Hanımlara haberler

Bir Tutam Aşk: 7. Bölüm

7.Bölüm
Naz ve Aylin’e havaalanında yaşanan tatsız karşılaşma yetmemiş gibi birde Altan’ın yoğun ısrarı üzerine hep beraber kahve içmeye gitmek zorunda kalmıştı. Altan kahveleri aldıktan sonra oturup “Görüşmeyeli nasılsın?” diye sorarak sessizliği bozdu.Naz Aylin’e yan gözle baktıktan sonra “Valla seni bilmem ama ben bomba gibiyim.Ayrılık yaradı anlayacağın”diyerek Altan’ı tersledi.Aylin bu kadar açık konuşmasının pek hayırlı olmayacağını anlamıştı. Bir an önce kahveyi bitirip Naz’la beraber oradan ayrılmayı istiyordu .Altan Naz’ı süzdükten sonra “Gerçekten yaramış. Işıldıyorsun. Ama yüzüğünü göremiyorum nişanlınla bir sorun mu var? Kusura bakma yalan konuşmayacağım umarım vardır.En azından güçlü bir şansımın olduğunu bilmek iyi olurdu” diyerek sinsice gülümsedi.


-Öyle bir şansının artık olmayacağını çok iyi biliyorsun. Ayrıca senin için kötü bir haberim var nişanlımla gayet mutluyuz sadece yüzüğün bağlayıcı olduğunu düşünmüyoruz.
-Hmm bak bu enteresanmış. O yüzüğü benim için seve seve takmıştın bu bile benim için umut verici bir haber…
-Zaten yüzüğün bağlayıcı olmamasını düşünmemin sebebi de sensin bak bizi bağlamadı. O yüzden fazla umutlanma sonra hayal kırıklığı olur senin için…


Naz cevabını yapıştırsa da,Altan’ın tavrından iyice rahatsız olup ayağa kalkarak “Aylin hadi içtiysen kalkalım bu muhabbet beni pek açmadı.” dedi. Altan bunun üzerine “Dur canım bizde seni açacak tarzda muhabbet ederiz.Belli ki yeni damatta senin fevriliğini azaltamamış.Hem bu ne acele daha kahven bile bitmedi” demesiyle Naz eline aldığı kahve fincanını tek hamleyle Altan’ın üzerine boşaltıverdi. Sıcak kahvenin yarattığı şokla sıçrayan Altan’a bakarak “Kahvem bitti.Hem bu sıcaklık birşey değil daha harlı olanına hazırla kendini yaptıklarının bir karşılığı olacak elbet bu küçük bir ön ödeme diyelim.” dedikten sonra elindeki fincanı masaya çarparak koydu.Altan bir yandan gömleğini çekiştirirken bir yandan da Naz’a tavrının yersiz olduğunu er yada geç eski günlere döneceklerini söylüyordu.Naz nefret dolu bakışlarla “Senden neden uzak kalmam gerektiğini bir kere daha anladım. O yüzden benden uzak dur! Yoksa bir dahakine bu kadar ucuz kurtulamazsın. Kendi ateşinde yemeklik soğan gibi kavururum seni. Bilmem anlatabildim mi?” diyerek Aylin’le beraber Altan’ın şaşkın bakışları altında havaalanını terk ettiler…


Aylin arabada bir Naz’a bakıyor bir yandan aklındaki soruyu sormamak için kendini zor tutuyordu. Naz arkadaşını çok iyi tanıdığı için mimiklerinden sıkıntısını anlamıştı “Söyle hadi ıkınıp sıkılıyorsun dikkatim dağılıyor” deyince Aylin şirin bir edayla “Sen kiminle nişanlandın bakalım. Benim haberim olmadığına göre bu işin içinde birşey var” dedi. Naz olan biteni, abisinin arkadaşı olan Levent’i zorda kaldığı için Altan’la nişanlısı olarak tanıştırdığını anlattı.” Aylin her zamanki romantikliği ile “İşte torunlarına anlatacağın güzel bir hikaye.Giriş şöyle “Dedeniz ile nasıl tanıştım” diyerek iç geçirdikten sonra muzip bir gülümsemeyle Naz’a bakarak devam etti “Naz sonra bunun dizisini de çekeriz “How I Met Your Grandfather”. Naz ise Aylin’in sözleri ve mimikleri karşısında dayanamayıp sinirden gülmeye başlamıştı. “Saçmalama Aylin. O hikaye sana uyuyor baksana elinde bir defter aranıp duruyorsun.” Aylin bir anda mahsunlaşarak “Benim dizimin ismi bu gidişle ancak “The Lost Prince” olur Naz..bazen düşünüyorum da ya düşündüğüm gibi olmazsa.Hayallerimin suya düşmesinden çok korkuyorum” diyerek endişesini dile getirdi.Naz arkadaşının mahsun halini görünce dayanamayıp “Aylin.Seni görse…yani ikinci kere görse…yani alıcı gözle baksa çok sever inan bana” diyerek rahatlatmaya çalıştı. Aylin Naz’a imalı bakarak “Alıcı gözle mi? Ne diyorsun Naz? Kavun muyum ben koklayıp alsın lafa bak” dedikten sonra gülüşmeye başladılar. Kısa bir süre sonra eve geldiklerinde arabadan bavulları alıp içeriye ilerlerken İkbal kapıyı açıp “Ay geldiniz mi hoşgeldiniz girin girin. Leylaaa hanım geldiler” diyerek kızları içeriye aldı.


Akşam olduğunda Levent ve Murat artık evi tamamen toparlamanın keyfi ile masaya oturmuş yemek yemeğe başlamışlardı. “Murat sana teşekkür etme fırsatım olmadı. Çok sağol. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum” Murat arkadaşına her zaman yanında olduğunu kardeşten yakın olduklarını söylediğinde Levent’in yüzünde hınzır bir ifade belirdi ve “Naz duymasın çok bozulur” deyince, Murat tebessüm ederek “O cadının yeri ayrı. Bir tanem o benim.” diyerek ne kadar didişselerde birbirleri için ne kadar değerli olduklarını Levent’e ifade etmeye çalıştı. Aynı saatlerde İkbal ve Leyla hanımın donattığı sofrada neşe içinde yemek yenmiş salona geçilip sohbet ederek kahveler içiliyordu. Kızlar ise eğlencesine fal baktırmak için kahvelerini kapatmış İkbal’in söyleyeceklerini merakla bekliyordu. İkbal önce davranan Aylin’in fincanını alarak incelemeye başladı…


-Aylin kızım hayatında değişiklikler yaşamışsın ama öyle böyle değil köklü belirgin değişiklikler.Yer değişimi olmuş..
-Ya İkbal abla sen gerçekten fal bakıyor musun yoksa günlük durumların özetini mi geçiyorsun bana?…
-Aaa beğenmediysen bakmayayım. Bana sahte falcı muamelesi yapma bakayım…
-Aylin’ciğim sabret İkbal teyzem çok iyi fal bakar sadete gelmeden önce çerezlik birşeyler söylüyor sabret biraz…Sen devam et İkbal teyzem
-Sana bir yol gözüküyor. Sonunda da şöyle dalyan gibi bir delikanlı esmer kavruk bir oğlan. Şimdi değil ama zamanı var biriyle dargın mısın yoksa uzun zamandır görmemiş misin bilemedim ama bu delikanlı arada köprü olacak size…
-Ay ne esmeri İkbal abla ya. Bakayım. Kumral olacak o telve çok gelmiş oraya ondan.
-Yok kızım basbaya esmer nasıl diyeyim. Şey gibi. Bizim Murat’ı gördün mü sen? Onun gibi.Boylu poslu…


Naz bir an durup “Ay arkadaşım yazık sana bizimkine benziyorsa yandın. Ay aman dilime taş” deyince buna çok bozulan Leyla hanım “Aaa Naz aşk olsun deme abin için öyle. Ne varmış benim oğlumda. Artist gibi maşallah” diyerek oğlunu koruma ihtiyacı duydu.
-Yaaa falımı bozmayın ama.Anlat sen İkbal abla.
-Neyse kavruk oğlanda hemfikir olamadık onu geçiyorum çıngar çıkmasın akşam akşam. Aaa sen çok iyi bir iş yapacaksın çok para kazanıyorsun bak şu şekli gördün mü? Ama farklı birşey iki kişisiniz sonradan biri daha geliyor ufak tefek biri ayyy pek dikkafalı sert biri kim acaba masalar var sanki nasıl desem böyle dolup dolup taşıyor.Allah Allah başta sıkıntı olacak sonu ferah ama…


Aylin ve Naz bir an göz göze geldiler. Aylin hemen fincanı alarak kesik kesik gülüp “Aa aay İkbal ablaaam sen çok yaşa emi. Ne masası ne iki kişisi. Alemsin valla iki dakikada senaryoyu yazdın” İkbal biraz bozularak “Ne gördüysem onu söyledim kızım sanada beğendiremiyoruz valla” deyince Aylin “Vallaha mı? Yemin et ablam” şeklinde heyecanlanınca Naz daha fazla zorlamaması için kendi fincanını İkbal’e uzattı. İkbal fincanı aldı evirdi çevirdi “Allah Allah aynı masa burada da çıktı.Kızım nasıl çalkaladınız siz bu fincanları sanki elle çizilmiş” Naz “İkbal teyze sen onu geçte başka ne var onu söyle” diyerek konuyu değiştirmek istedi ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanması da bir oldu.İkbal biraz daha dikkatli baktıktan sonra Leyla hanıma tebessüm ederek söyleyeyim mi deyip onay alınca “Naz gel gel bak sende de açık saçlı biri çıktı” dedi. Naz burun kıvırarak “Açık derken kel mi? Yok ben sevmem öyle kafası havaalanı gibi adamı” deyince Leyla hanımla gözgöze gelip utandı. İkbal ise devam ediyordu “Öyle değil. Rengi açık demek istiyorum.Karşılaştınız mı karşılaşacak mısınız bilemem ama pek iyi bir durum olmayacak aranızda” Naz istemsiz bir şekilde “Olmadı tabi caanım çerçevem gitti onun yüzünden sinir şey” deyince Leyla hanım “Ne dedin? Kim o bakayım? Nerede tanıştınız? Naz bak iki gün sonra koluna girip getirme elin adamını yüreğime iner valla” Naz bir an içinden “ne dedim ben” diyerek “Yok ya öyle birşey aaa. Tamam İkbal teyze sağol. Hadi hanımlar Aylin yorgun biz yatıyoruz. Yemekte ve kahvede emeği geçen herkese teşekkürler” diyerek odadan ayrıldılar. Leyla hanım arkasından “Naz gel buraya. Bana bak karışmam eğer öyle birşey yaparsan. Duydun mu beni?” diye bağırsada fayda etmemişti.Kızlar arkalarına bile bakmadan çoktan yukarıya çıkmışlardı.


Ertesi gün Levent hazırlanıp ailesini karşılamak üzere evden çıkmıştı. Havaalanına geldiğinde uçak inmek üzereydi. Orada oturup beklemeye başladı. Murat ise evden çıkmak üzere iken telefon çaldı. Leyla hanım Levent’in ailesinin gelip gelmediğini sorduğunda Levent’in karşılamaya gittiğini henüz haber almadığını söyledi. Bunun üzerine Leyla hanım Levent’e bir akşam yemeğe beklediklerini iletmesini söyleyerek telefonu kapattı. Uçağın indiği ve yolcuların çıktığını gören Levent hemen yolcu çıkışına doğru ilerdi.Kısa bir süre sonra önce annesini gördü ve hızla yanına gitti. Annesi tam bir temizlik hastasıydı Levent yanına gelip sarıldığında o da hem özlediği oğluna sarılıyor hemde önceden çantasından çıkarttığı mendili ile Levent’in ceketinin üzerindeki kendince tozlu olarak düşündüğü yerleri çaktırmadığını sanarak silmeye çalışıyordu. Levent artık annesinin bu durumuna alışmıştı onun için çok olağan bir davranıştı. Annesine nasıl olduğunu sorarken bir anda babasının kolunda yavaş yavaş yürüyen anneannesini gördü ve hemen koşarak ikisine de özlemle sarıldı. Sonra bir yere oturup anneannenin dinlenmesini beklerlerken hasret gidermeye başladılar. Levent anneannesine sarılarak “Anneannem hoşgeldin çok özledim sizi. Yolculuk nasıl geçti?” dedi. Kulakları ağır işiten Latife hanım Levent’i yanlış anlayarak “Kimle sözlendin? Handan ne diyor bu oğlan?” diye sorunca Levent gülümseyerek “YOK ANNEANNEM SÖZLENMEDİM. ÖZLEDİM DEDİM” dedi. Bu tarz yanlış anlamalardan sonra hep huzursuz olan kadıncağız panik yapıp birazda yüksek sesle “LEVENT KAFAM MI KARIŞTI BENİM YİNE. ÖLECEK MİYİM YOKSA? BEN DEDİM SİZE TEYYARE İLE GİTMEYELİM DİYE” dedi. Levent öyle söylememesini söyleyerek rahatlatmaya çalıştı anneannesini. Biraz sohbetten sonra kalkıp eve gitmeye hazırlanırken Latife hanım “NE OLDU NİYE AYAKLANDINIZ HEPİNİZ” diye bağırınca Levent;
-ANNEANNE BAĞIRMA. BİRŞEY YOK. EVE GİDİYORUZ
-TAMAM TUT BENİ HEM BEN BAĞIRMIYORUM İFTİRA ATMA HAYLAZ
-TAMAM ÖZÜR DİLERİM DE SEN NORMAL KONUŞ ANNEANNEM BEN DUYUYORUM SENİ


“O zamanda ben duymuyorum evladım” derken Levent ailesini ne kadar özlediğini bir kere daha anladı. Arabalarına binerek yeni evlerinin yolunu tuttular. Levent heyecanla “Çok özlemişim sizi. Bakalım evi beğenecek misiniz?” dedi. Babası oğlunun zevkine güvendiğini söylediğinde Levent’te arkadaşı Murat ve kızkardeşinin yardımının çok olduğunu söyleyerek ona yardımcı olduklarını belirtti. Anneannesi biraz bunalmıştı Handan hanıma uzun uzun bakarak damadına “Zeki kim bu kadın?” diye sordu. Handan hanımında yol boyunca sinirleri yay gibi gerilmişti ve “Görüyorsunuz değil mi damadını tanıyor ama öz be öz kızına “kim bu kadın?” diyor. Tüm yol boyunca bana gelini muamelesi yaptı Levent canımdan bezdim…” diyerek bir anda patladı. Handan hanım söylenmeye devam ederken baba oğul göz göze gelerek gelecek günlerde yaşanacak şeyleri düşünüp birbirlerine tebessüm etmekle yetindiler…


Levent ve ailesi evlerine varmış valizleri indirip içeriye girmeye hazırlanırken Handan hanım bulunduğu yerden eve bakıyordu.Önünden geçen Levent’e “Oğlum burası bizim için biraz fazla büyük değil mi?” diye sordu. Levent’in aklına bir anda Naz’la aralarındaki sohbet geldi ve tebessüm ederek “Bence tam bize göre.Hadi geliniçerisini göstereyim size” dedi ve annesi ile beraber içeriye girdi. Handan hanım bulunduğu kattaki odalara bakarken Zeki beyin kolunda içeriye giren Latife hanım girişteki sandalyeye oturup bir yandan soluklanıp bir yandan da eve hayran hayran bakıyordu “Levent’im sen mi buldun burayı aferin bak zevk sahibi adam oldun vesselam” dedi. Levent anneannesinin yanına gelip dizinin üstüne çöktü “BEN SANA NE SÖZ VERMİŞTİM. SENİ SARAYLARDA YAŞATACAĞIM DEMEMİŞ MİYDİM? SÖZÜMÜ TUTTUM İŞTE” dediğinde Latife hanımın gözleri dolmuştu “Ah benim hakikatli oğlum. Canım kuzum benim” diyerek torununa sarıldı.


Tüm bunlar olurken Naz ve Aylin İstanbul’un altını üstüne getirmişlerdi. Bir süre gezdikten sonra yorulduklarını farkedip yakınlarda bulunan bir çay bahçesine oturdular. Limonatalarını söyledikten sonra Naz biraz sıkkın bir şekilde Aylin’e annesinin onun için başka planları olduğunu onu kırmadan bu işten nasıl sıyrılacağı konusunda yardım etmesini istedi. Aylin biraz düşündükten sonra harika bir fikir bulduğunu söyleyerek Naz’ı meraklandırdı. Naz heyecanla ne olduğunu sorunca “Numaradan intihar edeceksin. Annende bu sayede ah kızım biricik yavrum kıyamam istediğini yap diyecek nasıl?” diye şaheser bir fikir ortaya attı. Naz ne saçmalıyor bu gibilerinden bakıp dalga geçercesine ciddi bir ifadeyle “Benim daha iyi bir fikrim var. Bence İkbal teyzeyi kaçıralım. Naz’ın istediğini yapmazsan biricik İkbal’inizi mutfağınız incisi evinizin yegane emektarını unutun diyelim ne dersin?” dedi. Aylin gözleri ışıldayarak “Ya Naz süpersin. Harika bir fikir ben nasıl düşünemedim bunu. Tamam bu iş. ne zaman yapıyoruz?” dediğinde Naz yanlarına gelen garsonun tepsisinden limonatasını alıp yarısını içti ve sakin sakin “Aylin…Aylin’im güzelim ben sana annemi kırmadan incitmeden diyorum sen bana kadını komple kalpten götürecek bir fikir sunuyorsun insaf yani insaaaaf. Başka birşey bulalım Allah rızası için daha az hasarlı birşey olsun” diye söylendi. Bir süre sessiz sessiz düşündükten sonra Aylin’in aklına gelen bir fikir gündemlerini bir süreliğine rafa kaldırmayı başardı. Çantasından telefonunu çıkartıp hararetli hararetli birşeyler yazmaya başladı. Naz ne yaptığını sorduğunda “Şişşt dur mesaj atıyorum” dedi. Naz kime diye sorduğunda öfleyip püfleyerek “Ne meraklısın Naz? Dur iki dakika…” dedi. Ve sırıtarak arkasına yaslandı…


7.Bölümün Sonu


———–


Hikaye :nk83,Aslı Oktay
Yazan :nk83,Aslı Oktay
————————————–
Asude adlı hikayemiz ile birlikte bizi bu eğlenceli hikayede de yalnız bırakmayacağınızı umuyoruz.Hikaye hakkındaki değerli yorumlarınızı aşağıdaki link tıklayarak yazarsanız bizi mutlu edersiniz…


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bir Tutam Aşk: 6. Bölüm

6.Bölüm Naz heyecanla beklediği sürprizin yaşattığı hüsranın ardından toparlanıp “Senin yapacağın sürprizde bu kadar olur …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir