Bir Bayan Öğretmenin Dramı (Gözyaşlarınızı Tutamıyacaksınız)

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
Yozgat'ta yaşanan lise öğretmeni bir bayanın dramatik bir öyküsü..

Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu.Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, hiçbirinin işe yaramadığını gördükçe telaşım artıyordu.Kızımdan bir yaş küçük oğlum ve henüz yedi aylık bebeğimden çalabildiğim her dakikayı kızıma ayırıyor, ancak öğretmeniyle her konuştuğumda büyük bir düş kırıklığı ile eve dönüyordum.
'Kızım acaba geri zekalı mı' diye düşündüğüm oluyor, bu düşünceler yüzünden beynimin zonklamasını geçirmek için iki, üç tane ağrı kesici almak zorunda kalıyordum.
O soğuk mart akşamında, sönmeye yüz tutmuş sobanın yanında,kızıma heceleri söktürebilmek için uğraşırken, onun ilgisizliği kalan son sabrımıda tüketti. Ayların birikimiyle kızı mı omuzlarından tutup,silktim ve minicik yanağına hatırladıkça utandığım' bir tokat attım.Yanağı kıpkırmızı oldu. Şaşkın ama kızgın baktı. Ağlamamak için minik dudaklarını sürekli büküyor, bakışları kalbimin ötelerine doğru ok gibi ilerliyordu.

Sessizliği bozan ben oldum.
"Neden?
Nazlıhan neden? Niçin okumayı öğrenmek için gayret göstermiyorsun?
Sen aptal değilsin. Neden kendine aptalmışsın gibi davranılmasına izin veriyorsun?"

Bir an durdu, sonra sesinin bütün yırtıcılığı ve kiniyle, "Çünkü ben okumak istemiyorum" diye haykırdı. Kulaklarıma inanamıyordum. Yüksek tahsil yapıp, iyi bir geleceği olacağını düşledim biricik kızım, benim,ben öğretmen Emine Özgenç'in kızı "Okumak istemiyorum" diye bağırıyordu.
Hayal kırıklığı ve şaşkınlık içerisinde "Neden?" diye sorabildim. "Çünkü ben senin gibi okuyup, öğretmen olup, çocuklarımı evde yalnız bırakıp işe gitmeyeceğim,Çalışmayacağım, Ben sadece anne olacağım."

Kızım konuşmuyor, adeta beni tokatlıyordu. Başım dönüyor, gözüm kararıyor, bu sözlerin gerçekten kızıma mı ait olduğunu anlamaya çalışıyordum. Evet bu sözleri bana yedi yaşındaki kızım söylüyordu.
"İnsan şimdi bayılmaz da ne zaman bayılır" di ye düşündüm. Sanki, birden, gözlerimin önünde bir sinema perdesi açıldı ve acı bir film oynamaya başladı. Yozgat'ın Nohutlu Tepesi'nde, o her çıkışımda hiç bitmeyeceğini düşündüğüm yokuşun başındaki bir türlü ısıtamadığım evi hatırladım.

12 Eylül sonrası, eşimin (birçok insana yapıldığı gibi) hiç anlayamadığım bir tarzda ve sebepsizce tutuklanıp cezaevine götürülüşü. Aylarca tutuklu olduğu halde mahkemenin bir türlü başlamayışı.Yıllarca süren ve benim, eşimin neden tutuklandığını beraat ettikten sonra bile anlamadığım mahkemeler. Bakamadığım için dokuz aylık oğlumu Samsun'a,anneme bırakmam. Bakıcı ve anaokulu masraflarını karşılayamadığım için, iki yaşındaki kızımı her gün çalıştığım liseye götürüşüm. Yavrumun öğretmenler odasında koltuklarda uyuyuşu. Uykusunun en derin yerinde çalan teneffüs ziliyle yavrumun fırlayıp koltuklara oturuşu. Sonra müdürün beni çağırıp, -"Bak Emine Hanım, biliyorum zor durumdasın ama seni gören herkes çocuğunu okula getirmeye başladı. -Burası çocuk yuvası değil ki. Bir daha kızını okula getirme" deyişi. O günden sonra iki buçuk yaşındaki kızımı o koskoca, o sopsoğuk evde, yalnız başına bırakıp, dönene kadar kızımı koruması için Allah'a yalvarışlarım.Acıkır ve susar diye etrafa bıraktığım su bardakları ve yiyecekler.
Her akşam eve döndüğümde yavrumu bir köşede battaniyenin altında büzüşmüş buluşum.
-"Yavrum, iyi misin? Korktun mu?" diye sorunca,
-"Korktum, ağladım,ağladım, yoruldum, sustum, sonra yine ağladım" diyerek boynuma sarılışı.
Bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Bir türlü filmin sonu gelmiyordu. Nisan sonlarına doğru bir öğle paydosunda eve gelmiş ve zili çalmak zorunda kalmıştım.O sabah telaşla çıkarken anahtarı evde unutmuştum. Ama çok dert etmemiştim. Nasılsa kızım evdeydi. Kapıyı açardı. Ama açmadı.
Açmadığı gibi sesinin bütün gücüyle "Anne" diyerek ağlıyordu. "Kızım, ben annenim,aç kapıyı" dedikçe o "Hayır sen annem değilsin. Sen kurtsun. Beni yiyeceksin" diye feryat ediyordu. Ne söyledimse inandıramadım. Dinlediği bir masaldan etkilenmişti besbelli. Yavrum, minik yavrum korkuyor ve ağlıyordu. Yarım saat uğraşmış, ikna edememiştim.Yapacağım tek şey vardı. Bir şekilde içeri girmek. Ama nasıl? Kapıyı kıracak gücüm yoktu. Nohutlu Tepesi'nde çilingir ne gezerdi. İçerde yavrum
feryat figan ağlıyordu.Neden sonra alt kata inmeyi düşündüm. Kapıyı açan komşuma bir yandan olayları anlatıyor, bir yandan balkona doğru koşuyordum. Bir sandalye bulup balkona yerleştirdim ve üst kattaki evimin balkonuna ulaştım. Ben,153 santimlik ufak tefek kadın, bir sandalye yardımıyla nasıl olup üç metrelik tırmanışı gerçekleştirerek, üçüncü kattaki evimin balkonuna ulaştım. Hala anlamış değilim. Sanki görünmeyen bir el beni yukarı çekti.Balkonun kapısı pek sağlam olmadığından, kilidi kolayca açıp içeri koştum. Kızım kapının dibine oturmuş, başını bacaklarının arasına sıkıştırmış ağlıyordu. Sarıldım, sarıldım, sarıldım... Göz
yaşlarım onunkiyle karıştı. Koynuma büzüldü.
Sadece "Annem, anneciğim, kurt beni yiyecekti" diyebiliyordu. O gün öğleden sonraki ilk dersimi kaçırdım.Müdürün ikazına rağmen kızımı sınıfıma götürdüm. Önce müdür muavini, sonra müdür tarafından azarlandım ama hiç cevap vermedim.Sadece göz pınarlarımda iki damla yaş belirdi. Ve o yaşlar müdürün birden susup özür dilemesine sebep oldu.Evet bu acı film bitecek gibi değil. Kızımın sesiyle irkildim.

"Ben okumayacağım. Anne olacağım diye feryat ediyordu. Feryat etmiyor sanki beni tokatlıyordu. Ona iyi bir anne olamadığımı ve bundan duyduğu rahatsızlığı bu sözlerle haykırıyordu yüzüme. Hayatımın hiçbir anında böylesine bir acı yaşamamıştım. Hiçbir söz yüreğimi ve belleğimi böylesine hırpalamamıştı.
Kızımın kestane rengi saçlarını okşadım. Tokadımla kızaran yanağını öptüm. Başını göğsüme bastırdım. Onun hafızasında yer eden bütün acıları silmek istiyordum. En doğru, en eğitici sözleri bulmalıydım. Ama nasıl?..
Bu allak bullak beyinle nasıl?
Öğlece ne kadar kaldık bilemiyorum. Bir ara konuşacak gücü bulabildim.
"Kızım, her okuyan kadın çalışmak zorunda değildir. Sen iyi bir anne olmak istiyorsun. Ben de iyi bir anne olmanı istiyorum. Ancak,okursan,bilgili olursan, iyi bir anne olabilirsin. Çalışmak zorunda değilsin ki.Sen de evde çocuklarına bakar, onlara okuma yazma öğretirsin" diye devam eden birçok cümle sıraladım peş peşe. Kızım ikna olmuş görünüyordu. Ertesi gün okuldangeldiğinde onu masanın başında Cin Ali kitabını okurken buldum. Kızım,okuyup yazmayı aylar önce öğrenmiş fakat ısrarla herkesten saklamıştı.
Öğretmeni şaşkındı. "Nasıl olur da bir çocuk, bir günde bu kadar ilerleme kaydedebilir?" diye soruyordu. Bu sorunun cevabı öyle uzun ve anlaşılması öyle güçtü ki... O an susmak, en güzel cevaptı çünkü bu sorunun cevabını ancak ben ve Nazlıhan anlayabilirdik.Şimdi kızım, Gazi Üniversitesi'nde işletme okuyor. Anadilini çok iyi
okuyup, yazdığı gibi iyi derecede İngilizce de biliyor. En önemlisi bir kadının hangi şartlarda olursa olsun çalışması ve ekonomik özgürlüğünü elde etmesi gerektiğine inanıyor. En güzeli de her fırsatta "Canım annem diye sarılıp yanaklarımdan öpüyor. Ben de onun, daha önce "o utandığım tokatla" kızarttığım yanağından öpmeye özen gösteriyorum.

Emine Özgenç
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
:aglayan:Ben halen ağlıyorum,kelimeler bitti şu an bende.Sadece göz yaşlarım yerini aldı:aglayan:
 

niha55

Daimi Üye
Katılım
28 Temmuz 2008
Mesajlar
1.307
Tepki
1.156
Puan
113
Yaş
52
Konum
samsun
çok güzel inan o kadar etkilendimki içim ürperdi sanki, duygulandırdı beni gözlerim dolu dolu oldu.Etkilenmemek elde değil harika ve okadarda duygulu emeğine sağlık canım ağlattın beni.
 

tatlıpozan

Daimi Üye
Katılım
19 Ağustos 2008
Mesajlar
2.758
Tepki
3.215
Puan
113
Konum
Tekirdağ
Ya ben de çok derinden etkilendim.Çok ibret alınası bir öykü.Gidip kızımı öpmek istiyorum.Çok duygulandım çok fena..Çalışmadığıma sevinmelimiyim üzülmelimiyim bilmiyorum ama iyi ki her an çocuklarımla beraberim ve iyi ki bilgili bir anne olma yolunda ter döküyorum..Valla kendime geldim sayende.
 

munise

Daimi Üye
Katılım
12 Temmuz 2008
Mesajlar
540
Tepki
365
Puan
63
Yaş
48
Konum
izmir
Gözlerim doldu,boğazıma bişeyler düğümlendi sanki çalışan annelerin ve çocuklarının yaşadıkları gerçekten zor.Allah yardımcıları olsun.
 

Oruc

Daimi Üye
Katılım
17 Temmuz 2008
Mesajlar
2.598
Tepki
2.380
Puan
113
Yaş
50
Konum
izmir
boğazım düğümlendi ne yazacağımı bilemiyom evet şahmaranım senin de yazdığın gibi kelimeler bittiğin an...:aglayan:
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
Bir tarafta çalışmak zorunda kalmak
Bir tarafta canından bile daha çok değer verdiğin ve çok sevdiğin yavrunu büyütmek
İnan halen bu yazının şokunda ve etkisindeyim
Rabbim tüm bu durumda olan annelerimize ve yavrularımıza büyük güç kuvvet,sabır versin inşallah.
 

niha55

Daimi Üye
Katılım
28 Temmuz 2008
Mesajlar
1.307
Tepki
1.156
Puan
113
Yaş
52
Konum
samsun
Bir tarafta çalışmak zorunda kalmak
Bir tarafta canından bile daha çok değer verdiğin ve çok sevdiğin yavrunu büyütmek
İnan halen bu yazının şokunda ve etkisindeyim
Rabbim tüm bu durumda olan annelerimize ve yavrularımıza büyük güç kuvvet,sabır versin inşallah.

Evet canım çok zor bende böyle büyüttüm küçücüklerdi ama mecburen çalışıyodum Oklula başladılar beslenmelerini unuturlardı işten koşa koşa gelirdim hemen yetiştirirdim.Pazar oldumu öyle sevinirlerdiki.Annemiz evde diye.Allah kolaylık versin çalışan annelere .
 

karanfil

Yeni Üye
Katılım
19 Kasım 2008
Mesajlar
20
Tepki
10
Puan
3
Yaş
46
Konum
samsun
gerçekten sözün bittiği,gözlerin coştuğu yerdeyim şu an.çok etkilendim.Bazen dayanamayıpta çocuklarıma kızdığım için utandım kendimden.Bir anne için hayatta en değerli şey yavrusu,bir çocuk içinse annedir.Allah çalışan tüm annelere güç kuvvet ve kolaylık versin
 

simay_berra

Yeni Üye
Katılım
13 Ekim 2008
Mesajlar
20
Tepki
9
Puan
3
Yaş
39
Konum
kocaeli
çok etkileyici ya :( benimde öğretmen arkadaşımın başına benzer bi olay gelmişti .. Oğlu hastalanmıştı arkadaşımız da oğluna bakmak için 1 hafta izin almıştı ... 6 yaşındaki oğlu yürümeyi unutmuştu yürüyemiyordu.. Ve biz bu duruma çok üzülmüş ve şaşırmıştık... Doktor bunun psikolojik olduğunu söylemişti. Arkadaşımızın izni bitti ve oğlu da biraz iyileşti.. Ben anasınıfı öğretmeni olduğum için benim sınıfıma getirmek istediğini biraz değişikliğin iyi geleceğini düşündüğünü söyledi. Bende memnuniyetle kabul ettim.Öğle arası olduğunda diğer bir arkadaşım arkadaşımızın oğluna 'çağlayan bizi ve anneni çok korkuttun kendine dikkat et bir daha hasta olma tamam mı ? ' dediğinde çağlayan bize 'hayır ben hasta olmak istiyorum ' dedi çok şaşırmıştık.. Neden dediğinde 'çünkü ben hasta olduğumda yanımda bakıcı teyzem değil annem oluyor ben annemle birlikte olmak istiyorum ' dedi . Ve biz ne diyeceğimizi şaşırmıştık . Annelerin çalışmak zorunda olmaları çok zor bir durum ya ... :(
 

hazan..54

Yeni Üye
Katılım
23 Aralık 2008
Mesajlar
1
Tepki
2
Puan
3
Yaş
55
Konum
İSTANBUL
evet çalışan ve çocuklarına istedikleri halde vakit ayırmayan ve her ne kadar öalışmak zorunda olsalarda çocukları için nelere katlanildigini gösterir bir yazı içinde hüzün aynı zamanda alınacak dersler cok.. kımse hatasiz dieldir kim bilir bizim (çalışan anneler) hatalarımız olmustur... bunları yasamak deil düsünmek .. okumak bile bizlere bu kadar aci verebiliyorsa.. varin gerisini hiç sormayin ..HARİKA BİR İÇTEN ANLATİM OLMUS .....
 

zeynep10

Yeni Üye
Katılım
10 Aralık 2009
Mesajlar
8
Tepki
10
Puan
3
Konum
ağrı
ben bir kızını kaybetmiş biri olarak çok ama çok duygulandım.duygularımı dile getiremiyorum.
 

berceste

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
2.714
Tepki
1.830
Puan
113
Yaş
50
Konum
istanbul
çalışmıyorum çalışan annelerinde rabbım yardımcısı olsun çok duygulu bir paylaşımdı söyleyecek birşey bulamıyorum
 
G

guzelcem

Misafir
şu an eksi sıfırın altındayım, çok etkilendim:( ALLAHIM çalışan annelerimizi sabır ve ****net versin RABBİM....emeğinize sağlık canısı...
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst