Hanımlara haberler

Asude: 8. Bölüm

Küçük kız gözlerinde yaşlarla “Anneciğim beni bırakma” diye uzun boylu sarışın bir kadının bacaklarına sarılmıştı. Çocuğun ellerini bacaklarından ayırmaya çalışan kadın “Seni almaya geleceğim bebeğim. Yapma ne olur.” diyerek diz çöktü. Ellerini avuçları arasına alarak öptü. “Baban beni bekliyor kızım. Onun yanına gidince seni de alacağız, ağlama artık.” derken bile kendi söylediklerine inanmakta zorluk çekiyordu. Kocasını bir daha göremeyecek olmanın ve kızına söylediği bu yalanın üzüntüsüyle gözlerinden damlayan yaşlar avuçlarındaki o küçük kızın ellerini ıslatıyordu. Ani bir hareketle ayağa kalktı. Gözlerindeki yaşı sildi. “Tamam yeter ağlama artık. Kocaman kız oldun. Bak ben artık ağlamıyorum. Gelip seni alacağım dedim ya. Nedim amcanı sakın üzme. Uslu bir çocuk ol.” diyerek arkada kendisini bekleyen arabaya doğru yöneldi. Sanki onca söz o küçük kıza söylenmemiş gibi annesinin peşinden koşarak bağırmaya başladı “Anneeeee!.. Gitme. Beni bırakmaa…” Çocuğunun haykırışlarını duymamaya çalışarak arabanın kapısını açtı içeri oturdu kadın. Ağzından tek bir kelime döküldü “Gidelim.” Annesinin arkasından dakikalarca koştu küçük kız. “Anneee!” diye haykırışları odanın içinde çınlıyordu sanki. Birden irkilerek uyandı Yasemin. Uyandığında kulağında hala bu haykırışın olduğunu fark ederek, sesin geldiği yöne bakmak üzere ayağa kalktı. Asude’nin odasına doğru yürüdü. Asude annesini sayıklayarak ağlıyordu. Hızla kapısını açıp içeri girdi. “Asude, kendine gel canım. Geçti, bir şey yok. …Ben yanındayım.” diyerek masanın üstünden aldığı kolonyayı sürdü eline yüzüne. Asude hıçkırıklarına hakim olmaya çalışarak “İyiyim ben” diye geri itti ve yatağın içine girdi yeniden, yorganı da iyice üstüne çekerek “Uyuyacağım ben.” diye kibarca kovdu Yasemin’i. Hiç ses etmeden çıktı Yasemin. Saate baktı. Sabah ezanı bile okunmamıştı. Odasına geri giderek, aklındaki düşünceleri bir kenara itip uyumaya çalıştı.


Gözlerini açtığında odanın perdesinin açılmış olduğunu gördü. Yasemin’in odasına girdiğini düşünerek sinirlendi. Sonra birden gece ağlayarak uyandığı aklına geldi . Yasemin’i kovunca saatlerce dönüp durmuştu yatağın içinde. Nefes alamıyor, sanki boğuluyor gibi hissediyordu. Hava aydınlanmaya başladığında da pencereyi açıp hava almıştı. O nedenle açıktı perde. Üstünü değiştirip odadan çıkmak için kapıyı açtığında hafif bir müzik sesi geldi kulağına. Merdivenlere yöneldiğinde mutfakta Yasemin’in kahvaltı hazırladığını anladı. Radyoyu açmış nostalji dinliyordu. Birkaç merdiven inince masanın da hazır olduğunu gördü. Her gün kahvaltıyı, yemeği hazırlıyordu Yasemin. Kendi kardeşi gibi ilgileniyordu Asude’yle. Üzüntüsünü ondan çıkardığının farkındaydı. Ama kendisine hakim olamıyordu. Bir adım atmalıydı o da. Mesela masada eksik olan birkaç şeyi de o koyabilirdi. Mutfağa doğru yönelmişti ki telefonunun çaldığını duydu. Yasemin onu daha görmemişti ki o odasına geri çıktı. Arayan Demir’di. Baş sağlığı muhabbetleri kasıyordu onu ama mecburen açtı telefonu. Düşündüğü gibi de Demir başsağlığı diliyordu. O sırada Yasemin Asude’yi kahvaltıya çağırmak için odasına geldiğinde telefonla konuştuğunu gördü. “Kahvaltı hazır diyecektim.” dedi Asude’yle göz göze gelince. Asudenin Demir’le konuştuğunu öğrenince de aşağıda beklediğini söyleyerek geri indi. Demir’e tamam bugün gelirim diyerek telefonu kapatınca Asude de peşinden indi Yasemin’in. Masaya oturduklarında Asude mahzunlaştı birden. “Birkaç ay öncesine kadar kahvaltımızı hep annem hazırlardı. Yani hastalanmadan önce…” derken gözleri doldu Asude’nin. Yasemin havayı değiştirmek için Demir’in ne dediğini sordu. “Önce başsağlığı diledi. Sonra da kibarca sorumluluklarımın hatırlattı.” diye yanıtladı Asude. Bir an boş bulunan Yasemin; “Ne yapmayı düşünüyorsun? İstersen git, kafan dağılır. Senin için de değişiklik olur. Hep böyle sürecek değil ya!” diye fikrini belirtti. Tepeden tırnağa ateş bastığını hisseden Asude o sinirle “Ne kadar da rahat söylüyorsun. Tabi, ölen senin annen değil. Konuş bakalım.” diye tersledi Yasemin’i ve bir hışımla kalkıp masadan odasına gitti. Asude’nin verdiği cevapla afallayan Yasemin, “Ne yaptım ben şimdi?” diyerek kaldı öylece.Aradan bir saat anca geçmişti ki Yasemin, Asude’nin kapısına gelerek soğuk bir sesle “Ben çıkıyorum” diye seslendi hastaneye gitmek üzere. Kapının sert bir sesle kapandığını duyunca Asude, yine neden sinirlendiğini, öfkesine neden hakim olamadığını anlamaya çalıştı. Ama içinde tarifsiz bir öfke vardı çevresindekilere. Aklındaki soruları sormaya cesaret bulamadığı için her geçen gün biraz daha kinle doluyordu içi. Belki de artık Fatih’le konuşmanın vakti gelmişti ama kendini bir türlü buna hazır hissetmiyordu.


Fatih saatine baktı kızıyla oynamaya doyamamıştı ama işe gitme vakti de gelmişti.Kızının al al olmuş yanaklarına tebessümle bir buse kondurdu. Biraz ateşi mi vardı ne? Hafif bir gülümsemeyle “Sanırım küçük hanım dondurmayı yine fazla kaçırdı. Hasta mı oluyorsun sen bakayım?” diyerek hafifçe gıdıkladı.”Hadi bakalım odana gidelim “dedi ve kucaklayıp odasına götürdü biricik kızını.Sonra Burcu’ya dönerek “Öykü’nün biraz ateşi var, arada ölçün eğer yükselirse hastaneye getirirsiniz” diye tembihledi.Burcu kafasını onaylar bir biçimde salladı.”Merak etme. Ben gerekeni yaparım sen bizi düşünme.” dedi. Fatih kızının emin ellerde olduğunu bilse de aklı kızında hastaneye doğru yola çıktı.


Hastaneye vardığında aklı hala evdeydi. “Günaydın Fatih Bey! Nasılsınız?” sesiyle bir anda irkildi Fatih. Dalgın dalgın yürürken Yasemin’i farketmemişti. “Günaydın Yasemin. İyiyim teşekkür ederim.” diye cevapladı. Yasemin elindeki bazı dosyaları Fatih’e uzattı. “Bunların imzalanması gerekiyor. Size getiriyordum.” “Tamam Yasemin odaya geçince imzalarım.” diyerek dosyaları Yasemin’in elinden alınca duraksadı önce; sormak ve sormamak arasinda epey tereddüt ettikten sonra çekinerek sordu Fatih. “Şey! Asude nasıl? İyi mi? Hastaneden ayrılırken pek iyi gözükmüyordu.” Yasemin bir anda içini döküverdi Fatih’e.Bilmiyorum Fatih Bey. Ama kendinde değil gibi.Anlamsız yere sinirleniyor,bağırıyor onu sıktığımı ve rahat bırakmam gerektiğini söylüyor.”Onun için endişeleniyorum” diyerek iç çekti. “Onu anlamaya çalış Yasemin ağır bir travma geçirdi. Keşke ona yardım edebilsem.” diye hüzünlendi Fatih. Asude’nin bu halinden kendisinin sorumlu olduğunu düşünmenin suçluluğuyla. Yasemin bir umutla atıldı Fatih’in yüzündeki merakı görünce: Aslında onunla konuşsanız belki… Fatih Yaseminin cümlesini tamamlamasına izin vermeden söze girdi: “Beni görmek isteyeceğini düşünmüyorum Yasemin .Sen ne olursa olsun onun yanında olmaya devam et. Seni bilerek kırmak isteyeceğini sanmıyorum. Ayrıca sonradan onun da çok üzüldüğüne eminim. “diyerek Asude ile konuşma fikrini Yasemin’in aklından çıkarmak istedi. Yasemin kafasını eğerek “Biliyorum” dedi “Biliyorum ama onu böyle görmeye dayanamıyorum.Fatih “Böyle sürerse profesyonel bir yardım alması gerekebilir Yasemin.” dedi. Konuşurken bir taraftan da yürüyerek Fatih’in odasının önüne gelmişlerdi. O sırada telefonu çaldı Fatih’in Yasemin’den izninle diyerek telefonu açtı Fatih.”Efendim Burcu! Bir şey mi oldu?” dedi endişeli bir ses tonuyla.”Fatih Öykü’nün ilacını verdim ama ateşi düşmüyor, yükselmeye devam ediyor.Vücudunda da kızarıklıklar olmaya başladı. Ne yapayım? diye sorunca “Tamam sen sakin ol.Hazırlanıp hemen hastaneye gelin” diyerek kapattı telefonu.


Yine kabus dolu bir uykunun ardından bitkin bir şekilde odasından çıktı Asude. Boş bakışlarla odaları bir bir gezmeye başladı.Hangi odaya girse annesiyle yaşadığı bir hatıra canlandı gözünde. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Biraz hava almanın kendine iyi gelecegini düşünüp sahile inmeye karar verdi.Yol boyunca başından geçenleri düşünerek vaktin nasıl geçtiğini anlamadan öylece yürüdü. Bir banka oturup uzaklara dalmışken aklına Yasemin geldi. Son günlerde onu istemeden o kadar çok kırmıştı ki bu tavrı yüzünden pişmanlığı gün geçtikçe artıyordu. Aslında onun iyiliği içindi bu kadar üstüne düşmesi farkındaydı.Ne vardı biraz daha kendine hakim olabilseydi. “Bir şekilde gönlünü almalıyım” diye düşündü.Belkide Yasemin’in yanına hastaneye gitmek en güzeliydi.Hemen yola koyuldu .Hastanenin önüne geldiğinde bir türlü içeriye girecek cesareti kendinde bulamadı Asude.“Gireyim mi girmeyeyim mi” diye aklından geçirirken hastanenin önünde duran taksiden yüzü hiç yabancı gelmeyen bir bayanın indiğini gördü.Telaşlı şekilde küçük bir kızı kucağına alıp hızla hastaneye yönelmisti. Asude, biraz daha dikkatli baktığında kim oldugunu hatırlamıştı. Fatih’in yanında gördüğü ama kim olduğunu bilmediği o bayandı. Kucağındaki kız da Fatih Bey’in kızı olmalıydı. Neden bu kadar telaşlı olduğuna anlam veremeyerek arkalarından hastaneye girdi Asude.Ne yazık ki içeriye girmesiyle çalışma arkadaşı olan Nagihan’la karşılaşmasıda bir oldu.”Asude dönmüşsün sen izinde değil miydin?” diye merakla sorular sormaya başladı. Asude bir de Nagihan çıktı başıma diye içinden geçirdi.”İzinliyim!Yasemin’i görmeye geldim…”dedi. Aradan bir kaç saniye geçince bu sefer Asude sordu.” içerideki çocuk Fatih Bey’in kızı değil mi?” Nagihan bir göz gezdirdikten sonra “evet yanındakide Burcu hanım” Asude “Ne olmuş olabilir ki” diye sorar ama Nagihan’ın da birşey bildiği yoktur.Asude’ye işinin olduğunu söyleyerek oradan uzaklaştı. Asude ne olduğunu anlamak için biraz daha yaklaşır acilin kapısına. Doktor geldiğinde kendisine iğne yapmasından korkan Öykü çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Doktor ne kadar yapmayacağını sadece muayene edeceğini söylese de küçük kızı ikna etmek o kadar da kolay değildi.Doktor küçük kıza “bak elimde iğne yok sadece boğazına bakmak istiyorum şimdi aç bakalım ağzını küçük hanım” demesine rağmen Öykü ağzını sımsıkı bir şekilde kapatmış ve açmayada hiç niyeti yoktu.Asude hemen dolapta çocuklar için ayrılmış olan boyama kitaplarını ve kalemlerini alıp küçük kızın yanına geldi doktora bakıp olumlu bir bakış aldıktan sonra Öykü’nün yanına oturup “Canım korktuğunu biliyorum ama iyileşmek istiyorsan doktorun dediklerini yapman lazım.Eğer boğazına bakmasına izin verirsen bunları sana verebilirim ne dersin” Küçük kız bir yandan korkuyor bir yandan da resim yapmayı çok sevdiği için kitap ve kalemi almak için can atıyordu. Asude “İstersen şöyle yapalım doktor bey senin boğazlarına baksın sırtını dinlesin bizde o arada seninle boyama yapalım olurmu” diyerek küçük kızı rahatlattı. Doktor muayene ederken,Asude ve Öykü boyama yapmaya başladılar. “Benim adım Asude senin adın ne” diyen Asude’ye utanarak bakan küçük kız “Benim adım şeyyy Öykü” “Demek Öykü,ne kadar güzel bir adın var” Küçük kız gülümserken yanakları al al olmuştu.”Biliyormusun Öykü uzun zamandır kimse benimle resim yapmamıştı o yüzden benimle boyama yapmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim” deyince Asude küçük kızın gönlündeki tahta yerini almış oldu.


Bu sırada her halinden telaşlı olduğu anlaşılan Fatih bir hışımla içeriye girdi. Asude,Fatih’in geldiğini görünce bir an ne yapacağını bilemedi.Henüz onunla karşılaşmak için doğru zaman olmadığını düşündüğü için dikkat çekmeden odadan çıkmanın yolunu arıyordu. Fatih ise meraklı gözlerle kızına bakıp ne olduğunu soruyordu.Burcu ona merak etmemesini söyleyerek durumu açıkladı ”Sen çıktıktan sonra biraz durgunlaştı ateşinin yükseldiğini görünce ilacını verdim ama vücudunda kızarıklıklar oluşmaya başladığını farkettim.Biliyorsun Nadya bugün izinliydi tek başıma ne yapacağımı bilemedim.Önemli birşey olduğunu sanmıyorum ama yine de hastaneye getirmek istedim” diye cevap verdi.Fatih,Asude’nin orada olduğunu farketmemişti ve Öykü’nün yanına gidip saçlarını okşadıktan sonra “Durum ne Filiz neyi varmış.Önemli birşey mi?” diye kızını muayene eden doktorun fikrini almaya çalıştı. Fatih’in de onu farketmemesi Asude’nin işine gelmişti yavaşca uzaklaşmaya çalışıyordu ama bu o kadar da kolay olmadı.Küçük kızın onu bırakmak gibi bir niyeti yoktu ”Aşude gitme boyama yapalım…” dediğinde Asude ismini duyan Fatih arkasına dönünce Asude ile gözgöze geldi.İkisi de bu beklenmedik karşılaşma yüzünden öylece kalakalmıştı.Asude ne yapacağını bilemedi bir yandan Öykü yanına gelmesini istiyor bir yandan da bir an önce oradan çıkmak istiyordu,Asude ile Fatih’i öyle gören Burcu durumdan rahatsız olarak “Öykü hanımefendiyi bırak gitsin.İşi vardır belki” diyerek Asude’ye döndü gergin bir tavırla onu süzdükten sonra “Sizi daha fazla tutmayalım Öykü ile ilgilendiğiniz için teşekkür ederiz” deyip Öykü’nün yanına oturdu.Fatih uzun zamandır bu karşılaşmayı geciktirmeye çalışmasına karşın bir yandan da iyi olup olmadığını kendi gözleriyle görmek için sabırsızlandığı Asude’yi beklemediği bir anda orada görmenin şaşkınlığı ile kalakalmıştı.Asude Fatih’in hiç konuşmamasıyla iyice gerilmişti.En azından nasıl olduğunu sormasını bekliyordu.Ama öylece birşey demeden duruyordu Fatih.Kızının durumunu öğrenmek için az önce susmayan doktoru sorulara boğan adam gitmiş, yerine sessiz bir adam gelmişti.Bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyor ama bir türlü doğru kelimeleri toparlayamıyordu.Asude sessizliği bozarak Öykü’ye gülümseyip “benim şimdi gitmem gerek boyamayı sonra yapalım olurmu” diyerek gönlünü almaya çalıştı.Öykü “söz ver ama” diye üsteledi. Küçük kızın bu ilgisi Burcu’yu iyice huzursuz etmişti Öykü’ye ısrarcı olmaması gerektiğini söyledi.Asude önce bu tavrından hoşlanmadığı Burcu’ya bakıp sonra Öykü’ye dönerek “Tamam canım ne zaman bilmiyorum ama seninle tekrar resim yapacağız söz veriyorum. Ama şimdi gitmem gerek” dedi. Elindeki kalemi bırakıp çantasını aldı Fatih’e sessizce geçmiş olsun diyerek hızla odadan çıktı. Fatih arkasından gitmek istedi fakat kızını bu durumda bırakamazdı öylece Asude’nin gidişini izlemekle yetindi.Asude hastane koridorlarinda yürürken ne kadar gerildiğini farketti sanki bütün duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Yasemin’in yanına gitmeden önce biraz hava almanın kendisine iyi geleceğini düşündü.Hastanenin dışına çıktığında karşıdaki ağacın altındaki boş banka oturup derin derin havayı içine çekmeye başladı.Kısa bir süre sonra Öykü’nün kızamık geçirdiği anlaşılmış,gerekli ilaçlar verilerek eve gitmelerine izin verilmişti. Fatih küçük kızını ve Burcu’yu bir taksiye bindirdikten sonra içeriye dönerken bahçede tek başına oturan Asude’yi gördü.Kendisine vereceği tepkiyi görmekten çekinsede bir şekilde konuşmak zorunda kalacaklarının bilincindeydi.Belkide doğru zaman gelmişti.Bu fırsatı kaçırırsa kimbilir bir daha ne zaman göreceklerdi birbirlerini.Kararlı adımlarla bankta oturan Asude’nin yanına gitti.


“Merhaba Asude.Müsaitsen biraz konuşabilir miyiz?” kelimeler ağzından çıkarken boğazına bir yumru oturuyordu sanki. Ama Asude onun kadar cesaretli değildi kendini tutamayıp söyleyebileceklerinden korkuyordu.Sadece “Merhaba Fatih bey isterdim ama Yasemin’in yanina gitmeliyim.” diyebildi ve gitmek için ayağa kalkmasıyla Fatih’in kolunu tutması bir oldu.”Lütfen otur sanırım Yasemin biraz daha bekleyebilir.”Asude’nin oturmaktan başka çaresi kalmamıştı.Fatih “Seni merak ettim hiç konuşma fırsatımız olmadı.” Asude kızgın ve kırgın bir ses tonuyla “Merak etmenize gerek yok iyiyim daha iyi olacağım” dedi ve devam etti; “Asıl siz nasılsınız? O gün…yani ameliyat günü kötü gözüküyordunuz” Fatih duraksayarak “Ben… iyiyim…” diye cevap verdi. Tam da tahmin ettiği gibi Asude onu suçluyordu.Bunu ses tonundan anlamak hiçte zor değildi. “Neyse ki şimdi iyisiniz önemli olan bu tabi” diyerek düşüncelerinin arasına girdi Asude. Fatih susmakla yetindi. Ne söyleyeceğini kafasında toparlamaya çalışıyordu. Bu şekilde kendini ifade etmekte zorlanıyordu belkide en iyisi açıkca konuşmaktı.”Asude ben… ben gerçekten çok üzgünüm…herşey için” bir an durdu yutkundu kelimeler boğazına takılıyordu Fatih’in “Açık konuşabilir miyim ?” Asude “tabiki” diyebildi “O günden sonra benimle karşılaşmamaya özen gösterdiğini farkettim bu beni huzursuz etti.Doğru mu düşünüyorum bilmiyorum ama beni suçladığını düşünmeye başladım.” dedi Fatih.”Estağfurullah neden sizi suçlayayım ki…nihayetinde siz bir doktorsunuz böyle durumlarla karşılaştığınız oluyordur alışık olmalısınız” Asude daha çok şey söylemek istemişti fakat kendini tuttu kendine hakim olamamaktan korkuyordu. Asude’den bu denli bir çıkış beklemeyen Fatih bozulmasına rağmen devam etti.” Tahmin ettiğim gibi beni suçluyorsun bu açık.Böyle bir duruma alışılırmı Asude? Sence ben umursamadım mı sadece bir hasta ne olacak diye mi düşündüm? O gece rahat rahat evime mi gittim umursamadan başımı yastığıma mı koydum sence…” Asude de Fatih’e biraz fazla yüklendiğini farketmişti.” Hayır öyle değil.Ben sadece ne düşüneceğimi bilemiyorum“ diyerek gözlerinin dolduğunu hissetti ellerini sımsıkı sıkmış zorlandığı her halinden belli oluyordu. Fatih bir nebze olsun onu rahatlatmak için Asude’nin ellerini tuttu ve konuşmaya başladı. “ Asude bütün hastalarım benim için çok önemli annen de öyleydi.Doğru bu durumlarla çok karşılaşıyor olabilirim ama bu alıştığım yada canımı yakmadığı anlamına gelmez.Evet belki orada…” diye devam edecekken Nagihan’ın “Doktor bey” diye seslenişi konuşmanın bölünmesine yol açtı.Asude Nagihan’ı görünce ellerini hızla çekip göz pınarlarında duran yaşları sildi. Nagihan’in yüzündeki ifadeden onları gördüğü ve yanlış anladığı açıkça belli oluyordu. Fatih “Ne vardı Nagihan” diye sordu. “103’teki hastanın raporu acil imzalanması gerekiyordu onu getirmiştim.” Asude düştükleri durumdan rahatsız olmuştu. “Fatih bey ben gerçekten gitmeliyim.Yasemini görmem gerek size iyi günler kızınıza geçmiş olsun umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur” deyip yanlarından ayrılmaya hazırlanırken Nagihan durdurdu ve “Asude az önce Yasemin’i gördüm.Geldiğini söylemiştim muhtemelen seni arıyordur.” dedi. Asude Nagihan’a tesekkür ederek oradan ayrıldı.


İçeriye girdiğinde Yasemin’i etrafına bakınırken buldu Asude. Hemen yanına gitti. “Yasemin merhaba seninle konuşmak için geldim.Kafeterya da birşeyler içelim mi?” diye sorması Yasemin’de bir umut ışığı uyandırmasına yol açtı.Uzun zamandır Asude ile iletişim kurmaya çalışan Yasemin bu teklife çok sevinmişti ama sabah ki kırgınlığını dillendirmeden edemedi. ”Gerçi bu günlük terslenme kontenjanımı doldurdum ama madem buraya kadar geldin gidelim bakalım” diyerek yürümeye başladı.Asude iyice mahçup olmuştu. Arkasından sesini çıkartmadan yürümeye devam etti.İki çay alıp masaya oturdular.“Yasemin söze nasıl başlasam bilemiyorum.Sana bir süredir kötü davrandığımı ve seni cok kırdığımın farkındayım.” Yasemin “Farkındasın demek ne güzel” dedi sessizce “Kendime kızıp duruyorum neden böyle yapıyorum bilmiyorum kendime hakim olamıyorum lütfen kusuruma bakma sen benim tek arkadaşımsın.Niyetim asla seni üzmek değil.Bu şekilde herkesi yıpratıyorum ben düşündüm ve kendimi toparlamaya karar verdim.Nasıl yapacağım bilmiyorum ama bir yolunu bulacağım” diye gönlünü almaya çalıştı Asude. Yasemin’de bir an önce onun toparlanmasını istiyordu ve yardım etmek için elinden geleni yapardı Asude için.Bu yüzden çok uzatmadı kırgınlığını.Asude’ye sarılarak “Biliyorum Asude.Yaşadıkların hiç kolay değildi sana kırılmadım sadece gözümü önünde eriyip bitmene yardım etmek isteyince beni itmene katlanamıyorum bu beni üzüyor.Çok içine kapandın bütün istediğim biraz kendini toparlaman. Hiç değilse eve kapanma işinle gücünle ilgilen kafanı dağıt istiyorum.” dedi. Asude hak vermişti arkadaşının sözlerine aralarındaki bu küçük pürüzü de atlatmışlardı.Kafede biraz daha oturduktan sonra “Demir beni bir daha aramadan sanırım işe gitsem iyi olucak” diyerek kalktı. Yasemin “Asude her ne olursa olsun senin hep yanındayım sakın unutma.Güven bana bu durumu beraber aşacağız” Asude ile sarıldıktan sonra ikiside işlerinin başına geçmek için kafeteryadan ayrıldılar.


Asude işyerine geldiğinde korktuğu başına gelmiş,çalıştığı odaya gidene kadar gördüğü herkes nasıl olduğunu sorup başsağlığı dilemişti.Neyseki odaya varmıştı çalışmaya koyularak kafasını dağıtabilecekti. Aslı ve Demir’e selam verdikten sonra işine koyuldu. Uzun bir sessizliğin ardından Aslı sessizliği bozdu. “Yeni getirdikleri kadın gün geçtikçe iyiye gidiyor özel biri sanırım” dedi. Asude “Hangi kadın?” deyince Demir Aslı’ya ters bir şekilde bakarak “30-35 yaşlarında bir kadın Fikret beyin bir tanıdığı.Ama bu bizi ilgilendirmez değilmi Aslıcığım! bakıyorum bu aralar o küçük burnunu sokmadığın yer kalmadı.” dediği sırada içeri giren Alp ses tonundan rahatsız olduğu Demir’e ” Ne oluyor burada! bu ne gerginlik” Demir ayağa kalkarak “Alp bey afedersiniz.Sorun edilecek bişey değil” Alp sert bakışlarla Demir’i süzdükten sonra “Sorun edilecek bişey değilse o zaman konuşma tarzına dikkat et” azarlanmanın verdiği bozulma ile birlikte “Tekrar özür dilerim Alp bey bir daha olmayacak” dedi.Alp tam çıkmak üzereyken Asude’yi görüp “Asude gelmişsin nasılsın” Asude işte yine başlıyoruz diye içinden geçirerek “İyiyim Alp bey daha iyiyim” demekle yetindi. Alp,Asude’yi fazla zorlamak adına fazla üstüne fazla gitmedi “Güçlü duruşun karşısında etkilenmemek elde değil.Sana olan hayranlığım gün geçtikçe artıyor” diye sözünü bitirdiği sırada başka bir odadan sanki kıyamet koparcasına bir gürültü geldi.Alp “Siz burada kalın Demir sen benimle gel” diyerek hızla sesin geldigi yere gittiler.Asude ve Aslı gözgöze gelip ne olduğunu sorarcasına birbirlerine baktılar.Aslı “Çok yaklaşmadan bakabiliriz sanırım” diye cesaret verdi Asude’ye sesler artmaya başlayınca dayanamayıp onlarda Alp ve Demir’in arkasından gittiler.Kargaşanın yaşandığı yer Fikret Bey’in odası gibi gözüküyordu.Kızların merakı bir kat daha artmıştı.Ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı ama bulundukları yerden olayı anlamaları imkansız gibiydi.Kapıya yaklaştıklarında içeriden gelen konuşmaları anlamaya çalıştılar.Asude “Belkide odaya gitmeliyiz.Alp gelmeyin demişti onu dinlemeliydik” Aslı eliyle susmasını işaret etti.”Kemal bey sakin olun!” “Alp sen karışma” şeklindeki konuşmalara şahit olan Aslı merakına yenik düştü Asude ile beraber biraz daha yaklaşıp kapı aralığından baktıklarında karşılaştıkları manzara karşısında şok oldular. Yüzünü tam seçemedikleri bir adam gözü dönmüş bir şekilde Fikret bey’e silah doğrultarak konuşuyordu.” kötü birşey olacağını anlamışlardı ki sesler yükseldi “Söyle onun ne işi var burada? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Aileme dokunmayacağınıza söz vermiştiniz…öyle gözüküyor ki anlaşmamız
bozuldu Fikret” diyerek elindeki silahın tetiğini çekti.


8.Bölümün sonu

 

 

———————-

 

 

Değerli yorumlarınızı bizden esirgememenizi umuyoruz aşağıdaki linke hikaye ile ilgili görüşlerinizi belirtebilirsiniz…


 

 

———————-


Hikaye : Gülsemin,nk83


Yazan :Gülsemin,nk83,Aslı Oktay

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bir Tutam Aşk: 6. Bölüm

6.Bölüm Naz heyecanla beklediği sürprizin yaşattığı hüsranın ardından toparlanıp “Senin yapacağın sürprizde bu kadar olur …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir