Besin alerjileri (inek sütü alerjisi)

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.528
Puan
113
Konum
İstanbul
332748-3-4-24361.jpg

Besin alerjileri (inek sütü alerjisi)

Süt çocuk beslenmesinde özellikle 1.5 yaştan sonra oldukça önemli bir besin maddesidir. birçok faydalarının yanında bazen de çeşitli hastalık belirtilerine yol açarak ebeveynlerin hayatını kabusa çevirebilmekte, çocuklarımızın hatta çok ufak bebeklerin birçok sıkıntı çekmesine neden olabilmektedir.

Çocuklarda süte bağlı olarak birçok hastalık sayılabilir. Buarda daha çok, basit önlemlerle iyileştirebildiğimiz, sık görülen, inek sütü alerjisi ve laktoz intoleransından bahsetmek istiyorum.

Vücudumuzun besinlere verdikleri tepkileri 2 ana başlık altında toplayabiliriz. Zehirlenme sonucu onlalar zehirlenmeyle ilişkisi olmayanlar. Zehirlenme dışı olan tepkiler de kendi arasında bağışıklık siteminle ilgili ve ilgili olmayan diye 2’ye ayrılır. Bugün hakkında konuşacağımız konulardan biri olan inek sütü alerjileri bağışıklık sistemini ilgilendiren guruptandır. İnek sütü alerjisi çocuklarda en sık görülen besin alerjilerinden biridir. İnek sütü proteinlerine karşı, vücut anormal bir reaksiyon vermektedir. Günümüzde bebeklere 1-1,5 yaşa kadar inek sütü önermiyoruz. Ancak bebekler inek sütü kökenli mamalar veya emziren annenin aldığı süt veya süt ürünleri aracılığıyla inek sütüyle temas edip allerjik yakınmalar gösterebilmektedir. Bazen de belirtiler, 1-1,5 yaş sonrası süt içmeye başladığında ortaya çıkmaktadır.
İnek sütü alerjisinde belirtiler, diğer besin alerjilerinden farklı olmadığı için daha çok besin alerjileri ana başlığı altında konuşacağız.

Bağışkılık ya da savunma sistemimiz birçoğumuzun zannettiği gibi bizi sadece mikroplara karşı korumaz, aslında bağışıklık sitemimiz dışarıdan gelen birçok uyarıya karşı vücudumuzu koruyan bir şemsiye gibidir. Ancak bazen sanki çok titiz aşırı korumacı bir dadı gibi işi abartır ve allerji dediğimiz çağımızın hastalıklarından birine neden olur. Savunma sistemimiz zararsız olan bir maddeyi, yani besin maddesini yanlışlıkla zararlı bir madde olarak algıladığı zaman besin alerjisi ortaya çıkar. Vücut buna yanıt olarak savunma sistemini harekete gecirerek o besin maddesine özgü IgE tipinde antikorlar yani koruyucu maddeler üretmeye başlar. Kisi aynı besin maddesini daha sonraları yediğinde, vücudun çeşitli bölgelerinde bol miktarlarda kimyasal maddeler salgılanır. Bu kimyasal maddeler de, solunum sistemi, sindirim sistemi, cilt ve kalp-dolasim sistemlerini etkileyerek bir dizi allerjik tepkiye neden olur.

Ailesinde en azından bir ebeveyni veya bir kardesinde alerji öykusü (allerjik rinit, astım, besin allerjisi veya egzema) olan bebeklerin yasamlarının ilk 5-7 yılı icinde besin allerjisi ortaya cıkma riski %20 kadar yüksek olabilir. Besin allerjisi, allerji öyküsü olmayan ailelerde daha az görülür.

Allerji riski olan bebekler bazen mamalardaki inek sütü ve soya proteinlerine karsı da allerjik hale gelebilirler. Tüm çocukların yaklaşık %6’sında 2 yaşına kadar besin allerjisi çıkma olasılığı vardır. İlk 1 yaş besin allerjisinin ortaya çıkması açısından cok hassas bir dönem olduğundan, allerjiyi önlemek icin riskli gruplarda önlemlere doğumdan itibaren başlanabilir.
Tüm besin allerjilerinin %90’ından sadece sekiz besin maddesi sorumludur: Süt, yumurta, soya ve buğday, yerfıstıgı, ceviz, balık ve kabuklu deniz ürünleri. Alerjik tepkiler açısından çok suçlanan çilek ve domates gibi besinler ise doğrudan kendi içlerinde bulunan histamin isimli kimyasal maddeden dolayı alerji benzeri tepkilere yol açarlar. Yani bizim titiz aşırı korumacı dadımızın burada suçu yoktur.

BESİN ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Ağızda karıncalanma-yanma hissi, ağız ve boğazda şişme, ciltte kızarıklık kaşıntı-kabartılar, gözlerde kaşıntı gibi daha sınırlı belirtler olabildiği gibi. Kusma, karın ağrısı, ishal, burun akıntısı-burun tıkanıklığı, göğüste tekrarlayan hırıltılar, öksürük, nefes almada zorluk gibi daha yaygın belirtler de ortaya çıkabilir. Hatta çok alerjik bireylerde bazen kan basıncında düşme, bilinç kaybı ile seyreden çok yagın tepkiler ve çok nadiren ölüm bile olabilir. Tipik olarak, kişi allerjik olduğu besini aldıktan sonraki dakikalar veya bir kaç saat içinde belirtiler ortaya çıkar.

BESİN ALERJİLERİNDE TANI

Besin alerjilerinde tanı genellikle öykü ve gözleme dayalı olarak konur. Kanda şüphelenilen besine özgü Ig E tipinde antikorlar araştırılabilir. 2 yaşın altında deri testiyle alerji tespiti çok güvenilir olmadığı gibi, test sırasında da ciddi reaksiyonlara yol açabilir. Genelde şüphelenilen gıdanın kısa süreli kesilmesi ile belirtlierin azalması ve takiben tekrar verildiğinde şikyetlerin artması, pratik olarak evde ebeveynlerin de uygulayabildiği bir tanı yöntemi olarak kabul edilebilir.

BESİN ALERJİLERİNİN ÖNLENMESİ VE TEDAVİSİ

Özellikle de alerjisi olan ailelerin bebeklerine en erken öneri kesinlikle ilk 6 ay bebeklerini sadece anne sütüyle beslemeleridir. Risk olan ailelerde annenin aşırı kuru yemiş yemesi, kabuklu deniz ürünlerini fazla tüketmesi de önlenmelidir. Riskli bebeklerde katı gıdalara 6 aydan önce kesinlikle başlanmamalı, yine balık ve kabuklu deniz ürünleri diyete 2-3 yaştan önce sokulmamalıdır. Çok aşırı gazlı ve ağlayan bebekler, yüzlerinde devamlı aşırı kızarıklık ve pullanma olan , kafasında konak olan bebekler, hatta bazen sebebi açıklanamayan inatçı bir burun tıkanıklığı bile bu gizli buzdağının sadece görünen kısmı olabilirler. Böyle bebeklerde inek sütü alerjisi araştırılabilir, bulunduğu takdirde inek sütü ve inek sütü içeren besinlerin bebeğin diyetinden, bebek sadece anne sütüyle besleniyorsa annenin diyetinden çıkarmak tedavi için yeterli olacaktır. Diğer besin alerjileri için de bazen annenin diyetinden suçlu besinin çıkarılması gerekmektedir. Bazı özel durumlarda alerji yapma özellikleri azaltılmış mamalar da tedavide kullanılabilir. İnek sütü alerjisinin erken tanınması hastalığın gizli gizli ilerlemesini, daha ciddi belirtilere yol açmasını önler. Genellikle sıkı bir diyetle %80’inde 3 yaş civarı kaybolur. 2. konumuz laktoz intoleransı ise daha kolay anlaşılır bir dille süt şekerine hassasiyettir.

Laktoz intoleransı

İnek sütü alerjisinde savunma sistemimiz sütteki proteinlere karşı tepki verirken, buradaki sorun savunma mekanizmasının bir tepkisi değildir. Biz sütün içine şeker atmasak da sütün içinde doğal olarak bulunan laktoz isimli 2 farklı şekerin birleşmesinden oluşan bir süt şekeri mevcuttur. Bu şeker bütün hayvan sütlerinde bulunduğundan, bazı insanlar sadece inek sütüne karşı alerjik rahatsızlığa sahip olsalar da, süt şekerine hassas insanların tüm hayvani sütlerden uzak durmaları gerekmektedir.


Bağırsaklarımızda normalde bulunması gereken laktaz isimli kimyasal madde laktoz ve su ile birleşince süt şekerini galaktoz ve glukoz isimli daha küçük parçacıklara bölerek kana geçmesini sağlar. Süt şekerine hassas olan bireylerde laktaz isimli kimyasal madde ya hiç yoktur veya yetersizdir. Sonuç olarak süt şekeri kana geçebilecek daha küçük parçacıklara bölünemediğinden barsak içinde kalarak buranın sıvı-mineral dengesini olumsuz etkiler. Aşırı sıvı-mineral birikimiyle genişleyen barsaklarda hareketlilik artar ve ishal ortaya çıkar. Bunun yanında serbest halde yıkılmadan kalın barsaklara ulaşan laktoz buradaki bakteriler tarafından mayalanma işlemine uğrar ve ortaya hidrojen gazı çıkar. Fazla miktardaki hidrojen hem ishali arttırır hem de gaz ve şişkinlik başta olmak üzere diğer sindirim sistemi yakınmalarına yol açar.


Laktazın tamamen yok olduğu durum genetik bir durumdur ve çok nadir görülür ancak, kısmi yetersizlikler oldukça sık görülür ortalama 10 kişiden birinde değişen derecelerde hassasiyet görülebilir. Veya hayatlarının bir döneminde başka hastalıklar veya durumlara bağlı olarak ikincil ve geçici hassasiyet sorunları yaşayabilirler.
Yakınmalar laktoz içeren besinleri aldıktan 30-120 dakika sonra ortaya çıkar. Bazı kişilerde yakınmalar fazla miktrda laktoz aldıktan sonra ortaya çıkarken bazı bireylerde 1 bardak süt, hatta çok hassas bireylerde sadece içinde katkı maddesi olarak laktoz içeren bir besinin yenmesi sonucu bile ortaya çıkabilir. Bu hassasiyet farkları bireylerin barsaklarındaki laktaz yetersizliğinin derecesiyle ilgilidir. Süt şekeri hassasiyeti genelde rahatsızlık verici bir durum olmakla beraber hayati bir sorun yaratmaz.

Tanı

Süt şekeri hassasiyetinin tanısı genelde klinik bulgular ile konur. Bunun için en basit yöntem birkaç gün süreyle laktoz içeren besinlerden uzak durulmasıdır. Daha sonra 2-3 bardak süt içilir. Eğer karın ağrısı ve yakınmalar ortaya çıkıyor ise laktoz hassasiyetiniz olabilir demektir.
Eğer kesin bir tanı istenir ise bazı laboratuar incelemelerinin yapılması gerekebilir.
• Laktoz tolerans testi: Açlık kan şekeri ölçüldükten sonra laktoz içeren sıvı içilir ve daha sonra birkaç kez kan şekeri ölçümü yapılır. Eğer kan şekeri yükseliyorsa laktoz intoleransı yok demektir.
• Soluk testi: Laktoz içeren bir sıvı içildikten sonra nefeste hidrojen gazı ölçülür
• Biopsi: Barsaktan biopsi alınır.

Tedavi

En etkin ve tek tedavi şekli dietten laktoz içeren ürünleri çıkarmaktır. Tedavinin şekli yakınmaların şiddetine göre değişir. Hafif yakınması olan kişilerde alınan süt ürünü miktarının azaltılması yeterli olurken şiddetli olgularda tamamen laktozsuz diet gerekli olabilir.
Çok hassas kişilerde örneğin kahve kremasının içindeki çok az miktardaki laktoz bile yakınmalara neden olabilir.
Hangi gıdalarda laktoz vardır

En sık tüketilen laktoz kaynakları şunlardır:
• Süt
• Tereyağ
• Margarin
• Yoğurt
• Peynir
• Süttozu
• Çikolata
• Kaymak, krema
Yoğurt bu ürünler arasında farklı bir yere sahiptir. İçindeki mayalayıcı bakteriler laktozu parçalar ve süt içemeyen pekçok kişi rahatlıkla yoğurt yiyebilir
Son dönemlerde piyasada laktazlı süt ve süt ürünleri ya da laktozu alınmış süt satılmaktadır. Bu ürünlerin tüketilmesi de yakınmaların ortaya çıkmasını engeller.

Gizli laktoz
Her ne kadar süt ve sütten yapılan gıdalar doğal besin kaynakları olsa da, laktoz sık sık hazır gıdalara da eklenmektedir. Laktoz hassasiyeti yüksek olan insanlar şunu bilmelidirler ki bir çok gıda ürününde, hatta bazı ilaçlarda düşük oranlarda laktoz bulunabilir. Ekmek ve diğer fırın ürünleri
• İşlenmiş kahvaltılık tahıllar
• Hazır patates püresi, çorbalar ve kahvaltılık içecekler
• Salata sosları
• Şekerlemeler ve diğer çerezler
• Bisküvi ve kek karışımları
• Kahve kremaları

Süt ürünleri içermez diye etiketlenen bazı ürünler örneğin, kahve kremaları ve diğer kremalar aynı zamanda süt ürünlerinden türetilen dolayısı ile laktoz içeren katkı maddeleri bulundurabilirler.
Bilinçli tüketici sadece süt ve laktoz miktarı ile yetinmemeli aynı zamanda peynir altı suyu, süt yan ürünleri, ve yağsız süt tozlarına da dikkat etmelidirler. Eğer etiket üzerinde bunlardan birisi mevcutsa ürün laktoz içeriyor demektir.

Çocuklarda süte bağlı bu 2 rahatsızlığın yanında da bir sorunu olmayanlarda da sütün fazlası kabzılık ve demir eksikliği gibi sorunlara yol açabilir.

HAMİLELİKTE LAKTOZ HASSASİYETİ

Eğer laktoz intoleransı nedeni ile süt içemiyorsanız endişelenmeyin. Hamilelikte süt önemli bir kalsiyum kaynağı olmakla birlikte kalsiyum almak için tek yöntem değildir. Diğer pekçok yol ile vücudunuzun ve bebeğinizin gerek duyduğu kalsiyumu alabilirsiniz.
• Sütü az miktarlarda içmeye çalışın. Laktoz intoleransı olan pekçok insan bir seferde yarım bardak ya da daha az sütü kabul edebilmektedir. Günde 3-4 defa azar azar içmeyi deneyin
• Piyasada satılan laktazlı ya da laktozu azaltılmış sütleri içmeyi deneyin. Hafif (light) süt içtiğinizde yeterli kalsiyumu alırken hem gereksiz yağ almamış olursunuz, hem de daha kolay sindirebilirsiniz.
• Sütü yemeklerle birlikte içmeyi deneyin. Genelde yemekle birlikte alınan süt daha kolay sindirilir.
• Bakterilerle fermente edilmiş yoğurt, beyaz peynir gibi süt ürünleri süte göre çok daha kolay sindirilir.
• Kalsiyum ile desteklemiş meyve suları içebilirsiniz.
Tüm bu yöntemlerin başarısız olması durumunda ise kalsiyum içeren vitaminler kullanabilirsiniz.

Milliyet
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst