Hanımlara haberler

Asude: 9. Bölüm

Silahın tetiğini çektiğinde tutukluk yaptığını farkeden ve bu yüzden panikleyen Kemal’in durumunu fırsat bilen Alp arkasından yaklaşarak bir anda silahı elinden aldı ve etkisiz hale getirdi.Demir’in, yan odadan aldığı sakinleştirici iğneyi Alp ve güvenlik görevlilerinin zorlanarak tuttuğu Kemal’e vurmasıyla durumu kontrolleri altına aldılar.Kemal iğnenin etkisiyle kısa bir süre sonra bir nebzede olsa sakinleşmişti.Fikret’e “Bundan sonra beni unut.Aramızda dostluk yada profesyonellik gerektirecek her ne varsa bitti” Fikret beklemediği bu durumdan dolayı çok gerilmişti ama bir şekilde durumu düzeltmeliydi “Kemal konuşalım hiçbirşey bilmiyorsun.Durum sandığın gibi değil! Ben senin düşündüğün gibi bişey yapar mıyım? Ben senin dostunum.Böyle bir alçaklık yapacağımı nasıl düşünürsün.Bırak da açıklayayım” derken Fikret’in sesi titriyordu. Adamlarının önünde yaşanan bu durumdan rahatsız olduğu için herkese dışarı çıkmasını emretti. Bir an önce Kemal’le konuşup onu ikna etmeliydi.Dışarı çıktıklarında Alp son derece öfkeliydi. Böyle bir olayın yaşanmasına izin verdikleri için bütün görevlilere bağırıyordu. Kızlar Alp’i görünce hemen uzaklaşmak istediler ve odalarına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladılar. Ama ne yazık ki Aslı ayağındaki topuklunun ses çıkaracağını tahmin edememişti. Kızların ayak seslerini duyan Alp bir bu eksikti diye söylendi.Şimdi onlara geçerli bir açıklama yapması gerekecekti.”Erkan sen burada kal.Hadi dağılın herkes yerlerine.” diye bağırdıktan sonra Demir’i de yanına alarak kızların yanına gitti. İçeriye girdiklerinde Asude ve Aslı sanki az önce hiçbir şey görmemiş gibi işlerine yoğunlaşmış ellerindeki tüplerle ilgileniyorlardı. Alp kafalarındaki soru işaretini silmek adına gayet rahat bir tavırla açıklama yapmaya başladı “Küçük bir anlaşmazlık olmuş. Ee alkolünde etkisi var tabi. Durum anlaşılınca sorun ortadan kalktı. Umarım bu konu hakkında orada burada konuşulduğuna şahit olmam” dedi ve Aslı’ya döndü. Aslı’nın ağzının çok sıkı olduğu söylenemezdi sonuçta. “Olmam değil mi Aslıcım” diyerek söylediği lafın asıl muhattabının kim olduğunu üstü kapalı bir şekilde söylemiş oldu. Aslı başını hafif eğerek “Şey…elbette” dedi kısık ve korkmuş bir sesle.Alp Aslı’yı tembihledikten sonra odadan çıkmaya hazırlanmıştı ki bir an Asude’nin Kemal’le karşılaşma riskinin olduğunu düşünerek onu uzaklaştırmaya karar verdi. “Bu gün çok fazla oyalanma erkenden git eve. Yarın akşam erken gelmeni isteyeceğim. Yapman gereken ve günlerdir bekleyen bazı işler var.” dedi daha yumuşak bir sesle. Asude “Birkaç işim var sonra çıkarım Alp Bey” diye yanıtladı. Asude de gördüklerinin şokunu atlatamamıştı henüz. Bakışlarında hala bir şok havası vardı. Karşısında birileri tetiği çekmiş ve neredeyse cinayet işliyordu ve o buna şahit olmak üzereydi. Donuk bakışlarının karşısında Alp kalmasının ve Aslı’yla muhabbet etmesinin doğru olmadığını düşünerek “Bence bu kadar yeterli. Hem bugün tersten kalktım sanırım, nedendir bilinmez içimde iyilik yapma isteği uyandı.Faydalanmak lazım.10 dakika sonra aşağıda ol ben seni bırakırım” diyerek Asude’nin cevap bile vermesini beklemeden odadan ayrıldı…Asude’nin Alp’le laf dalaşına girmeye hiç niyeti yoktu.Zaten gözü işte değildi.O da bir an önce eve gitmeyi istiyordu. Ayrıca gördükleri hala gözünün önündeydi. Bir yandan silahlı adamın kim olduğunu ve neden böyle bir şey yaptığını merak ediyor bir yandan da şimdi sormanın zamanı olmadığını biliyordu. Yarın Aslı’yla yalnız kaldığı bir arada ona sorabilirdi. Kesin birşeyler biliyor olmalıydı. Bu düşüncelerin yanı sıra bir yandan da Alp’le gitmek için hazırlanıyordu.


Odadan çıkıp koridora geldiğinde telefonunu alıp almadığını kontrol etmek için durdu. Çantasını kurcalarken gözü, hemen yanında durduğu aralık olan kapıya takıldı. İçerdeki yanıp sönen ışıklar çekmişti asıl dikkatini. Merakla bir iki adım attı ve kapının açık olduğu mesafeden içeriye bakmaya başladı. Üzerlerinde numaraların olduğu monitörlerden binanın çeşitli bölgeleri izlenebiliyordu. Güvenlik ile alakalı olduğunu düşündü önce ama bilmediği bir çok oda vardı monitörlerde.Başka bir yer diye düşündü. Gözünün ilk çarptığı monitörde sırtı kameraya dönük bir hemşire yatakta yatan hastayla ilgileniyordu. Sonra tek tek kameraların bulunduğu odaların görüntülerine göz gezdirirken küçük bir çocuk gördü. Makineye bağlı yatıyordu. Bulundukları yere hiç benzemeyen bu yerin neresi olduğunu ve o çocuğun kim olduğunu düşünürken Alp’in “Asude çıktı mı” diyen sesiyle irkildi. Hızla odanın kapısından uzaklaşmak isterken çantasını yere düşürdü. Çantasından dağılan eşyalarını toparlayıp aceleyle ayağa kalktığında Alp’le burun buruna geldi. Alp’in yüzünden Asude’yi bulduğu konumdan hoşlanmadığı belliydi. “İşinle alakalı olmayan odalara girmemen konusunda uyarıldığını sanıyordum küçük hanım. Yoksa biraz meraklı mıyız? Hadi çıkalım.” diyerek Asude’yi kolundan hafifçe tutarak ilerletti ve aralık olan kapıyı içeriye tekrar göz gezdirdikten sonra kapattı.


Aşağıya indiklerinde havanın iyice soğumuş olduğunu farkeden Alp ceketini çıkartıp Asude’nin omuzlarıni örttü. İlk başta irkilen Asude mahçup gözlerle teşekkür ettikten sonra beraber arabaya bindiler. Kısa bir süre geçmişti ki Alp “Eee Asude uzun bir aradan sonra nasılsın bakalım” diye sordu gayet sempatik bir tavırla. Bir süre duraksadıktan sonra soruyu geçiştirmek yerine samimi bir cevap vermenin daha doğru olacağını düşünerek “Açıkcası bilmiyorum Alp bey. Sadece iyi olacağımı umuyorum. Yani en azından olmam gerektiğini biliyorum.” Alp samimiyeti ilerletmek adına “Bey’i iş yerinde bırakalım Asude. Resmiyeten pek hoşlanmam da sadece Alp demen yeterli” diyerek gülümsedi Asude’ye.Bu kelime diline bu kadar yerleştikten sonra Bey’i kaldıramayacağını düşünerek “Ama olmaz ki” deyince “Olur çok güzel olur” şeklinde karşılık verdi.Aksinde iddialaşıp tartışmaya girmek yerine konuyu kapatmak için, “Peki Alp Bey, denerim” diyerek gülümsedi. Alp’in bakışlarından yine bey dediğini farkederek “Ah! Özür dilerim Alp diyecektim” diye kıkırdadı. Alp de hafif tebessüm ederek “Hastanede ki işin devam ediyor değil mi? Zor olmuyor mu? Ben bırakırsın sanmıştım.” diye konuyu değiştirdi. Asude gözlerini yola dikti. “Yoo aslında zor olmuyor. Şu ana kadar izindeydim ama yarın çalışmaya başlıyorum. Sabah hastanede, akşam da Fikret Bey’in yanında çalışırken düşünmeye fırsatım olmayacak. Bir yandan da yaşadıklarımı unutmaya çalışacağım anlayacağınız.” Alp “Resmileştik” deyince gülümsediler. Asude aralarındaki resmiyetin de kalkmasından cesaret alarak “Birşey sorabilir miyim?” dedi. Alp hemen “Kabul ediyorum. Saat kaçta ve nerede?” deyince ona şaşkın gözlerle bakan Asude’ye “Aaa pardon. Birşey sorabilirmiyim dedin ya yemeğe falan davet edeceksin sandım. Lütfen devam et” diyerek muzip bir gülümseme fırlattı. Asude de gülümseyerek “Senin espri anlayışına alışmam zor olacak galiba” diye eşlik etti. Sonra da Alp’in bir gece alkollü geldiğinde ona “bu hayat için çok temizsin” dediğini hatırlatıp ne demek istediğini sordu. Beklemediği bu soruyla şaşıran Alp cevaba sıra geldiğinde kendinden emin bir tavırla “Benim her söylediğime bir anlam yükleme Asude. Özellikle de alkollüyken. Gerçekten iyi saçmalarım. Yasemin’e sor istersen.” Asude bir süre Alp’e baktıktan sonra “Yasemin’le çok yakınsınız sanırım. Uzun zamandır birbirinizi tanıyor olmalısınız.” diyerek bir başka soruyla daha şaşırttı Alp’i. Alp’in bakışından doğru anladığına kanaat getirerek devam etti “İnsan sevdiğiyle uğraşır denir ya hem didişiyor hem de iyi anlaşıyor gibisiniz” dediğinde Alp iç çekerek “Yasemin. Ah Yasemin. Şimdi söyleyeceğim şeyi sakın ona söyleme bak yopksa bozuşuruz.” dedi ve ciddileşti. Asude Alp’in ne diyeceğini meraklı gözlerle beklerken “Kesinlikle aramızda kalacak bana güvenebilirsin” diye onu rahatlatmak istedi. Alp biraz durdu ve Asude’ye bakarak “Güvenilir misin göreceğiz. Yasemin’le didişiriz, kavga ederiz ama ne yalan söyleyeyim canımı teslim edecek kadar da güvenirim. Beni asla yarı yolda bırakmaz.” diye sorusunu yanıtladı. Asude insanın bu kadar güvenebileceği birinin olmasının ne kadar güzel bir şey olduğunu söyleyerek mahsunlaştı ve yol boyunca daha fazla konuşmadılar.


Sessizliğin ardından bir süre sonra eve vardılar. Arabadan çıktıklarında Asude bu ince davranışından ötürü teşekkürlerini iletip omuzlarındaki ceketi çıkarırken Alp birden ceketi tutarak sempatik bir edayla “Çıkartma Asude. Siz kızlar nazik oluyorsunuz, daha eve girmeden şifayı kaparsın. Yarın şirkettesin zaten , gelirken getirirsin” diyerek gülümsedi. Asude itiraz etmeye hazırlanmış “Teşekkür ederim ama siz…” diyerek ceketi üstünden çıkarmak üzereydi ki Alp lafını keserek “Bana birşey olmaz.Hadi içeriye gir.İyi geceler” dedi.Asude havanın ne kadar soğuduğunu iliklerine işleyen soğukla titreyince farketti. Hiç üstelemeden Alp’e tebessüm ederek “Peki yarın akşam getiririm. İyi geceler” dedi ve eve doğru yürüdü. Yasemin ise tesadüfen denk gelmişti dışardaki bu olanlara. Vücudunu ateş bastığını hissediyordu. Pencereden onları izlerken içinden “Ne yaptığını sanıyor bu adam” diye içten içe kızıyordu bir yandan da. Alp’in gidişini izlemeye dalmıştı ki bu sırada evin kapısı açıldı içeriye giren Asude Yasemin’i pencere kenarında görünce şaşrarak “Sen daha yatmadın mı?” diye sordu. Yasemin biraz bozulmuş bir tavırla “Uyku tutmadı. Biraz kitap okudum sonrada seni bekledim. Belki laflarız demiştim.” diye hafif bir sitemle karşılık verdi. Asude’nin ceketi portmantoya astığını görünce dayanamayıp “O Alp’in ceketi değil mi? Eve o mu bıraktı seni.” diye sordu.Asude,Yasemin’in bu tedirgin ve meraklı haline bir anlam veremese de açıklamasına devam etti. “Evet. Hava serin olunca ceketini verdi. Gördüğüm kadarıyla Alp düşündüğüm gibi biri değilmiş. Tanıdıkça insana daha sempatik geliyor.” Asude’nin Alp’e ismiyle hitap etmesi Yasemin’i biraz huzursuz etmişti. Daha dün Alp bey diye hitap ederken, bir anda olan bu yakınlığa bir anlam yükleyememişti. “Eee günün nasıl geçti bir sorun yok değil mi?” diyerek konuyu değiştirdi. Asude bir an olanları kafasından geçirdi ama, anlatamazdı, söz vermişti. İşte olan, yine işte kalmalıydı.”Yok. Ne sorun olsun! Her şey bildiğin gibi işte. Neyse ben bir duş alıp yatacağım. İyi geceler Yasemin.” diyerek yukarı çıktı.


Her halinden bu durumdan rahatsız olduğu anlaşılan Yasemin en sonunda dayanamayarak Alp’i aramaya karar verdi. Uzun bir beklemeden sonra açılan telefonun karşısında gayet neşeli olduğu hissedilen Alp’in sesi nihayet duyulmuştu: “Gece kuşu uyumadın mı sen?” Yasemin bu havayı dağıtarak “Asude’ye yaklaşarak ne yaptığını zannediyorsun sen?” dediğinde Alp küçük çaplı bir kahkaha patlattı önce. “Ne demek şimdi bu?.Kendimi karısını aldatan hain kocalar gibi hissettim” diyerek gülmesine devam etti. Yasemin bu kadar vurdum duymaz bir tavırla cevap vermesine iyice sinirlenmişti “Sen ne demek istediğimi çok iyi anladın. Bana sakın laf cambazlığı yapma. Alp bak son kez söylüyorum, Asude ile ilgili o aklından geçirdiğin saçma sapan her ne varsa at kafandan. Ondan uzak dur.”diyerek sesini yükseltti. Alp ters giden bir durum olduğunu anlamıştı ama Yasemin’in sinirliyken üstüne gitmekten çok hoşlandığı için sınırlarını zorlamaya çalışıyordu. “Dur bakalım. Yavaş gel. Ne varmış kafamda? Hem niye kıskandın ki sen şimdi? Biz Asude ile sadece arkadaşız. Ha haa bunu hep söylemek istemiştim.” Alp’in her zamankinden farklı olmayan tavrına ve o imalı kahkahalarına o an için katlanamayan Yasemin “Seni mi kıskanıyorum. Sen kendini fazla önemsiyorsun. Ben sadece ayağını denk al diyorum. Senin saçma sapan çapkınlıkların yüzünden bu iş mahvolursa seni elimden kimse alamaz Alp! Bunu o koca kafana sok” diye bağırarak telefonu kapattı. Sinirden deliye dönmüştü. Önünden geçtiği cekete eliyle vurarak, odasına gitti..


Sabah saat 03:00 sıraları bir anda Asude’den gelen sesle uyanan Yasemin hızla Asude’nin yanına koştu. Kabusları devam eden Asude’yi sakinleştirmeye çalışan Yasemin “Asude bir şey yok canım. Sakinleş. Kabustu sadece. Bak ben yanındayım” diyerek rahatlattı. Asude kan ter içinde uyanmıştı. Yasemin’in yan sehpanın üzerinden alarak uzattığı suyu içtikten sonra “Yasemin sana birşey söyleyeceğim ama aramızda kalacak” dedi. Yasemin söyleyeceği şeyi beklerken, Asude “Kameralarla dolu bir odada neresi olduğunu anlayamadığım ve küçük bir çocuğun olduğu bir ekran gördüm” dedi korku dolu gözlerle bakarak. Alnından su gibi ter boşalıyordu. Yasemin merakla “Hayırdır inşallah canım. Eee?” deyince Asude “Hayır Yasemin. Bu rüya değil gerçekti. Dün gece şirketten çıkarken bir odaya girdim.Orada monitörde gördüğüm çocuk rüyama girdi. Yüzü kan içindeydi Yasemin. Annee diye ağlıyor, bağırıyordu korkunçtu. Allah’ım yüzü o bakışı gözlerimin önünden gitmiyor.” diye devam etti endişeli bir sesle. Yasemin hayretler içerisinde Asude’nin anlattıklarını dinlerken bir anda şimşekler çaktı beyninde. “Laboratuarın olduğu kattaki odada mı gördün ?Bu gördüğün çocuk kaç yaşlarındaydı Asude?”diye sordu telaşla. Asude gördüğü çocuğu gözünde canlandırırken “Bilmem 4 yada 5 herhalde. Sarışın küçük bir erkek çocuğu.” deyince Yasemin şaşkın bakışlarla önce yutkunarak, Asude’ye biraz daha su getireceğini söyleyip odadan ayrıldı. Çıktığında kapıya yaslanıp, duyduklarının gerçek olup olamayacağını düşünerek bir süre sessiz bir şekilde bekledi. Acaba soruları beynini kurcalarken bir an portmantodaki ceket geldi aklına. Merakına yenilip ceketin yanına giderek ceplerini karıştırmaya başladı. Bir iz, işaret herhangi küçücük bir delil yeterdi. Elbette Alp’in bildiği bir şeyler vardı ve onları öğrenmenin bir yolu olmalıydı.Eliyle ceketi yoklarken iç cepte bir kabarıklık hissetti ve elini ceketin içine doğru sokarak cepte bir not defteri buldu. Hızlı bir şekilde sayfaları çevirmeye başlamıştı. Bir kaç adres ve telefon numarasından sonra Alp’in yarınki isimlendirmediği ama önemli olarak işaretlediği not dikkatini çekti: yarın mutlaka gidilmesi gerektiği yazılmış saatsiz ve adressiz bir not… Defteri kapatıp şoförünü arayarak, sabah belirttiği saatte kendisini almasını ve bu durumdan kimseye bahsetmemesini tembihledi. Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes alıp “Üzgünüm Alp buna beni sen mecbur ettin. Bakalım benim bilgim haricinde ne işler çeviriyorsun göreceğiz.” diyerek derin bir nefes aldı ve tekrar odasına çıktı.


Sabah olduğunda Asude hazırlanıp aşağıya inmiş mutfakta çayı koyuyordu. Gözleri biraz şiş olsa da uykusunun almış gibiydi. Yasemin onun kadar şanslı değildi, bütün gece düşünmekten gözüne uyku girmemişti. Üstün körü giyinip aşağıya indiğinde Asude Yasemin’in şişmiş olan gözlerini gördü. Merakla iyi olup olmadığını sordu. Yasemin bir yandan kendisine kahve hazırlayıp bir yandan bir sorun olmadığı konusunda Asude’nin sorularını geçiştirmeye çalışıyordu. Biraz işleri olduğunu hastaneye biraz geç geleceğini söyleyip, Asude’yi geçirdikten sonra arka sokakta bekleyen arabasının yanına giderek Alp’in evinin yolunu tuttu. Her ihtimale karşı nottaki saatten erken gelmişti. Yarım saat kadar sonra Alp’in kendi kullandığı araba ile evinden ayrıldığını fark edip takip etmeye başladı.


Asude ise annesini kaybettikten sonra ilk defa hastanede bir gününü geçirmenin sıkıntısını yaşarken zor da olsa işlerine devam ediyordu. Yasemin’in işe gelmeyişi ve telefonlarına da cevap vermeyişi aklını kurcalıyordu. Sabah halsiz göründüğü için merak edip Yasemin’i aramış, Yasemin ise uyumak istediğini söyleyerek kısa kesmiş ve bir daha da cevaplamamıştı telefonlarını. Bir an önce işlerini tamamlayıp vaktinde çıkmak ve Yasemin’i görmek için acele ediyordu. Bir yandan da yarım kalan konuşmalarını bitirmek isteyecek olmasından dolayı Fatih’ten kaçıyordu. Neyse ki çıkış saati yaklaşmıştı daha fazla kaçmak zorunda kalmayacaktı. Asude üstünü değiştirip çıkmaya hazırlanırken hastanedeki bazı kızların ona bakıp konuştuğunu hatta gülüştüğünü farketti. Neden bu şekilde davrandıklarını anlamaya çalışırken biraz da rahatsız olarak hızlı bir şekilde üzerini değiştirip soyunma odasından çıktı. Tam hastane koridorunu geçmişti ki tüm gün karşılaşmamayı başardığını düşündüğü ve kendini tebrik ettiği bir anda Fatih’le karşı karşıya geldi. Soğuk bir selamlaşmanın ardından Fatih isterse onu bırakabileceğini söyledi ama Asude teşekkür ederek bu teklifi reddetti. Fatih en sonunda “Konuşmamız yarım kaldı. Seni bırakırken belki kaldığımız yerden devam edebiliriz” derken Asude yanlarından geçen kızların, ikisini süzüp garip garip baktıklarını ve fısıldaştıklarını farkettti. Bu durumdan çok rahatsız olan Asude “Fatih bey şimdi aklıma geldi. Çıkmadan önce Hatice hanım yanıma gel demişti. Teklifiniz için teşekkürler ama gitmem gerek” diyerek gözlerini Fatih’ten kaçırdı. Fatih’in “Peki nasıl istersen” demekten başka çaresi kalmamıştı. O dışarı çıkarken Asude kızların yanına giderek neden öyle davrandıklarını sordu. Kızlar bir kaç imalı sözden sonra “Bütün hastane Fatih bey ile seni konuşuyor. Haberin yok herhalde” deyince Asude neye uğradığını şaşırmış sinirden yüzü kıpkırmızı olmuştu. Bu iftiranın nerden çıktığını sordu kızgınlıkla. Kızların “Sizi el ele göz göze görenler olmuş. Boş bir dedikodu değil yani” cevabı üzerine sinirden iyice deliye dönüp köpüren Asude onların yanından ayrılarak hızlı bir şekilde hastaneden çıktı. Bu sırada arabasına binmeye hazırlanan ve aynı zamanda telefonla konuşan Fatih’e çarpınca göz göze geldiler. Asude ne kadar kaçsa da yollar hep Fatih’e çıkıyordu. Özür dileyerek uzaklaşırken Fatih’in seslendiğini bile aldırmadan otopark girişinden Demir’in geldiğini görüp hızla arabaya yöneldi. Fatih arkalarından “Bu da kim şimdi?” diye söylenerek arabasına bindi ve durumu anlamak için arkalarından gitmeye başladı.. Bir an telefondan gelen “Fatih orada mısın?” sesiyle kendine gelen Fatih telefondaki arkadaşından özür dileyerek konuşmaya başladı. “Evet Selim buradayım ne diyorduk?” Selim’in ne olduğunu sormasına karşın bir sorun olmadığını söyleyerek geçiştirdi. Işıklara geldiklerinde Asude’lere yetişmiş, bir yandan da Selim’le konuşmaya çalışıyordu “Konuştuk. Ama belli etmemeye çalışsa da tahmin ettiğim gibi beni suçluyor artık eminim” dedi. Selim konuyu daha fazla üstelemedi ama Ayşegül hanımın neden ayrılmış olduğunu öğrenip öğrenmediğini sordu. Fatih sıkkın bir tavırla “Hayır. O tam bir muamma. Ameliyattan hemen sonra izne ayrılmış sonrada hastaneden ayrılmış. Nedenini öğrenemedim. İzini de bulamıyorum. Şimdilik tabi… Böylece gitmesi çok manasız. Elbet ona ulaşıp aklımdaki soruların cevabını öğreneceğim.” Işık yandığında ilerlerken araya giren arabayla Asude’leri bir süre gözden kaybeden Fatih Selim’e onu daha sonra arayacağını söyleyerek telefonu kapattı.


Aynı saatlerde Yasemin de Alp’i tüm gün takip etmenin yorgunluğunu yaşarken son olarak geldikleri esrarengiz yerde aradığını bulma umudunu sürdürüyordu. Arabasını uzak bir yere park edip Alp’in dışarı çıkmasını beklemeye başlamıştı. Neresiydi burası? Aradığı şey böyle bir yerde olabilir miydi acaba? Şimdiye kadar gittiği her yer Yasemin’in de bildiği yerlerdi.Ama geldikleri bu yeri daha önce ne duymuş ne de görmüştü..Aradan 1 saat bile geçmeden Alp çıkıp kapıdaki iki görevliye de bir şeyler söyledikten sonra arabasına binerek uzaklaştı. Uzaktan Alp’in gidişini izledikten sonra arabadan inip yavaş ve tedirgin adımlarla ilerlemeye başladı ama kapıdaki görevlileri atlatabilecek gibi gözükmüyordu. Başka girişi olmalı ya da en azından alçakta kalan bir pencere diye düşündü. Görevlilere kendini fark ettirmeden arka tarafa ilerleyip içeri girebileceği bir kapı ya da pencere aramaya koyuldu. Saatine baktığında epeyce geç olmuştu. En sonunda bu şekilde olmayacağını, içeri girmenin bir yolunu bulamayacağını düşünerek tekrar gelmek üzere oradan ayrıldı.


Asude ve Demir şirkete geldiklerinde arkalarında onları takip eden birinin varlığından habersiz içeriye girdiler. Fatih ise arabasını park edip geldikleri yeri anlamaya çalışıyordu. Kapıdaki görevli Demir’e malumat verirken Asude laboratuara ilerlemeye başlamıştı bile. Daha önceki kameralı odanın yanından geçtikten sonra bir süre durakladı merakla geri dönüp kapıyı yokladı ama kilitli olduğunu fark ederek yoluna devam etti. İçeride sadece Aslı’nın olduğunu görünce belki de ondan bir şeyler öğrenebilirim umuduyla ağzını aramaya başladı. Başta ben bilmiyorum dese de Aslı ona çocuğun uzun zamandır orada olduğunu, o odadaki monitörlerden tedavi altındaki hastaları takip ettiklerini başka bir şey de bilmediğini söyledi.Asude nedense ikna olmamıştı, Aslı’nın başka bir şeyler de bildiğini düşünerek biraz daha sıkıştırınca aralarında kalması şartı ile çocukla sadece Zeynep hanım ve Alp bey’in ilgilendiğini söyledi. Duydukları karşısında kafasındaki soru işaretleri giderek artıyordu. Burada aklına yatmayan bir şeyler dönüyordu.
Bu sırada Fatih geldikleri bu tenha yerin etrafında birkaç tur atmaya başladı. Ne bir tabela vardı ne de başka bir şey. Hoşlanmamıştı bu yerden. Asude nasıl bir iş yapıyordu? Kimlerle çalışıyordu? Bu soruların cevaplarını merak etse de aralarındaki bu soğukluk geçmeden ne bunları sorabilirdi ne de endişelerini paylaşabilirdi. Aklı Asude’de kalsa da o an için çaresizce evinin yolunu tutmaktan başka yapacağı bir şey yoktu.


Saatler geçtikçe yorulduğunu hissetmeye başladı Asude. İki iş birlikte kafasını dağıtır diye düşünüyordu ama böyle daha da bir bitap düşecekti sanki. Bir an önce eve gidip uykuya dalmayı hayal etti. Bir süre sonra farkında olmadan kafasını masaya koymuş, gözlerini kapatmıştı.İyice kendinden geçip uyumaya başlayan Asude’yi gören Alp içeriye girip Aslı’ya Asude’yi işaret ederek iyi olup olmadığını sordu. Aldığı cevapla yorgunluktan uyuduğunu anlayan Alp, uyandırmamak adına sessizce çıktı laboratuardan. Kısa bir süre sonra Asude’yi evine göndermek için geri dönen Alp, omzuna dokunup uyandıracakken Asude’nin sayıkladığını fark etti. Ter içinde kalmıştı Asude. Alp’in omzuna dokunmasıyla bir anda sıçrayarak uyandı. Onu tutan Alp sakin olmasını söylerken Asude bir anda “O çocuk kim Alp bey” diye sordu titrek bir ses tonuyla. Neye uğradığını şaşıran Alp “Anlamadım. Hangi çocuktan bahsediyorsun?” diye baktı şaşkın şaşkın.Asude bu sorunun yeri ve zamanı olmadığını, etrafındaki bakışlara bakınca anladı. Geçiştirmek için önemli olmadığını söyleyince Alp iyi gözükmediğini ve artık çıkmasının iyi olacağını söyleyerek eve gitmeye ikna etti. Asude de bu sefer ısrar edecek durumu olmadığını düşünerek Alp’in isteği üzerine evin yolunu tuttu.


Evin bir sokak ötesinde Yasemin’in bir arabadan indiğini görünce şaşırdı. Bu saatte nereden geliyor evde uyumuyor muydu diye düşündü. Evin önüne geldiğinde çantasındaki anahtarı çıkartmaya çalışıyor ama bir türlü bulamıyordu. Bunun üzerine Yasemin’in gelişini beklerken taşın üstüne oturdu. Kısa bir süre sonra gelen Yasemin kapıda Asude’yi görünce hafif panikledi. Kendisinden önce gelmişti, arabadan inişini görmüş olamazdı. Evde yatıyor olmalıydı şu an. Niye telaşlandım ki şimdi diyerek yatıştırdı kendini. Asude onu görünce ayağa kalktı. Yasemin tam açıklama yapacakken “Yasemin anahtarım yok sendekini kullanalım” deyince bir rahatlama hissetmişti Yasemin. Kapıyı açıp Asude’ye yol verdiği sırada, Asude sitemli bir ses tonuyla “İyi olmana sevindim” diyerek içeriye geçti. Yasemin yüzünde memnuniyetsiz bir ifade ile söylenerek arkasından girdi.


Yasemin, evde çok bunaldığını o kadar saat yatağın içinde dönüp durduktan sonra bir yürüyüşün iyi geleceğini düşünerek dışarı çıktığını söyledi Asude’ye. Lüks arabadan indiğini gördüğü halde Yasemin’in üzerine gitmedi Asude de. Ama içten içe bir şeyler döndüğünü seziyordu. Ve dönen her neyse Yasemin de bu işin bir parçasıydı. Bir müddet televizyon izledikten sonra ikisi de tok olduğunu söyleyerek yatmak üzere odalarına yöneldiler. Yasemin odasının kapısını açmıştı ki Asude arkasından seslendi: “Şu gece uykumda sayıkladığım, sana da onu Fikret Bey’in orada gördüğümü söylediğim çocuk var ya!.” diyerek söze başladı, Yasemin’in bakışlarından ve yüz ifadesinden anlam çıkarmaya çalışarak. Yasemin’de ise hiç merak belirtisi yoktu. “Eee Ne olmuş?” diye sordu kayıtsız bir şekilde.“Önemli değil.O çocukla sadece Zeynep ve Alp ilgileniyormuş. Belki ilgini çeker diye düşündüm.Nedense. Hadi sana iyi geceler.” diyerek odasına girdi Kapının kapanmasının ardından odasına giren Yasemin sinirden kızardığını hissetti. Aynanın karşısına geçip kızgın bir ifadeyle: “Bir kerede beni şaşırt Alp… Sanırım seninle anladığın dilden konuşmam gerekecek” diyerek odanın ışığını söndürdü ve yatağın içinde kafasında binlerce şey kurmaya başladı.

9.Bölümün Sonu

———————-

Değerli yorumlarınızı bizden esirgememenizi umuyoruz aşağıdaki linke hikaye ile ilgili görüşlerinizi belirtebilirsiniz…


———————-


Hikaye : Gülsemin,nk83

Yazan :Gülsemin,nk83,Aslı Oktay

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bir Tutam Aşk: 6. Bölüm

6.Bölüm Naz heyecanla beklediği sürprizin yaşattığı hüsranın ardından toparlanıp “Senin yapacağın sürprizde bu kadar olur …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir