Çocuklarda İştahsızlık .....

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
İştah, bir yemeğin zevkle, neşeyle ve arzu edilerek yenmesidir. Lokmayı uzun süre ağzında çeviren, çiğnemek için zaman kazanmaya çalışan, tabağındaki yemeği bir türlü bitiremeyen bir çocuk karşısında önce aklımıza fiziksel bir rahatsızlığın var olup olmadığı gelmelidir. Örneğin; yüksek ateş, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, nefes almayı güçleştiren nezle-grip gibi üst solunum yolları enfeksiyonları gibi bir rahatsızlık çocuğun sofrada nazlanmasına neden olur. Böyle durumlarda doktor kontrolünden geçirilen çocuğa, önerilen biçimde yiyecek verirken çocuğun isteklerini de dikkate almak en uygun yoldur. Hastalık sırasında çocuğu yemek yemeye zorlamanın hiçbir yararı yoktur. İştahla ilgili olarak ebeveynlerin bilmeleri gereken en önemli şey çocukların bireysel farklılıklar gösterdikleridir. Bu nedenle de başka çocuklara bakarak, onların yemek yeme davranışı ile kendi çocuğunuzun yemek yemesini kıyaslamak, çocuğunuzun daha az yediğini düşünmenize neden olabilir.

Neler Yapılabilir?

Bazı çocukların iştahlı bazı çocukların iştahsız olmaları pek çok nedene bağlı olabilir. Çocuğu iştahlı ya da iştahsız yapan faktörlerin başında onların iç dünyalarında yaşadıkları büyük önem taşır. Çocuğun bilinçaltına yerleşmiş bir endişe, üzüntü, nefret veya kıskançlık gibi bir duygu onun iştahını kesebilir. Bu nedenle iştahsız bir çocuk için öncelikle organik bir rahatsızlığının olup olmadığı araştırılırken diğer yandan ruhsal çatışmalarının olup olmadığı, duygusal bir sorunun bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. Bu arada çocukların iyi gıda alamadıkları için problemli olabileceklerinin yanısıra problemli oldukları için de iştahsız olabilecekleri düşünülmelidir.

İştahsız çocuk karşısında neler yapılabilir?

· Herşeyden önce çocuğa sofrada yemek yemesi için zor kullanılmamalıdır. Her çocuğun kendine özgü yemek yeme kapasitesi olduğundan çocuk daha fazlasını yiyemez. Çocuğun yemesi konusunda ısrarcı olunduğunda çocuk kendisine fazla gelen gıdayı çıkartılabilir.

· Her çocuğun büyüme oranıyla ilgili olarak yemek yeme miktarı vardır. Örneğin, yıllar ilerledikçe başlangıçta alınan yiyecek miktarı azalabilir. Erinlik ve ergenlik döneminde ise iştah yeniden artabilir.

· Yemek zamanından önce çocuğa verilen şekerlemeler, çikolatalar, cips vb abur cubur gıdalar da iştahı engelleyebilir. Ancak, çocuk acıktığında yemek zamanını beklemeden ona yemeğini vermek gerekir. Acıkan çocuğa ısrarla yemek zamanını bekletmek onun iştahının kaçmasına neden olabilir. Henüz yemeği hazır olmamış çocuğa, alması gereken gıdalardan bir miktar verilerek iştahının kaçmamasına yardımcı olunabilir.

· Sofrada çocuğu olabildiğince kendi haline bırakmak ve kendisinin yemek yemesine olanak tanımak, evi kirletmemesi ve çeşitli kurallara uyması yönünde onu zorlamamak çocuğun yemek davranışına karşı daha olumlu tutum geliştirmesini kolaylaştırabilir. Bazen iştahsızlığın altında, çocuğun yemek yeme karşısında yaşadığı zorlamalar ve baskılar geliyor olabilir ve bu müdahaleler nedeniyle çocuk yeme isteğinden uzaklaşmış olabilir.

· Çocuğun sofrada oyalanması ve yemeğini ağır yemesi karşısında tepki göstermemek en iyisidir. Bu arada çocukla konuşmak, hikayeler anlatmak, şakalar yapmak da onun yemek yemesini zevkli hale getirebilir.

· Küçük çocukların istediği gıdaları ve onların gereksinimleri olan gıdaları bilerek tertiplenen yemek listeleri onları sağlıklı tutacaktır. Çocuğa değişik alternatifler sunmanın yanında alınması gereken gıdaları süsleyerek göze daha hoş hale getirmek, çeşitlendirmek onların istemedikleri gıdalara karşı da olumlu davranmalarına yardımcı olabilir. Amaç çocuğun çok yemek yemesi değil arzu edilen ve onun için gerekli olan gıdaların alınmasıdır.

· Aile bireylerinin birbirleriyle olan ilişkilerinin de çocuğun iştahı üzerinde önemli etkisi vardır. Evde yaşanan gergin bir hava, tartışma ortamı çocukların iştahlarının kesilmesi için yeterli bir neden oluşturabilir. Yine bu bağlamda çocukların, çok sevdiği büyüklerinin üzüntülerinden de etkilendikleri ve iştahlarının kesildiği unutulmamalıdır. Bu nedenle yaşanan sıkıntı ve üzüntüleri çocuğa hissettirmemeye çalışmak önemlidir.

· Bazen çocukluk kıskançlıkları da iştahı olumsuz olarak etkileyebilir. İştahsızlık sorununda bu durumun var olup olmadığı da dikkate alınmalıdır. Bazı çocuklar sürekli olarak dikkati üzerlerine çekmek istediklerinden iştahsızlık onlar için bir kazanç halini alabilir. Diğer yandan küçük bir kardeşin varlığı ve annenin onun beslenmesi ile ilgilenmesi de çocuğun yemek yemeye karşı tavır almasına ve yemeğinin anne tarafından verilmesini istemesine yol açabilir.

· Anneleri ya da babaları tarafından dövülen ve sık azarlanıp eleştirilen çocuklarda da iştahsızlık görülebilir. Çocuk yemek yemeyerek büyüklerini cezalandırmak itiyor olabilir. Yemek yemediğinde anne ya da babasını üzüldüğünü gören çocuk bundan zevk alabilir ve kızdığında ebeveynlerini üzmek için bu yola başvurabilir.
· Yemek sırasında olumsuz, üzücü ve rahatsız edici olaylardan söz etmek, onların yaramazlıklarını ve hoşlanmadığınız yanlarını dile getirmek, eleştirmek, ayıplamak ya da suçlamak çocukların lokmalarını boğazlarına dizebilir. Yemek sırasında rahatsız edici durum ve konuşmalardan kaçınmak gerekmektedir.

· Çocuğun tabağına yiyebileceği kadar yemek koymak, bazen de azar azar yemek koyarak tabaktaki yemeğin her bitişinde çocuğu takdir etmek onun yemek yeme davranışının pekişmesine yardımcı olabilir.

· Çocukların iştahlı olmalarını sağlamada bir yol da onların açık havada zaman geçirmelerini sağlamaktır. Temiz hava ve dışarıda yapılan gezinti ya da oyun çocukların iştahını artırılmasına yardımcı olabilir.

· Çocuğun süt içiyor olması ve süt ile doymuş olması nedeniyle yemek yemeye fazla istekli olmadığı durumlar iştahsızlıkla karıştırılmamalıdır. Bu durumda verilen süt miktarını biraz azaltmak sorunun çözümüne yardımcı olabilir.

· Yemeklerin lezzetli ve iyi pişirilmiş olmalarına özen göstermenin yanında soğuk ve aşrı sıcak olmamalarına da dikkat etmek gerekir.

· Yemek sırasında yemek yeme usul ve kurallarına ilişkin uzun konuşmalar yapmamak,ikazları müşfik ve sempatik bir biçimde yapmak çocuğun yemek yemeye karşı daha olumlu davranmasını sağlayabilir.
 

k.a.y.r.a.

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
3.284
Tepki
3.917
Puan
113
Konum
mutluluğun tam yanında :D
[COLOR="Indigo"Çocukların zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimleri için beslenmelerine çok dikkat etmek gerek. Uzmanlar, çocukların uygun bir gelişim için özel vitamin ve minerallere ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.

Ancak maalesef aileler çocuklara sağlıklı yiyecekler yedirme konusunda zorluk yaşıyor. Hele de çocuk yemek seçiyorsa veya iştahsızsa... İşte, çocukların hem severek yiyecekleri hem de sağlıklı on besin.

1- Et: Protein ve B vitaminleri bakımından zengin. Gelişen vücutların ihtiyacı olan niasin, çinko ve demir ile mineraller bulunuyor. Et de sisteminize beyin geliştiren kolin sağlamanın yollarından biridir. Yetişkinlerin kaçındığı kolesterol ve yağ, küçük çocuklar ve gelişmekte olan vücutları ile beyinleri için iyidir. Dengeli bir yemek için eti sebzelerle birlikte güveç olarak pişirebilirsiniz. Hamburgerler ve küçük et parçaları da birer seçenektir, ancak her zaman bu şekilde yapmamalısınız. Sebzelerle eti bir arada pişirmenin diğer iyi yolu ise mangalda pişirmektir.

2- Yumurta: İçerdiği protein dolayısıyla çocuklar için süper bir yiyecek. Yumurtada bir düzineden fazla vitamin ve mineral bulunuyor. Ayrıca yüksek oranda çocuklarda beyin gelişimi için hayati bir besin olan kolin var. Yumurta, dünya üzerinde en çok pişirme seçeneğine sahip yiyeceklerden biri.

3- Süt: Kalsiyum ve fosfor, sağlıklı kemik gelişimi için gerekli iki mineraldir. Bu iki mineral sütte fazlasıyla var. Süt protein, enerji yakıtı karbonhidratlar, magnezyum ve A vitaminiyle stoklanıyor. Çocukların 2 yaşına kadar tam yağlı süt içmesi gerekirken, bundan sonra ise yağı azaltılmış süt tüketmeleri gerekiyor.

4- Ağaç çilekleri: Yetişkinler ve çocuklar için en besleyici gıdalardan biridir. Yaban mersini, çilek veya ahududu potasyum, C vitamini, lif, karbonhidrat ve serbest radikallerle savaşan antioksidanlar sağlıyor. Çok az yağ bulunan çilekler, taze olarak her çocuğun beslenmesinde bulunmalı. Ekstra vitamin sağlamak için bu çileklere yoğurt, tam tahıllı gevrekler de ilave edebilirsiniz.

5- Ton balığı: Protein, niasin, B vitamini, demir ve çinko takviyesi yapmanın en iyi yolu ton balığı. Yağı az olan ton balığında, omega 3 yağ asitleri bulunuyor. Doymamış yağlar beyin gelişimine yardımcı oluyor. İçindeki cıvadan dolayı ton balığını belirli miktarda yemelisiniz. Salatada güzel olur.

6- Yoğurt: Yoğurt çocukların severek yediği yiyeceklerden biri. Kalsiyum, protein, karbonhidrat, B vitamini, çinko ve fosfor içeriyor. Yoğurt taze meyvelerle daha fazla besin değerine sahip olur. Hatta yoğurdu taze meyvelerle dondurup dondurma olarak da yedirebilirsiniz.

7- Peynir: Peynir, çocuklar için süper bir yiyecek. Peynir kalsiyum, protein ve B12 vitaminiyle doludur. Peynirde fosfor da bulunuyor. Araştırmalar, yemekten sonra peynir yemenin diş çürümesini önlediğini söylüyor. Peyniri sandviçin içinde ya da bazı çorbalarla birlikte çocuğunuza verebilirsiniz. Ayrıca, salataları ve çocuğunuzun sevmediği ve hiç yemediği sebzeleri süslemede kullanabilirsiniz peyniri.

8- Tam tahıllar: Folik asit, demir, çinko ve B vitami bakımından zengin olan tam tahılların bazısı D vitamini ve kalsiyum açısından da zengindir. Önceden paketlenmiş tam tahılları alırken dikkatli olun. Özellikle krakerlerde trans yağ olarak bilinen doymamış yağ bulunup bulunmadığını kontrol edin. Kutunun önündeki iddiaları dikkate almayın, kutunun arkasındaki besin değerlerine bir göz atın.

9- Brokoli: Lifle dolu olan brokoli, özellikle gelişmekte olan çocuklar için en süper gıdalardan biri. Birçok vitamin ve mineralle dolu brokoli, çocukların iyi görmesine ve hücre hasarının engellenmesine yardım eder. Çocuklar brokoliyi çiğ yerse, ihtiyacı olan tüm besinleri alır. Çocuğunuz seviyorsa, kızgın yağda çevire çevire çabucak pişirebilir ya da güveçte yemeğini yapabilirsiniz. Yağı azaltılmış salataya brokoliyle süsleme yapabilirsiniz.

10- Yer elması: İyi bir besin kaynağı olan yer elmasının tadı çocuklar tarafından seviliyor. Bu tatlı sebze potasyum, C vitamini, lif, folat, A vitamini, kalsiyum, demir içeriyor. Dünyadaki besin değeri en yüksek olan sebzelerden biridir. Püresi de yapılan yer elmasını ızgarada pişirebilir, kavurabilir ya da lezzetli bir güveç yemeği olarak hazırlayabilirsiniz. Fırında patates gibi de pişirebilirsiniz. Yer elması ayrıca şeker hastaları için iyi bir seçenek, çünkü kan şekerinin dengelenmesine yardım ediyor


alıntıdır
 

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.857
Tepki
49.341
Puan
113
Yaş
38
Konum
Çıkmaz Sokak
Kızım da çok şükür böyle bir problem yaşamadık.Zor bir durum yemek istemeyince inatlaşığ yemiyorlar,siz de inatlaşmayın acıkınca mecburen yiyecekler nasıl olsa:catalbicak:
 

Dilar

Aktif Üye
Katılım
21 Ağustos 2010
Mesajlar
428
Tepki
247
Puan
43
Konum
yurtdisi
Ben cocuklarimin hepsinde yasadim maalesef istahsiz cocuk cok zor oluyor ,ne yaparsan yap onlarin dedigi oluyor .onlarinda sucu degil istahsizlar iste yapicak birsey .bilgiler tesekkürler :hhhhhh:
 

ilk_nur

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
32.413
Tepki
37.064
Puan
113
Konum
.....
Ben cocuklarimin hepsinde yasadim maalesef istahsiz cocuk cok zor oluyor ,ne yaparsan yap onlarin dedigi oluyor .onlarinda sucu degil istahsizlar iste yapicak birsey .bilgiler tesekkürler :hhhhhh:

ne zordur ya sen peişinde koşcan o sanki zehir sunuyomuşşun gibi yemicemmm die kaçacak:)) valla anne olamk ne zor
 
Katılım
17 Haziran 2014
Mesajlar
23
Tepki
6
Puan
3
Yaş
35
Konum
istanbul
Benim oğluma da yemek yedirmek bir işkence halini alıyordu ta ki bu blogdaki yazıyı okuyana kadar :)
( link vermek yasak ) Çok güzel tavsiyeler var. Ben uyguladım, olumlu sonuçlar elde ettim.

Çocuk ve Yemek

Annelerin 3 korkulu rüyası olduğundan daha önce bahsetmiştim: Uyku, yemek ve tuvalet!
Bugünkü konumuz : Yemek !
Bizim çocuklar nasıl uyumuyorsa çok iyi biliyorum ki yemek de yemiyorlar! Yemek seçmekten tutun da ağızda yemek tutmaya hatta sadece püre gıdaları tüketmeye kadar çeşit çeşit yemek sorunu yaşayan çocuk var.
Ve bu çocuklarla beraber çocuğunun boğazından bir lokma daha geçmesi için çabalayan anneler !
Ah o birçok evde işkenceye dönüşen yemek saatleri…
Elinde tabak çocuğunun arkasında koşan anneler, lokmaları uçak yapan babalar…
Çocuğunu uyutmak için herşeyi yapan Türk annesi iş yemeğe geldi mi çocuğuna bir lokma daha fazla yedirebilmek için binbir türlü taklalar atar. Burada anlatmakla bitmez annelerin verdiği savaştan galip gelme çabaları. Yaratıcılığını son noktasına kadar konuşturan Türk anneleri arasında söz konusu yemek oldu mu teyzemi tek geçerim.
Üç çocuk büyütmüş, arada eli yiğenlerine ve komşu çocuklarına değmiş, beş torun sahibi teyzoşum için yemek dendi mi akan sular durur. Toksan da fark etmez, illa yiyeceksin bişeyler, yemiyor musun o zaman içeceksin, kurtuluş yok.
İştahsız olan yeğenim de elbette teyzemin elinden kurtulamadı, ne doktorlar gezildi, ailecek neler neler yapıldı bir lokma yemesi için ama nafile, yeğenim bir türlü yemek yemedi. Yemek gördü mü ağzını sımsıkı kapatan yeğenimle elbette ki bir tek teyzem başa çıkabildi! Aldı eline şırıngayı, doldurdu içine mamayı, sıktı çocuğun ağzına… Evet, yanlış okumadınız, teyzem yeğenimi şırıngayla besledi aynı kedi yavrusunu besler gibi.
Türk çocuklarının ve çareleri asla tükenmeyen Türk annelerinin yemekle verdikleri bu savaş karşısında Fransız çocuklarının büyük adam gibi masada sakin sakin oturup hele bir de kendileri için özel olarak hazırlanmış yemeği değil de anne-babası ne yiyorsa aynısını yediğini görünce insanın gözleri şaşkınlıktan fal taşı gibi açılıyor.

FRANSIZ ÇOCUKLARININ YEMEK YEME ALIŞKANLIĞI
“Yemek” ve “Yemek Adabı” Fransızlar’ın hayatında çok önemli ve büyük bir yere sahip. Ve bunu çocuklarına da öğretmekte geç kalmıyorlar, hem de hiç. Çocuklar daha bebekken belli bir düzen içinde mamalarını yiyorlar, katı gıdaya geçmeleriyle beraber artık onlar da birer “yetişkin” oluyorlar.
Aslına bakarsanız sağlık kitaplarındaki “dengeli ve düzenli beslenme” kuralları Fransızların kültüründe yer alıyor ve onlar bu kuralları doğal olarak, hayatın genel bir öğretisi olarak uyguluyorlar. İşte Fransızların temel yemek kurallarından bazıları :
Üç ana öğünü (sabah kahvaltısı-öğle yemeği-akşam yemeği) asla atlamıyorlar :
Sabah kahvaltısı; yetişkinler için “kruvasan ve kahve” anlamına geliyor. Çocuklar ise ekmek, tereyağ, reçel yiyip süt içiyor. Bizdeki gibi peynir, zeytin, salatalık, domates, yumurtalı değil kahvaltıları.
Öğle ve akşam yemeklerinin menüsü şöyle : Yetişkinler yemekten önce aperatif alıyor (şarap, peynir, zeytin gibi küçük atıştırmalıklar) Yemekte ilk önce salata servis ediliyor, ardından entrée (giriş yemeği), ana yemek ve son olarak da peynir ve tatlı. Yetişkinler her iki öğünde de çoğunlukla şarap içiyor.
Fransızlar’ın bu üç ana öğünü atladıklarını ya da geçiştirdiklerini göremezsiniz.
Yemekler hemen hergün aynı saatte yeniyor : Dengeli beslenmenin en önemli adımlarından birinin “hergün aynı saatte yemek yemek” ve “öğünleri atlamamak” olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu, Fransızların yemek kuralları içinde yer alıyor. Bir Fransızın en olmadık yerde bile, “şimdi öğle yemeği vakti” diyerek bütün işlerini bırakıp yemek yemeğe gittiğine şahit olabilirsiniz.
Çocuklar için ayrı yemek hazırlanmıyor : Çocuklar anne-babanın yediği yemeğin aynısını yiyorlar, onlar için ayrı bir menü oluşturulmuyor. Yanlış anlamayın sadece ana yemek değil, salatasından peynirine kadar tamamen anne-babanın yediğinin aynısını yiyor çocuklar. Gözümle görmemiş olsam ben de zor inanırdım, ama gerçek bu! Okul menüleri de evdeki menüler gibi kapsamlı ve çeşitli. Yani çocuklar hem evde hem de okulda aynı yemek düzeni ile besleniyorlar.
Sadece çocuklar ikindi kahvaltısı yapıyorlar, yetişkinler yemiyor : İkindi kahvaltılarında çocuklar kendilerini akşam yemeğine kadar tutacak ufak birşeyler yiyorlar, küçük bir kek, biscuvi, süt, yoğurt gibi. Yetişkinler üç ana öğünün dışına genelde çıkmıyorlar. Hal böyle olunca da hepsinin incecik ve sağlıklı olmasına şaşmamak gerekir.
Ağır yemek yeme prensibi hakim! : Öğle tatillleri iş yerlerinde 1 saat ile 2 saat arasında değişiyor. Öğle saatinde Paris cafelerinde yer bulmanız imkansız, herkes yemeğe gidiyor ve uzun uzun sohbet ederek, sindire sindire, sakin, geçiştirmeden yemeklerini yiyorlar. Aynı durum akşam yemekleri için de geçerli. Hatta akşam yemeklerinde sofrada geçirilen zaman daha da uzun olabiliyor. Tüm ailenin biraraya gelerek sohbet ettiği, paylaşımda bulunduğu zaman dilimleri akşam yemekleri. Bizde birçok ailede olduğu gibi “ye, iç, kalk” durumlarına pek rastlanmıyor.
Sofrada geçirilen zaman Fransızlar için çok kıymetli : Bizim “sofra muhabbeti” dediğimiz şeyi hergün yapıyorlar. Bu, onların yaşam biçimi.
Yemek ayırtetmemek : Yemekleri kabul etmek, yemeğe saygı duymak ve herşeyi yemek çocukluktan itibaren öğretilen çok önemli bir kavram. Fransızlarla burada da bambaşka ülkelerde de beraber oldum ve her yemeğe gittiğimizde biz acaba bu ne, tadı nasıl, güzel mi diye düşünürken onların yerel tatları denemeye tereddüt etmeyerek yemeği büyük bir zevkle yediklerini gözlemledim. Kendi yemeklerine karşı da davranışları tam olarak böyle.
Tabaktaki tüm yemeği bitirmek : Bizim tabirimizle önlerine ne konursa yiyorlar ve bitiriyorlar. Öğünler arasında da atıştırmadıkları için, bir sonraki öğüne kadar yemek yemeyeceklerinden yemeklerinin hepsini yiyorlar.

ÇOCUKLAR İÇİN TEMEL YEMEK KURALLARI
Biribirine bağlı ve Fransızlar’ın yemek kültürünü oluşturan bu kurallar çocuklara da mutlaka öğretiliyor ve zaman içinde çocuklar da “yetişkinler”in davranışlarının aynısını gösteriyorlar. Burada asıl öğretilmek istenen çocuğun yemeği tamamiyle kabul etmesi ve çocuğun yemekle güzel bir ilişki kurması.
Yemeği sevmesen bile mutlaka tatmak zorundasın : Çocukların tatlara alışması, yemeği kabul etmesi için anneler mutlaka çocuklardan her yemeği tatmasını istiyorlar. Çocuk değişik tatları deneyerek ağız tadını geliştirdiği gibi, farklı tatları kabul etmeyi de öğreniyor. Ve giderek yemeklerin yavaş yavaş tadına bakan çocuk gün geliyor o yemekleri beğenerek yiyor.
Yemeklerin başka başka şekilleri olabilir : Anneler yemekleri sadece tek bir şekilde yapmıyorlar, özellikle de çocuklarının çok da bağenmediği yemekleri. Örneğin; çocuk eğer patatesi püre olarak sevmiyorsa anne yemesi için çocuğu zorlamıyor ancak “çocuğum patatesi sevmiyor” diyerek de işin içinden çıkmıyor. Patatesi başka başka şekillerde çocuğa sunarak çocuğun patatesin hangi şeklini sevdiğini bulmaya çalışıyor ya da çocuğum birşey yemiyor diyerek çocuğa sürekli “köfte, patates, pilav, makarna” yedirmiyor.
Yemek menüsüne anneler karar verir : Fransız aileleri çocuk merkezli değildir, patron anne babadır! Dolayısıyla da; çocuğun hangi besinden ne kadar ne şekilde alacağının kararı tamamen anneye aittir. Menünün zengin olması, çocukların doğru ve dengeli beslenmesi ve çocuğun yemekle doğru bir ilişki kurması ailenin çocuklarına öğreteceği en önemli öğretilerdir.
Eğer tabağındakini bitirmezsen bir sonraki öğüne kadar yemek yok! : Uygulaması zor olan bu kuralı bir kere oturttuğunuzda göreceksiniz ki çocuğunuz bir sonraki öğünde önüne ne koyarsanız hepsini afiyetle yiyecektir.

ANNELERE NOTLAR
Çocuğunuza yemekleri tanıtın : Çocuğunuza yeni bir yemek yedirmeden önce bunu ona mutlaka tanıtın, çocuğunuzun ne yediğini bilmesine izin verin. Örneğin; çocuğunuzun hayatında ilk defa “elma” yiyecekse, elmaya dokunmasına, koklamasına izin verin. Çocuğunuz bildiği şeyleri daha kolay ve zevkle yiyecektir.
Çocuğunuzu iştahsız ya da yemek seçiyor diye etiketlemeyin : Herkesin ağız tadı, yemek yemek hızı birbirinden farklı olabilir. Sürekli çocuğunuzun yemek seçmesine ya da iştanına odaklanıp bunu dile getirerek çocuğunuzun yemekle olan ilişkisini zedelemeyin.
Yemeklerin tatlarına odaklanın : Devamlı olarak çocuğunuza “yemeğini yemelisin, sağlığın için önemli, yoksa hasta olursun” ya da “havuç gözlerin için yararlı, ıspanakta demir var yersen Temel Reis gibi kuvvetli olursun” demek yerine çocuğunuza yemeklerin ne kadar güzel tatları olduğunu söyleyin.
Yemek; ödül ya da ceza aracı değildir! : Çocukların yemekleri kabul etmesi, ona saygı duyması ve yemekle iyi bir ilişki oluşturması önemlidir. Yemek yemek; hiçbir zaman çocuk için işkenceye dönüşmemelidir.
Anneler eğer çocuklarının ileride üzüldüklerinde, sıkıldıklarında ya da yorgun olduklarında yani duygusal bir boşluk ya da sıkıntı durumunda yemeğe saldırmasını, yemek yiyerek kendini tatmin etmesini ya da sıkıntılarındna kurtulmasını istemiyorlarsa yemeği bir “ödül” ya da “ceza” aracı olarak kullanmamalıdır. Yani; eğer uslu durursan sana şeker veririm, parktan ayrılmamak isteyen çocuğuna eğer eve gidersek çikolta yiyeceğiz gibi söylemlerde bulunmamalıdır.
Rahat olun : Çocuğunuzun yemek yememesi gibi bir durum söz konusu bile değil, aynı uyumaması mümkün olmayacağı gibi. Siz rahat olunca herşeyin kolaylıkla yola girdiğini göreceksiniz.
Fransızlar çocuklarına yemek yedirme konusunda da bizden çok farklılar, sanki iki farklı dünyada yaşıyor gibiyiz. Hala anlamakta zorluk çekiyorum çocuk çocuktur, Paris ile İstanbul arasında bu kadar mı fark olur diye düşünüyorum. Meğer oluyormuş… Fransızlar için yemek yemek bir yaşam biçimi, onlardan öğrenecek çok şeyimiz var…
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst