Dede Bey Behiye'si İle Nasıl Tanıştı?

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.280
Tepki
83.518
Puan
113
Konum
İstanbul
Selim dede benim 2015 yılında yazdığım "Son Mektup" adlı hikayemde yer alan çok tatlı 80 küsur yaşında bir karakterdi. Karşılıklı konuştuğu Meral ise o hikayenin ana karakteri yani dede beyin torunun eşi (Torunun adı da Selim. Hikaye final sonrası siteden kaldırıldı) Daha önce Latife anneannenin sahnelerini eklemiştim bu defa da dede beyin o hikayede yer alan eşiyle tanışma hikayesini ekleyeyim. Keyifli okumalar ;)

Dede Bey Behiye'si ile Nasıl Tanıştı?

SELİM DEDE : "İşte bu ikisi küçükken aynen de anlattığım gibiydi kızım. İsmi lazım değil Ahmet Efendi tam bir haylaz maymun diğer ismi lazım değil Selim Efendi'de inatçı keçinin tekiydi. Hele bir de birbirlerine girdiler miydi ortalık savaş alanına dönerdi. Seninki küçücük boyuna bakmadan Ahmet'e bir diklenirdi ağabeyi ağzını açıp cevap veremez daha da çok köpürürdü. Çok zekiydi kerata! Ahmet olduğu yerde kendini paralar Selim de bacak kadar haliyle karşısında sakin sakin durarak öyle oturaklı laflar eder öyle yaşından büyük cevaplar verirdi ki kırk yıl düşünsen ne karşılık vereceğini bilemezdin. Ahmet'te az değildi ama! O kerata da nerede hareket orada bereket diyenlerdendi. Canı sıkıldı mıydı ortalığı bir karıştırırdı herkesi zıvanadan çıkarır kendisi de toz olup kaybolurdu sonra da ara ki bulasın. Eylül kızım gelsin aynılarını ona da anlatacağım. Yarın öbür gün çolukları çocukları olur yatsın kalksın dua etsin bu haytaya benzemesinler diye yoksa yandı gülüm keten helva nerelere vursam kafamı acaba der durur!"

MERAL : "Demeyin öyle Ahmet ağabeyime"

SELİM DEDE : "Diyeceğim efendim! Canı sağ olsun ama cümleten imanımızı gevretti. Ama annelerinin bir bakışı yeterdi durulmalarına. Zülal'im tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır misali çok iyi başa çıkardı çocuklarıyla"


MERAL : "Zülal Hanım'ı ne kadar da çok seviyorsunuz. Ne zaman bahsi geçse onu hep güzel sözlerle anıyorsunuz. Bu çok güzel bir şey"


SELİM DEDE : "Severim tabii! O da hayattayken beni çok severdi. Kendi öz babası gibi sevgi saygı gösterirdi bana. Behiye'm beni bırakıp gittiğinde ben de ölüyorum sandım. Sol yanım dur sen nereye dememe kalmadan onunla birlikte toprak olup gitti sanki. Bir ömrü birlikte geçirdiğim aldığım her nefesin müsebbibi olan karımın gidişini içim kabullenemedi bir türlü. Ama ne Haluk ne gelinim ne de çocuklar beni bir an bile olsun yalnız bırakmadılar. Uzun yıllar bu yaşlı huysuz halimle yanlarında kaldım. El bebek gül bebek baktılar bir gün olsun yüzlerini asmadılar bana. Çok sohbetler çok muhabbetler ederdik Zülal annenle birlikte. O zamanlar da yaşlılıktan ara sıra aklım karışıyordu elbet. Onunla her hatıramızı taze tutmak için eski albümlere bakar şimdi seninle de yaptığımız gibi geçmişi anardık. Gözlerim burnumun ucunu bile zor görüyor diye kitaplarımı o okurdu bana. Zihnimi diri tutmak için bulmacalar da çözerdik. O bana soruyu söyler ben cevabını verince de benim yerime yazardı. Sonra o da ansızın gitti. Bu defa oğlum Haluk'un sol yanı onu terk-i diyar eyledi. Çok acı vericiydi çok! Sen de bizi bırakıp gideceksin diye çok korktum be kızım. Selim'im de benim gibi babası gibi yarım kalmasın bizim yaşadığımız o can parçalayıcı acıyı bir kez de evladımız yaşamasın kıralım artık şu kötü talih zincirini diye çok dualar ettim sana. Şükürler olsun ki Allah'ın izni senin de azminle kırdık o zinciri. Bakma bu Ahmet'e de laf söz ediyorum ama bizim haylaz oğlan yaman doktor çıktı vesselam! Eline düşmeye gör hiç affetmiyor eşek sıpası! Hastaneden gelip geceler boyunca kapandı odasına ameliyat gününe hazırlandı. Önünde bilgisayar denilen o zamazingo elinde kalın kalın tıp kitapları dergileri makaleleri bildiği bilmediği ne var ne yoksa yaladı yuttu seni yaşatabilsin diye. Umudunu da hiç yitirmedi he! Ne zaman sorsam bilgiçlik taslayarak "Meral yaşayacak aksini düşünmeyin sadece bunu sağlamak için nasıl bir yol izlemem gerektiğini planlamam lazım" deyip durdu. Ne inat herif be yaptı dediğini!"

MERAL : "Ameliyata girmeden önce size bu anı yaşayacağımız konusunda bir söz vermiştim hatırlıyor musunuz? Siz bana Behiye Hanım'ın tarif defterini vereceğinizi ben de size o meşhur tarçınlı çöreğini yapacağımı ve o çöreğin mis gibi kokusunu saldığı evde eskiden olduğu gibi yine tüm aile toplanacağımızı söylemiştim. Hatta karşılıklı sohbetler edeceğimizi ve sizden Behiye Hanım ile nasıl tanışıp nasıl evlendiğinizi de öğreneceğimi söylemiştim. Siz de bana olur demiştiniz"

SELİM DEDE : "Hatırladım tabii ki o kadar da bunamadık çok şükür!"

MERAL : "Estağfurullah! Ben öyle düşünerek söylememiştim. Sizi kırdıysam eğer..."

SELİM DEDE : "Hemen de telaşlanma canım biliyorum o manada söylemediğini de latife yapıyorum gelinime"

MERAL : "Böyle söyleyince bana Ahmet ağabeyi hatırlattınız. O da aramızda benzer bir sohbet geçtiğinde aynı sizin gibi takılır durur bana"

SELİM DEDE : "Ben Ahmet'i hatırlatmam o zibidi beni hatırlatır! Ben varken onun esamesi okunmaz bu evde"


Bu konuşma sırasında dede bey albümün sayfasını değiştirir ve Behiye Hanım ile olan fotoğraflarını görünce konuşmadan koparak gençlik hallerine bakıp kalır. Bakışlarında büyük bir özlem saklıdır.

fdgh.jpg


SELİM DEDE : "Behiye'm çok asil bir kadındı. Güzelliğinin zarafetinin yanı sıra aklıyla da etkilemişti beni. İlk görüşte gönlüm kaydı meftun oldum bu her güzelliği bünyesinde barındıran zat-ı şahane kadına!"

MERAL : "İlk nasıl karşılaştınız?"

SELİM DEDE : "O iş çok karışık be kızım"

MERAL : "Nasıl karışık?"

SELİM DEDE : "Bizim zamanımızda görücü usulü evlilikler çoktu ama ben sevmezdim öyle işleri. Benim önce gönlüm sevecek ancak kendimden de hislerimden de emin olduktan sonra bir genç kızın rüyalarına gireceğim derdim. Ama validem baktı yaş geçiyor bende de hâlâ bir icraat yok olaya el koydu tabii"

MERAL : "Anneniz Behiye Hanım'dan bahsetti ve siz de karşı çıkmanıza rağmen görücü usulüyle mi evlendiniz yani?"

SELİM DEDE : "Sen öyle san! Valide hanım nurlar içinde yatsın ama büyük kumpas kurdu bana. Askerden gelmişim sudan çıkmış balık gibiyim. Şimdiki şirketin temellerini daha yeni yeni atıyorum. Elim ekmek görmeye başlamış ama gece gündüz demeden arı gibi çalışıyorum. Gözüm de başka bir şey görmüyor. Bir akşam tutturdu illa eve erken gel diye. Kırmak ne haddime peki dedim mecburen. Eve bir gittim ki elime tutuşturdu bir takım elbise hadi giyin gidiyoruz dedi. Nereye diye soruyorum hiçbir şey sorma döndüğümüzde bana iyi ki gitmişiz deyip hayır dua edeceksin diyor. Hayda! Hiçbir şeyden olmasa da meraktan giydim takımı düştüm peşlerine"

MERAL : "Eyvah!"

SELİM DEDE : "Dur daha eyvahlık kısma gelmedik. Yolda giderken mevzuya çikolata ve çiçekte dahil olunca anladım başıma gelecek hadiseyi su koy verdim hemen ama tam söylene söylene geri dönüyorum ki validem bizimle gelmezsen sana analık hakkımı helal etmem demez mi? Bir adım bile atamadan istemeye istemeye gerisin geriye döndüm yanına. Kuyruğu kıstırıp döndüm de geldiğimiz eve bakıyorum eyvahlar olsun çekiyorum"

MERAL : "Neden?"

SELİM DEDE : "Evde iki tane kız olduğunu duymuştum kesinkes biliyorum. Biri benim o dönem Fevzi adında çok yakın bir ahbabımın sevdiği kız diğeri de onun kardeşi. Fevzi kıza bir türlü açılamıyor ama fena vurulmuş kız kabul etse ertesi gün evlenecek. Arkadaşız ya akıl vereyim diye bir de benden yardım bekliyor. Evi görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Dedim Selim ister misin validenin dediği kız Fevzi'nin Nevbahar'ı çıksın. İstemem tabii! Geri de dönemiyorum oracıkta ayaklarım kırılsın da giremeyeyim o eve diye dualar ettim içimden"

MERAL : "Behiye Hanım küçük kız kardeşi mi çıktı yoksa?"

SELİM DEDE : "Kızım sen de bir tutturamadın! Yok o da değil zaten o kız da çok küçükmüş evlilik yaşına daha çok var anlayacağın. Velhasılıkelam girdik eve hoş geldin beş gittin derken elinde kahve tepsisiyle içeriye yüzü beş karış halde Nevbahar girdi. Bir kaynar suda oracıkta döküldü başımdan aşağıya"

MERAL : "Bu hiç iyi olmamış gerçekten"

SELİM DEDE : "Olmadı ya! Validemin de yaptığı işe bak. Memlekette kız kalmamış gibi gitmiş en yakın arkadaşımın sevdiği kızı bulmuş. Bir duyulsa nasıl bakarım adamın yüzüne he!"

MERAL : "Sonra ne oldu?"

SELİM DEDE : "Nevbahar'ı görür görmez orada işim olmadığını anladım. Valideye de sözümü tutmuş eve kadar gelip oturmuş oldum yani artık tüyebilirdim. Ama tam şirkette çok mühim bir işim olduğunu hatırladığımı söyleyerek ayaklanmıştım ki salona isminin anlamı gibi güzel zarif alımlı bir genç hanım girdi. Sadece salona mı? Gönül haneme de o anda girişini yapmıştı kalbimin yegane sahibi. Behiye'm gelmişti Behiye'm!"

MERAL : "İlk görüşte aşık oldum demiştiniz. O an vuruldunuz o zaman"

SELİM DEDE : "Hem de ne vurulmak! Delik deşik oldum bir afet-i devran tarafından. Tüm zarafetiyle içeriye gelip tek tek hoş geldiniz derken göz göze gelme şerefine de nail olabildim. Selim'in göz rengi annesinden geçmiş gibi görünür ama temelinde Behiye'm de var"

MERAL : "O halde ikisine de müteşekkirim"

SELİM DEDE : "İletmek isterdim ama şimdilik mümkün değil. İlerde nalları dikince artık"

MERAL : "Demeyin öyle çok üzülürüm"

SELİM DEDE : "Tamam demem üzme sen o tatlı canını. Nerede kalmıştık?"

MERAL : "Behiye Hanım ile göz göze gelmiştiniz"

SELİM DEDE : "Biz bakışırken Nevbahar'ın annesi de Behiye'nin orada halihazırda bulunan bir aile dostlarının kızı olduğundan bahsediyordu. Öyle etkilendim ki gidemedim hiçbir yere yine kuyruğu sıkıştırıp Selim otur oturduğun yerde dedim kendi kendime. Valide doğal olarak soruyor ne oldu oğlum hani işin vardı diye. Ne diyeceğim? Görmüşüm ömrümün geri kalanında yanımda olmasını istediğim tek kadını anında tornistan yapıp yanlış hatırlamışım yokmuş öyle bir aciliyet dedim saf saf. O anda da kulağıma ne gelse beğenirsin?"

MERAL : "Ne geldi? Kötü bir şey olmasın"

SELİM DEDE : "Behiye'nin annesi kızının evlenme arifesinde olduğunu yakında da kısmet olursa söz kesileceğini söylemez mi? Başından kaynar sular dökülmesine doyama emi Selim dedim içimden. O an Behiye'yi isteyen zat-ı muhteremi bir yakalasam ümüğünü sıkacağım. Öyle böyle yıkılmadım yani. Kız seviyordur saygı duymaktan başka bir şey gelmez elden diye kendi kendimi avutmaya çalışıyordum ama bir de ne duyayım? Behiye'm de benim kafadanmış. Son derece usturuplu bir tavırla tanımadan sevmeden kimseyle evlenmeyi düşünmediğini söyleyince yıkıldığım yerden yeniden şahlandım. Validem de hazır evlilik mevzularına girilmiş sebebi ziyaretimizi açıkla kaş gözü yapıyor babama"

MERAL : "Eyvah! Siz Behiye Hanım'ı beğendiniz babanız Nevbahar Hanım'ı mı istedi?"

SELİM DEDE : "İsteyemedi uygun anını yakaladığım gibi kaynadım araya!"

MERAL : "Ay çok heyecanlandım"

SELİM DEDE : "Bir de beni gör! Heyecandan bir elim göğsümde kendi kendime kalp masajı yapıyorum sakın öleyim deme Selim ha gayret şimdi dönecek talihin diye!"

MERAL : "Kıyamam. Ne zordur kim bilir"

SELİM DEDE : "Zor tabii! Babam girdi konuya son hız anlatıyor tutabilene aşk olsun yok bizim oğlan da askerden geldi kendi işini kurdu eli ekmek tutuyor ne içkisi var ne kumarı evlenme çağına da geldi diye valideden almış gazı sayıyor adam... Müdahale etmezsem bir iki saniye içinde yakacak başımı. Can havliyle yanına sokulup Behiye baba Behiye diye fısıldamamla adam ne diyeceğini şaşırıp lafının sonunu biz oğlumuz Selim ile kızınız Behiye'yi uygun gördük siz de razı gelirseniz yuvalarını kursun gençler diye getirmesin mi? Ben oh çektim ama herkes Nevbahar'ı beklerken sözlenecek kızı istedik diye ne oluyor dercesine şaşkın şebelek birbirine bakmaya başladı. Bir tek Behiye'm tüm asaletiyle gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Sonradan söyledi babama sokulup ismini verdiğimi anlamış hoşuna da gitmiş. Her neyse! Bir bakış savurup tebessüm ettim ben razıyım bu işe haberim yok sanma dercesine. O da bakışlarını indirdi bir süre düşündükten sonra aynı şekilde tebessüm edip oturduğu yerden kalkarak içeriye geçti. Onayı aldım saydığımdan içten içe yırttık dedim! Bundan sonrası bende her türlü yoluna paspas olurum bu güzelliğin o talip efendi de artık bakar başının çaresine"

MERAL : "İyi ama Behiye Hanım tanımadan sevmeden evlenmeye sıcak bakmadığını söylemiş. Nasıl kabul etti ki?"

SELİM DEDE : "Babamın kafa karışınca içerisi de karıştı. Döndüm valideye Behiye olmazsa başka kimseyi istemem bekar geldim bekar giderim siz aileden onayı almaya bakın ben şimdi gidip geliyorum sonra kalkarız dedim. O curcunada tuvalete gitme bahanesiyle kalktım yerimden gittim içeriye. Behiye balkona çıkmış düşünüyor. Janti adamız en nihayetinde balkon soğuk olur diye portmantodan pardösümü aldım koydum o narin omuzlarına. Önce geri vermek istedi ama esiyor diye inat ettim sesini çıkaramadı. Bu bile olumlu bir işaretti. Aklı yatmasa alırdı o pardösüyü tüm zarafetiyle sokardı burnuma! Yapmadı ama. Yüzüme baktı uzun uzun... Gözleri gözlerime değdiği anda dalıp gitmişim. O sırada zihnimde evlendik çoluğa çocuğa karıştık mutlu mesut yaşadık tamam dedim olduracağım ben bu işi pes etmek yok. Sonra ansızın söze girip çekti aldı beni o hayal aleminden. Heyecanla dinlerken beni tanımadığını ve kim olduğunu nasıl biri olduğunu bilmediği biriyle de evlenmeyi katiyetle düşünmediğini söyledi. Ama o sırada öyle bir bakıyor ki bizim gözler çoktan anlaştı ana kumandadan haber bekliyorlar. Hissettim tabii bir ilgisi olduğunu beni başından savmadı değer verdi varlığıma"

sfdfghj.jpg


MERAL : "Siz ne dediniz ona?"

SELİM DEDE : "Ben size emin olmanız için istediğiniz vakti tanırım. Yeter ki siz bana bir şans verin ben de ömrümün geri kalan kısmını lütfedip kabul ederseniz size vereyim çünkü başka birinin olmayı kabullenemez artık bu gönül dedim. Sonrası malum! Hızlı geçen tanıma sürecinin ardından kıydık nikahı benim ömrüm onun onun ömrü de benim oldu"

MERAL : "Siz Atahanlar gerçekten bir kadını nasıl etkileyeceğinizi çok iyi biliyorsunuz. Sanırım kararlı ve ne istediğini bilen net duruşunuz alacağınız cevabın olumlu yönde olmasına da epey katkı sağlıyor"

SELİM DEDE : "Net olmayacaksın da ne olacaksın? Bir kadının karşısına dev bir çınar ağacı gibi çıkacaksın ki sana güvenip hiçbir sert rüzgardan etkilenmeyeceğini anlayarak sırtını dayayabilsin. Öyle daha kendi ayakta duramayan o yana bu yana sallanan adamı hangi kadın ciddiye alır?"

MERAL : "Haklısınız"


Dede bey albümün sayfasını çevirip düğün fotoğraflarını gösterirken Behiye Hanım'ın bulunduğu yeri öpüp "Yaşlandım artık..." dedikten sonra sesi bir hayli titreyerek de "Çok korkuyorum onu unutacağım diye. Kendimi unutayım da onu unutamayayım inşallah!" der. Meral dede beyin gözlerindeki Behiye Hanım'a karşı olan özlemi hüznü acıyı ve onların sebep olduğu yaşları gördükçe o kadar üzülür ki sadece ona unutmasına izin vermeyeceklerini söyleyerek sıkıca sarılır.

YAZAN : nk83 (Diğer nickim NK-HikayeGunlugu)
Alıntılanıp kopyalanıp başka sitelerde yayınlanması yasaktır.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst