Biz Bir Hayal Kurduk 2

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Henüz stajın ilk günü, Ezel büyük bir heyecanla büronun ziline basar.
-Ezel-“merhaba, ben Malik hocanın öğrencisiyim, kendisi içeride mi?”
-?-“evet, buyurun.”
-Malik hoca—“ hoş geldin Ezel, gel sana çalışacağın odayı ve neler yapacağını göstereyim.”
-E—“iyi olur hocam, hemen başlamak istiyorum.”
-M—“bu odadaki bütün evraklar karıştı, iş yeri değiştirince… Bunların hepsini düzenleyeceksin, bitti zaman fiş işleme ve diğer işlemleri sana öğreteceğiz.”
-E—“tabii olur hocam.”
-M—“bu arada, bu yan taraftaki de mutfak, istediğin zaman gir- çık. Elemanlarla tanıştırayım, işe koyul sonra.”
-M—“bu ağabeyimiz İlhan, elli yaşında. Mutfaktaki Tuba ablamızdır, arada bir yanına gidersin işin olmayınca. Bu çocuklar Alican, Barış ve Umut. Alican lise bir de, Barış liseden terk, Umut ise üniversite bir de… son olarak ta bu arkadaş, en iyi elemanım Musa. Musa’da üniversite mezunu, yirmi altı yaşında. Muhasebeci olmak için sınavlara girecek. Kafana takılan bir şey olursa Musa ağabeyine sorabilirsin.
-Ezel—“ peki hocam, sağ olun.”

Ezel hemen işe koyuldu, önünde bir oda dolusu olmasa da çok fazla iş yerlerinin beş altı yıllıktan fazla muhasebe defterleri ve dosyaları vardı… Hemen işe koyuldu.
Anlamadığı şeyler çok oluyordu ve Musa’ya hep soruyordu. Musa, Ezel’in mutlu mutlu gülümsemelerinden hoşlanıyor ve her fırsatta ona bir şeyler öğretmeye çalışıp, sonrada soru yağmuruna tutuyordu. Mütevazi ve memur bir babanın üç çocuğundan ilkiydi.
Ezel ile güzel muhabbetlere giren Musa, Ezel’i kariyer düşüncesinden uzaklaştırıp muhasebeci yapmak istiyordu. Bu yüzden mesleğin güzel yanlarında bahsedip bolbol bilgi veriyordu ona.
-Musa—“Ezel kaç kardeşsiniz?”
-Ezel—“ altı kardeşiz ve ben baştan dördüncüyüm.”
-Musa—“biz üç kardeşiz, benim küçüğüm tıp fakültesinde ve en küçüğümüz Kevser’de okumadı.”
-Ezel—“neden okumadı, siz mi okutmadınız?”
-Musa—“ya biz onun ilahiyat okumasını istiyoruz, bunun dışında kazanırsa okuyamaz.”
-Ezel—“çok saçma, ne yani ben İktisat okuyorum, yanlış mı bu? Türkiye’nin ekonomisi bize bağlı…”
-Musa—“ bunu söylemesen şaşırırdım, ben okumuş olabilirim; ama bu bana göre doğru değil. Kardeşim türbanlı ve bunu açamaz…”
-Ezel—“neyse, ben işime baksam daha iyi… yazık o kıza…”

Fikir çatışmaları nadiren olsa da iyi anlaşıyorlardı Musa ile…
Henüz on gün kadar geçmiş olmasına rağmen birbirlerine karşı görünmez bir bağ kurmuşlardı bile… Musa “ çok tatlı bir kız ya, Allah’a dört aydır yalvarıyordum iyi birini karşıma çıkarsın diye. Galiba bu kız benim duam…” ve Ezel ise “çok efendi, açık sözlü ve kalp kırmayan biri… Acaba doğru kişi o mu?” diye düşünmeye başladılar…
Ezel her gün iş heyecanıyla işe giderken, o gün başka bir heyecanla iş yerine doğru gidiyordu… Tabii her zamanki gibi kulağında kulaklığı…
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst