'Ayışığı Tarifesi', klasik tiyatro oyunlarından değil...

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.699
Tepki
84.375
Puan
113
Konum
İstanbul
583011_detay.jpg


'Sarhoş bir öküzüm yine de beni seviyor musun?'

'Ayışığı Tarifesi', klasik tiyatro oyunlarından değil...

'Ayışığı Tarifesi'nde Şenay Gürler, Deniz Arcak ve Faik Ergin seyirciyi de oyuna katarak kadın-erkek ilişkilerini tartışıyor. Hikâyesini, başlığa da taşıdığımız ilginç replikleriyle anlatalım istedik.

30’lu yaşlarında, aşkı arayan fotoğrafçı Oya rolündeki Şenay Gürler sahnede büyüdükçe büyüyor. Kariyer sahibi, mantıklı ve sert arkadaşı Jülide’yi oynayan Deniz Arcak bir botokslu kızıl, bir esmer İtalyan oluyor. Faik Ergin tuvalet temizlikçisi, doktor ve sarhoş sevgili olarak gülmekten kırıp geçiriyor. Fondaysa ara ara Okan Bayülgen’in sesi var...

Hakan Pişkin’in yönettiği Tiyatro Ti oyunu Ayışığı Tarifesi, günümüz kadın-erkek ilişkilerini en sahici tarafından anlatıyor. İstanbul Beyoğlu’ndaki Old City’de her çarşamba akşamı oyunu seyirciyle birlikte interaktif olarak sahneliyorlar. Bazen karşılıklı göbek atıyorlar bazen tartışıyorlar. Neredeyse tüm replikler bomba etkisinde ama en sevdiklerimizi cımbızlayınca size de tanıdık gelecek bir kadın-erkek analizi çıkıyor ortaya.

‘Kadınların telefon başında geçirdiği süre hesaplanmalı’
Hiç çalmıyor, mesaj gelmiyor diye cep telefonunuzun bozulduğundan şüphelendiğiniz oldu mu? Kulübe hoş geldiniz! Bir erkekle tanışırsınız, birlikte vakit geçirirsiniz... Peki sonrasında ilk kim aramalı? Kadın ararsa hafif mi görünür? Erkek de telefon bekler mi yoksa PES oynamakla mı meşguldür? Siz oyunda tarif edildiği gibi “en titiz ihtiyaca bile cevap veren” epilatörle kıl-tüy temizliğine girişir, o da kesmezse buzdolabını boşaltıp silersiniz. Bu arada gelen banka, mağaza SMS’lerini saymıyorum bile. O mesajları gönderenlerin, sevgiliden telefon bekleyen kadından aldığı ahı şu hayatta kimse almamıştır. Adam arayınca, telefonunuzun ağzı olsa da yüzünüzdeki zaferi ve mutluluğu anlatsa! İlişki ilerlediğinde, “Neden aramadın, neden cevap vermedin?” soruları başlar. “Bir sus be kadın” derken bulursunuz kendinizi. Biz susalım, telefon da sussun değil mi? “Aramazsan arama yar” şarkısını ithaf ediyorum tüm telefon sevenlere. Mümkünse bir santral operatörüyle aşk yaşayın.

‘Dünyanın geri zekâlılarla dolu olduğuna alışmalıyız’
Birisi aşık olur ama söylemez, öteki yapış yapış bir âşıktır yakanızdan düşmez. Tam aradığınız gibi erkekle karşılaşırsınız; adam ya evli ya da gay çıkar! Siz de bu hikâyeleri duymuş, yaşamışsınızdır. Oyunda Oya “Kenan İmirzalioğlu’nun çişi gelmez” diyor, sevdiği erkeği de tanrılaştırıyor, işte sorun tam da bu noktada başlıyor. İlk heyecanla göklere çıkardığımız kadını/erkeği, tanımaya başlayınca yerden yere vurup “Hep yanlış adam” demez miyiz? Ya da Oya gibi “Bu dünyanın geri zekâlılarla dolu olduğuna alışmamız gerek” diye söyleniriz. Keşke ölümlü faniler olarak yaşasak aşklarımızı...

‘Mutlu gezinen çiftler mutlu mu sanıyorsun?’
Biraz dürüst olsak, ‘stratejik dehalar’ olarak dolaşmasak sokaklarda? Oya soruyor: “Arasam mı?” “İlk gecede birlikte olsam mı?” Bir kişi hariç, seyircilerden “Hayır” cevabı gelmiyor. Peki kaç kişi bu dürüstlüğü kendi hayatında gösterebiliyor? Oya seyirciyle konuşurken gaza gelip diyor ki: “Ben sevişmek istiyorum anam babam!” Budur işte!
Herkes sevişmek istiyor, herkes sevilmek istiyor. Siz hangisini istiyorsunuz? Yoksa ikisini birden mi? Ne istediğimizi hem kendimize hem de karşımızdakine itiraf etsek, daha mutlu olmaz mıyız?

‘Benimle Cary Grant filmi izler misin?’
Oya, arkadaşı Jülide’nin “Eee nasıldı?” sorusunu cevaplıyor: “Ruhlarımız birleşti.” Aslında hayat birlikte film izlemekten ibaret. Başta kısa bir diziyi bile izleyemeyebilir, hemen yatak odasına geçersiniz belki ama ömür boyu aynı filmi tekrar tekrar izlemeye hazır mısınız? İşte asıl mesele bu.

Habertürk
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst