – Sonuç İlişkili Cümleler : Bir cümlede ifade edilen yargılardan birinin neden, diğerinin sonuç olabilecek biçimde kullanılmasıyla ortaya çıkan cümleler, neden sonuç anlamı taşır. Bir cümlede neden sonuç ilişkisi genellikle “için, ile, den dolayı, den ötürü” ilgeçleriyle kurulabileceği gibi “den / dan” eki ya da kimi bağlaç ve sözcüklerle de kurulabilir. Böyle cümlelerde “neden” bildiren kısım başta ya da sonda olabilir. Örnek :

ü Yoğun kar yağışı yüzünden Ankara – İstanbul seferleri iptal edilmiş.

ü Elindeki işi bitiremediğinden bir hafta kadar yeni bir iş alamayacağını söyledi.

ü Derslere sürekli geç gelmesi ve ödevlerini zamanında yapmaması öğretmenini çok kızdırıyordu.

UYARI :

“-den” ekiyle “dolayı” ve “ötürü” ilgeçlerinin birlikte kullanılması genellikle gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu yaratır. Ancak anlatım bozukluğu olmayan kullanımları da vardır. Örnek :

ü Sizi sevdiğimden dolayı böyle davranıyorum. (“dolayı” ilgeci gereksiz kullanılmış)

ü Bundan dolayı akşam size gelemeyiz. (anlatım bozukluğu yok)

Amaç – Sonuç İlişkili Cümleler : Sonuç bildiren bir yargıyla o sonucun hangi amaçla yapıldığını anlatan bir başka yargıdan oluşan cümlelerdir. Bu ilişki “-mek / -mak için, -mek / -mak üzere” ilgeçleri ya da “-e , -a” ekiyle kurulur. Örnek :

ü Biraz hava almak ve dinlenmek için arkadaşlarıyla Pazar günü pikniğe gideceklermiş.

ü Onunla bu durumu bütün ayrıntılarıyla değerlendirmek üzere tekrar bir araya geleceğiz.

ü Okula onu görmeye gittim.

Açıklama İlişkili Cümleler : Açıklama, bilinmeyeni bilinir kılmaktır. Bir kavram, durum ya da olguyla ilgili bilgi vermek amacıyla kurulan cümleler, açıklama nitelikli cümlelerdir. Açıklama belirten cümlelerde yargılar arasındaki bağlantı bağlaçlarla kurulur. Örnek :

ü Bugün okula gitmeyeceğim; çünkü hastayım.

ü Yüzünden düşen bin parça, anlaşılan üzgünsün.

Koşul İlişkili Cümleler : Bir durumun, yargının oluşmasını, gerçekleşmesini, bir diğer yargı ile, anlatılan koşulun olmasına bağlayan cümlelerdir. Bu ilişki genellikle “-se / -sa” dilek koşul kip ekiyle, “ise” ek-eylemi ya da bağlaçlarla sağlanır. Örnek :

ü Annem sana baktıkça gençlik yıllarını anımsadığını söylüyor.

ü Sinemaya gideceksin; ancak önce ödevlerini bitir.

ü İstediğin her şeyi alırım, yeter ki sınıfını geç.

ü Git; ama saat on ikiden önce evde ol.

ü Buraya gelirse görüşebiliriz.

Karşılaştırma Cümleleri : Karşılaştırma, birbirleriyle ilişkili iki varlık, iki kavram ya da herhangi iki şeyi, ortak olan ya da olmayan yönleriyle anlatmaktır. Karşılaştırma cümlelerinde; karşılaştırma ilişkisi “gibi, kadar, daha, en…” gibi bağlaç, ilgeç ve belirteçlerle kurulur. Örnek :

ü Haber alma gereksinimini en iyi karşılayan iletişim aracı televizyondur.

ü Hiçbirimiz onun kadar duyarlı ve hoşgörülü değildik.

ü Kendi yaşıtı insanlardan daha genç ve daha diri bir görünüşü vardı.

Cümle Tamamlama : Kimi zaman bir yargı bütünlüğünden bir sözcük yada sözcük öbeği çıkarılmış olabilir. Yargının anlamsal ve anlatımsal bütünlüğü göz önünde bulundurularak bu eksik tamamlanır.

Tamamlanacak ve tamamlayacak cümleler ya da sözler arasında;

ü Anlamsal ilişki doğru kurulmalıdır.

ü Zaman ve kişi yönünden uyum olmalıdır.

ü Cümleleri anlamca bağlamak için uygun bağlaçlar kullanılmalıdır.

Örnek : İnsanlar bilerek ya da bilmeyerek doğanın dengesini bozuyorlar, sonra aynı doğayı korumak için sempozyumlar düzenleyip, dernekler kuruyorlar; çünkü…

ü Doğanın kendileri için yaşamsal değerini biliyorlar.

ü Yanlış yaptıklarının bilincindeler.

ü Kendilerini affettirmek istiyorlar.

ü Doğayı taklit etmek istiyorlar.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst