Çocuk eğitirken sorulması gereken 2 soru

Aslı Oktay

Daimi Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
12.839
Tepki
19.334
Puan
113
Yaş
34
Konum
İstanbul

images


Ben çocuğum küçük bir çocuk. Beş yaşındaki bir çocuk. Sizler beni güzel bir şekilde yetiştirmek istiyorsunuz. İyi niyetinizi anlıyorum ve bunun için teşekkür ediyorum. Ancak bazı yanlış davranışlarınız, sizin iyi niyetinizi gölgeliyor.

Önünüzde büyükçe bir saksının bulunduğunu düşünün. Kocaman bir saksı, içinde renkli bir çiçek yeşermiş olsun. Bu saksının yanında bir sürahi de su bulunsun. Bu sürahiden bir bardak su alıp saksıya boşaltalım. Sonra bir bardak daha, bir bardak daha. Sanırım bu büyük saksı, sürahideki tüm suyu alabilir. Bu suyu alabilecek kapasitesi vardır çünkü. Ancak saksıdaki çiçeğin bu bir sürahi suya ihtiyacı var mıdır?

Diyelim ki evinizde bir akvaryum var. İçinde de iki tane güzel balık. Elinizde yem olsun. Balıklarınıza yem verdikçe onlar yemi yiyecektir değil mi? Kavanozdaki tüm yemi balıklarınıza verecek olursanız balıklarınız verilen yemlerin hepsini yemek isteyecektir. Kapasiteleri de vardır hani. Ama ya ihtiyaçları? O balıkların İhtiyacı var mıdır o kadar yeme? O yemi o balıklara yedirmek doğru mudur?

Siz büyüklerin önünde bir kilo baklava olsa, kapasite olarak bu baklavayı yiyebilirsiniz değil mi? Mideniz, zorladığınızda bu baklavayı alabilir. Peki, sizin bedeninizin bu baklavaya ihtiyacı var mıdır? Yoktur tabi ki!

Biz çocukların zihinleri çok açık. Mesela ben. Bana verdiğiniz her bilgiyi kaydedebilirim ben. Öğrettiklerinizin çoğunu anlayabilirim. Yani, kapasitem oldukça geniş benim. Öğrenme, bilgileri alma ve kaydetme kapasitem sizleri şaşırtıyor biliyorum. Siz bana bir şeyler öğretirken kapasite-ihtiyaç yanılgısına düşüyorsunuz. Siz öğrettikçe ben alıyorum. Siz gösteriyorsunuz, ben yapıyorum. Ben aldıkça ve öğrendikçe siz de bana yükleme yapmaya devam ediyorsunuz. Bir balık misali. Siz yem atıyorsunuz ben de yiyorum. Ancak, öğrettiğiniz, aktardığınız şeylere ihtiyacım var mı diye hiç düşündünüz mü? Birkaç örnek vereyim isterseniz.

Daha okula başlamadan bana harfleri öğretebilirsiniz. Hatta alfabeyi bile. Kapasitem buna müsait. Ancak benim bu bilgileri önceden öğrenmeye ihtiyacım var mı diye soracak olursanız ben size “Kesinlikle yok” derim.

Bir başka örneği yılsonu gösterilerinden verebilirim. Anaokulunun yılsonu gösterisinde bana ağır bir rol verebilirsiniz. Hatta birkaç rol. Eğer sabırlı olursanız uzun bir uğraş sonucu bana bu rolleri yaptırabilirsiniz. Birkaç rolü birden oynayacak, hatta bu rollerdeki uzun replikleri ezberleyecek kapasitem var benim. Ancak burada asıl soru şu: Benim bu rolleri oynamaya ve rol repliklerini ezberlemeye ihtiyacım var mı? Yoksa beni kendi ihtiyacınız için mi yoruyorsunuz?

Bu durumun en büyük örneğini bana manevi eğitim verirken görüyorum. Zihnim açık diye bana Kur’an Elifba’sını öğretebilirsiniz. 32 farzı ezberletebilirsiniz. Kur’an okumasını, hatta hafız olmayı bile öğrenebilirim ben. Ne olduğunu anlamadığım birçok fıkhi bilgiyi ezberleyebilirim. Kapasitem müsait. Peki, bunlara ihtiyacım var mı? Ya da ne kadarına ihtiyacım var. Küçükken bana bu kadar yükleme yapmak ne kadar doğru?

Çevremdeki insanlar hocaların-imamların çocuklarının genelde dinle maneviyatla alakası olmadığını söylüyorlar. Ya da dini bütün yaşamaya çalışan ailelerin çocuklarının genelde dine uzak olduğunu. Bu durum sebeplerinden bir tanesi de nedir biliyor musunuz? Küçüklük döneminde bilinçsizce ve bilgisizce yapılan aşırı yükleme. Aşırı yükleme yaparsanız bana, ihtiyacımı değil de kapasitemi göz önüne alırsanız büyüdüğümde kendimi bu değerlere karşı uzak hissedebilirim ben. Çünkü ben bu değerleri ihtiyacım olduğu dönemde değil de çok öncesinde öğrenmiş oldum. Çünkü ben bu değerleri severek değil de ısrarla öğrendim.

Düşünün, bir profesör geldi ve Matematiği en ince detayına kadar size öğretti. Tüm matematik kitabını ezberlediniz. İleride bu bilgilere ihtiyaç duyacağınıza sizi ikna etti. Siz de ikna ile, ısrar ile, yeri geldiğinde de korkutma ile bu bilgileri öğrendiniz. Ama o an için bu bilgilere ihtiyacınız yoktu. Çünkü siz daha ilkokula gidiyordunuz ve profesörün size öğrettikleri sizin üniversitede işinize yarayacaktı. Üniversiteye kadar bu bilgileri zihninizde taşıdınız. Ağırlık yaptı size. Oyun çağınızın elinden alınmasına sebep oldu kısmen. Şimdi soruyorum size, bu bilgileri tam da ihtiyaç hissettiğiniz anda, yani üniversitede öğrenmeniz daha güzel olmaz mıydı? Üniversite döneminde siz bu bilgilerin kıymetini daha fazla bilmez miydiniz?

Ben çocuğum! Öğrenme, algılama kapasitem çok. Ancak bana okul öncesi dönemde sadece temel bilgileri verseniz yeter. İlerisini bana bırakın, ihtiyacım oldukça ben kendim öğreneyim. Kendi keşfettiğiniz güzellikleri hazır olarak sunmayın bana, o güzellikleri keşfetmem için ortam sunun. Öğrendiklerimdeki güzelliği kendim keşfedeyim. Siz temeli atın, binanın gerisini bana bırakın. Siz öğrenmeyi sevdirin, öğrenme işini zamanı geldiğinde ve ihtiyaç hissettiğimde ben yapayım.

Lütfen beni eğitirken şu iki soruyu hep zihninizin bir köşesinde tutun. Neye ihtiyacım var? Ne kadar ihtiyacım var?

Mehmet Teber
 
OP
Aslı Oktay

Aslı Oktay

Daimi Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
12.839
Tepki
19.334
Puan
113
Yaş
34
Konum
İstanbul
aynen benimde canim cok zeki deyip deyip cocuklarimiza bilgisayar gibi davraniyoruz ne varsa yuklemeye calisiyoruz
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst